Rusya ve Çin Suriye’ye giden yardımı veto etti - BM'de bir soykırım kararı
BM, yaşanacak ölümlerin bir numaralı sorumlusu durumundadır. Rusya, Suriye’deki saldırıların bir tarafıdır ve bizzat kendi uçaklarıyla bomba yağdırdığı insanlara yapılacak yardım konusunda söz sahibi olmamalıdır.
Rusya ve Çin Suriye’de yaklaşık 3 milyon kişiye BM yardımlarının gönderilmesine imkan tanıyan mekanizmasının yenilenmesini veto etti. Rusya, 7 Temmuz’da Suriye ile ilgili şimdiye kadar alınan kararlarda 15’inci kez veto hakkını kullanarak Türkiye üzerinden iki kapıdan yardımların yapılmasını engellemeye çalışıyor. Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden Çin de Rusya’ya bu konuda destek verdi.
Almanya ve Belçika’nın sunduğu karar tasarısını veto eden Rusya, bu kez konseye sadece Cilvegözü Sınır Kapısı’nın karşısında bulunan Babulhava Sınır Kapısı’ndan 6 aylığına yardım girişine izin veren bir tasarı getirdi. Bu da başka bir vetoya yol açtı. Yardımlar için tek sınır kapısının yeterli olmayacağını belirten ABD, Fransa ve İngiltere, Rusya’nın bu tasarısını veto etti. Tasarı, aynı zamanda BMGK’de gereken 9 oya ulaşamadığı için reddedilmiş oldu.
Rusya 3 Milyon İnsanı Yok Etme Peşinde
Tüm bu yaşananlar, yani Rusya ve Çin’in Suriye’de yıllardır sürdürdükleri zalimane kararlarının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne taşıdıklarının bir göstergesidir.
- Suriye halkını yıllardır Esed Rejimi ile birlikte bombalayan, toplu katliamlara imza atan Rusya, bu davranışı ile hali hazırda mülteci kamplarında hayatta kalmaya çalışan 3 milyona yakın insanı açlıkla ve salgın hastalıklarla baş başa bırakarak yok etme düşüncesi güdüyor.
Rusya’nın vetosunun ve de yardımların 6 aylığına sadece Babulhava’dan yapılması kararındaki ısrarın temelinde Türkiye’nin Suriye’de gerçekleştirdiği harekâtların etkisi olduğuna şüphe yok.
İnsani Yardımı Esed'e Mecbur Bırakılamaz
Mevcut BMGK kararı doğrultusunda Suriye’ye sadece Türkiye üzerindeki iki sınır kapısından, Öncüpınar ve Cilvegözü Kapıları’ından uluslararası yardımlar yapılabiliyor.
Rusya ve Çin’in vetosunun ardından yeni bir karar alınmaz ise iki sınır kapısı da yardım konvoylarının geçişine tamamen kapanmış olacak. Rusya bu iki kapıyı insanî yardıma kapattırarak yardımların Esed Rejimi’nin hakim olduğu yerlerden geçişini amaçlıyor. Böyle bir karar alınırsa Suriye’ye gelen yardımlar mülteci kamplarına ulaşmayacaktır.
Peki yardım konvoylarının geçişi olmaz ise ne olur? En kötüsünü yazarak başlayalım, milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine neden olabilir. Hali hazırda çadırlarda gıda, ilaç, hijyen, temiz içme ve kullanım suyu ihtiyaçlarını zar zor temin edebilen bu insanlar, uluslararası yardımların kesilmesi ile sadece Türkiye’den gelecek yardımlarla hayatta kalmaya çalışacaklar. Şu an kendi topraklarında mülteci hayatı yaşamaya mahkum olan insanların geçimini sağlamaları için bir işleri yok, sürecekleri tarlaları, sabah kapılarını açtıkları bir işyerleri yok. Temiz içme ve kullanım suyuna erişim iyice azaldığı için hijyen sorunları yaşanıyor ve bu da salgın hastalıkların artmasına sebep oldu.
Hastalıklar Salgına Dönüşüyor
Şu an Halep Çıbanı diye de adlandırılan ve tedavi edilmezse özellikle çocukları ölüme götürecek bir hastalık salgın haline gelmiş durumda. Bütün dünyanın yaşadığı Covid19’un kamplarda yayılması an meselesi olabilir. Zaten çok zor şartlarda yaşayan halkın hayat damarları kesilmek isteniyor. Daha önce Irak ve Ürdün kapıları kapatılarak ilk adım atılmıştı. Şimdi de Türkiye üzerinden giden yardımların önü kesilmek isteniyor. Mülteci kamplarında yaşayan insanları bombalarla, saldırı ve çatışmalarla dize getiremeyen Rusya ve Esed Rejimi, onların tüm nefes borularını keserek, muhasara altına alarak teslim almaya çalışıyor.
Rusya ve Çin’in bu kararı tamamen insanlık dışıdır. İnsan haklarının hiçe sayıldığı iğrenç bir siyaseti, insanî yardımları kesmek suretiyle sürdürmeye çalışıyorlar. Onca insanın açlıktan ölmesi veya herhangi bir salgın hastalıkta hayatını kaybetmesi Rusya ve Çin’in umurunda değildir. Zaten Rusya Suriye’de yıllardır pek çok katliama imza atmış durumdadır.
Yaşanan saldırılarda kimsesiz kalan çocukların kurulan okullarda bir Rus gibi yetiştirildiğini biliyoruz, Halep’in duvarlarına sprey boya ile “Halep Bizimdir” yazan Rus askerini unutmayalım. Haritayı açıp bakalım, Moskova neresi, Halep neresi!...
Bu İşin Sorumlusu BM
Zindanlarda binlerce insanı işkence ile öldürüp çoğunun ölüm raporuna “kalp krizi” yazdılar.
Milyonlarca çocuğu yetim, öksüz bıraktılar. Kadınlara, işkence olsun diye eşlerinin gözü önünde tecavüz ettiler. Çocukları öldürdüler, çocukları eğitimsiz bıraktılar, çocukları kaçırdılar, çocukları kirli emelleri için kullandılar. Kimyasal silahlarla insanları boğdular, yaktılar, ülkeyi ve içindeki insanları mahvettiler. Tüm bunlar dünyanın gözü önünde yaşandı. Şimdi Esed Rejimi’nin idaresinde olmayan topraklarda yaşamaya çalışan milyonlarca insanı açlıkla baş başa bırakarak yok etmeye çalışıyorlar. Birleşmiş Milletler, Rusya ve Çin’in istediği gibi bir karar verirse yaşanacak ölümlerin bir numaralı sorumlusu olacaktır.
Dünya Beş'ten Büyüktür
Rusya ve Çin’in veto kararı bir kez daha Türkiye’nin “Dünya 5’ten büyüktür” söyleminin önemini bizlere gösteriyor. Kendilerini dünyanın patronu ilan eden bu ülkelerin aldığı kararlar dünyayı şekillendirmemeli. Tüm insani düşüncelerden uzakta alınan bu kararlar Türkiye’yi etkilemeyecektir. Türkiye’de hali hazırda Suriye’ye yardım yapan STK’lar insani yardıma devam edecektir.
İHH İnsani Yardım Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi ve İnsani Diplomasi Sorumlusu İzzet Şahin’in dediği gibi “BM’nin sınır ötesi yardım yapabilmesi için meşru bir karara ihtiyacı olacaktır ama bu ülkemizde sivil toplum kuruluşları için geçerli değildir.”
Bütün Yük Türkiye'nin Sırtında
BM yardımlarını keserse kesinlikle Türkiye’nin üzerine çok büyük bir yük binecektir. Hali hazırda 5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye, bir de mülteci kamplarında, köy ve kasabalarda yaşayan insanların hayatta kalması için tek başına mücadele etmek durumunda kalacaktır.
BM milyonlarca insanı yok sayarak böyle bir kararı uygulamaya koyamaz, koymamalıdır. Rusya, Suriye’deki saldırıların bir tarafıdır ve bizzat kendi uçaklarıyla bomba yağdırdığı insanlara yapılacak yardım konusunda söz sahibi olmamalıdır.
- Burada vicdan sahibi insanlara büyük sorumluluklar düşüyor. Bölgede tek güç olmaya çalışan ve Esed Rejimi ile katliamlara imza atan Rusya’ya topyekün karşı çıkıp, yaşananlara sessiz kalınmamalı. Yapılmak istenen bir soykırımdır. Müslümanlar, vicdan sahibi insanlar, mazlum ve mahrum bırakılmış coğrafyalardaki insanlarla dayanışmayı arttırmalı bu yaşananları her daim dünya gündeminde tutmalı.
Doğru olan, iki geçiş kapısının tüm uluslararası yardımlara açık tutulması ve yardımların artarak devam etmesidir. Sahada çalışma yapan STK’lar gelen yardımların azlığından şikayet ederken tamamen kesilmesi onca insanı kasten ölüme terk etmekten başka bir şey değildir.