Sandıkla sınırları çizilen korsan devlet: Teröristan

Teröristan.
Teröristan.

Sadece PKK-PYD güdümlü siyasi partilerin girmesine izin verilen korsan seçimlerde 3 milyon kişinin oy kullanacağı ve terör iltisaklı 30 partinin katılacağı duyuruldu. Terör ve şiddet nedeniyle 2 milyon Arap, Türkmen ve PKK karşıtı Kürt’ün sürüldüğü topraklarda yapılacak sözde seçimler için “Bu Kürtlerin seçimi değil diyen” Suriye Bağımsız Kürt Rabıtası Başkanı Abdulaziz Temo, “PKK bizi bölge halkı ile düşman haline getirdi. Onlar gibi düşünmeyen hiçbir kimseye nefes dahi alma hakkı tanımıyorlar. Karanlık mahfillerde hazırlanan kirli projeleri, PKK’yı kullanarak uyguluyorlar. Bu şiddet, nefret ve öfkenin bedelini PKK gibi düşünmese dahi Kürtlere ödetecekler’ diyor.

PKK terör yapılanması, Suriye’nin Doğu ve Kuzey bölgelerinde 2015 yılından itibaren sinsi yöntemlerle sürdürdüğü sözde devletleşme faaliyetlerini yeni bir boyuta taşıdı. Tabela taktiklerle SDG olarak tanımlanan Suriye PKK yapılanması, en doğuda Malikiye’den başlayıp Türkiye sınırı boyunca Cerablus’a kadar uzanan 430 kilometrelik alandaki tüm yerleşim birimleri, Rakka il merkezi, Deir Ez-Zor kırsal bölgesi, Haseke merkez ve Kamışlı aksı ile birlikte Münbiç, Tel Rıfat ve Tabka’yı kapsayan yüzlerce mıntıkada 11 Haziran’da seçim yapacağını duyurdu. Bu seçim aynı zamanda defacto statüye resmiyet kazandırma, sandık yolu ile teröristan sınırlarını çizme girişimi.

Türkiye’den yükselen itirazlar ve ABD’nin onaylamıyoruz çıkışı sonrası tarih 10 Temmuz olarak revize edildi. Batılı 9 ülke, hiçbir uluslararası meşruiyeti olmayan korsan seçime gözlemci gönderme kararı aldı. Aralarında Kanada, Avusturalya, ABD, Almanya, Fransa, Danimarka, Belçika gibi ülkelerin yer aldığı Batı bloku, seçim sonrası PKK ile petrol ve maden anlaşmaları yapmaya hazırlanıyor. Bu aynı zamanda başta ABD olmak üzere tüm Batılıların ittifakla destek verdiği (BM'nin) 2254 sayılı kararın da ihlali anlamını taşıyor.

Denklem dışı tutulan Şam (Esed) yönetimi ise tüm süreç boyu sessizliğini korudu. Korsan seçimden bir hafta önce Rusya’nın talebi ile Lazkiye-Hımeymim Rus Askeri Üssü’nde gerçekleşen PKK-Rusya ve ardından Rusya-PKK-Esed görüşmelerinde yoğun pazarlıklar yapıldı. Şam yönetimi ve PKK arasında halen bölgede görev yapan eğitim, tarım, petrol, sağlık gibi alanlarda görevli memurların maaşları ve statüleri masaya yatırıldı. BAAS temsilcileri Batı’nın yaptırımlarının kaldırılmasını ön şart olarak sundu ve PKK korsan seçimine dair net bir görüş belirtmedi. Rusya ise Münbiç ve Tel Rıfat başta olmak üzere kendi etki alanında kurulacak sandıkların Ankara-Moskova ilişkilerine ciddi zarar verebileceği uyarısında bulundu ve girişimin bir anlamda devletleşme adımı olduğu vurgusunda bulundu.

100 yıllık plan

Batılı emperyal güçler her ne kadar 2015 yılından itibaren bölgeye taşıdığı binlerce TIR silah ve kurdukları 65 bin kişilik terör ordusuna Rakka-Haseke-Halep-Deir Ez-Zor il sınırları dahilinde kısmî muhtariyet niteliği kazandırsa da PKK-İstan projesinin geçmişi 100 yıl öncesine kadar uzanıyor. ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin 2014 yılındaki DEAŞ saldırıları sonrası meşruiyet kazandırdığı Suriye PKK’sı, bir asır öncesinde Wilson Doktirini’nde dillendirilen 4 parçalı Kürdistan hevesinin güncel uyarlamasından öte bir mânâ taşımıyor.

Başta dünyayı saran Komünist cereyan ve SSCB faktörü nedeniyle işlevlik kazanamayan Büyük Kürdistan ideali ile 1967 sınırlarından taşan İsrail ile ilgili gelişmeler eşgüdümlü bir seyir izledi. Siyonist kuramcı Theodor Herzl’in yeniden dolaşıma soktuğu Nil-Fırat arasındaki vaad edilmiş topraklar miti 1980’lerde bir başka Siyonist Oded Yinon tarafından çok daha detaylı işgal formuna dönüştü. Yinon Planı’nda şekillenen Büyük İsrail, Kudüs’ten Mezapotamya’ya yürüyüşünde tüm ayrıntılarını ihtiva eden niteliğe sahip. Yinon’un, İsrail’i Fırat’a taşıyan Davut Koridoru, Siyonistleri Tel Aviv’den Golan, Suveyda, Tenef, Humus, Deyr ez-Zor hattından Haseke’ye ve oradan da Irak’a indiriyor.

Şu an DEAŞ’ın hüküm sürdüğü Humus-Badiye çölü ve Dürzi ağırlıklı Suveyda bu nakil hattında kritik bağlantı noktaları. Bir dönem sınıra paralel 700 kilometrelik hattı kontrol eden PKK’yı Akdeniz’e indirmek için harcanan çabayı unutmamak gerekiyor. İsrail-Batı ittifakı, güneyden çekilen Davut Koridoru yerine PKK üzerinden ve kuzeyden Akdeniz’e inen koridoru çok daha efektif buldu ve Kürt Koridoru ismi vererek kamufle etti. Afrin, Cerablus, El Bab, Tel Abyat, Rasulayn’a giren Türk ordusu bu hevesi boğdu ve planı çöpe attı. Aynı dönem İsrail medyasında Kürtlerle ilgili yayınların olağanüstü arttığı ve kayıp 12. Yahudi kabilesinin Kürtler olduğu vurgusu sistematik propaganda halini aldı.

PKK’ya binlerce kilometrelik alan kazandıran DEAŞ terör örgütünün Rakka ve Deir Ez-Zor-Baguz sonrası Humus-Deir Ez-zor arasına çekilmesi, ABD’nin Ürdün-Irak-Suriye kesişme noktası Et-Tanaf’ta dev bir üs kurması da aynı plan dâhilinde büyük ehemmiyet arz ediyor. İsrail’e karşı tüm mukavemet niteliğini kaybeden Esed rejiminin 1982 Hama Katliamı ile büyük yara alan Suriye’deki toplumsal bütünlük, Nusayri cuntanın silahlı gücüne dönüşen ordunun 2011 sonrası gerçekleştirdiği korkunç katliamlarla tamamen sıfırlandı. MİT düzeyinde Şam’la yapılan görüşmelerde Suriye’nin bölünmemesi konusunda BAAS idaresinden kararlılık istendi ve her tür desteğin verileceği taahhüdünde bulunuldu.

Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırılan Cerablus, Azez, Afrin, Bab ve Tel Abyad ilçelerinde halk, terör örgütü PKK/YPG'nin işgal ettiği bölgelerde planladığı sözde yerel seçimi protesto etti. Bab ve Azez'de çok sayıda kişi, sözde seçimi protesto etmek için sokaklara döküldü. Protestocular, Arapça
Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırılan Cerablus, Azez, Afrin, Bab ve Tel Abyad ilçelerinde halk, terör örgütü PKK/YPG'nin işgal ettiği bölgelerde planladığı sözde yerel seçimi protesto etti. Bab ve Azez'de çok sayıda kişi, sözde seçimi protesto etmek için sokaklara döküldü. Protestocular, Arapça

Türkiye’nin cevabı askeri operasyon

Washington tarafından 11 Haziran korsan seçimlerine karşı dile getirilen itiraz cümlesinde zamanlama vurgusu dikkat çekiciydi. ABD prensip olarak değil de PKK’nın devlet ilanı manası taşıyan seçimi için şartların daha da olgunlaşması gerekçesiyle karşı çıktı. Ankara’nın kararlılığı elbette bu süreçte önemli rol oynadı. Ancak Biden yönetiminin ABD seçimlerinden önce PKK işgal bölgesine yasal statüsü kazandırma ısrarından vazgeçmeyeceği bilinen bir gerçek. Bu noktada Ankara’da hazırlıkları devam eden kapsamlı Irak operasyonuna Suriye’yi de dahil etme planlarının yapıldığı bilgisi paylaşıldı.

PKK geçtiğimiz yıllarda aynı söylemlerle benzer takvimler açıkladı. Türkiye ise önce Zeytin Dalı sonra da Barış Pınarı askeri harekâtları ile bölünmenin tescili anlamına gelen projeye net cevaplar verdi. Son korsan seçimlerde olduğu gibi böyle bir girişimi Millî Güvenlik sorunu olarak addetti. Tarafları bu konuda uyardı. Terör cephesinin 10 Temmuz’da sergileyeceği tavır merak ediliyor.

Bu seçim kürtlerin değil

Sadece PKK-PYD güdümlü siyasi partilerin girmesine izin verilen korsan seçimlerde 3 milyon kişinin oy kullanacağı ve terör iltisaklı 30 partinin katılacağı duyuruldu. Terör ve şiddet nedeniyle 2 milyon Arap, Türkmen ve PKK karşıtı Kürt’ün sürüldüğü topraklarda yapılacak sözde seçimler için “Bu Kürtlerin seçimi değil diyen” Suriye Bağımsız Kürt Rabıtası Başkanı Abdulaziz Temo, “PKK bizi bölge halkı ile düşman haline getirdi. Onlar gibi düşünmeyen hiçbir kimseye nefes dahi alma hakkı tanımıyorlar. Karanlık mahfillerde hazırlanan kirli projeleri, PKK’yı kullanarak uyguluyorlar. Bu şiddet, nefret ve öfkenin bedelini PKK gibi düşünmese dahi Kürtlere ödetecekler’ diyor.

PKK’ya yakın Özgürlük İçin Halkların ve Kadınların İttifakı, Daha İyi Hizmet İçin Hep Birlikte İttifakı, Suriye Ulusal Demokratik İttifak Partisi, Ulusal Kalkınma ve Demokratik Değişim Partisi ile Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi gibi Kandil bağıntılı partilerin girme hazırlığı yaptığı seçimi, Suriye Kürt Ulusal Meclisi (ENKS) ve Müslüman partiler boykot etti.

Değişen demografi ve halepçe detayı

Suriye’yi bölen gelişmelerde geçmişteki Saddam rejiminin bilhassa son döneminde yaşanan gelişmeler büyük önem taşıyor. 1980’lerin sonunda Halepçe’yi vuran kimyasal bombanın bu mânâda ehemmiyeti büyük. O dönem yüzlerce insanın hayatını kaybettiği kimyasal saldırı aynı zamanda büyük bir göç dalgasının da tetikleyici unsuru oldu. O günlerde Irak’tan Suriye’ye geçen 100 bini aşkın Kürt bilhassa Kamışlı-Haseke aksına yerleştirildi. Baas rejiminin yıllarca geçici kimlik dahi vermediği Kürt göçmenlerin sayısının 200 bini bulduğu ifade ediliyor. Suriye’nin Doğu ve Kuzeyine yönelik demografik değişimde bu saldırının önemli yer tuttuğu görüşü hâkim.

Irak kuzeyinde insansızlaşan beldeler, 36. Paralel, Çekiç Güç, Federe Kürdistan ilanı, PKK’ya tahsis edilen Kandil merkezli binlerce kilometrekarelik terör işgal sahası ve el konulan Irak petrolünün emperyal paylaşımı da aynı tanzimin diğer tamamlayıcı boyutları. Dolaşıma giren son terör aparatı DEAŞ’ın Suriye ve Irak’ta üslendiği misyon ve PKK’ya kazandırdığı toprak, siyasi legalite ve önce ordu, sonra devletleştirmeye götüren uluslararası destek, erken dönem emperyal ajandanın güncel uyarlaması olmaktan öte anlam taşımıyor.

Bir çok Kürt aydın, “Büyük Kürdistan” söyleminin Büyük İsrail’i kamufle dışında anlam taşımadığı konusunda ittifak halinde. Terör örgütü PKK ise sahip olduğu sosyalist orjin, kanlı geçmiş ve misyonuna rağmen kendisini stratejik silah olarak kullanmak isteyen İran, Rusya, İngiltere, ABD, Fransa, Esed rejimi ve hatta Körfez ülkeleri arasında konjonktür aparatı olarak ayakta kalma mücadelesi veriyor. Üretilen kaos ikliminde devlet devşirme ya da en azından belirsiz zeminde doğacak fırsatları örgüte katkı unsuru haline getirmeye çalışıyor.