Sanatın etrafında "tavaf"

Eserlerin ana malzemelerini demir, beton, polyester, kum ve pirinç oluşturuyor.
Eserlerin ana malzemelerini demir, beton, polyester, kum ve pirinç oluşturuyor.

“Bu ilk kişisel sergim, yurt içinde ve yurt dışında çeşitli karma sergilere katıldım. Kelimat Sanat Galerisindeki 3 karma sergiye de katıldım. Bu seriye 7 sene önce başladım, 3 sene önce de Kelimat Sanat Evi’yle ve Adnan Al Ahmad ile tanıştım. Resimleri gösterdiğimde Adnan Bey bunun bir projeye dökülmesi gerektiğini söyledi. İki senedir yoğun bir şekilde bu proje üzerinde çalışıyorum.”

Sanat hakkında klasik tartışmayı duymayanımız yoktur. ‘Sanat, sanat için midir’ yoksa ‘sanat halk için mi?’ Bu klasik tartışmaya biz de bir yenisini ekleyelim, bir Müslüman’a göre sanat ne için olmalıdır?

Evliyaullah namaza dururken “Niyet ettim Allah rızası için” demez “Allah için” dermiş. Hayattaki her fiil de olduğu gibi sanat da Allah için olmalıdır o zaman. Gidilecek yol Muhammedî, kullanılacak vasıtalar da Muhammedî olmalı. Buradan hareketle resim ve heykelin hükmünü vermeyi bu âlimlere bırakarak sizleri Müslümanların Kâbe-i Muazzama’daki ibadetlerini konu alan resim ve heykel sergisi olan “Tavaf”a götürelim.

Koşuyolu’nda bulunan Kelimat Sanat Evi’nde teşhir edilen sergi 12 Ekim’de başladı ve 12 Kasım’a kadar tam bir ay devam edecek. Üç kattan oluşan galeride altmışa yakın eser ziyaretçilerinin beğenisine sunuluyor. Galerideki eserlerin sahibi Ertuğrul Berberoğlu iki yıllık bir çalışmayla ortaya koyduğu sergiye haccın en mühim ritüellerinden birisi olan Tavaf ismini koymuş. Çünkü eserlerinin merkezini bu dairevî formlar oluşturuyor. Berberoğlu’nun “Tavaf” projesi çerçevesinde sergilenen tablolarında, çoğu kimsenin birbirine zıt olarak gördüğü kavramları bir araya getirerek İslam’ın tevhit akidesine denk düşmeyi ve tavafın geniş ve derin anlamını hissettirmeyi hedefliyor.

Sanatçı Müslümanların Mekke’ye giderek hac ve umrede bulunmalarını, Kâbe-i muazzama önündeki ibadetlerini, iç içe geçmiş kavramların oluşturduğu kıvam üzerinden tasvir ediyor. Projede yer alan eserler hem zor, hem de vakit harcanmasına sebep olan teknik ve malzemelerin kullanımını gerektirmiş. Eserlerin ana malzemelerini demir, beton, polyester, kum ve pirinç oluşturuyor. Sergideki çalışmalar altmış civarında olmakla birlikte hepsi aynı boyutları ihtiva etmiyor. Üç metreyi bulan resimlerin yanında beş metreye kadar çıkan heykelleri de görebiliyorsunuz.

Berberoğlu iki senedir bu proje üzerinde çalışmış ve yeni bir teknik ortaya koymuş. Hem bir cesaret örneği olarak takdir edilmesi icap ediyor, hem de kendi yaratıcılığını kullanmasıyla farklılıklara insanları teşvik ediyor. Bu tip işlerde yeniliklerin kolay kabul görmemesini göz önünde bulundurursak Berberoğlu’nun kendisine has üslubunun değeri daha iyi anlaşılır. Ayrıca kullandığı tekniğin gördüğü bir rüyanın kendisine ilhamı olduğunu öğrenince sanatıyla nasıl bütünleşmiş bir sanatçı var karşımızda öğrenmiş oluyoruz.

Bir sanatçının yaşadığı topluma ve çevresine nasıl yabancı kalmaması gerektiğini şu sözlerle ifade ediyor Berberoğlu: “Çocukluğumda köyümden birileri hacca gidip geliyordu. Ancak gittikleri hâl ile döndükleri durum aynı değildi. Bu benim için bir merak konusu oldu. Çünkü kişiliklerinde de bir değişim gördüm. Bir sanatçı olarak kendi kültürümü de yansıtmam gerekiyor. Tabii olarak bu konuya başlamış oldum.”

Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli karma sergilere katılmış olan Ertuğrul Berberoğlu’nun bu ilk şahsî sergisi. 2000 yılında Halep’te çok önemli bir koleksiyoner olan Suriyeli Adnan Al Ahmad’ın kurduğu Kelimat’ın ev sahipliği yaptığı “Tavaf” birbiri ardına gelen zamanlar boyunca tecelli eden bir gerçeği tasavvuf zemininde bizlere hatırlatıyor.

Hafızalarınızı tazelemeniz için bir ayınız var...