Siyonizm’in kukla teşkilatları
Tabiatta bazı istilacı türler vardır. Tedbir alınmazsa tarlanızı, bağınızı, bahçenizi istila ederler. Onlardan kurtulmak da öyle kolay değildir. Aynı durum bazı hayvanlar ve kavimler için de geçerlidir. Tabii dengeyi bozar veya başıboş bırakırsanız varınızı yoğunuzu iç ederler.
18. asrın başlarında İngiltere’nin Osmanlı’daki sefir-i kebiri (büyükelçisi) Edward Wortley’in karısı Mary Wortley Montagu, ‘Türkiye/Şark Mektupları’ adıyla tercüme edilen eserinde şunları yazar:
“(Osmanlı’da) Zengin tüccarların çoğunun Yahudi oluşu dikkatimi çekti. Bunların nüfuzu çok kuvvetli, imtiyazları Türklerinkinden fazla! Kendi kanunlarıyla idare edilen bir cumhuriyet gibiler. Yahudiler, Türklerle birlik meydana getirdiklerinden devletin bütün ticaretini ellerine almışlar. Her paşanın, işlerini eline bıraktığı, sırlarını emanet ettiği bir Yahudi kâhyası var, kendileri hiçbir işe karışmıyorlar. Bu Yahudiler, paşanın bulunduğu kazada çarşıyı tanzim eder, her zaman hediyeler alır, giren ve çıkan malları muayene ederler. Padişahın doktoru, hazinedarı, tercümanı hep Yahudi’dir. Menfaatine son derece düşkün olan Yahudilerin bu durumdan ne derecede istifade edeceğini anlarsınız. Bunlar kendilerine her zaman ihtiyaç duyulmasını sağlamışlar ve bu sayede saray da onları korumuştur. İngiliz, Fransız ve İtalyan tacirleri bunların bütün hilelerini bildikleri hâlde, işlerini ister istemez onlara yaptırıyorlar. Velhasıl ticaretle ilgili ne varsa onların elinden geçiyor. İçlerinde itibarı en az olanlar bile, kendilerine muhtaç olunmaktan uzak kalınamayacak derecede önemli kişiler. Evleri çok gösterişli ve debdebeli...” (s.83-84)
- Osmanlı’nın yıkılma sebeplerini biraz da bu metindeki gerçeklerde aramak icap eder. Mazlum kılığındaki bu kavim ne yazık ki her yeri istila etmiş ve etmekte. İşte son örnek olarak Filistin’in durumu ortada.
İbn-i Haldun tam da bizi anlatırcasına, yenilenin; gelenek-görenek, kılık-kıyafet, ahlâk ve bazen de inanç olarak yeneni taklit ettiğini / ettirildiğini söyler.
Bu kavmin bir başka özelliği de içine girdiği kavim ve yapıları kendine benzetmek için onlar gibi gözükmesidir. Yani kripto… İç sayfalarımızda okuyacağınız üzere, adını, dinini sizden gibi gösterip dalar aranıza. Sonra bir kanser hücresi gibi yer bitirir. Masonlar örneğinde olduğu gibi çoğu kez de maşalar kullanır.
Bugünkü MİT’in evvelki hâli olan MAH, 1960 yılında hazırladığı ‘Masonluk Tehlikesi’ isimli raporunda, çok sarsıcı cümleler kurar ve şöyle der: “Yahudi ideolojisinde, Masonluk ideolojisini kendisine çeken bir yakınlık mevcuttur. Bütün hareketlerinde bozguncu kuvvettir. Bu mefkûre ve el birliği (masonluk) her şeyden evvel İsrailoğullarına hizmet etmektedir…”
İslam dünyasına son iki asırdaki en büyük tehdit bu iki farklı yapı gibi gözükse de, aynı amaca hizmet eden gruptandır. Albayrak Medya’nın elindeki 27 Mayıs’ın MBK’nin Genel Sekreteri Şükran Özkaya’nın terekesine ait belgeler, pek çok dinî, siyasî, askerî, iktisadî, akademik ve bürokratik makamların en etkili yerlerinin bunlar tarafından yıllarca işgal edildiğini, darbeler yaptıklarını ve kaynaklarımızı sömürdüklerini ispat ediyor.
Ayrıca FETÖ’nün masonik bir yapılanma olduğu, başlarındaki terörist ile kıdemli mensuplarının çoğunun mason olduğunu da…
Eski mason Ömer Özhan Kızıltan, 15 Temmuz’a kadar sayılarını bir türlü artıramayıp, eksilenlerini yerini doldurabilen masonların tarihte görülmemiş bir hızda büyüdüklerine işaret ediyor. Bu hormonlu büyüme, köşeye sıkışan bazı FETÖ’cülerin locaya sığındığı yahut locanın bunları kanatları altına almış olabileceği şeklinde yorumlanabilir. Elbette bunun kararını verecek olan resmi makamlar.
Diğer bir gerçek ise CIA’e bağlı masonik Rotaryenlerin eğitim kurumlarımıza dadanması… Masonik tehlike ile ilgili önemli gerçekleri sayfalarımızda göreceksiniz. Bu sayımızı okurken daha güzel haberler almanız niyazı ile vesselam!