Şikago'daki Demokrat Millî Kongresi'nde Filistin

Şikago'daki Demokrat Millî Kongresi'nde Filistin.
Şikago'daki Demokrat Millî Kongresi'nde Filistin.

Harris’in sözleri çok alkış alsa da ABD’nin İsrail’e şartsız askerî ve diplomatik desteği devam ettikçe Filistin halkının şeref, güvenlik, özgürlük ve kendi kaderini tayin hakkından bahsetmek, sahte bir Filistin sempatisinde bulunmak, Demokratlara seçimlerde oy kazandırmayacak. Dünya çapında 153 ülke, soykırım anlaşmasını imzaladı. Bu ne demek? Soykırımlar uluslararası platformda bir an önce engellenmeli ve suçlular derhal cezalandırılmalı. Oysa Filistin soykırımı tam da şu an gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Ve ne yazık ki kimse İsrail’i durdurmak için kılını kıpırdatmıyor.

Sadece bir kaç blok ötede bulunan en yakın camide öğle namazını kılmak için ofisimden dışarı çıktığımda her yanı saran emniyet mensuplarını görünce birden irkildim. Bulunduğum yer, bilinen bilinmeyen her türlü üniforma ve silah ile donanmış emniyet güçleriyle doluydu. Yanlarından geçip yürüdüğümde hepsinin gözleri benim üzerimdeydi.

Meğer Demokrat Millî Kongresi'nin birkaç programı bana yakın bir mahalde gerçekleşiyormuş. Kongre de 19-22 Ağustos tarihleri arasında yaşadığım şehir Şikago’da düzenleniyormuş.

Kongre dolayısıyla on binlerce insan, Şikago’ya akın etti. Şehirdeki 23 bin 500 kişilik United Stadyumu tıklım tıklım doluydu, iğne atsan yere düşmez denir ya, tam da öyle.

Filistin bir var bir yok

Demokrat Millî Kongresi’nde Filistin bir var, bir yoktu diyebiliriz. Filistin vardı, zira Senatör Barney Sanders, partinin yükselen yıldızı Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez ve ilk Müslüman Kongre Üyesi Keith Ellison, konuşmalarında ateşkesi dile getirirken Filistin de oradaydı. Ayrıca Başkan Biden da protestocuların bir noktada haklı olduğunu kabul ederek konuşmalarında ateşkesten bahsetti.

Fakat geçmiş başkanlardan ne Obama ne Clinton Filistin’de devam eden soykırımdan tek kelime dahi etmedi. Başkan Yardımcısı adayı Walz yahut Oprah Winfrey de mevzu Filistin olunca dut yemiş bülbüle dönüverdi. Diğer konuşmacılar da meseleyi görmezden geldiler. Bu açıdan bakıldığında Demokrat Millî Kongresi’nde Filistin yok sayıldı, görmezden gelindi.

Demokratlar, kendi partilerini herkesin içinde yer bulabildiği “Büyük Çadır” olarak görüyorlar. Ancak içerisinde birbirinden epey farklı eğilimleri barındıran “Büyük Çadır”ın Filistin söz konusu olduğunda yeterince büyük olmadığı anlaşılıyor.

Demokrat Parti’nin içinde Filistin asıllı Amerikan vatandaşları da mevcut, bunların birçoğu parti çalışmalarında aktif üyeler. Fakat bunların hiçbirine kongrede söz verilmedi, konuşma yapmaları engellendi. Bağımsız hareketin delegeleri, parti üyesi olan Filistinli bir Amerikalıya veya Gazze'de gönüllü olarak çalışmış bir doktora ana sahnede konuşma izni verilmesini talep etti. Fakat bu talep kabul görmedi.

Kongre bünyesinde Başkan Joe Biden'ın birincil kampanyasını desteklemek yerine bağımsız oyu tercih eden yüz binlerce kişiyi temsil eden 30 bağımsız delege var. Bu delegelerden bazıları Filistin için organize edilen etkinliklerde görüşlerini ifade edebilirken hiç birine ana sahnede konuşma izni verilmedi.

Filistinliler değil Yahudi rehinenin ailesi konuştu

Filistinli parti üyeleri arasında Gazze'deki bombardımanlarda 100 civarında yakınını kaybedenler mevcut. Fakat hiçbirine Kongre’de içlerini dökme fırsatı tanınmadı. Oysa 7 Ekim’de Hamas tarafından rehin alınan Amerikan Yahudisi Hersh Goldberg’in anne, babasına duygusal bir konuşma için bütün imkânlar çoktan seferber edilmişti.

O da bir şey mi?

Demokratların iktidarda olduğu ABD’nin şu an itibariyle tamı tamına 23 bin 380 vatandaşı İsrail ordusunda görev yapıyor. Filistinli masumlara kurşun sıkıyor.

Fakat Kongre devam ederken içerde ve dışarda protestolar yaşandı. Demokrat Kongresi'nde Harris yanlısı bir delege olan Nadya Ahmed, birkaç delege arkadaşıyla Başkan Biden'ın konuşması sırasında "İsrail’i Silahlandırmayı Bırakın" yazılı bir pankart açtı.

Sonrasında ne oldu peki?

Ellerinde "Joe'yu seviyoruz" yazılı çubuklar bulunan birileri, Nadya Ahmed’in kafasına defalarca vurdu. Florida delegasyonunun diğer üyeleriyse pankart salonda görülmesin diye toptan ayağa kalktılar.

İsrail, ABD siyasetini parayla satın alıyor

Kadınların öncülük ettiği bir barış hareketi olan CODEPINK ise Tim Walz'ın katıldığı "İsrail İçin Demokratik Çoğunluk" temalı öğle yemeği etkinliğine baskın yaptı. CODEPINK'in kurucu ortağı Medea Benjamin ile yöneticilerden Danaka Katovich, bu Kongre etkinliğini basarak "İsrail için çoğunluk yok" mesajını ilettiler.

ABD'nin Gazze'deki soykırıma ve Filistin'in yasadışı işgaline ortak olmasına Amerikan halkının artık sessiz kalmadığını, halkın muhalefetine rağmen AIPAC ve İsrail lobisinin Amerikan demokrasisine darbe vurmaya devam ettiğini vurguladılar.

Sadece 2022 seçim döneminde Kongre için yarışan adayların İsrail yanlısı lobiden 23 milyon 734 bin 981 dolar para aldığını açıkladılar. ABD dış politikasını belirleyen bu durumun, yani yabancı bir devlet olan İsrail adına parayla siyasetçi satın almanın artık bitmesi gerektiğini ifade ettiler.

Kongre sürerken 4 protesto yürüyüşü düzenlendi. 3’ü gazeteci olmak üzere 70 protestocu gözaltına alındı. Oysa biri biraz gerilimli geçse de diğer üçü gayet barışçıl gösterilerdi.

Demokratlar, başkanlık seçimlerinden önce bir ateşkes sağlayamazlarsa seçimleri kaybetme riskiyle karşı karşıya. Çünkü Amerikalıların çoğunluğu, İsrail'in Filistinlilere yönelik soykırımını onaylamıyor.

Sahte Filistin sempatisi kimseye oy kazandırmaz

Kamala Harris’in konuşması ise hem İsrail’in kendini savunma hakkını hem de Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını aynı cümle içinde kullanan bir tezat yumağıydı.

Biden ile birlikte "İsrail’in güvende olması, rehinelerin serbest bırakılması, Gazze'deki acıların sona ermesi ve Filistin halkının şeref, güvenlik, özgürlük ve kendi kaderini tayin hakkını gerçekleştirebilmesi" için bir ateşkes üzerinde çalışıyorlar imiş.

Harris’in sözleri çok alkış alsa da ABD’nin İsrail’e şartsız askeri ve diplomatik desteği devam ettikçe, Filistin halkının şeref, güvenlik, özgürlük ve kendi kaderini tayin hakkından bahsetmek, sahte bir Filistin sempatisinde bulunmak Demokratlara seçimlerde oy kazandırmayacak.

Dünya çapında 153 ülke soykırım anlaşmasını imzaladı. Bu ne demek? Soykırımlar uluslararası platformda bir an önce önlenmeli ve suçlular derhal cezalandırılmalı. Oysa Filistin soykırımı tam da şu an gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Ve ne yazık ki kimse İsrail’i durdurmak için kılını kıpırdatmıyor.