Şifa yolculuğu

Anadolu toprakları dururken, insanımızın Batı ülkelerine gezmeye gitmesi ve otel köşelerinde vakit öldürmesi pek de fâideli bir fiil değildir.
Anadolu toprakları dururken, insanımızın Batı ülkelerine gezmeye gitmesi ve otel köşelerinde vakit öldürmesi pek de fâideli bir fiil değildir.

Ahireti kazanma seyahatinde beşerin yeryüzünü dolaşma gâyesi; geçmişte yapılan hatalara düşmeme, öncekilerden daha iyilerini yapma, dünyayı mâmur kılma, rızkını kazanma, ilim öğrenme, başka kavimlerin doğru ve yanlışlarından ibret çıkarmaktır.

İnsanın dünya yolculuğu sadece bir seyahatten ibarettir. Kimi yediği önünde yemediği ardında israf ve şatafatla, kimi ibret ve ders çıkarıp şükretmekle, kimi de serin bir gölgelikte zaman israfıyla bitirir bu yolculuğu.

İnsanın dünya yolculuğu sadece bir seyahatten ibarettir.
İnsanın dünya yolculuğu sadece bir seyahatten ibarettir.

Allah-ü Teâlâ Hazretleri 12 Ayet-i Kerime’de, insanların yeryüzünü dolaşarak ibret almalarını emreder. Modern kapitalist düzenler ise adına turizm denilen, bol para harcama, genellikle yan gelip yatma ve zaman öldürme faaliyetini tavsiye eder.

Ahireti kazanma seyahatinde beşerin yeryüzünü dolaşma gâyesi; geçmişte yapılan hatalara düşmeme, öncekilerden daha iyilerini yapma, dünyayı mâmur kılma, rızkını kazanma, ilim öğrenme, başka kavimlerin doğru ve yanlışlarından ibret çıkarmaktır.

  • Evliya Çelebi’ninki başta olmak üzere ‘Seyahatname’lerin çoğu müthiş hazinelerdir. Zamanın güçlükleri de dikkate alındığında bu eserler dünyanın hemen her yeri hakkında muazzam bilgiler sağlardı devlet ve milletlere.

Osmanlı’nın son dönemindeki Lady Hester Stanhope, Gertrude Bell, Lawrence ve Clare Sheridan gibi seyyah kılığındaki ajanlar ne yazık ki, devletin parçalanmasındaki en önemli âmillerdendi. Bunlar kimi zaman arkeolog, kimi zaman heykeltıraş, kimi zaman da seyyah kılığında dolaşan özel yetiştirilmiş fitne tohumu eken ajanlardı.

Lady Hester Stanhope
Lady Hester Stanhope
Gertrude Bell
Gertrude Bell

Günümüzde rahip Brunson örneğinde olduğu üzere, gazeteci, akademisyen, turist, din adamı, mühendis, işadamı vs. kılıklarda binlerce kişi başta ülkemiz olmak üzere dünyanın dört bir yanını dolaşıp istihbârî bilgiler toplarlar. Bunun yanı sıra tabiî ve kültürel mirasın talanı ve de fesat oluşturucu faaliyetlerde bulunurlar.

İznik’in bir köyüne gittiğimde, Batılı orta yaşlarda bir karıkocanın köyden tarihi bir evi satın alıp yerleştiğini anlattılar. Bu aile güya tabiî varlıkların korunması için çalışıp, zeytincilik, el işi ve fotoğrafçılıkla meşgul oluyormuş. Biz gitsek tuhaf karşılayan milletimiz, bu aileyi bağrına basmış…

Konumuz bu değil. O halde asıl meseleye dönelim. Ülkemizde de hemen her gelir grubundan insanların artık yaz-kış turizm ve gezisine katıldığı bir gerçek. Ancak bu geziler genellikle oto yollardan tatil bölgesine, otele/pansiyona ulaşıp, açık büfelerde alabildiğince yiyip, içip, yatıp geri dönmekten pek de öteye geçmiyor. Genellikle gezip görme, şehirleri, kültürleri, tarihî değerler ve mühim şahsiyetleri tanıma amacı gütmüyor.

Şehir Kültürü Dersi Şart

Bu bayram çok sayıda talebeye, yaşadığı şehirle ilgili kısa ve kolay suâller yönelttim. Ne yazık ki, cevaplar içler acısıydı. Mesela Eyüp Sultan Hazretleri ve Selçuklu Veziri âzâmı Sahip Ata hakkında neredeyse hiç doğru cevap alamadım.

Yarım asır İstanbul’da yaşayıp, Arap Camii’ne hiç gitmemiş ve hatta adını bile duymamış insanlarla karşılaşmak acı vericiydi.

03-05 Mart 2017’de 3. Kültür Şurası düzenlenmişti. Dönemin Kültür Bakanı Nabi Avcı hoca lütfedip, bizi de Şehir ve Kültür Komisyonu’na yazmış. Prof. Dr. Ümit Meriç hocanın başkanlığındaki komisyonumuz; Prof. Ahmet Emre Bilgili, Dr. Enes Battal Keskin, Prof. Kemal Sayar, Prof. Korkut Tuna, Prof. Köksal Alver, Prof. Sadettin Öktem, Mehmet Kâmil Berse, Dr. Yunus Uğur ve bu fakirden müteşekkildi. Komisyon, tüm talebenin kendi şehrini yakından tanıması için okullarda ‘şehir kültürü’ dersinin okutulması zarureti üzerinde durmuştu. Bu fikir de komisyon raporunun 11. maddesi olarak şu şekilde kayda geçirilmişti:

  • “Şehirlerimizin, bizatihi kendilerinin “Şehir Mektepleri” aracılığıyla örgün ve yaygın eğitimde bir mektebe dönüştürülmesi, şehrin bir kitap gibi okunması sağlanmalıdır. “Şehir ve Kültür Dersi” örgün ve yaygın eğitimin bütün kademelerinde verilmelidir.”

İnşaallah bu karar, doğru ders kitapları ve uygulamalı bir şekilde Milli Eğitim Bakanlığı’nca hayata geçirilir. Yoksa şehrine yabancı insanların memlekete ve dünyaya faydası olamaz.

Deryanın Kıymetini Bilmeyen Balık

her şeyin kıymetini kaybedince anlıyoruz. Kişiler yaşarken yüzüne iyi olduğunu haykırmayıp, öldüklerinde vah-tüh diyerek kıymet bildiğimizi sanıyoruz.
her şeyin kıymetini kaybedince anlıyoruz. Kişiler yaşarken yüzüne iyi olduğunu haykırmayıp, öldüklerinde vah-tüh diyerek kıymet bildiğimizi sanıyoruz.

Balık deryanın kıymetini ancak sudan çıktığında anlarmış. Bizler de her şeyin kıymetini kaybedince anlıyoruz. Kişiler yaşarken yüzüne iyi olduğunu haykırmayıp, öldüklerinde vah-tüh diyerek kıymet bildiğimizi sanıyoruz. Şehirler ve tarihi mekânlar da böyledir.

Tatili otelde yatmaktan, seyahati otoyolda son gazla gitmekten öte bir faaliyet olarak görenler zaten meseleye vakıftırlar. Ancak böyle yapmayanlar için İstanbul-Konya arasında bir kültür seyahati nasıl yapılır, nereler ziyaret edilir, gelin ona birlikte bakalım.

Ziyarete Nasıl Başlanır?

İstanbul’a gelen kişinin ilk nyapacağı şey, Ebû Eyyûb elEnsârî (r.a.) hazretlerini ziyaret etmek ve destur almaktır.
İstanbul’a gelen kişinin ilk nyapacağı şey, Ebû Eyyûb elEnsârî (r.a.) hazretlerini ziyaret etmek ve destur almaktır.

Seyahate plan yaparak başlamak elbette iyidir. Lakin Türkler bunu yapma ve riayet etme konusunda pek de başarılı olamayabilir. Yine de denemekte fayda var. Bir şehre girince ilk iş, konaklanacak mekâna yerleşme olabildiği gibi şayet mümkün ise o şehrin en büyüğünü ziyaret edip destur almak olmalıdır.

Şehrin en büyüğünün ne vali, ne kaymakam, ne de belediye başkanı olduğunu bilmeyen yoktur. Şüphesiz en büyük, mânevî olarak en büyük olandır. Medine-i Münevvere’ye gidip de Rasülullah (a.s.v.)’ı ziyaret edip, salat-ü selam etmeden şehrin başka mekânlarını gezmek ne kadar edebe mugayir ise, benzer durum her şehir için de geçerlidir.

  • İstanbul’a gelen kişinin ilk yapacağı şey, Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.) hazretlerini ziyaret etmek ve destur almaktır. O ki, çok ilerlemiş yaşına rağmen İstanbul’un fetih seferine katılmış ve burada Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştur. Gerçek ismi Hâlid bin Zeyd olan Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.) hazretleri, Hâtem-i Enbiya Hz Peygamber (a.s.v.)’in Medine-i Münevvereye hicretlerinde evinde misafir olduğu bir zat olup, İstanbul’un en büyüğüdür.
Konya’ya giden ise ilk iş olarak Hz Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerini ziyaret ederek başlamalı işe.

Şüphesiz İstanbul’da medfun tek Sahabi Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.) hazretleri değil. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in sütkardeşlerinden Ebû Şeybe El-Hudrî (r.a.) de Ayvansaray’da medfun. Ayrıca çeşitli bölgelerde 30’a yakın Sahabe-i Kiram’ın türbesi, çoğuna göre ise makamları mevcut. Sonra da ziyaret sırası şehrin fâtihi Fâtih Sultan Mehmed Han (r.a.) hazretleridir.

Bir güzel seyahat örneği vermek gerekirse, İstanbul’dan Konya’ya giden bir aile için kültür ve maneviyat gezisi güzergâhı çıkaralım. Gece seyahatlerinin yorucu ve tehlikeli olduğunu, sabahın erken saatlerinde yola çıkmak daha doğru olduğunu belirterek devam edelim.

İstanbul’dan Konya’ya gitmek için pek çok alternatif yol var. Uçak veya trenle gitmediğinizi ve özel araçla yolculuk ettiğinizi düşünerek bir rota çizelim.

Yolculuk Başlıyor

İstanbul’un çıkış trafiğine takılmak istemeyenler, İDO ile Yalova veya Bursa’ya geçebilir.

Bursa’ya geçen birinin ilk durağı Mudanya’dan Bursa merkezdeki Emir Sultan hazretleri ve/veya Üftade hazretleri ile başlamalı. Osman Gazi, Orhan Gazi, Yıldırım Beyazıt, Çelebi Mehmed, 1. Murad ve 2. Murad hazerâtı gibi sultanları, Ulu Cami, Şehadet Camii, Hüdavendigar Camilerini, Muradiye ve Orhan Gazi Külliyelerini, hanlar ve diğer tarihi mekânlar ziyaret edilmeli.

Bunca mekân birkaç saate sığacak şey değil elbet. Daha önce buraları ziyaret etmişseniz bile ceddimize selam verip, birer Fatiha-i Şerif okumadan geçilmez ki…

Bursa gezileri tamamlanınca şehirde konaklandığı gibi İznik’in yolu tutulup geceyi İznik’te de geçirmek mümkün. Osmanlı’ya kısa bir süre baş şehirlik de etmiş olan İznik çok hoş bir şehir.

İstanbul, Göl, Lefke ve Yenişehir kapıları olmak üzere 4 girişi olan İznik’te ilk iş Davud-i Kayseri hazretlerini ziyaret etmek, oradan Şeyh Kutbuddin İznikî Türbesi’ne yönelmek gerek. Sonra şehir ve gölü tepeden temaşa ettiren Abdulvahap Gazi hazretlerinin türbesinin olduğu tepeye çıkarak sürdürmeli geziyi.

 Şeyh Kutbuddin İznikî Türbesi
Şeyh Kutbuddin İznikî Türbesi

İnerken pek çok yerde makamları bulunan Sarı Saltuk hazretlerinin İznik’teki makamını, sonra İznik Ayasofyası olarak bilinen Orhan Camiini, Eşrefi Rumi (Eşrefzade) Camii ve Türbesi, Yeşil Camii, Süleyman Paşa Medresesi, Kırgızlar Türbesi ve diğer han, hamam, müze ve tarihi mekânları ziyaret ettikten sonra mevsiminde taze koparılıp gelmiş incir ve üzümlerini tatmadan sakın geçmeyin.

Sıra Şeyh Edebalı'da

İznik ziyaretlerini bitirip, Osman Gazi ve Dursun Fakıh hazerâtının kayınpederi olan Şeyh Edebalı (r.a.)’ın tekke ve türbesi için rotayı Bilecik’e çevirmeli. Sadece 70 km’lik bir mesafe sonrasında, Osmanlı’nın mânevî kurucusu olan ve aynı zamanda maddî kurucusunun şeyhi ve kayın babası Şeyh Edebalı (r.a.)’nın türbesi ve tekkesine tırmanmadan evvel veya dönüşte Osmangazi camiini ziyaret ve ibadet etmek gerek.

Şeyh Edebalı hazretlerinden destur aldıktan sonra 27 km mesafedeki Ertuğrul Gazi hazretleri ve zevcesi Halime Sultan’ın ziyareti için Söğüt’e yol almalı. Askerlerin Osmanlı devri kıyafetleri ile nöbet tuttukları Ertuğrul Gazi ziyaretinden sonra, ilerleyip Söğütteki Hamidiye Camii, Çelebi Mehmet Camii, Kuyulu Mescid veya diğer adıyla Ertuğrul mescidi, Kaymakam Çeşmesi ve Dar'ul Eytam gibi mekânları ziyaret etmeli.

Sakın Dursun Fakih'i Unutmayın

Dursun Fakih, Osman Gazi adına ilk hutbeyi okuyan kadı, âlim ve şairdir.
Dursun Fakih, Osman Gazi adına ilk hutbeyi okuyan kadı, âlim ve şairdir.

Bilecik istikametine doğru geri dönüp, 10 km ilerledikten sonra sağda kalan ve yoldan da gözüken, çevreye son derece hâkim 550 rakımlı tepedeki Dursun Fakih hazretlerinin türbesine yönelmeli. Dursun Fakih, Osmanlı Devleti'nin kuruluşuna şahitlik etmiş bir âlim, ârif ve zâhid bir zat. Şeyh Edebalı'nın talebesi, damadı yani Osman Gazi hazretlerinin bacanağı. Kendisi Osmanlı’nın kuruluş hutbesini okuyan, ilk kadısı ve şeyhülislamı.

Rotayı doğru Bozüyük’e çevirmeli. Oradan çok yakın olan Kandilli Köyüne yönelip, Ertuğrul Gazi’nin üç oğlundan biri olan Savcı Bey’in türbesine bir selam vermeli. Bozüyük’e geri dönüp, rotayı Kütahya’ya çevirip soluğu Domaniç-Tunçbilek arasındaki Çarşamba Köyünde almalı. Zira burada Ertuğrul Gazi’nin anacığı Hayme Ana bir başka ifadeyle ‘Devlet Ana’ metfun.

Hayme Ana'yı Ziyaret

Hayme Ana Türbesi
Hayme Ana Türbesi

Hayme Ana’nın ziyaretinden sonra direksiyonu bu kez de Kütahya’ya kırmalı. Selçuklu Devleti, Germiyan Beyliği ve Osmanlı eserleri olan Kütahya’da, Sultan Yıldırım Bayezid Han tarafından yaptırılan muhteşem Ulu Cami ile başlanabilir. Takvacılar Camii, Yeşil Camii, Lala Hüseyin Paşa Camii ve Karagöz camii gibi pek çok mâbedin yanı sıra çok hoş bir seyir manzarası olan Kütahya Kalesi ziyaret edilebilir. Çinileri ile şöhretli Kütahya’da, Orta Asya mescit üslubuyla yapılan yeni Çinili Camii de mutlaka görülmesi gereken bir eser. Germiyan sokağındaki konaklar bir başka ziyaret adresleri olmalı. Dilerseniz buradaki kaplıcalarda konaklayın yahut Afyon’a geçip oradaki kaplıca tesislerini tercih edin.

Afyon’da ise Abdurrahim Mısrî Türbesi ve Mısrî Camii, Mevlevî Camii ve Mevlevîhâneyi ziyaret ettikten sonra Afyon Acı göl kuş cenneti ve Afyon kalesi de ziyarete değer mühim yerlerdendir.

‘Afyon Kaymağı yemeyi unutmayın’ demek isterdik, ama endüstriyel ürünlerden ziyade tabiî mâmulleri tercih etmenizi tavsiye ederiz. Bu sadece Afyon için değil tüm yörelerdeki yöre ürünü olarak takdim edilenler için de geçerli. Şayet bunlar eski ve tabiî usullerle yapılıyorsa elbette alınıp destek olunmalıdır. Ancak Afyon’dan haşhaş ezmesi alıp yemenizi tavsiye ederiz.

Yola revan olup, Çay, Sultandağı çevresindeki yeşillikleri sindire sindire Konya Akşehir’e intikal gerek. Akşehir, Nasreddin Hoca merhumun memleketi. Orada onun herkesi tebessüm ettiren türbesinde bir Yasin okuyup, Akşehir kirazından tatmadan yola revan olmak yok.

Ardından Konya’ya doğru ilerlerken, Lâdik Kasabasına (mahallesine) gelir gelmez sağa kasaba içine yönelip Lâdikli Ahmed Ağa merhuma selam vermeden edeben geçilemez. Hızır (a.s.)’ın dostu ve Kurtuluş Savaşı gazisi Ahmed ağanın, yakınlarından, merhumun hayat hikâyesi ve şiirlerinden oluşan eserini almadan geçerseniz pişman olursunuz. Merhumun türbesi köyün kabristanlığında, evi ise hâlâ ziyarete açık. Sıra Selçuklu’nun baş şehri, Anadolu’nun en geniş toprağına sahip Konya’da.

Mevlânâ Celâledd'in-i Rûmî

Hz. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî türbesi.
Hz. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî türbesi.

Konya’nın en büyüğü Hz. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî merhum. Kime sorsanız gösterecektir onu. Türbesi ve tekkesini ziyaret ettikten sonra, hemen karşısındaki Üçler Mezarlığı’na yönelmelisiniz. Kapının girişinin solunda, Üçler Hazretlerinin türbesi sizi karşılayacak. Fatiha’nızı bağışladıktan sonra, ilerleyip şehrin yakın dönem büyüklerinden Hacıveyiszâde Mustafa Kurucu Efendi hazretleri, muhterem babaları, yanındaki Tahir Büyükkörükçü, Osman Karabulut ve diğer hocaefendi merhumları ziyaret edip, Mevlânâ Türbesi’nin önündeki 2. Selim Han tarafından yaptırılan Sultan Selim camiine, bitişiğindeki Yusuf Ağa yazma eserler kütüphanesine, oradan çok sıra dışı bir cami olan Azizîye Camii’ne, sonra da Konya’nın Ulu Camii olan Kapu Camii’ne geçilmeli.

Şehrin merkezindeyken Şerafettin Camii, Şemsi Tebrizî Hazretlerinin Türbe ve Camii, ardından Selçuklu’nun şaheserlerinden İplikçi camiine uğramalı. Sıra Sultanları ziyarette. İplikçi’ye yürüme mesafesindeki Alâeddin Tepesi’ne çıkıp Alâeddin Camii’ne giriniz. Bugüne kadar neden ziyaret etmediğinize pişman olacağınız bu mâbed ve 7 Selçuklu Sultanının türbelerini ziyaret için çok zaman ayırmalısınız.

Oradan yürüyerek Karatay Medresesine ve yakınındaki İnce Minare Medresesi’ne geçiniz. Gördüklerinize inanamayacaksınız. O çevredeki Sırçalı Medrese’ye yönelin. Yakınlarındaki Sahib Ata Camii medresesi ve türbesine de mutlaka uğrayın. Medrese içinde nice yazma Kur’an nüshaları ve Efendimiz (a.s.v.)’in Sakalı Şerifini ziyaret edip koklayın. Medresenin yapısı sizi inanılmaz bir atmosfere sokacak ve kendinizden geçeceksiniz. Sahip Ata merhum, âlim bir zat ve Selçuklu’nun Veziri Âzamlarından. Sakın onu Sadeddin Küpek ile karıştırmayın.

Yorulmamışsanız Hz Mevlânâ’nın yakın dostu, Muhyiddin İbn-i Arabi’nin talebesi ve üvey oğlu Sadreddin-i Konevî hazretlerinin mânevî feyzinden istifade ettikten sonra, tam karşısındaki Bosnevî hazretlerine de bir Fatiha okumayı sakın unutmayın.

Oradan çıkıp, Hoca Cihan ve Hoca Fakıh ve Ateşbazı Veli hazretlerini de ziyaret edebilirsiniz. Dünyanın en nadide camilerinden biri ve Türkiye’nin 3. Büyük gölünü de göreyim derseniz Beyşehir’in yolunu tutun. Eşrefoğlu Camii çok değil 90 km uzaklıkta bu şirin ilçedeki Beyşehir gölünün hemen kıyısında.

Eşrefoğlu Camii
Eşrefoğlu Camii

İster geri dönün, isterseniz Beyşehir’den Seydişehir’e geçip, Hz Peygamber (a.s.v.)’ın neslinden Seyyid Harun Veli’yi, oradan Hâdim ilçesine gidip Muhammed Hâdimî hazretlerini ziyaret edin. 10 km daha giderek Taşkent’e uğrayın. Sultan suyundan su içmeden, sumak ve kekiğinden almadan dönmeyin. Üzüm mevsimi ise yemeden dönerseniz pişman olursunuz. Konya’ya geri dönmeden Karamanoğlu Beyliği’nin merkezi olan Karaman’a uğrayıp oradaki harika eser ve türbeleri de ziyaret edip öyle geri dönün.

Konya’dan ayrılmak için acele etmeyin. Çünkü daha fırın kebabı ve etli ekmeğini yemediniz ve bamya çorbasını içmediniz. Bir düğün kulağınıza çalınırsa ve günlerden pazarsa mutlaka düğün pilavına iştirak edin. Kimse size kimsiniz, nereden geldiniz diye sormaz. Kırk yıllık dostunuz gibi muamele görürsünüz.

Somuncu Baba Sizi Bekler

Yola koyulun ve Aksaray’a yönelin. Konya’dan çıkar çıkmaz Zazadin Hanı, biraz ilerleyince Sultan Hanı’nı göreceksiniz. Aksaray’a doğru devam edin. Önce Somuncu Baba hazretlerini ziyaret edin. Tekkesi ve çilehanesinde bulunun. Somuncu Baba Fırınından ekmek alın demek isterdik, ama o isme layık değil. Yeni yapılan camiinde iki rekât Tahiyyat’ül Mescid namazı kılmadan olmaz.

Aksaray Ulu Camii
Aksaray Ulu Camii

Selçuklu Sultanı 2. Kılıç Arslan ile 4. Kılıç Arslan’ın türbeleri Aksaray’da. Bu toprakları bize emanet eden büyük sultanları ziyaret edip, Fatiha okumadan olmaz. Karamanoğlu Beyliği’nin yaptığı muhteşem Ulu Cami, Aksaray’ın en gözde yapısı. Görmeye doyamayacağınız bir mâbed. Sonra Eğri Minare Camii, Cancıklı Cami ve Zinciriye Medresesi de sizi bekliyor olacak. Yine vaktiniz varsa Ihlara Vadisi’ne gitmek muhteşem olurdu.

Hacı Bayram-ı Veli'ye Gidiyoruz

Tuz Gölü
Tuz Gölü

Aksaray’dan Ankara istikametine yöneldiğinizde solunuzda kalan Tuz Gölü’nün muhteşem manzarası ve kuşların ziyaret seramonilerinden nice kareler sizi bekliyor olacak. Ankara’ya girer girmez, gideceğiniz yer şehrin mânevî sahibi Hacı Bayram-ı Veli hazretleri olacaktır. Ankara bildiğiniz şehir olsa da, Ağaç Ayak Camii, Kurşunlu Camii, Cenab-ı Ahmet Paşa Camii ve Zincirli Camilerini ziyaret ettikten sonra yola koyulup Ayaş’a ulaşın.

Hacı Bayram-ı Veli türbesi.
Hacı Bayram-ı Veli türbesi.

Ayaş’ta Bünyâmin Ayâşî türbesi ve camiini ziyaret ettikten sonra Ayaş Ulu Camiye geçin. Vaktiniz kalmışsa Aktaş ve Killik Camilerini de ziyaret edebilirsiniz. Domates alırken, Antalya’dan gelmiş sözde Ayaş domateslerini değil, gerçeğini bulursanız almadan geçmeyin. Yolda sizi bekleyen dut satıcılarına denk gelirseniz almayan pişman olur.

Ertuğrul Gazi'nin Babası Sizi Bekler

Oradan evleri ve maden suyu ile şöhretli Beypazar’ına ulaşacaksınız. Beypazarı’na çok yakın olan Hırkatepe Köyüne geçin ve Ertuğrul Gazi’nin babası, Osman Gazi’nin dedesi, Hayme Ana’nın kocası Gazi Gündüz Alp Bey hazretlerinin türbesini ziyaret edin. Diriliş Ertuğrul dizisinde Ertuğrul Gazi’nin babası Süleyman Şah olarak zikredilse de, gerçekte Gündüz Alp’tir. Suriye içinde kalan Süleyman Şah ise Osmanlı değil Selçuklu büyüklerindendir.

Sıra Tapduk Emre Hazretlerinde

Akşemsettin türbesi.
Akşemsettin türbesi.

Beypazar’ından yola koyulup Nallıhan Kuş Cennetinde molanızı verin. Kuşları ve müzesini ziyaret ettikten sonra ise Nallıhan Emremsultan’daki (yolun 10 km içerisindedir) Yunus Emre’nin şeyhi Tapduk Emre Hazretlerini ziyaret edin. Mütevazı türbesindeki maneviyattan istifade edin. Nallıhan’a ulaşınca sola dönüp Tapduk Emre Hazretlerinin kızı, Yunus Emre’nin zevcesi Bacım Sultan’ı da ziyaret edebilirsiniz.

İstanbul'un Mânevî Fatihi Size Kucak Açacak

Göynük
Göynük

Nallıhan’dan sonra yola revan olup, Göynük’ün yolunu tutun. Zira orada İstanbul’un mânevî fâtihi, Fatih Sultan Mehmed Han hazretlerinin hocası, tıp ve fıkıh âlimi Akşemseddin Hazretlerinin muhteşem türbesi var. Önünden nehir akan bu türbe ve oradaki diğer büyüklerden zevatı ziyaret ediniz. Yasinler, Fatihalar okuduktan sonra güzel evleri ile şöhretli Taraklı’ya uğrayabilirsiniz. Alıç mevsimi ise mutlaka alıç alın. Buğday tatlıları da güzeldir.

Yoruldunuz mu? Bizce yorulmadınız. Aksine gönlünüz inşirah buldu. Huzura erdiniz. Pek çok rahatsızlığınız sizi terk edip gitmiş bile olabilir. Zira ecdatla, büyüklerle, nezaket, zerâfet ve ilimle buluştunuz. Aile boyu muhteşem bir seyahat yaptınız. Bir daha gitmeye, başka şehirlere yönelmeye ne dersiniz? Belki başka bir sayımızda (sizlerden gelen) muhteşem rotaları da neşrederiz.

Son bir not: Oto yollardan transit ve hızla seyahat, hız çağının felaketlerinden biridir. Çünkü hız felakettir. Ayrıca seyahat noktalarında köy ve kasabaları gezmeyi de ihmal etmeyelim. Ziyaretlerinizde bizi de hatırlar ve dua ederseniz müteşekkir oluruz.

Vesselam!