Siyonist küstahlık çizmeyi çoktan aştı, bu küstahlığa kim dur diyecek?

Siyonist küstahlık çizmeyi çoktan aştı, bu küstahlığa kim dur diyecek?
Siyonist küstahlık çizmeyi çoktan aştı, bu küstahlığa kim dur diyecek?

Sayın yöneticilere çağırımızdır! Gazze’de yaşananların bir soykırım olduğu derhal TBMM’de kabul edilerek yasalaşmalı. Soykırımcı İsrail'i savunan, Filistinlilerin aleyhine konuşan kim varsa bu yasa kapsamında mahkemeye çıkıp yargılanmalı. İsrail ordusuna katılıp soykırıma iştirak ettiği sabit görülenler ile azılı soykırım taraftarları Türk vatandaşlığından derhal çıkarılmalı.

25 Haziran 2024 Salı günü Almanya’da yeni vatandaşlık yasası yürürlüğe girdi. Olaf Scholz’un 2021'de seçim vaadi olan çifte vatandaşlık hakkı, bu yasayla birinci nesil göçmenler için de artık mümkün hâle geldi. Fakat bunun bir şarta bağlandığı gözlerden kaçmadı. İçişleri Bakanı Nancy Faeser bu durumu şöyle açıkladı:

"Değerlerimizi paylaşan ve çaba gösteren herkes artık daha hızlı bir şekilde Alman pasaportu alabilecek ve eski vatandaşlığından vazgeçerek kimliğinin bir kısmından vazgeçmek zorunda kalmayacak. Fakat şunu da açıkça ifade ettik: Değerlerimizi paylaşmayan hiç kimse Alman pasaportu alamaz. Burada çok net bir kırmızıçizgi çizdik ve yasayı eskisinden çok daha katı hâle getirdik.”

‘Alman değerleri’ bakın neymiş?

Faeser’in ısrarla vurgulayıp Alman pasaportu alabilmenin en mühim şartı olarak deklare ettiği ‘değerlerin’ ne olduğu ise daha sonra anlaşıldı. Bakanlık, İsrail devletinin var olma hakkını tanımayanlara vatandaşlık verilmeyeceğini duyurdu.

Meğer Almanya'nın bir de Antisemitizm ile mücadeleden sorumlu resmi hükümet komiseri varmış. Felix Klein isimli komiser, hükümetin aldığı bu kararı savunma babında hemen bir açıklama yaparak gelecek eleştirilerin önünü kesmeye çalıştı. Neymiş? Almanya'da Yahudi halkına yönelik nefret suçlarında "felaket" bir artış olmuş, Yahudi karşıtı olaylar 2023'te bir önceki yıla göre yüzde 83 artarak 4 bin 782'ye yükselmiş.

İslam düşmanlığı ne olacak?

Peki, Almanya'daki İslam düşmanlığı ne olacak?

Hanau saldırısı sonrası “Müslüman Düşmanlığı Bağımsız Uzmanlar Grubu” tarafından hazırlanan 400 sayfalık rapor, Almanya'daki TV programlarının yüzde 89’unun, yazılı medyadaki haberlerin ise yüzde 57’sinin İslam karşıtlığını topluma yaymak amacıyla bilhassa savaş, terör ve suç gibi olumsuz konular etrafında döndüğünü, Alman medyasının amansız bir şekilde İslam düşmanlığı yaptığını yazıyor.

“Müslüman Düşmanlığı Bağımsız Uzmanlar Grubu” tarafından hazırlanan rapor.
“Müslüman Düşmanlığı Bağımsız Uzmanlar Grubu” tarafından hazırlanan rapor.

Sosyal medya da pek farklı değil. Sosyal mecralardaki yarım milyondan fazla paylaşım ve yorumda İslam hakkında son derece olumsuz ve önyargılı yaklaşımların bulunduğu yine raporun işaret ettiği gerçeklerden biri. Ve sıkı durun. İslamofobik söylemlerin kamuoyuna aktarılması ve pekişmesinde başrolü kim oynuyor dersiniz? Aşırı dinci Hristiyan mecralar.

Rapora göre sinema konusu apayrı bir problem. Müslümanları konu alan filmlerin neredeyse tamamı, yüzde 90’ı terör, savaş ve kadınlara baskı konuları üzerinde dönüp duruyor. Hadi sinema özel sektör diyelim, Alman devlet tiyatrolarındaki oyunların birçoğunda İslam dini ve Müslümanlar güya mizah kılıfı altında ağır bir şekilde eleştiriliyor, rezilce aşağılanıyor.

Okul dersleri ise hepten kepazelik. Müslümanlar, Alman eğitim müfredatında çoğu kez düşmanca ifadelerle anılıyor. 761 ders kitabında Haçlı Seferleri ve “İslamcılık” (Alm. “Islamismus”) konuları sık sık işlenirken, öğretmenler arasında İslam karşıtı tavırlar da son derece yaygın. Müslüman öğrencilerin inançları ve gelenekleri sınıf ortamında alay konusu yapılıyor.

Siyasi partilerin Müslümanlara yönelik tavırları da raporda araştırılmış. Buna göre 150 federal ve eyalet parti programı ile 45 parlamento tartışmasında İslam düşmanlığının özellikle AfD’de aşikâr, CDU/CSU’da gizli olduğu, Yeşiller ve FDP’nin ise Müslümanlarla arasına mesafe koyduğu belirtiliyor.

Hukuk ciheti de aynı. Avukatlarla yapılan görüşmelere ve 515 mahkeme kararının analizine göre Almanya’daki aile mahkemeleri Müslümanlara karşı önyargı içinde ve çifte standart uyguluyor. Bilhassa başörtüsüne karşı toplumun genelinde düşmanlık ve saldırı eğilimi var. Ve bu ayrımcılık, Müslüman kadınları temel haklarından mahrum bırakıyor.

Yine rapora göre Almanya’da yaşayan Müslümanların dörtte biri sık sık yahut düzenli olarak İslam düşmanlığıyla karşı karşıya kalıyormuş.

Hangi Yahudi bunları yaşıyor?

Şimdi soruyoruz?

Hangi Yahudi, Almanya'da Müslümanlara karşı yapılan bu iğrençliklere doğrudan hedef oluyor? Hangi Alman gazetesi, hangi TV, hangi tiyatro oyunu, hangi sinema filmi, hangi öğretmen ve hangi yargıç, Yahudilere karşı böyle açıktan düşmanca bir tavır takınabiliyor?

Sağa sola iki gamalı haç çizip, yanına çarpı atılmış iki Davut yıldızı ekleyince “Yahudi düşmanlığı hortladı” demek kolay. Peki, bunu bahane ederek “İsrail'i tanımayana pasaport vermem” aymazlığına girenlerin bu kadar net ve müşahhas bir İslam düşmanlığı karşısında ölü balık pozuna girmelerine ne denir?

Rapora göre sinema konusu apayrı bir problem. Müslümanları konu alan filmlerin neredeyse tamamı, yüzde 90’ı terör, savaş ve kadınlara baskı konuları üzerinde dönüp duruyor. Hadi sinema özel sektör diyelim, Alman devlet tiyatrolarındaki oyunların birçoğunda İslam dini ve Müslümanlar güya mizah kılıfı altında ağır bir şekilde eleştiriliyor, rezilce aşağılanıyor.
Rapora göre sinema konusu apayrı bir problem. Müslümanları konu alan filmlerin neredeyse tamamı, yüzde 90’ı terör, savaş ve kadınlara baskı konuları üzerinde dönüp duruyor. Hadi sinema özel sektör diyelim, Alman devlet tiyatrolarındaki oyunların birçoğunda İslam dini ve Müslümanlar güya mizah kılıfı altında ağır bir şekilde eleştiriliyor, rezilce aşağılanıyor.

Almanya'da işinde, okulunda, sokağında en ağır ırkçılığa Müslümanlar maruz kalacak ama kılına halel gelmeyen, bilakis her yerde el üstünde tutulan Yahudiler mağdur sayılacak. İsrail işgal devleti Gazze’de aylardır görülmemiş bir katliam yapacak ama İsrail’e tek laf edenin Almanya’daki vatandaşlık hakkı yanacak. Siyonist küstahlık işte böyle bir level atladı tüm dünyada.

Neler yaşandığına bizzat şahidiz

Siyonist küstahlığın Fransa’da nicedir neler yaptığına da ilk elden şahidiz. Müzisyen Stephane Blet ile komedyen dostu Dieudonne M’bala’nın ülkelerinde neler yaşadıklarını, hatta Türkiye'ye geldikten sonra bile içimizdeki siyonist artıkları yüzünden hangi sıkıntılara maruz bırakıldıklarını yakînen biliyoruz. Cenevre’deki şüpheli ölümüne dek Blet’in arkadaşı olarak bir şeyler yapmaya çalıştık ama olmadı. Bizden sandığımız çevreler bile tuhaf bir şekilde adama sırtını çevirdi.

Oysa Blet, Türkiye’yi siyonizme karşı korunaklı bir kale sandığı için bize sığınmıştı. Türkiye onun için yeni bir başlangıç, yeni bir rüya olacaktı. Ama uzun bir süreçte yaşayarak öğrendiği gerçekler, rüya sandığı şeyin aslında bir kâbus olduğunu ona öğretti. Siyonist küstahlığın Türkiye’de bile geçer akçe olduğunu işte o zaman tam mânâsıyla anlamış oldu. Bunu fark ettikten sonra fazla yaşamadı zaten.

Hangi Yahudi, Almanya'da Müslümanlara karşı yapılan bu iğrençliklere doğrudan hedef oluyor?
Hangi Yahudi, Almanya'da Müslümanlara karşı yapılan bu iğrençliklere doğrudan hedef oluyor?

Silahlı soykırımcılar ve silahsız yancıları

Evet, Blet haklıydı. İçimizde siyonistler cirit atıyor. Gazze gerçeği olmasa belki bunu bu kadar net göremezdik. Çünkü bizde ağır bir miyopluk var. Burnumuzun dibinde öyle hadiseler yaşanıyor ki umursamıyoruz bile. Adamlar içimizde apayrı bir habitat kurmuşlar.

Silahlı soykırımcıların bir de silahsız yancıları var ki küstahlıkları arşa ulaşmış vaziyette.
Silahlı soykırımcıların bir de silahsız yancıları var ki küstahlıkları arşa ulaşmış vaziyette.

Etimizden, sütümüzden, hemen her şeyimizden menfaat sağladıkları yetmezmiş gibi bir de ellerine silah alarak İsrail adına savaşmaya gidiyorlar. Gazze’deki kardeşlerimize kurşun sıkıp bir de bununla iftihar ediyorlar. Bu soykırımcılar yarın tekrar aramıza dönecek, kanlı ellerini yıkayıp silahlarını duvara asarak normal bir vatandaş olarak yaşamaya devam edecek bir de...

Silahlı soykırımcıların bir de silahsız yancıları var ki küstahlıkları arşa ulaşmış vaziyette. Miyop olduğumuz için biz bunları da bugüne dek fark edemedik. Kendilerini ifşa etmeseler yine fark edeceğimiz yok. Şu sözlere bir bakın:

"Kendi yavrusunu, bombanın atılacağı megafonla 3 saat önceden duyurulan ve bas bas çağırılan yere götürüp bombanın atılacağı yere oturtup köşeye geçip videosunu çekebilecek içerikte olan herkesin yok olmasını diliyorum. Filistin'e kimsenin neden yardım etmek istemediğini çok net görüyor ve anlıyorum. Kendi çocuklarını kendilerine kalkan yapan ulus yok olmaya mahkumdur. Soyda ciddi problem var. Dünyanın başka hiçbir yerinde 'sadece çocuklar ölmüyor' çünkü onları aileleri koruyor Filistin dışında!"

Dokuz aydır hunharca bombalanan Gazze’de taş taş üstünde kalmadı. 15 bin çocuk katledildi, 21 bini kayıp. Şimdilik hayatta olan binlercesinin ise ailesi yok oldu. Şu an orada yaşanan can pazarında bir başlarına aç-susuz haldeler. Ve utanmadan şu sözleri söyleyebilen, mülevves ismini anmaya bile tenezzül etmeyeceğimiz birileri hâlâ içimizde barınabiliyorsa devletçe, milletçe yuh olsun hepimize!

Siyonist küstahlık gemi azıya aldı

Siyonist küstahlık gemi öyle azıya aldı ki, “bizim sayemizde varsınız” demeye bile başladılar. Tıpkı Endülüs örneğinde olduğu gibi Naziler tarafından dilim dilim doğranacakken merhametimize sığınanların torunları üst perdeden hepimize ayar vermeye çalışıyor.

“Bir Türkiye Yahudisi olarak söylüyorum, benim dedem bu ülkeye özel bir davetle geldi ve modern üniversitelerin kurulmasında devlete yardım etti. Kökeni daha eskiye dayanan soydaşlarım sayesinde yıllarca İstanbul esnafının çorbası kaynadı. Yeri geldi Osmanlı bizden borç aldı.”

Ama suç bizde...

Defalarca aynı çorabı başımıza örenler bunlar olduğu halde;

- Bizzat Theodor Herzl’in itirafıyla dönme kardeşleriyle el ele verip koca imparatorluğumuzu yıkmak için var güçleriyle çalıştıkları,

- Siyon Katır Birliği ile Çanakkale’de şanlı Mehmetçiğe karşı saf tuttukları,

- NİLİ casus teşkilatı ile Filistin hezimetinde büyük rol oynayıp Mehmetçiği arkadan vurdukları,

- Ülkemizi ziyaret eden Batılıların da tespit ettiği gibi Osmanlı devrinden bu yana tefecilik ve para oyunlarıyla kene gibi kanımızı emdikleri,

- Ve daha nice hainlikleri bıkmadan, usanmadan yaptıkları ortadayken...

Hâlâ bunları içimizde barındırıyoruz.

Türk vatandaşlığından çıkarılsınlar

Sayın yöneticilere çağırımızdır!

Gazze’de yaşananların bir soykırım olduğu derhal TBMM’de kabul edilerek yasalaşmalı.

Soykırımcı İsrail'i savunan, Filistinlilerin aleyhine konuşan kim varsa bu yasa kapsamında mahkemeye çıkıp yargılanmalı.

İsrail ordusuna katılıp soykırıma iştirak ettiği sabit görülenler ile azılı soykırım taraftarları Türk vatandaşlığından derhal çıkarılmalı.