Sovyetler Birliği’nde Komünist Partisi liderlerine suikast
İlya Ehrenburg Ukrayna/Kiev doğumlu, tanınmış bir Yahudi entellektüel yazardı. İnsanlar-Yıllar-Hayatlar adını koyduğu hatıralarında ana dilinin Rusça olduğunu, yeni Yahudiceyi de, eski Yahudice/İbraniceyi de bilmediğini özellikle vurgular. Dahası ne sinagogda, ne de kilisede hiç bir zaman ibadet etmediğini de itiraf eder. Dindarların dinle, kendisinin ise insan duygu ve düşünceleriyle bağlı gördüğü bazı sanat eserlerinin kendisinde her zaman hayranlık uyandırdığını söyler. Çocukluğu da, ergenlik çağları da Moskova’da geçmiştir. Arkadaşlarının hepsi Rus’tur. Gizli parti teşkilatında (Komünist Parti) herkes gibi takma ad kullanır. Arkadaşları arasında Yahudilerin bulunup bulunmadığıyla hiç bir zaman ilgilenmemiştir.
13 Ocak 1953 günü, her zamanki gibi gazeteleri dikkatle tararken, Pravda gazetesinin son sayfasında “Sabotajcı doktorların tutuklanması” başlıklı haberi görür. Gazete, TASS haber ajansına atfen verilen haberde, Komünist Parti yöneticilerinden Jdanov’un ve Sçerbakov’un ölümlerinden sorumlu tutulan bir doktor grubunun tutuklandığını bildirmektedir.
Tutuklanan doktorların, Sovyetler Birliği mareşallerinden Vasilyevski, Govorov ve Konev’i öldürmeyi planladıkları ve bunu itiraf ettikleri yazılıdır. Tutuklanan doktorların çoğu, gazeteye göre Uluslararası Yahudi Burjuva Nasyonalist/Milliyetçi teşkilatı COYUT”un ajanıdır. Ne yapacakları konusundaki talimatları doktor Şimelioviç ve Yahudi burjuva Nasyonalisti/Milliyetçisi Mihoels aracılığıyla alırlar. Tutuklanan doktorların üçü Rus, altısı ise Yahudi’dir.
Yahudi İlya Ehrenburg, bu haberi okuduktan sonra, “olayın aslını” anlamaya çalışır. Olayı sorduğu önemli kişilerden bazıları, doktorların iki ay önce tutuklanmaya başlandığını, bazılarıysa Stalin’i tedavi eden doktorların bir konsültasyona çağrıldıktan sonra tutuklandığını söyler.
Doktor imajı yerle bir oldu
Ehrenburg’un olayı sorduğu kişilerin hepsi, bu olayın toplumdaki doktorlara yönelik olumsuz bakışı tetiklediği görüşünde birleşir. Herkes hastahanelerin bir cehennem haline geldiğini, çoğu hastanın doktorlara birer katil gözüyle baktığını ve kendilerine verilen ilaçları almak istemediklerini anlatır.
Bir kadın doktor: “Dün bütün gün, belki 10’dan fazla çeşitli haplar ve tozlar yutmak zorunda kaldım” diye yakınır. Kadın doktor “hastalar benim de bir sabotajcı olmamdan korktular” der.
Moskova sokaklarında, Tişin pazarında bir sarhoşun boğazını yırtarcasına “ Yahudiler Stalin’i zehirlemek istemişler “ diye bağırdığı anlatılır.
Tam bu noktada 13 Mart 2022 tarihli Türkgün gazetesinde yer alan “Putin’e yönelik bir darbe olasılığı var” başlıklı önemli haberdeki çok önemli bir bilgi değerlendirilmelidir. SSCB yıkıldıktan sonra kurulan Rusya Federasyonu’nun ilk Dışişleri Bakanı olan Andrey Kozirev “ Birçok Rus Çarı öldü, bir çoğu da değişik yöntemlerle görevden uzaklaştırıldı. Sovyetler Birliği döneminde bile çeşitli yollar vardı. Stalin’in zehirlendiği (!), Kruşçev’in Kremlin’den çıkarıldığı söylenir” diyerek örtülü operasyon ihtimalini vurguluyordu.
Putin'i de tasfiye etmek istiyorlar
Yine bu noktada istihbarat mesleğinin, meslek dışında çok az bilinen ama “örtülü operasyonlarda” mutlaka kullanılan bir kuralı bilinmelidir: İstihbarat mesleğinde etik/ahlak yoktur! Eğer etik/ahlak olsaydı CIA, Mossad ve diğer servisler örtülü operasyonlarını yapamazlardı.
Yine bu noktada beş yıl MİT Müsteşarlığı yapmış çok tecrübeli bir istihbaratçının önemli tespiti de bilinmelidir:
Tecrübeli bir istihbaratçının bir eli öbür eline güvenmez, herkes ihanet edebilir.”
KGB Albayı istihbaratçı Putin, bu derin ve acımasız kuralları inançsız Yahudi Ehrenburg’dan çok daha iyi bilecektir. Önümüzdeki süreç, bu mücadeleyi Putin’in mi, onu tasfiye etmek isteyenlerin mi kazanacağını gösterecektir.
Moskova sokaklarında bir sarhoşun “Yahudiler Stalin’i zehirlemek istemişler” diye bağırmasının ardından, Ehrenburg’un gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini onun hatıralarından izleyelim:
“Halkımızın manen yükseldiğini söylemiştim. Ama düşünen yaratıklar kimi zaman düşünemez olur. İnsan filozof olabilir ama yine de önünden bir kedi geçtiği zaman üzülür. Ne var ki, sözünü ettiğim bu korkuyu herkese yüklemek istemiyorum.
Rus kadın doktora Lenin nişanı
Son kolera ayaklanması 1893’te olmuştu. Yahudi kırımları da iç savaşların bitimiyle sona ermişti (!). Tamamıyla aklı başında olan bir çok insanın ruh labirentine girecek olursak, belli belirsiz bir güvensizlik, bir kuşku bulabiliriz. Hiç şüphe yok ki bu gibileri, pazardaki sütçü kadının konuşmalarına kulak verecek değillerdir. Ama katil doktorlardan söz eden adalet organlarıdır. Şimdi doktorlar daha kurnaz olmuşlar, yanlış teşhis ve tedavi ile hastaları öldürüyorlarmış. Sık sık görüyordum, doktorluğa hayranlık gitmiş, onun yerini kendilerini tedavi etmekte olan doktorlardan korkma almıştı:
Doktor yanılabilirdi, ilgisizce davranabilirdi... Hatta düşmanlarla işbirliği ettiyse hastasını öldürebilirdi. Lenin’in ölüm yıldönümü olan 21 Ocak günü, gazetelerde Lenin portresinin altında, ‘katil doktorların meydana çıkarılmasında hükümete gösterdiği yardım’dan ötürü bir kadın doktora Lenin nişanının verilmesi ile ilgili bir kararname yer almakta idi. Gazetelerde, ‘beyaz gömlekli katiller’i meydana çıkaran kadın doktora gelen hayranlık dolu mektuplar üzerine makaleler çıkmaya başladı. Mektupların çoğunda: Rus kadınından, Rus ruhu”ndan söz edilmekte idi.
Soğuk bir gündü. Biraz avunmak, bir kaç saat için olsun kara düşünceleri kendimden uzaklaştırmak için oturmuş François Villon’u çeviriyordum. Ansızın bekçi İvan İvanoviç geldi: Radyo söylemiş, dedi. Stalin hastalanmış, felç mi ne olmuş, durumu ağırmış... Moskova’ya nasıl gittiğimi hatırlıyorum. Akşam saat dokuzu elli geçe...
Doktor raporları: Lokositlerden, kollaps’dan, nabız düzensizliğinden söz ediyordu. Biz ise çoktan Stalin’in insan olduğunu unutmuştuk. O, her şeyi yapmaya muktedir, esrarlı bir tanrı haline gelmişti. Ve işte bu tanrı, beyin kanamasından ölmüştü. Bu olmayacak bir şeymiş gibi geliyordu. Yazarların yas mitingi, sinema sanatçılarının tiyatrosunda düzenlenmişti. Herkes üzgün ve şaşkın bir halde idi. Konuşanlar, sanki tecrübeli edebiyatçılar değil de, bir toplantıda ilk defa söz alan matematikçiler (!), ya da toprak işçileri imiş gibi kesik kesik konuşuyorlardı. Ben de konuştum. Ama ne söylediğimi hatırlamıyorum.
Stalin kendini ilahlaştırdı
Stalin’in tanrılaştırılması birdenbire, halk duygularının bir patlaması halinde olmadı. Stalin bunu uzun bir süre içinde, planlı olarak gerçekleştirdi . Onun emriyle, gerçeklere uymayan roller aldığı efsanevi tarihler yazıldı. Resim sanatçıları Ekim ihtilali öncesi, Ekim ihtilali, Sovyet devletinin ilk yılları üzerine bir çok tablolar yaptılar. Bu tabloların hepsinde Stalin, Lenin’in yanı başında görünüyordu. Lenin’in sağlığında onun en yakın arkadaşları olan eski Bolşevikler, çeşitli sebeplerle gazetelerde lekelendiler. Stalin’in dahi, en akıllı kişi olarak ilanından önce, geniş bir temizlik hareketine girişildi. İnanç, korku gibi, daha bir çok duygu gibi bulaşıcıdır. Stalin’e duyulan inanç yurt dışına da taşmış hatta Stalin’in ideoloji düşmanları arasına bile yayılmıştı.”
Yukarıda yaptığımız alıntılar, Yahudi Ehrenburg’un suikastçı doktorlar ve Stalin’in ölümü ile ilgili değerlendirmelerinin küçük bir bölümüdür. Stalin ve eğer suçları varsa suikastçı denilen doktorlar, bu dünyada yaptıkları her şeyin hesabını Allah’ın huzurunda verecekler. Ehrenburg’un bu konudaki gerçek değerlendirmelerini ise biz bilemeyiz.