Sınıfta Türkler ve Müslümanlar değil liderler kaldı. Azerbaycan İran’ın işgali altında
Son savaşta, Kırım Tatar halkının millî lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Azerbaycan’a destek açıklaması yaptı. Kazakistan ve Özbekistan ise Azerbaycan'ı Ermenistan ile samimi dostluk kurmaya davet ediyor ve Karabağ’da derhal ateşkes yapmasını istiyor. Peki, Türk dünyası dediğin iki büyük devletin Ermenistan tarafını tutması neyle izah edilebilir?
Dünyada bir İsrail’in, bir de Ermenistan’ın sınırlarının nereden başlayıp nerede bittiği yahut biteceği belli değildir. Onlara göre her yer onların yâhut da onlara va’dedilmiştir. Kim va’detmiş? Ermeni Agop ile Yahudi Şamir!
Bunun yanı sıra bir de Pers meselesi ve kini var. Yani tam 14 asırdır süren ve İslam kılığına bürünmüş bu kin, özellikle de son yarım asırda büyük bir tehdide dönüşmüş durumda.
Yahudilere gelmiş bir Peygambere (a.s.) gelen vahyi tahrif ederek üretilen Hıristiyanlık vardı. Aynı eller daha sonra adına ‘Şia’ denilecek olan mezhep kılığında yeni bir ‘din’ ürettiler. O şimdi İran devletinin resmî ideolojisi.
Yayılmacı, yalancı ve tahripkâr. Âdeta takiyenin mucidi gibiler. Hâlâ onlara itibar eden bir kitle mevcut ise de; Suriye, Yemen, Afganistan, Pakistan ve son olarak Azerbaycan’a yönelik yaptıkları, büyünün önemli ölçüde bozulmasına neden oldu.
SSCB dağıldığında Azerbaycan çok zayıf ve yapayalnızdı. Neredeyse hiçbir silahı yoktu. Buna dönemin Türkiye’sinin korkaklığı yâhut da yöneticilerinin ihaneti nedeniyle yalnız bırakılması da eklenince, işgal ve katliama mâruz kalması kaçınılmazlaştı. Azerbaycan’ın eski Cumhurbaşkanı merhum Ebulfeyz Elçibey, o günün Türkiye’sini şu cümlelerle özetlemişti: “Türkiye'den yaralılarımızı taşımak için 5 helikopter istedim onu bile vermediler…”
Aradan geçen otuz yılda dengeler değişti. Lakin Rusya’nın Ermenistan ve Azerbaycan üzerindeki etkisi, Putin ile birlikte yeniden arttı. Buna mukabil, artık Azerbaycan’a sahip çıkan güçlü ve iradeli bir Türkiye var.
Savaş bitmiş gibi gözükse de sınır her zaman gerilimliydi. Zaman zaman çatışmalar yaşanmaktaydı. Tarih bir kez daha tekerrür etti, masadan hiçbir netice çıkmadı. Bir başka sıkıntı ise Karabağ’ın işgalinin “Karabağ meselesi” olarak gösterilmesiydi. Tıpkı “İsrail meselesi” yerine “Filistin meselesi” denilerek, sıkıntı çıkaran taraf Filistinlilermiş şeklinde gösterilmesi gibi Ermeni işgali de bu şekilde meşrulaştırılmaya çalışıldı. Meselenin daha garip yanı ise bırakınız Karabağ’ı, Erivan bile Ermeni değil Türk toprağı.
Adını Türk Revan Hanlığından alan bu şehir, Rusları eline geçene dek sadece Türklerin yaşadığı bir yerdi. SSCB bölgedeki Türkleri dışarı çıkarıp, Ermenileri yerleştirerek şehrin yapısını değiştirdi. Revan oldu E-Rivan…
Türk dünyasının yaklaşımı
Türk dünyası ve İslam dünyası denildiğinde konunun her zaman ne yazık ki iki veçhesi oluyor. İlki toplumlar, diğeri ise yönetimler…
- Şüphesiz ki, her ikisinde de toplumların ezici çoğunluğu her zaman Hakk ve mazlumdan yana yer alırken, devşirmeler ve yönetimler genellikle güçlüden ve çıkardan yana tavır takınmakta. Ermenistan ve Azerbaycan arasında cereyan etmekte olan cari harpte hem Türk, hem de İslam dünyasının ne tavır takınacağı elbette büyük ehemmiyet arz ediyordu.
Türk dünyası; Türkiye, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan gibi bağımsız ülkeler ile Kırım gibi Rusya’nın işgalindeki diğer cumhuriyetlerden oluşuyor.
Onlar bunu yaparken, Ukrayna Milletvekili Lyudmila Marçenko: ''Ermenilere sesleniyorum! Karabağ sizin değil. Yöneticileriniz size yanlış bilgi veriyor, yalanlarınızı ve Azerbaycan topraklarına olan saldırıları durdurun” çağrısı yapıyor. Gürcistan eski Cumhurbaşkanı Sakaşvili ise “Karabağ Azerbaycan’ındır, İşgal olunmuş bölgelerden çıkarılan insanların kendi yurtlarına dönme hakkı var ve bu sağlanmalıdır” diyor. Gürcistan’ın sadece eski devlet başkanı değil, mevcut yönetimi de Azerbaycan’ı haklı buluyor.
Türkmenistan ve Kırgızistan yönetimleri ise hâlâ sessiz. Bu ülkeler hâlen Rusya’nın etkisi altında… Diğer taraftan ise yönetici ve seçkinleri, Komünist zihniyete mensup. Türkiye dışında hiç biri açıkça Azerbaycan’ı hem desteklemez, hem destekleyemez.
İslam dünyasının yaklaşımı
- İslam dünyasının yönetimlerini de birkaç gruba ayırmak gerekiyor.
- İran ve onun kontrolündeki ülkeler…
- BAE, Suudî ve Mısır çizgisindekiler…
- Türkiye’ye yakın olanlar…
Türkiye etkisinde denilebilecek olan Pakistan, Libya, Katar, Bosna Hersek, Afganistan gibi ülkeler ilk günden Azerbaycanlı kardeşlerine desteklerini ilan ettiler.
Malezya yönetimi ikircikli bir tavırla itidal çağrısı yaptı, Suudî Arabistan, Özbekistan ve Kazakistan gibi…
Suskunluğun haksıza/zâlime verilen bir paye olduğunu bildikleri hâlde diğerleri hâlâ suskunluklarını sürdürüyorlar.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ise bu kez kendisinden beklenenden daha hızlı bir açıklama yaparak, Ermenistan'ı kınadı. İslam İşbirliği Teşkilatı’ndan yapılan resmi açıklamada, Ermenistan’a işgal ettiği Azerbaycan topraklarından şartsız olarak tamamen çekilme çağrısı yapıldı. İki ülke arasındaki çatışmanın, Azerbaycan'ın uluslararası olarak tanınan sınırlarına, toprak bütünlüğüne ve otoritesine saygı duyularak siyasi yollardan çözülmesi çağrısında bulunuldu.
‘Savaşı BAE ve Fransa çıkardı’
Başlıktaki sözler bize ait değil, Japon Siyaset Bilimci Dr. Keisuke Wakizaka’nin... Ermenistan'ın Azerbaycan'a gerçekleştirdiği saldırının ardından yaşanan çatışmalarla ilgili konuşan Japon Siyaset Bilimci Dr. Keisuke Wakizaka, “Özellikle Fransa, Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarını ele geçirmek için büyük çaba harcıyor. Fransa, Türkiye ile pazarlık yapmak için Yunanistan’ı desteklerken, aynı zamanda Türkiye’nin dikkatini Kafkasya’ya çevirmek için Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile beraber Ermenistan’ı Azerbaycan’a saldırmaya yönlendirdi” diyor.
- Bu işten Putin Rusya’sının zarar göreceği iddiası var ki, Wakizaka’da bu görüşte. Ancak Rusya’nın Azerbaycan’ı, işgal altındaki tüm topraklarını kurtarmasına izin vermeyeceği kesin. Müsaade edeceği nokta, kendisine rağmen iş yapan Ermenistan’ın Sorosçu yönetiminin biraz dövülüp, Putin’e kapı köpeği olmaya ikna olduğu andır. Putin, Trump ve Macron’un taraflara şartsız silah bırakma çağrısı da bunu gösteriyor.
Son yıllarda Mısır, Libya, Suriye, Yemen, Somali, Sudan, Umman, Filistin ve son olarak da Azerbaycan’da Müslümanlara yönelik hamleler yapan BAE’ye gelince… Bütün bunların BAE’nin boyunu aştığı bir gerçek. Demek ki, BAE’nin her oyununun altında başka bir ülkeye hizmet yatıyor. Bu savaşta da durum farklı değil.
İran: işgalci Ermenistan’ın hâmisi
İslam dünyasının her meselesinde İran her zaman ikircikli davranır. Ancak bu kez öyle değil, hep yaptığı gibi Ermenistan’ın safında yer alıyor. Türkiye, Gürcistan, İran ve Azerbaycan ile komşu olan Ermenistan’ın Rusya ile sınırı yok. Bu süreçte Gürcistan, Rus uçaklarına hava sahasını kapattı. Rusya’nın Ermenistan’a yardım iletebilmesinin tek yolu, Hazar üzerinden İran’a gelmek ve oradan Ermenistan’a ulaşmak.
İran buna dünden razı. Çünkü Azerbaycan’ın büyük çoğunluğu 1947’den bu yana İran’ın işgali altında. Bugünkü Azerbaycan’ın toprağı 86 bin km2 iken, İran işgalindeki toprağı ise tam 220 bin km2. Bu yüzden İran, bağımsız ve güçlü bir Azerbaycan’dan her daim korkar.
Azerbaycan nüfusunun yüzde 65 civarı Şii, İran işgalindeki Güney Azerbaycan’da ise 40 milyon Türk yaşıyor. Bunların önemli bir kısmı Şii’de olsa gerektiğinde Azerbaycan’la bir olur. Birleşik bir Azerbaycan ise İran’ın hiçbir zaman hazmedemeyeceği bir durum. Bu nedenle İran, Ermenistan’ın can damarı durumunda. Muhtemelen Ermeniler, Rusya ve Fransa’dan çok İran’a güveniyor. Fransa ve BAE’nin de iyi ilişkiler kurduğu İran üzerinden Ermenistan’a yardım etmesi son derece kolay.
İran’ın bu konudaki tavrı, Güney Azerbaycan’da gösterilere neden olmuş, İran yönetimi de çok sayıda Türk gencini bu nedenle tutuklamış durumda. İşgal altındaki Güney Azerbaycan Türklerine ait Aznews tv sunucusu, askerî kıyafet giyip Türkçe olarak İran'da "Karabağ bizimdir bizim olacak. Ermeniler cinayet işliyor. İran ihanet ediyor" sözleriyle gösterilen tepki ve nümayişleri haberleştirdi. Bu savaş uzun sürerse, kendisinin de karışma ihtimalinden korkan İran, nümayiş yapan kalka yönelik silah dahi kullanmaya başladı. İran’dan Ermenistan’a geçen askerî yardımları görüntüleyerek servis eden Cevad Rezai, İran istihbaratı tarafından gözaltına alındı. Akıbeti ise bilinmiyor.
İran Eski Meclis Başkan Yardımcısı Mutahhari de “İran ateşkes vs. isteyerek Ermenistan'ı desteklememeli, Hükümetimiz kimin haklı olduğu net bir şekilde söylemesi gerekiyor” diyerek, Tahran yönetimine tepkisini dile getirdi. Kısaca İran, Persliğinin icabını yapıyor ve yapacak.
Rusya ne yapacak ?
Rusya’nın Ermenistan’ın Sorosçu Başbakanı Nikol Paşinyan’dan rahatsızlık duyduğunu bilmeyen yoktur. Ancak bu hâl, Ermenistan’ı yalnız bırakacağı mânâsına gelmez. Ruslar ne Azerbaycan’dan vazgeçebilirler, ne de Karabağ’ın Azerbaycan’a geçmesine razı olurlar… Savaşan iki ülkede hiçbir dış destek almasa, Azerbaycan bırakınız işgal altındaki Dağlık Karabağ’ı, Ermenistan’ın tamamını bile birkaç günde alır. Fakat kahrolası dengeler buna izin vermiyor.
Ermeni tarafının dövülmesini yeterli bulan Rusya, iki ülkenin dışişleri bakanlarını Moskova’ya çağırdı. Öncesinde ise Rusya'nın propaganda makineleri RT ve Sputnik'in, Ermeni Genel Yayın Yönetmeni Simonyan’a “Ermenistan Rusya'ya dönmeli” çağrısı yaptırdı. Rusya Dış İşleri Bakanının anası Rus olsa da, nihayetinde bir Ermeni babanın oğlu olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Bu devran böyle sürmez
Yeni bağımsız olmuş Azerbaycan’ın silahsız olduğu, SSCB askerler ve silahlarının yardımı ile topraklarının Ermenilerce işgali o gün için bir çaresizliğin neticesiydi. Lâkin artık bir çaresizlik söz konusu değil. Azerbaycan halkının da sabrı kalmadı. Bu gün yâhut yarın, Dağlık Karabağ mutlaka Azerbaycan’a geçecek İnşaallah! Burası işin artık kolay tarafı. Asıl güçlük, İran’ın işgali altındaki Güney Azerbaycan’ın kurtarılmasında… Lâkin burası da mutlaka aslî sahibine geçecek ve buna kimse mâni olamayacak.
İslam dünyası ve Türk dünyasının yönetimleri de hep böyle kalacak değil. Nasıl ki, Türkiye değişti ise onlar da değişecek. Bütün meselelerin iki ilacı var: İlki zaman, ikincisi halkların daha şuurlu hâle gelmesi. Her şey mutlaka aslına döner, işgal edilmiş topraklar da... Kullar beceremese de tebeddülât var, Allah-ü Teâlâ’nın tebeddülâtı.