PKK’nın mecliste kaç sandalyesi var?
Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal gibi bugün kırmızı bültenle aranan teröristler, 1991 yılında SHP’nin koynunda yer bularak meclise girebilmişti. Bugün daha beter bir manzara var. PKK güdümündeki HDP’nin 56 milletvekili ile mecliste bulunması değil mesele. HDP ile ittifak yapmış, dolayısıyla PKK ile el sıkışmış diğer partilerin milletvekillerini de ekleyin bakalım listeye. Manzaranın korkunçluğunu görebiliyor musunuz?
İspanya’da bir zamanlar ortalığı kasıp kavuran ETA terör örgütü vardı. İlk silahlı eylemini 1961 yılında gerçekleştiren örgüt, ülkenin kuzeybatısında yer alan Bask bölgesinin bağımsızlığını savunuyordu. 40 yıl boyunca kanlı eylemler düzenlemiş, 850 kişinin ölümüne neden olmuştu. ETA, 2011 yılının Ekim ayında silahlı eylemlere son verdiğini açıkladı, Nisan 2017'de tamamen silah bıraktı ve 16 Nisan 2018 tarihli bir mektup ile kendini feshettiğini ilan etti. Fesih ilanından 4 gün sonra Gara gazetesine bir açıklama gönderen örgüt şöyle diyordu:
“Uzun silahlı mücadele süresince büyük acılara neden olduk. Bunun telafisinin olmayacağını biliyoruz. Gerçekten üzgünüz. Silahlı mücadele sürecindeki eylemlerimiz, çatışmada hiçbir sorumluluğu olmayan çok sayıda kişiye zarar verdi. Düzeltilmeyecek çok büyük zararlara neden olduk. Bu insanlar ve yakınlarından af diliyoruz."
Özür dilese de af yok
Dönemin İspanya İçişleri Bakanı Juan Ignacio Zoido’nun cevabı ise şöyleydi:
"ETA, öldürmeye son verme sözüyle hiçbir şey elde edemedi. Kendisini feshettiğini ilan ederek de hiçbir şey elde edemeyecek."
- ETA örgütüne açılan bütün kapıları duvara çeviren AB, terör listesine aldığı örgütün tasfiyesinden hayli memnundu. Zira Avrupa kıtasında bir bölünmeye taraf değildi. Bırakın silahlı bölücü faaliyetleri, hiç bir zaman silaha sarılmamış Katalanlara bile tahammül edemiyordu.
İspanya’nın kuzeydoğusundaki Katalanya da bağımsızlık peşindeydi. 2010 yılında bağımsızlık yanlısı Katalan hükümet lideri Artur Mas büyük bir gösteri düzenledi. 2014’te yapılan oylamada Katalan halkının yüzde 80’i bağımsızlığı seçti. İspanya merkez hükümeti Artur Mas’ı görevden alınca bayrağı yeni lider Carles Puigdemont devraldı. 1 Ekim 2017’de yapılan bağımsızlık referandumundan yüzde 92 ile bağımsızlık kararı çıktı. Bu kez sadece İspanya değil bütün Batı dünyası ayağa kalktı.
Silahsız Katalonya’ya tahammül edemiyorlar
AB, tepkisini en sert biçimde ortaya koydu. Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani, AB üyesi ülkelerin Katalonya'nın bağımsızlık ilanını tanımayacağını söyledi. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk da, "AB için hiçbir şey değişmedi. İspanya, bizim tek muhatabımız olmayı sürdürüyor" açıklamasını yaptı.
ABD’den gelen karşılık da farklı değildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nuert, "Katalonya İspanya'nın ayrılmaz bir parçasıdır. ABD, İspanya hükümetinin ülkeyi güçlü ve birleşik tutacak anayasal önlemlerini desteklemektedir" diyordu.
İngiliz hükümeti de bağımsız bir Katalonya istemiyordu. Konuya ilişkin yapılan açıklama şöyleydi:
"İngiltere Katalonya özerk yönetim parlamentosunun tek taraflı bağımsızlık ilanını tanımıyor ve tanımayacaktır. Karar İspanya mahkemeleri tarafından yasadışı olarak tanımlanan bir oylamaya dayanmaktadır."
- Bir yanda silaha başvurmasa bile ayrılıkçı hareketlere prim vermeyen, bağımsızlık referandumundan çıkan yüzde 92 gibi bir rakamı dahi görmezden gelen Batı dünyası. Diğer yanda ise 40 yılda 40 bin cana kıyan PKK terör örgütünün uzantısı siyasi partilerin yıllardır meclisinde cirit attığı bir Türkiye gerçeği.
Yıllar boyunca bukalemun gibi renk ve logo değiştirip HEP - DEP – HADEP - DEHAP – DTP – BDP – HDP görünümleri altında terör şakşakçılığından başka hiçbir şey yapmamış olanlara niçin tahammül ediyoruz?
‘Kırmızı bülten’le arananlar meclis’te
• Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal gibi kırmızı listeyle aranan teröristlerin milletvekilliği yaptığı başka bir ülke var mıdır şu dünyada?
• Nurettin Demirtaş gibi eli kanlı Kandil baykuşlarının siyasi parti eş başkanlığı yapabilmesine hangi ülke müsaade edebilir?
Kendi coğrafyasında PKK’nın onda biri bile etmeyen ETA’ya tahammül göstermeyen, silaha zinhar başvurmayan Katalanların analarından emdikleri sütü burunlarından fitil fitil getirenlerin, bu yılın başında Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda Selahattin Demirtaş başta olmak üzere Türkiye’de siyasi tutsakların serbest bırakılmasını isteyen karar tasarısını 590 oyla kabul ettiğini hatırlatalım.
• Siyasi tutsak dedikleri Demirtaş, Kandil’de terörist eğiten ağabeyi Nurettin’in nerede olduğu sorusuna bakın nasıl cevap veriyor: “Çok ağır cezalar verdiler kendisine. Çok sayıda dava açtılar. Burada bir kez daha yıllarını cezaevlerinde geçirsin istemedik. Şu an Erbil'de yaşıyor."
- Oysa kendisi bizzat Erbil’de yaşayan Osman Öcalan ifşa ediyor Selahattin’in yalanını. İşin ironik yanı, tıpkı kardeşi gibi eski bir siyasi parti başkanı olan Nurettin Demirtaş, Kandil’e kaçmayıp içeri tıkılsaydı, Avrupa Parlamentosu onun serbest bırakılması için de bir karar çıkaracaktı. Buna emin olabilirsiniz.
Teröristin oy istediği cumhurbaşkanı adayı
Nurettin Demirtaş, 2016’da 36 kişiyi katleden Kızılay bombacısı, ‘Doğa’ kod adlı terörist Seher Çağla Demir’in ardından Yeni Özgür Politika gazetesine yazı yazmış, insanlığın yüz akı olduğunu söylemişti.
Yine 2016 yılındaki Beşiktaş’ta çifte bombalı saldırı düzenleyerek 46 cana kıyan PKK’nın yan ürünü TAK’a methiyeler düzmüş, “Ben de TAK’a katılabilirim” şeklinde bir yazı kaleme almıştı.
24 Haziran cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi verdiği mülakatta ise kardeşi Selahattin Demirtaş’a oy istemiş, küstah bir şekilde "HDP’ye ve kardeşime oy verenlere Kürdistan dağlarında tatlı ısmarlayabilirim" demişti.
Birisi kalkmış Türkiye Cumhuriyeti’nin en tepe makamına adaylığını açıklıyor, Kandil’deki terörist ağabeyi de onun için sırıtarak oy istiyor. Ve bu ağabeyin nerede olduğu sorusuna verilen cevap da “Yıllarını cezaevlerinde geçirsin istemedik. Şu an Erbil'de yaşıyor" şeklinde oluyor. Hangi ülkede böyle bir sahne yaşanabilir Allah aşkına! Bu nasıl bir cür’ettir?
- • Nurettin Demirtaş’ın 2015 yılında “Onur Borcu” diye kitabı basılıyor. Belge yayınevi tarafından hem de. 2016 yılında Türkiye’yi kana boğan terör eylemlerine methiyeler düzen, kırmızı bültenle aranan teröristin kitabı halen satışta, iyi mi?
Manzara daha vahim
Zübeyir Aydar ve Remzi Kartal gibi bugün kırmızı bültenle aranan teröristler, 1991 yılında SHP’nin koynunda yer bularak meclise girebilmişti. Bugün daha beter bir manzara var. PKK güdümündeki HDP’nin 56 milletvekili ile mecliste bulunması değil mesele. HDP ile ittifak yapmış, dolayısıyla PKK ile el sıkışmış diğer partilerin milletvekillerini de ekleyin bakalım listeye. Manzaranın korkunçluğunu görebiliyor musunuz?
Cür’etleri işte buradan geliyor.
• HDP eş başkanı Pervin Buldan’ın 31 Mart Yerel Seçimleri sonrasında yaptığı "Türkiye genelinde seçimin kazananı ve istediği zaman da kaybettireni HDP olmuştur. Nokta" paylaşımını...
23 Haziran 2019’da yenilenen İstanbul seçimleri hakkında söylediği “23 Haziran İstanbul seçimleri bizim için aynı zamanda Şırnak seçimidir, Muş seçimidir, Bitlis, Tatvan seçimidir, Bağlar seçimidir!” sözünü unutmayın.
• 13 Ağustos 2020’deki basın toplantısında Muharrem İnce’nin “Yerel seçimleri bize HDP'liler kazandırdı” itirafını da...
Terörle iltisaklı olana yasak gelmeli
Türk siyaseti, tarihinde hiç olmadığı kadar PKK terör örgütünün eline rehin düşmüştür. Bu böyle devam edemez. Ülkemizi uçuruma doğru sürükleyen bu sürecin artık nihayet bulması gerekiyor.
- Mesele HDP’nin kapatılması filan değildir. Dün yaptıkları gibi HDP’yi kapatırsınız ZDP’yi açarlar. ZDP’yi kapatırsınız, MLP’yi açarlar. Terörle iltisaklı bütün siyasetçilerin, bütün kurumların, STK’ların, basın ve yayın organlarının faaliyetlerine son verilmesi elzem hâle gelmiştir. Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti için bu bir beka meselesidir.
Hemen 56 diye kestirip atmayın. Şöyle bir düşünün bakalım.
Pkk’nın mecliste kaç sandalyesi var?