Suriye devrimi

Suriye devrimi
Suriye devrimi

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne pahasına olursa olsun ABD'nin masa başındaki oyalamalarını aşıp, Suriye'deki PKK-YPG varlığını ortadan kaldırmalıdır. Eğer PKK-YPG Suriye'den tasfiye edilebilirse Suriye Devrimi kalıcı bir başarı hikâyesine dönüşecek, işgal altındaki Mekke, Medine, Kudüs, Beyrut, Sana, Kahire, Bağdat, Kirmanşah, İlam ve Merivan'ın özgürlüğüne açılan bir Fetih kapısı olacaktır. Aksi takdirde batısına İsrail'in konacağı Suriye üçe bölünebilir ve Suriye Devrimi, Suriye İntiharı'na inkılâb edebilir. Bu coğrafyada gecikmek yok olmak demektir.

2011'de Tunus'ta Zeynel Abidin Bin Ali, Libya'da Muammer Kaddafi, Mısır'da Hüsnü Mübarek ve 2012'de Yemen'de Ali Abdullah Salih'in tasfiyesiyle sonuçlanan ve Batılı düşünce kuruluşlarınca "Arap Baharı" olarak isimlendirilen halk hareketleri, 17 Aralık 2010'da Muhammed Buazizi adlı bir Tunuslunun kendisini yakarak ülkedeki adâletsizlik, ümitsizlik, kötü yönetim, yolsuzluk ve yoksulluğu protesto etmesiyle Tunus'ta başlamıştı.

Kısa sürede Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki tüm ülkelere yayılan hâdiseler, Suriye'de ilk kez Şam'ın güneyindeki Dera kentinde 6 Mart 2011'de başladı.

Suriye'de 8 Aralık 2024'te Beşşar Esed'in mağlubiyeti ve Suriye muhalefetinin kesin zaferiyle sona eren Suriye iç savaşı, 15 Mart 2011'de sivil ve barışçıl gösterilerin Dera'da kanla bastırılmasıyla başlamıştı.

Dera'da 6 Mart 2011'de okul duvarlarına çizdikleri grafiti ile Esed Rejimini eleştiren 15 öğrencinin tutuklanmasını protesto eden ailelerin üzerine Esed güçlerinin 15 Mart 2011'de kurşun yağdırmasıyla başladı. Üç kişinin öldüğü kanlı müdahale 13 yıl 9 ay 2 gün boyunca devam edecek Suriye İç Savaşı'nın başlangıcı olarak kayıtlara geçti.

Nisan 2013'e gelindiğinde Suriye Millî Muhalefet Güçleri, Esed'e karşı kesin üstünlük sağlamış ve uluslararası otoriteler, Esed için Suriye dışında ikamet ve sığınma hakkının verilmesini ve Esed'in yönetimi devrederek ülkesini terk etmesini konuşuyordu. Temmuz 2013'te Suriye topraklarının sadece %30'u Esed'in kontrolünde bulunuyordu.

İran 4 Nisan - 8 Haziran 2013'te 62 gün süren Kuseyr Savaşı'nda Lübnan Hizbullah'ını, Esed lehine savaşa dâhil ederek yenilmek ve tasfiye edilmek üzere olan Esed Rejimi'nin ömrünü ve Suriye İç Savaşı'nı 8 Aralık 2024'e kadar uzattı.

İran, Suriye'deki varlığını korumak ve Türkiye'yi Anadolu'ya hapsetmek için Rusya'yı Esed lehine Suriye iç savaşına dâhil etti. İran adına Rusya ile görüşmeleri, Halep Kasapları Kasım Süleymani ve Hasan Nasrallah yönetiyordu. Rusya'nın caydırıcı gücüyle, Türkiye'yi terbiye etme teşebbüsü ile Acem siyasetindeki geleneksel kahpelik Suriye'de bir kez daha ortaya çıkmıştı.

Rafızî-Nusayrî Esed ve Şii İran ittifakının cürümleri

* 2.6 milyon insan katledildi.

* 3.5 milyon insan yaralandı.

* 12 milyon insan ülkesini terk etti.

* 2 milyon çocuk, yetim ve öksüz kaldı.

* Lübnan ve Ürdün'e sığınan, bâkire olan Suriyeli kadınlardan bazıları 1500 dolara, dul olanları ise 500 dolara satıldı.

* Halk açlık, yoksulluk, yetersiz beslenme, sağlık hizmetleri ve içilebilir tatlı suya erişememekten bulaşıcı hastalıklar ve acılı ölümler yaşadı.

* 30.000 kadın zindanlarda tutuldu. Tutuklu kadınlara düzenli tecavüz edildi.

* Tecavüz edilen on binlerce kadın, kime ait olduğunu bilmediği çocukları cezaevinde doğurdu.

Suriye'de çöken Baas rejiminin yarım asırdan fazla süredir sorgu ve işkence merkezi olarak kullandığı ve halk arasında dehşetle anılan "Filistin Şubesi"ndeki durum ilk kez kameralara yansıdı. 1960'lı yıllarda inşa edilen "Filistin Şubesi", başkent Şam'da çöken Baas rejiminin en kötü gözaltı ve işkence merkezlerinden biri olarak biliniyor. ( Emin Sansar - AA)
Suriye'de çöken Baas rejiminin yarım asırdan fazla süredir sorgu ve işkence merkezi olarak kullandığı ve halk arasında dehşetle anılan "Filistin Şubesi"ndeki durum ilk kez kameralara yansıdı. 1960'lı yıllarda inşa edilen "Filistin Şubesi", başkent Şam'da çöken Baas rejiminin en kötü gözaltı ve işkence merkezlerinden biri olarak biliniyor. ( Emin Sansar - AA)

* Zulümden kaçan on binlerce Suriyeli, Avrupa'ya göç yolunda öldü. Kimine Meriç Nehri, kimine Fırat Nehri ve kimine de Akdeniz mezar oldu.

* Binlerce kadın fuhuş mafyasının tuzağına düşürülerek acımasızca kullanıldı.

* On binlerce çocuk kaçırıldı ve bir daha asla bulunamadı.

* Suriyeliler her türlü ırkçılık ve nefrete muhatap oldular.

* Halep ve Şam zindanlarında kadınlar en acımasız işkencelere maruz kaldı, cezaevinde tecavüze uğrayan kadınlar intihar için fetva dilendi.

* ‘Ya Hüseyn’ nidalarıyla gözyaşı döküp kendisini kırbaçlayan İranlı Şiiler, Suriye'de Nemrud’a evrilerek katlettikleri Müslümanların kanıyla vicdanına gusül aldırdı.

Suriye'de kazananlar

* Katar'ı Mısır, Bahreyn, Suudi Arabistan ve BAE'nin işgal teşebbüsünden kurtararak,

* Libya'nın doğusunu ABD yanlısı Hafter ve Rus Wagner askerî güçlerinden koruyarak,

* Karabağ'daki Ermeni işgalini Azerbaycan lehine sona erdirerek,

* İran'ın Suriye'ye Esed lehine savaşa dahil ettiği Rus ordusunu sınır ötesi operasyonlarla yenilgiye uğratıp aşağılayarak,

* Beş milyon Suriyeliyi içeride yıkıcı siyasi neticelerini göze almak pahasına Türkiye'de misafir ederek ve 3.5 Milyon Suriyelinin İdlib'te güvenliğini sağlayarak, Türkiye adına haysiyetine talip olduğu ahlâkî üstünlükle Recep Tayyip Erdoğan Suriye'de kazanan ilk lider olarak tarihe geçti.

Beş milyon Suriyeliyi içeride yıkıcı siyasi neticelerini göze almak pahasına Türkiye’de misafir ederek ve 3.5 Milyon Suriyelinin İdlib’te güvenliğini sağlayarak, Türkiye adına haysiyetine talip olduğu ahlâkî üstünlükle Recep Tayyip Erdoğan Suriye’de kazanan ilk lider olarak tarihe geçti.
Beş milyon Suriyeliyi içeride yıkıcı siyasi neticelerini göze almak pahasına Türkiye’de misafir ederek ve 3.5 Milyon Suriyelinin İdlib’te güvenliğini sağlayarak, Türkiye adına haysiyetine talip olduğu ahlâkî üstünlükle Recep Tayyip Erdoğan Suriye’de kazanan ilk lider olarak tarihe geçti.

Şüphesiz çektiği bütün acılara rağmen umudunu yitirmeden direnen Suriye halkı ilk kazanan oldu.

Suriye'de kaybedenler

* Rafızî Nusayrî Beşşar Esed:

Suriye Baas Sosyalist Partili, Rafızî-Nusayrî, 24 yıl Suriye’yi yönetti, İran'la birlikte 2.6 Milyon insanı katletti, ülkesini bir hiç uğruna yıkıma uğrattı, sonunda ülkesini terk ederek iltica talebiyle Rusya'ya sığındı, devlet başkanlığından mülteciliğe giden yolda Suriye'de ilk kaybeden oldu.

* Acem Şiisi İran:

Rafızî Nusayrî Beşşar Esed.
Rafızî Nusayrî Beşşar Esed.

Hizbullah ve Şii milisler, Halep Kasabı Kasım Süleymani'nin emriyle 19 Temmuz 2012 ile 12 Aralık 2016 tarihleri arasında uyguladıkları soykırımda, Halep'te 350.000 insanı Sünnî olduğu için katletmişlerdi. Sağ olarak kurtarılanlar, Mavi Otobüslerle Halep'ten çıkartılarak Türkiye'ye getirilmişti.

Soykırımdan bir gün sonra 13 Aralık 2016'da İran'daki tüm Gazeteler ‘Halep özgür oldu’ manşetini atmıştı.

Aradan tam 8 yıl sonra 8 Aralık 2024'te Suriye Devrimi muvaffak olunca İran'daki tüm gazeteler, ‘Suriye düştü’ ve ‘Şam'da kara gece’ manşetini attı.

Suriye'deki Nusayrî cuntasının zulmünden kurtulmak için Rejimi değiştirmek veya dönüştürmek için muhalefetin barışçıl ve silahsız gösterilerini 14 yıllık kesintisiz bir iç savaşa dönüştüren ve 2.6 milyon insanı Esed'le birlikte acımasızca katleden İran, Ortadoğu'dan tasfiye edilerek Suriye'de kaybeden ilk taraf oldu.

İran Gazeteleri 13 Aralık 2016'da Halep düşünce ortak manşet atmıştı: Halep Özgürleşti
İran Gazeteleri 13 Aralık 2016'da Halep düşünce ortak manşet atmıştı: Halep Özgürleşti

Suriye Devrimi ile Nusayrî-Rafızî Beşşar Esed Rejimi'nin yanında Molla Rejimi de tasfiye edildi. Lübnan'da Hizbullah'ın tasfiyesiyle başlayan haysiyet kırıcı tasfiye süreci Irak ve Yemen'de de başladı. Molla Rejimi Lübnan, Suriye ve Yemen'den sonra İran'dan da tasfiye edilecek şekilde namluya sürülmüş durumda. Molla Rejimi, Hüseyin ve Kerbela mağduriyeti hikâyesiyle aklını efsunlayarak rehin aldığı İran halkı tarafından hesaba çekiliyor ve kayıp 46 yılın hesabı soruluyor.

Aradan 8 yıl sonra 8 Aralık 2024'te atılan ortak manşet: Şam'ın Karanlık Gecesi
Aradan 8 yıl sonra 8 Aralık 2024'te atılan ortak manşet: Şam'ın Karanlık Gecesi

İçeride ayakta kalabilmenin yolunu dışarda varlık inşâ ederek bulan ve bu amaçla coğrafyamızı cehenneme dönüştüren İran'ın ürettiği ekonomik, sosyal, kültürel, dinî ve siyasî yıkımı tolere eden kimse yok artık İran'da. 1979'dan beri ülkenin GSMH'sinin %60'nı, nitelikli insan gücünü, 46 yıllık bütün enerjisini, sosyal sermayesini ve bütün kaynaklarını uğruna harcadığı Mezhepçi Yayılma Projesi artık tamamen çöktü diyebiliriz. İçeride meşruiyet sorunu yaşayan rejimin arkasındaki halk desteği artık rejimi ayakta tutmaya yetmiyor. Halkın rejimle hesaplaşması için küçük bir kıvılcım yeter. Ülkede ufukta Rejim değişikliğinin yanında toprak bütünlüğü bozulmuş bir İran görünüyor. İran'da Farslar için Aryan başta olmak üzere Türkistan, Belucistan ve Kürdistan adlı devletleri göreceğimiz günler çok ama çok yakın görünüyor. Şüphesiz İran, Suriye'de yaşattıklarının bin kat daha fazlasını ve daha beterini yaşayacak. Zira İran'ı kaderin adaletindeki karşılığıyla buluşmaktan kimse de alıkoyamayacak.

  • Türkiye'deki İrancılar ve İrancılık
  • Müslümanlara ait tüm sorun ve sorunlu alanları bizzat Müslümanlardan daha çok savunuyor gibi görünerek İran lehine yönettiği etki ajanlığını kamufle eden İrancılar da Suriye'de kaybedenler grubuna dahil oldu.
  • Siyâsî varlığını Suriyeli Karşıtlığı üzerine inşâ ederek Türkiye'nin yönetilebilir ve yaşanılabilir olma vasfını hedef alan ırkçı-kafatasçı Ümit Özdağ ve türevleri ile Alisiz Alevî ve Mezhep lobisi de Suriye'de kaybedenlere eklendi.
  • Siyonizmin Anadolu'daki sigortası olarak ihdas edilen Kemalizm ve Devlet-i Aliye'nin topraklarında kurulan ilk Baas Partisi olan CHP de Suriye Devrimi'ni terörize etmeye teşne olarak Suriye'de Esed ile birlikte kaybedenlerden oldu.
  • Küresel Siyonizmin Ukrayna'da kazdığı çukura düşen Rusya çok ağır darbe yedi. Ekonomisi bozulan Rusya, Ukrayna'da bile savaşacak asker ve kullanacak mühimmat bulamıyor. Suriye'de planlanandan çok uzun süren iç savaş, Rusya için sürdürülebilir de değildi. Rusya da İran gibi itibar ve güç kaybıyla ağır bir hezimete uğrayarak Suriye'de kaybedenlere dâhil oldu.
  • Suriye Devrimi;
  • - Türkiye'de azımsanmayacak düzeyde İran ve Esed lehine ideolojik militanlık ve politik holiganlık yapan ciddi bir kitle olduğunu,
  • - İran tarafından Şiileştirilen, devlet karşıtlığında konumlandırılan ve Sünnet ehli îtikad ve kimyayı tahrif etmeye memur edilen ciddi bir insan bakiyesinin Anadolu'da olduğunu,
  • - Türkiye aleyhine ve İran lehine her türlü etki ajanlığını rahatlıkla yapan bu insan bakiyesince kurulan sosyal baskı grupları ve kültür üreten kurumların ciddi faaliyetler içinde oldukları bir kez daha ortaya çıktı.
  • İran'da bir tane Türkiye yanlısı vakıf, dernek, siyasi parti, gazete, televizyon, radyo, cemaat, tarikat ve mezhep bulamazsınız. Ancak Türkiye'de sayısız İrancı etki ajanı, dernek, vakıf, cemaat, tarikat, radyo, televizyon kurumu, mezhep ve siyasî parti bulunuyor. Elini kolunu sallayarak Şiileştirme faaliyetlerini yönetiyor ve İran lehine etki ajanlığı yapıyorlar. Bu faaliyetler Türkiye için bir millî güvenlik sorunudur, mutlaka durdurulmalıdır.
  • Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler üzerinden kurumsallaşan bu yapılar mutlaka tasfiye edilmelidir.
  • Türkiye İslam'la barışarak merdiven altında din adına kayıtdışı siyaset üreten, devlete şerîk olmayı ibadete dönüştüren ve ülkemizdeki sünnet ehli îtikad ve kimyayı tahrif eden bu yapıları tecrit etmelidir.
  • Bu faaliyetlerin olası bir tecessüs ağına dönüşme ihtimali kesinlikle ciddiye alınmalıdır.
  • √ Türkiye ile İran arasında vuku bulması muhtemel bir konvansiyonel savaşta bu insanların nerede konumlanacağı kestirilemiyor mu?
  • √ İran'ın mezhepsel yayılma projesinin kapsamında Türkiye de bulunmaktadır. İran Ortadoğu'da Suriye, Lübnan, Irak, Yemen ve Bahreyn'de yaptığını Türkiye'de de yapmak istiyor. Bu tehlike neden görülmüyor?

Suriye'de fırsatlar

- Eğer PKK-YPG de tasfiye edilebilir, Suriye Devrimi kurumsallaşabilir ve Suriye halkı kalıcı bir başarı hikâyesi yazabilirse Suriye Devrimi Şam'dan sonra Kahire, Amman, Kudüs, Mekke, Medine, Bağdat, Sana, Beyrut, İlam ve Sistan, Belucistan'a kadar tüm coğrafyayı dönüştürebilir.

- Bu dönüşüm güçlü bir liderlik, âdil bir hukuk sistemi, basiret sahibi bir karar alma mekanizması ve kudret sahibi bir temsil makamı tarafından sevk ve idare edilebilirse coğrafyamızı yeniden inşâ ve ihya edebilir.

- Suriye'de merkezî yönetimin yaptığı atamalara bakıldığında Türkiye'de büyümüş, Türkiye'de öğrenim görmüş, Türkçeyi çok iyi bilen ve Türk misafirperverliğini yaşadıkça minnetle anacak gençler Suriye'de yönetici oluyor. Bu kadroların yöneteceği bir Suriye ile bölge barışının kurucu ve koruyucu olma vasfı ülkemiz ve milletimiz için büyük bir fırsat olarak karşımızda duruyor.

- Vatansız, ezansız, bayraksız ve devletsiz olmanın nedemek olduğunu iyi bilen Suriyeliler tarihte hiç olmadığı kadar güçlü bir asabiye bağıyla güçlü bir Suriye'yi Türkiye ile birlikte inşâ etmeye hazır durumda. Bu işbirliği ve kardeşlik bağı üzerinde kurulacak siyasî, askerî, stratejik, kültürel ve ticari ilişkiler Türkiye'yi bölgenin liderliğine taşıma potansiyeline sahiptir.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım