Sinvar’ın kaderi, savaşın akıbeti
Sinvar 7 Ekim’den bu yana siyonist rejimin bir numaralı hedefiydi ve iç istihbarat teşkilatı olan Şin Bet onu bulmak için özel bir birim teşkil etmişti. CIA de Sinvar’ı takip için özel bir görev gücü kurmuş, bilgi toplamak için imkânlarını seferber etmiş, bölgeye odaklanarak elektronik iletişimi zapturapt altına almış ve israile yeraltı radarı temin etmişti. Yine de siyonist liderlerin “yürüyen ölü adam” olarak tanımladığı Sinvar, gözetleme ağlarının tamamını atlatmasını bilmişti.
7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı Operasyonu’ndan sonra dünyanın en çok aranan adamı olan ve İsmail Heniye’nin suikastla katlinden sonra Hamas liderliğine seçilen Yahya Sinvar, 16 Ekim’de terör yapılanması israil güçleriyle girdiği çatışmada şehid düştü. Bu tarihî hâdise, savaşın gidişatına ve İsrail’in stratejilerine ne tür tesirlerde bulunabilir?
Terör oluşum israilin ‘büyük bir zafer’ olarak kutladığı hâdise askerî bakımdan elbette ki siyonistlerin başarı hanesine yazılabilir velakin bu başarının Mossad’ın veya Şin Bet’in hanesine yazılması pek de mümkün değil.
Şöyle ki Yahya Sinvar’ın yerinin tespiti Bislach Tugayı eğitim biriminin bir devriyesince gerçekleşti. Bu birim, müstakbel subayların eğitimiyle ilgiliydi yani Sinvar’ın yerini istihbarat birimleri tespit ettiği için yapılmış bir operasyon olsaydı gönderilecek tim bunlardan olmazdı. Öte yandan Sinvar’la karşılaşma tamamen tevâfuken vuku bulmuştu.
Gözetleme ağlarını atlatan adam
Çarşamba günü saat 14-15 arasında Bislach Tugayı eğitim birimi, Güney Gazze’deki Refah’ta rutin bir devriye görevindeydi. Tel es-Sultan Mahallesi, İsrail hava kuvvetlerince büyük oranda harap edilmiş bir mahalleydi ve Hamas mücahitleriyle yer yer sert çarpışmalar hâlâ vukua geliyordu. İşgalci askerler mahallede hareket hâlinde 3 direnişçiyle karşılaştı ve çıkan çatışmada direnişçiler ateş açıp el bombaları attılar. Askerlerin karşı ateşinde bunlardan ikisi vurulurken biri de tek başına bir binaya sığındı.
O direnişçinin yerini tespit için insansız hava araçlarını kullanan devriye, hasarlı binada bir koltukta oturan yaralı bir şahsın görüntüsünü aldı ve bina tank atışlarıyla ve füzelerle vuruldu. Videodaki yüzü poşulu direnişçinin Yahya Sinvar olabileceği yetkililerce değerlendirildi ve askerler tuzaklardan çekindikleri için olay yerine gidişi ertesi güne bıraktılar. Ertesi gün enkaz altındaki şahsın Sinvar olduğu açıkça belliydi fakat yine de naaşı İsrail’deki bir laboratuvara götürüldü ve 22 senesini geçirdiği hapishanelerde kendisinden alınan diş ve parmak izi kayıtlarıyla uyuştuğu uzmanlarca doğrulandı.
ABD Başkanı Biden, yaklaşan seçimlerde işine yaramasını umarak, İsrail’in tesadüfi zaferini üstlenme kurnazlığına yeltendi. “Özel Harekât personeline ve istihbarat uzmanlarımıza Sinvar'ı bulmak ve izlemek için İsrailli meslektaşlarıyla yan yana çalışmaları talimatını verdiğini” söyledi. İsrailli meslektaşlarının da zaferi sahiplenmekte ondan geri kalması düşünülemezdi. Çalışmalarının Sinvar’ın bulunduğu bölgeyi belirlediğini ve Hamas liderine yaklaştıklarını iddia ettiler. Dediğimiz gibi şayet böyle olacak olsaydı infaz için stajyerleri mi yollarlardı?
Şu da var ki aslında iki taraf da büsbütün yalan söylemiyordu. Sinvar 7 Ekim’den bu yana siyonist rejimin bir numaralı hedefiydi ve iç istihbarat teşkilatı olan Şin Bet onu bulmak için özel bir birim teşkil etmişti. CIA de Sinvar’ı takip için özel bir görev gücü kurmuş, bilgi toplamak için imkânlarını seferber etmiş, bölgeye odaklanarak elektronik iletişimi zapturapt altına almış ve israile yeraltı radarı temin etmişti. Yine de siyonist liderlerin “yürüyen ölü adam” olarak tanımladığı Sinvar, gözetleme ağlarının tamamını atlatmasını bilmişti.
“Ateşkese doğru ilerleyin!"
Bunu nasıl başarmıştı? Sürekli hareket hâlindeydi. Cep telefonlarından ve diğer dijital araçlardan kesinkes uzak duruyordu. Bunun yerine sahadaki askerî komutanlara veya Doha’daki Hamas yetkililerine talimatlarını iletmek için yazılı notlar göndermekteydi. Muhatapları kendisinden geri bildirim almak için çok sabırlı olmak zorundalardı; günlerce, bazen haftalarca beklemek zorunda kalıyorlardı.
Hamas -iki gün sonra- Cuma günü Sinvar’ın şehadetini doğruladı; onu "kahraman bir şehid olarak dik duran, geri çekilmeyen, silahını kullanan, işgal ordusuyla safların en önünde çarpışan bir kahraman” olarak selamladı. Açıklamada bu kayıp “sadece Hamas'ın ve direnişimizin gücünü ve kararlılığını artıracaktır” dendi. “İşgalci -terörist- israil, liderlerimizi öldürmenin hareketimizin ve Filistin halkının mücadelesinin sonu anlamına geldiğine inanıyorsa yanılıyor” diye direniş kararlılığı vurgulandı.
Hamas’ın teyidinden birkaç dakika sonra ABD’li yetkililer bu cinayeti “fırsat” olarak nitelediler. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, “Gazze halkı, israil “halkı” ve tüm bölge halkı için daha iyi bir gün getirme şansı”ndan dem vururken, Biden ise cinayeti “dünya için iyi bir gün" olarak nitelendirdi ve "Şimdi devam etme zamanı… Gazze'de ateşkese doğru ilerleyin!" diye buyurdu. Görünen o ki, ABD’nin pozisyonunda beklenmedik bir değişiklik olacak değil ve kartlar her zamanki gibi terörist işgalci ve soykırımcı israilin elinde.
netanyahunun kalkanı ve zırhı
Cinayet, İsrail’de başta Gazze yakınlarındaki Sderot’da olmak üzere alkışlarla ve kutlamalarla karşılandı. Gelgelelim bir kısım Yahudiler bu katlin rehinelerin akıbetine nasıl tesir edeceği üstüne düşünmekten kendilerini alamadı. Nitekim rehine yakınları Tel Aviv’de toplanarak netanyahuya “Rehineleri gömmeyin!” çağrısında bulundu. İsrail tarafı yeni bir girişim ortaya koymaz ve müzakerecilere yeni bir yol önermezse bunun savaşın uzaması manasına geleceğini söylüyorlar.
Hamas’ın elinde kalan 101 rehinenin en az 30’unun daha öldüğü gibi kalanların da peyderpey hayatlarını kaybedeceği ortada. Liderleri vurulan Hamas ise gayet net: “Bu esirler Gazze'ye yönelik saldırı sona ermeden ve Gazze'den çekilmeden size geri dönmeyecekler.” Evet, bir ihtimal daha var: netanyahu kameralar önüne geçip “Görev tamamlandı!” diyebilir ama bu ihtimal hiçbir zaman gerçekleşmeyecek. Çünkü savaş, netanyahu için yaklaşan seçimlere ve hakkındaki davalara karşı bir kalkandı; Sinvar’ın katli ise kendisine kalın bir zırh sağlamış oldu. Sinvar’ın tasfiyesi onun en büyük zaferi ve siyasî olarak da yeniden dirilmiş durumda; savaştan vazgeçmesi yakın vadede pek mümkün görünmüyor.
Doğrusu “tam zafer” sözü veren netanyahunun anladığı mânâda sadece liderler veya komutanlar değil, tüm Hamaslılar vurulacak olsa bile Gazze’yle ilgili terörist israilin planının ne olduğu tamamen muamma. Sadece öldürüyorlar fakat sonrasına dair hiçbir planda mutabık değiller. Savaşın bitmesini istemeyip tüm bölgeye, hatta dünyaya yaymaya çalışmalarının sebebi de zaten bu.