Rafadan Tayfa Göbeklitepe tarihi yeniden yazdı

Rafadan Tayfa’nın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen İsmail Fidan.
Rafadan Tayfa’nın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen İsmail Fidan.

TRT Çocuk’un sevilen çizgi dizisi Rafadan Tayfa’nın ikinci sinema filmi “Rafadan Tayfa Göbeklitepe”, animasyon türünde tüm zamanların rekorunu kırdı. 80’leri günümüze taşıyan ve ilgiyle izlenen serinin Rafadan Tayfa Göbeklitepe macerası henüz 4. haftasında 2 buçuk milyon seyirciyle buluştu. Animasyon ve macera türündeki çizgi film, “Rafadan Tayfa” ekibinin Göbeklitepe’de yaşadığı gizem dolu maceraları konu alıyor. Senaristliğini Ozan Çivit’in yaptığı filmde, Göbeklitepe dünyada ilk kez bir animasyon filmiyle anlatılıyor.

Rafadan Tayfa’nın yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlenen

İsmail Fidan

’la yeni filmini ve animasyonda yerli yapımlar olarak hangi noktada olduğumuzu konuştuk. Rafadan Tayfa fikrinin 80 döneminin mahalle yaşantısını anlatmak üzere doğduğunu söyleyen Fidan, karakterlerin neredeyse tamamının kendi çevrelerinden oluştuğunu ifade etti. İçerisinde cinselliğin, şiddetin, sihrin, çatışmanın olmadığı ve bu kadar başarı sağlamış bir projenin dünyada başka örneği olmadığını vurgulayan Fidan, “Marifet sihirde değil samimiyette” ifadelerini kullandı. Son zamanların izlenme rekorunu kıran ve 4 hafta içinde 2 buçuk milyon seyirciye ulaşan Rafadan Tayfa Göbeklitepe filmini yapma fikri nasıl doğdu?

Göbeklitepe’nin keşfinden sonra tarih yeniden yazılmaya başladı. Bizim filmimizin afişleri de “Tarih yeniden yazılıyor” şeklindeydi. Kendi alanındaki rekorları öngördüğümüz için şimdi de “Tarihi yeniden yazdık” diyoruz. Göbeklitepe tüm dünyada büyük bir yankı uyandırdı ve bu yankıyı uyandıran yapı bizim ülkemizde. Ama maalesef farkındalık yok. Yurtdışında 10 kişinin olduğu bir ortamda Göbeklitepe’yi sorduğumuzda, neredeyse yedisi detaylı bilgi verebiliyor. Ülkemizde ise 10 kişiden 3 kişi ancak bir şey biliyor, o da “Urfa’da değil miydi?” gibi çok muğlak bilgiler.

Rafadan Tayfa Göbeklitep'yi normalde 2020 yılında vizyona çıkmayı planlıyorduk, gece gündüz çalışarak 2019’a yetiştirdik.
Rafadan Tayfa Göbeklitep'yi normalde 2020 yılında vizyona çıkmayı planlıyorduk, gece gündüz çalışarak 2019’a yetiştirdik.

Tüm dünyanın gözü burada, herkes farkında ama bizim ülkemizdekiler bunun farkında değil, en önemlisi de geleceğimiz olan çocuklar bunun farkında değil.

Göbeklitepe şu anda insanlığın sıfır noktası, insanın sıfır noktası zaten çocuk. Göbeklitepe sadece animasyon olarak değil, ilk defa bir sinema filmine de konu edildi. Tüm bunları birleştirdik ve Göbeklitepe tüm dünyadaki tarihi yeniden yazdırıyorsa bunu anlatmamız gerekir diye düşündük. Konumuzu seçtik ve başladık. Zaten çok az bir zaman sonra Cumhurbaşkanımız 2019 yılını ‘Göbeklitepe Kültür Yılı’ ilan etti. Normalde 2020 yılında vizyona çıkmayı planlıyorduk, gece gündüz çalışarak 2019’a yetiştirdik.

Filmimiz, geçen hafta tüm Avrupa’da ve Azarbeycan’da vizyona girdi.
Filmimiz, geçen hafta tüm Avrupa’da ve Azarbeycan’da vizyona girdi.

ÇOCUKLAR GÖBEKLİTEPE’YE GİTMEK İSTİYOR

İzleyicilerden geri dönüşler nasıl? Bu kadar ilgi bekliyor muydunuz?

Biz daha vizyondaki dördüncü haftamızdayız. Urfa İl Kültür ve Turizm Müdürüyle görüştüğümüzde, çocuklar tarafından çok soru sorulduğunu ve ziyaretlerde farklılaşma yaşandığını, bilgi vermek için bir yetkili yollayacaklarını söyledi. Hava şartları her ne kadar müsait olmasa da güzel bir dönüş olduğundan eminiz.

Hatta bazı ebeveynler sosyal ağlardan “Biz daha önce gitmiştik, ama farkında olmadan bakıp geçmiştik, şimdi çocuğum bir daha gitmek istediğini söylüyor” şeklinde yorumlar gelmeye başladı. Hiç gitmeyen çocuklardan da gitmek istediklerine yönelik yorumlar var. Geçen hafta tüm Avrupa’da ve Azarbeycan’da vizyona girdi.

Tanıtımlarını paylaşmaya başladıktan sonra oradan da Urfa’ya gitmek istediklerini belirten mesajlar gelmeye başladı. Yurtdışındaki gurbetçilerimiz Göbeklitepe’yi tanımak, görmek istiyor. Hayri ve Kamil abisinin yaşadığı maceranın gerçek yerine şahitlik etmek istediklerini söylüyorlar. Bu da bizi çok mutlu ediyor. En azından yaptığımız işin yerine ulaştığının da bir kanıtı.

Üçüncü kuşak da bu Rafadan Tayfa’yı torunuyla birlikte izlediği için kendi çocukluğunu orada görüyor...
Üçüncü kuşak da bu Rafadan Tayfa’yı torunuyla birlikte izlediği için kendi çocukluğunu orada görüyor...

BİR BAŞKA AÇIDAN 80’LER

Rafadan Tayfa 2014 yılından beri TRT’de yayınlanıyor ve çocuklar tarafından da ilgiyle izleniyor. Rafadan Tayfa nasıl doğdu?

Rafadan Tayfa fikri 2009 yılında Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimlerinde yüksek lisans eğitimi aldığım yıllarda, 80 döneminin araştırmasının bana denk gelmesiyle ortaya çıktı. 80 dönemi ülkemizde darbe yılları olarak tarihimizde işlendiği için, ben o dönemin bir çocuğu olarak sadece darbe yılları değil, o dönemin şu an unutulmuş olan komşuluk ilişkileri, çocuğun toprakla, sokak oyunlarıyla birlikte olduğu, özellikle değerler eğitiminin çok fazla işlendiği bir dönem olarak hatırlıyorum.

Ama bunlar tarihe not düşülmemişti. Bunu tarihe not düşelim istedim.
Rafadan Tayfa sadece iki kuşak arasında değil, üç kuşak arasında da bir köprü.
Rafadan Tayfa sadece iki kuşak arasında değil, üç kuşak arasında da bir köprü.

Ve bu amaçla yola çıktım. Daha sonra projemizi TRT’ye sunduk ve 2014 yılında yayınlanmaya başladı. Yayına çıktığı andan itibaren hem televizyonlarda hem müzikallerde hem de sinemalarda bütün rekorların sahibi durumunda şu anda.

Mahalle kültürünü seviyoruz ama internet dünyasında farklı kültürlerin etkileşimiyle kültürel bir dezanformasyon da yaşadık. Bu sektörde mahalle kavramının işlenmesinin getirisi ve götürüsü nedir?

Rafadan Tayfa’yı ilk yaptığımız dönemde “Zamane çocuklarının ellerinde tablet, bu çocuklar ellerinde teknolojinin olmadığı seksen dönemini anlamaz, izlemez” diyenler oldu. Biz de “ebeveynler izler” dedik. Çünkü 90 öncesi çocukluk şu anki 3-4 yaş aralığındaki çocukların ebeveynlerinin yaşadığı çocukluk. O yüzden biz yayına çıktığımız andan itibaren birçok ebeveyn; “Ben yaşayamadığım çocukluğumu Rafadan Tayfa’yla yaşıyorum” veya “Yaşadığım çocukluğu bir kere daha çocuğumla yaşıyorum” diyor. Mahalle kavramından ziyade, bizim bu kuşaklar arasında oluşturduğumuz köprü çok önemli.

Normalde Türkiye’de sinemaya giden 2 milyon civarında çocuk vardır. Biz projeyi yaparken 4 milyon kişiye ulaşmamız lazım dedik...
Normalde Türkiye’de sinemaya giden 2 milyon civarında çocuk vardır. Biz projeyi yaparken 4 milyon kişiye ulaşmamız lazım dedik...

ÜÇ KUŞAK ARASINDA KÖPRÜ

Hatta günümüzde birçok anne-baba çalışıyor. Çocukların büyük bir kısmı nene ve dedelerinde, yani üçüncü kuşakta. Üçüncü kuşak da bu Rafadan Tayfa’yı torunuyla birlikte izlediği için kendi çocukluğunu orada görüyor ve çocuk misket oyununu görüp de dedesine sorduğunda, dede başlıyor kendi çocukluğunu anlatmaya. Rafadan Tayfa sadece iki kuşak arasında değil, üç kuşak arasında da bir köprü.

Göbeklitepe filmimizdeki büyük başarı aslında buradan kaynaklanıyor. Normalde Türkiye’de sinemaya giden 2 milyon civarında çocuk vardır. Biz projeyi yaparken 4 milyon kişiye ulaşmamız lazım dedik ama hedefimizi 3 buçuk milyon olarak koymuştuk. Bazı sinemacılar güldü buna, “Zaten iki milyon toplam çocuk izleyici var. Nasıl üç buçuk milyon olacak” dediler. Biz iki milyon çocuğun bir kısmına ulaşamayacağız ama hepsinin ebeveynlerine ulaşacağız, demiştik. Şu an 4. haftada iki buçuk milyona geldiysek, bu kuşaklar arasında köprü olmamızdan kaynaklı.

Üç kuşağın aynı anda oturup kaliteli vakit geçirdiği, eğlendiği bir çizgi film.

Müşahhas olmayan bir kültürel mirasımız var ve bizim bunu yeni nesile aktarmamız gerekli.
Müşahhas olmayan bir kültürel mirasımız var ve bizim bunu yeni nesile aktarmamız gerekli.

BİZİ BİZE ANLATIYORUZ

Rafadan Tayfa’da yerli motifler işlemeniz çocuklar tarafından nasıl karşılanıyor?

Çocuğu hikâyenin içine alamazsanız, yerli veya evrensel motifler kullanmak bir işe yaramaz. Bizim buradaki başarımız, yerli motifler kadar karakterlerin hepsinin bizden olması. Mesela Kamil abi babam, Basri Amca Kayınbabam, Saadettin Usta 7 yıl yanında çalıştığım ustam. Karakterlerin tamamı nerdeyse yaşayan karakterler, hikâyelerin de tamamı yaşanmış hikâyeler. Bizi bize anlatıyoruz yani. Hıçkırık diye bir bölümümüz var, hıçkırığı nasıl geçiririz diye uğraşıyorlar.

Aramızda hıçkırık olmayan biri yoktur. İzleyici de bu hikâyeyi kendisi yaşadığı için direkt hikâyenin içinde buluyor kendisini.

O yüzden karakterlere hitap ederken Kamil, Hayri demezler, Kamil abi, Hayri abi derler. Sanki aileden bir üye, gerçekten de abisi gibi. Bu kadar sahiplenip hikâyeyi direkt yaşadıkları için, oraya koyulan motifler daha kıymetli hale geliyor. Müşahhas olmayan bir kültürel mirasımız var ve bizim bunu yeni nesile aktarmamız gerekli.

Müziklerimizi de altı yaş grubunun dikkatini toplamak için kullanılan geometrik dediğimiz çift sesler kullanarak yapıyoruz.
Müziklerimizi de altı yaş grubunun dikkatini toplamak için kullanılan geometrik dediğimiz çift sesler kullanarak yapıyoruz.


Yapılan çalışmalarda, somut olmayan kültürel mirasın anlaşılmasında en büyük başrölü oynayan yapımın Rafadan Tayfa olduğu görülüyor. Koyduğunuz motifleri izleyiciye gösteremiyorsanız, izleyici ona bakmıyorsa zaten görmüyordur. Ona gösterebilmeniz, ona benimsetebilmeniz için her şeyden önce hikâyeye dâhil etmeniz gerekiyor.

Biz de en iyi onu yapmaya çalışıyoruz. Yaşanmış hikâyelerle gerçek karakterlerle izleyici direkt olayın içine giriyor ve kendimizden olan motifleri, oyunları, atasözlerini, deyimleri yeni kuşak öğrenmiş oluyor.

MARİFET SAMİMİYETTE

Yaş grubu olarak hangi kitleyi belirlemiştiniz? Orta gençlik Rafadan Tayfa izliyor mu?

Rafadan Tayfa’nın yaş grubu en zor sorulardan birisi. Tabi ki projeyi ilk sunduğumuzda kuruma bir yaş grubu bildirmeniz gerekiyordu. 6 - 12 yaş grubu demiştik. Ama biz daha küçüklerin de izleyeceğine inandığımız için, pedagojik alt yapısını kurarken iki yaş daha opsiyonlu davrandık.

Sonraki kurgumuzda zaten tüm yaş grubuna hitap ediyor. Burada en önemli nokta şu, ebeveynin dahil olduğu, içerisinde cinselliğin, şiddetin, sihrin, çatışmanın olmadığı ve bu kadar başarıyı sağlamış bir proje dünyada başka yok. Hatta bizim “Marifet sihirde değil samimiyette” şeklinde bir sloganımız vardır. Bunlar olmadan bu kadar geniş yaş kitlesine hitap etti. Özellikle 12 yaş bandı dediğimiz orta gençlik en zayıf olduğumuz alan, biraz daha farklı içeriklere gidebiliyor.

Yurtdışındaki gurbetçilerimiz Göbeklitepe’yi tanımak, görmek istiyor.
Yurtdışındaki gurbetçilerimiz Göbeklitepe’yi tanımak, görmek istiyor.

Fakat 2 yaşında inanılmaz derecede, şarkılarımızı, bütün bölümlerimizi ezberlemiş çocuklar var. Şu an fotoğraflar geliyor, muhtemelen yaşını doldurmamış ama sinemada yerini almış. Bu arada bütün söz müzikleri bizzat kendim yazıyorum.

Müziklerimizi de altı yaş grubunun dikkatini toplamak için kullanılan geometrik dediğimiz çift sesler kullanarak yapıyoruz. Bunları da çok iyi yürüttüğümüz için 0-12 yaş bandındaki tüm gruplarda Rafadan Tayfa birinci sırada. 12 yaş üzeri çocuk olarak kabul edilmediği için orayla ilgili tek verimiz sinemalarımızda, müzikallermizde, yaptığımız tüm saha çalışmasında üç kuşak birden çocuğu için geliyor. O yüzden çok geniş bir yaş grubumuz var diyebiliriz.