Teknoloji Güvenlik Bakanlığı, yarı iletken ve intranet meselesi
Filistin topraklarını işgal etmekle kalmayıp bir asra yakındır soykırım uygulayan, bölge rejimlerini kontrol eden, ABD’yi, İngiltere’yi, Almanya’yı, Fransa’yı ve çok daha fazlasını yöneten israil adlı terör oluşumunun kardeş oluşumu Hizbullah ile giriştiği düşük yoğunluklu sözde savaşta çağrı cihazı ve telsiz patlatması tüm dünya için yeni bir dönemin kapılarını araladı.
İhtiyaç duyulan herkesin cep telefonlarının, üreticileri, istihbarat teşkilatları ve erişim yeteneği olan üçüncü kimselerce dinlendiği/ izlendiği herkesin mâlumuydu. Ve dahi evinizdeki mikrofonlu tv kumandalarıyla bile…
Hemen her yanı dijitalleştirilen otomobillerin uzaktan yönetildiği, hızla giden bir aracın üretici veya erişebilen yapılarca kilitlenerek kaza yapmasına sebebiyet verildiği de birçok hâdise ile teyit edildi. 2006 yılında henüz başbakan iken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makam aracının kapıları uzaktan kilitlenmiş ve Erdoğan araçta 8 dakika mahsur kalmıştı. Yakın bir inşaattan temin edilen balyozla camlar kırılarak Erdoğan kurtarılmıştı.
31 Ağustos 1997’de Galler Prensesi Diana’nın içinde bulunduğu lüks araç kaza yapmış ve araçtakilerin tümü ölmüştü. Diana’nın ölümüne aracın direksiyonunun uzaktan kilitlenmesinin sebebiyet verdiği dile getirilmişti.
Pek çok örnek araçların güya hırsızlığa karşı tedbir olarak uzaktan kilitlendiği yönünde. Son olarak Çeçenistan’ı yöneten Kadirov’un Tesla aracının kilitlenmesi hâdisesi gündem oluşturdu.
Lübnan’da patlayan ve ağır bir fatura meydana getiren hâdiseye konu cihazlar ve evvelinde telefon vb araçlar sayesinde işlenen suikastlar, her zaviyeden düşman çemberinde olan Türkiye’nin daha dikkatli olması gerektiğini söylüyor.
Türkiye yarı iletken üretebilen bir ülke değil. Teknolojik üretimlerinde zorunlu olarak kullandığı yarı iletkenleri Amerika, Çin ve Japonya’dan temine mecbur. Aslında bu yarı iletkenler ve bunlardan üretilen mikroçipler başta ülkemiz olmak üzere bütün ülkeler için büyük bir tehdit. Türkiye’nin ivedilikle yapması gereken üç mühim şey var:
Bir: Teknoloji Güvenlik Bakanlığı kurulmalı. İki: Kendi internetini yani Türkiye intranetini devreye almalı. Üç: Yarı iletken üretimi için varını yoğunu ortaya koymalı.
Zîra yarı iletken üretemeyen ülke, teknolojide her daim başka ülkelere muhtaç. Bu muhtaçlık, bağımsızlığı yok edecek düzeyde bir kölelik.
Temmuz ayında yaşanan Microsoft CrowdStrike mavi ekran rezaleti de göstermiştir ki kendi intraneti olan ülkeler bundan zarar görmedi. İnternetin ipleri siyonist ABD’nin elinde olup, size tahsis edilen IP’leri devre dışı bıraktığında dijitalleştirilmiş Türkiye’nizin tüm kurumları ve savaş araçları anında devre dışı kalır.
Çin ve Rusya’nın yaptığı gibi Türkiye intraneti kurulmalı ve IP’ler devre dışı kalsa bile sistemlerin ülke içinde hiç etkilenmeden çalışmaya devam edebilmesi sağlanmalı.
- Türkiye’de teknoloji işleri ve iletişim hizmetleri iki farklı bakanlığın uhdesinde. Her iki bakanlığın asıl uğraşı bu işlerin de dışında. Teknolojiyi yönetmek ve güvenliğini sağlamak, üretmek ve sahip olmaktan çok daha büyük ehemmiyet arzediyor.
Bu sebeple Teknoloji güvenliğini sağlayacak, standartlar geliştirecek, yazılım ve donanımları denetleyecek, gerektiğinde ülkeye giriş çıkışını sınırlandıracak veya engelleyecek, kısaca standart belirleyip takip edip yönetecek bir bakanlık gerekiyor.
Bu bakanlığın diğerleri gibi ülkenin her köşesinde teşkilatlanması da gerekmiyor. Çalışanlarının hiç biri de 657’li olmayıp, sözleşmeli ve yüksek maaşlı özel kabiliyetli kişilerden oluşmalı. Bu bakanlığa bağlı MİT ile koordineli bir de teknoloji istihbarat birimi olmalı.
Lübnan’daki teknolojik aletlerin patlamasında uzun soluklu bir istihbarat zekası ile büyük bir terör faaliyeti var. Bu terör filminin ilk versiyonu Macaristan, Bulgaristan ve İran’da çevrilmiş. Bulgaristan resmi bir soruşturma açtığını duyururken Macar ve İran yönetimleri sessizliğini koruyor. Muhtemelen suç ortaklığı ve veya çizilen karizmanın ezikliği var.
İkincisi ise sahibi Yahudi olan Japonya’da kurulu bir telsiz firması. Üreticinin 2014’den beri üretmiyoruz dediği telsizler hâlen dünya pazarında satışta. E-ticaret sitelerinden bile alınabiliyor. Üreticinin bahanesi üretimin sahte olabileceği yönünde ama bu insanları aldatmaya yönelik bir numara. Zîra telsizin kendilerine ait olup olmadığının belirlenmesinin güç veya imkansız olduğundan söz edildi ki, bu hâl koca Japonya için utanç verici.
Sıradan bir ülkenin düşmanları da sıradan olur. İddialı ülkelerin düşmanları ise iddialıdır. Türkiye’nin mâzisi âtisinin habercisi ve referansı. Amerika’nın düşmanları bile sıradan olabilir ama Türkiye’ninki olamaz. Türkiye bu işleri yaparken bir gözü işte diğer gözü oyunda oynaşta olmamalı. Ehil olmayanlar bu makamlara getirilmemeli. Komisyoncular ve rüşvetçiler hiç olmazsa bu işlere bulaştırılmamalı.
Bu sayımızda da gündem ve geleceğimizin güvenliği ile ilgili esaslı dosyalar bulacaksınız. Dosyalarımızı hazırlarken her satırının üzerinde çokça düşünüldüğünü, müzakereler edildiğini, ehil kimselerle defaten görüşmeler yapıldığını ve dolayısıyla sayfa doldurmak gayesiyle değil, ülkenin geleceğine katkı sunmak maksadıyla samimiyetle hazırlandığını bilmenizi isteriz.
Vesselam!