Savaşlar suyun altına indi

Savaşlar suyun altına indi
Savaşlar suyun altına indi

Türkiye’nin 79 şehrinde elektrik kesintisine sebep olan 31 Mart 2015 tarihindeki arıza, enerji güvenliğinin ne kadar hayati olduğunu hepimize göstermişti. Saatlerce neredeyse bütün ülke karanlıkta kalmış, ticari hayat durma noktasına gelmişti. Benzer şekilde dünya ile iletişimimizi koparacak bir “kaza” ile karşılaşmamak için günümüzün tehditlerini iyi analiz etmeli ve sorumluluk sahiplerinin bir gözü açık uyuması hepimizin yararına olacaktır.

Deniz seviyesinin 11 bin metre altı. Dünyanın en derin noktası olan Mariana Çukuru. Çin’in yeni hedefi, Pasifik Okyanusu’ndaki Challenger Deep noktası. Yeni geliştirdikleri araçla, suyun binlerce metre altına kablo döşemeye çalışıyorlar. Hedef, İtalyan Prysmian şirketinin 2150 metrelik ultra derin denizaltı kablo kurulumu rekorunu aşmak ve karada, havada, denizde ve hatta uzayda süren büyük güçler arası rekabeti denizin altında da sürdürmek. Ve başarılı da oluyorlar. Dalian Denizcilik Üniversitesi ve yerel ortaklarının geliştirdiği araçla hedeflenen noktada kablo döşeme işlemi başarıyla tamamlanıyor.

Peki, dünyanın öbür ucunda, deniz seviyesinin binlerce metre altındaki çalışmaların bizim için önemi nedir? Bu soruya cevap verebilmek için öncelikle dünyanın farklı noktalarında yaşanan bazı olayları kısaca hatırlamak gerekiyor.

Denizlerin altında bir şeyler oluyor

Kuzey Akım (Nord Stream) 2 boru hattında 26 Eylül 2022 tarihinde doğal gaz sızıntıları meydana geldi. Boru hattı, Rusya’dan Almanya’ya doğal gaz taşıyacaktı. Baltık Denizi’nin altındaki boruların sabotaj kurbanı olduğu iddia edildi ve aslında herkesin aklına ilk gelen ihtimal de buydu. Çünkü en başından itibaren ABD’nin tepkisini çeken proje, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle gerilen jeopolitik iklim sebebiyle hedefteydi.
Kuzey Akım (Nord Stream) 2 boru hattında 26 Eylül 2022 tarihinde doğal gaz sızıntıları meydana geldi. Boru hattı, Rusya’dan Almanya’ya doğal gaz taşıyacaktı. Baltık Denizi’nin altındaki boruların sabotaj kurbanı olduğu iddia edildi ve aslında herkesin aklına ilk gelen ihtimal de buydu. Çünkü en başından itibaren ABD’nin tepkisini çeken proje, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle gerilen jeopolitik iklim sebebiyle hedefteydi.

Kuzey Akım (Nord Stream) 2 boru hattında 26 Eylül 2022 tarihinde doğal gaz sızıntıları meydana geldi. Boru hattı, Rusya’dan Almanya’ya doğal gaz taşıyacaktı. Baltık Denizi’nin altındaki boruların sabotaj kurbanı olduğu iddia edildi ve aslında herkesin aklına ilk gelen ihtimal de buydu. Çünkü en başından itibaren ABD’nin tepkisini çeken proje, Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle gerilen jeopolitik iklim sebebiyle hedefteydi. Bu sebeple Ruslar, ABD, NATO ve Ukrayna’yı suçladı, Batılılar ise Rusya’yı. Üzerinden geçen uzun süreye rağmen hala olay aydınlatılamadı.

Bu hadisenin üzerinden bir yıl geçtikten sonra 2023 yılının Ekim ayında yine Baltık Denizi’nin dibinde bir hadise daha yaşandı. Finlandiya ile Estonya arasında gaz taşıyan boru hattının hasar gördüğü olayda, iki ülke arasında iletişim sağlayan veri kabloları da zarar gördü. Finlandiya ve Estonya yetkililerinin soruşturmasıyla Çinli bir konteyner gemisinin çapasını deniz tabanı boyunca sürüklemesinin hasara sebep olduğu iddia edildi.

Baltık Denizi, baş şüphelinin yine Çin gemisi olduğu benzer bir vakaya daha sahne oldu. Geçtiğimiz yılın Kasım ayında Finlandiya ile Almanya arasındaki C-Lion1 iletişim kablosunda kesinti yaşandı. Ayrıca Litvanya ile İsveç arasındaki kabloların da zarara uğradığı görüldü. Çin’e ait Yi Peng 3 gemisinin kesintinin yaşandığı zaman bölgede bulunduğu tespit edilmesine rağmen devletlerin yürüttükleri soruşturmalardan henüz sonuç çıkmadı.

2024 yılının son günlerinde, Noel kutlamaları esnasında Estonya’da elektrik kesintileri yaşandı. Finlandiya’nın yeni nükleer santralinden Estonya’ya elektrik ileten kablolar, Baltık Denizi’nin tabanında hasar gördü. Rus petrolü taşıyan Eagle S adlı tankerin çapasının deniz tabanında sürüklenmesiyle kabloların hasara uğradığı iddia edildi.

Bütün bu anlatılanlara benzer bir hadiseyle dünyanın öbür ucunda karşılaştık. Tayvan ile Matsu Adaları'nı birbirine bağlayan bir denizaltı kablosu 22 Ocak’ta koptu. Bütün şüpheci gözler Çin’e dönerken, Tayvan yetkilileri kablodaki kopmanın “doğal sebepler” ile gerçekleştiğini açıkladı. İkna olmayan birçok insan, Çinli balıkçı teknelerinin 2023 yılında sebep olduğu kesintileri hatırlatarak açıklamalara ihtiyatla yaklaştı.

Yer kürenin farklı noktalarından işaretlediğimiz bu hadiselerin şöyle bir ortak noktası var: Küresel düzende gerginliklerin yükseldiği zaman ve noktalarda yoğunlaşıyor olmaları. Dünyada 1 milyon 300 bin kilometre uzunluğundaki yaklaşık 450 aktif denizaltı kablosundan Baltık Denizi, Kızıldeniz ve Çin Denizi’nde bulunanların özellikle “kazaya” uğraması doğal olarak şüphe çekiyor. İletişim hatlarının yanına, petrol ve doğal gaz boru hatları ile elektrik enerjisi nakil hatlarını da eklersek milyonlarca kilometre uzunluğunda denizaltı hattının stratejik hedef olduğunu görürüz ve bunların başına gelen “kazalar” doğal olarak şüphe çeker.

Hibrit savaş

Çin’e ait Yi Peng 3 gemisinin kesintinin yaşandığı zaman bölgede bulunduğu tespit edilmesine rağmen devletlerin yürüttükleri soruşturmalardan henüz sonuç çıkmadı.
Çin’e ait Yi Peng 3 gemisinin kesintinin yaşandığı zaman bölgede bulunduğu tespit edilmesine rağmen devletlerin yürüttükleri soruşturmalardan henüz sonuç çıkmadı.

Bu noktada; “hibrit savaş” kavramını aklımıza getirmemiz gerekir. Dönemin Rusya Genelkurmay Başkanı General Valery Gerasimov tarafından doktrine edilen kavram, savaş ve barış arasındaki bulanık çizgi kullanılarak hedef ülkenin direncini kırmak ve uluslararası toplumun müdahalesini zorlaştırmayı amaçlar. Asimetrik taktikler kullanmak, psikolojik operasyonlar düzenlemek, siber savaş yürütmek, ekonomik baskı uygulamak, medya ve iletişim araçlarıyla enformasyon bombardımanı oluşturmak ve belirsizlikle birlikte karmaşa ve kaosu körüklemeyi hedefleyen hibrit savaş mantığı açısından su altında düzenlenen sabotajlar müthiş bir imkân sağlıyor. Bir ticari geminin kaza süsü vererek hedef ülkenin iletişim altyapısına verdiği zarar, hibrit savaşın en kolay ve en etkili örneğini teşkil ediyor. Kimseyi öldürmeden, güvenlik güçlerinizi riske atmadan hedef ülkeye ekonomik zarar veriyor, korku ve huzursuzluk hissini artırıyorsunuz.

Rusya 2014 yılında Kırım’ı ilhak ederken hibrit savaş taktiklerini eş zamanlı olarak kullandı. Çin, Güney Çin Denizi’nde Tayvan’a yönelik baskıyı artırmak için balıkçıları ve ticari gemileri sürekli kullanıyor. Hibrit savaşta suyun altında bulunan enerji ve iletişim hatlarının açık hedef olduğunu verdiğimiz örnekler destekliyor.

Denizin altındaki hedefler neler?

Okyanusların ve denizlerin altında enerji ve veri taşıyan çok kıymetli hatlar bulunuyor.

Dünya çapındaki internet trafiğinin yüzde 95’inden fazlasını taşıyan denizaltı kablolarına her gün yenileri ekleniyor. Ülkeler ve küresel teknoloji devleri bu alanda geri kalmamak için milyarlarca dolarlık yatırım planlarını açıklıyor.

Dünyadaki günlük yaklaşık 10 trilyon dolarlık finansal işlemlerin gerçekleşebilmesi için bu iletişim hatları hayati önemde bulunuyor. Facebook, Instagram ve Whatsapp’ın sahibi olan Meta şirketi, yaklaşık 10 milyar dolarlık bir yatırımla Kuzey Amerika, Afrika, Asya ve Avustralya’yı 40 bin kilometre denizaltı kablosuyla birbirine bağlamayı hedefliyor. Google’ın ortak olduğu dev projeler bulunuyor. Başta Çinli firmalar olmak üzere Asya ülkeleri de çok ciddi yatırımlarla rekabette avantaj elde etmeye çalışıyor.

İletişimin yanında enerji nakil hatları da büyük önem taşıyor. Petrol ve doğal gaz boru hatları, elektrik enerjisi iletim hatları da denizin altındaki kıymetli hedefler. Enerji ve iletişimin bir toplum için can damarı gibi önemli olduğunu inkâr edemeyiz.

İletişimin yanında enerji nakil hatları da büyük önem taşıyor. Petrol ve doğal gaz boru hatları, elektrik enerjisi iletim hatları da denizin altındaki kıymetli hedefler. Enerji ve iletişimin bir toplum için can damarı gibi önemli olduğunu inkâr edemeyiz.
İletişimin yanında enerji nakil hatları da büyük önem taşıyor. Petrol ve doğal gaz boru hatları, elektrik enerjisi iletim hatları da denizin altındaki kıymetli hedefler. Enerji ve iletişimin bir toplum için can damarı gibi önemli olduğunu inkâr edemeyiz.

Çinli mühendislerin ilginç patent başvurusu

Denizaltı hatlarının güvenliğini, Çin’in Lishui Üniversitesi’nden bazı mühendisler de dert etmişler. Ama onların bakış açısı biraz farklı olmuş. Newsweek dergisinde yayınlanan habere göre, 2020 yılında bir grup mühendis tasarladıkları “Sürüklemeli tip denizaltı kablosu kesme cihazı” için patent başvurusunda bulunmuş. “Acil” durumlarda denizin altındaki kabloların kolay ve ucuz bir yöntemle kesilebilmesini hedeflemişler. Tabii bu cihazın, art niyetlilerin aklına karpuz kabuğu düşürme ihtimali de var.

Türkiye bu savaşın neresinde?

Büyük başın büyük derdi olur. Türkiye son yıllardaki hamleleriyle hem etkinlik alanını genişletiyor hem de büyük güçlerin oyununa dâhil oluyor. Bu durum da Türkiye’nin daha fazla hedef alınmasına kapı açıyor. Türkiye’nin bugün itibariyle Libya’ya, Somali’ye kadar uzanan ve muhtemelen gelecekte daha uzak noktalara ulaşacak varlığı bir takım tehditlerle karşılaşacaktır. Sahip olduğumuz boru hatları, iletişim kablolarına daha da bir dikkatli bakmamız gerekecektir. Mesela, mülkiyeti Ruslardan, adı bizden olan Türk Akımı boru hattına yönelik son yıllarda basına yansıyan sabotaj haberlerini bu gözle yeniden okuyalım.

Türkiye’nin 79 şehrinde elektrik kesintisine sebep olan 31 Mart 2015 tarihindeki arıza, enerji güvenliğinin ne kadar hayati olduğunu hepimize göstermişti. Saatlerce neredeyse bütün ülke karanlıkta kalmış, ticari hayat durma noktasına gelmişti. Benzer şekilde dünya ile iletişimimizi koparacak bir “kaza” ile karşılaşmamak için günümüzün tehditlerini iyi analiz etmeli ve sorumluluk sahiplerinin bir gözü açık uyuması hepimizin yararına olacaktır.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım