Petrole dayalı terör şimdi çok daha maliyetli
Sürdürülebilir terör devleti yolunda Suriye’nin kaynaklarını PKK’ya verenler, koronavirüs salgınında birkaç parça maske için Türkiye’ye teşekkür sırasına girdi. O halde şunu söylemek lazım: Bir uçak dolusu malzemeyi gönderdik ama Rakka’yı da Musul’u da unutmadık Coni!
Bu yazı 11 Mayıs 2020 tarihinde, Gerçek Hayat dergisinin 1020. sayısında yayınlanmıştır.
Kasım 2019’da Çin’in Vuhan kentinden yayılan ve aylar içinde milyarlarca kişiyi evine hapseden korona, dünyaya yeni bir düzen dayatıyor.
Etkileri itibariyle 1929 Buhranı ve 2008 Finans Krizini şimdiden sollayan salgın, 2. Cihan Harbi sonrası kurulmuş tüm yapıları altüst edecek gibi görünüyor.
İnsanların dışarı çıkamaz hâle geldiği, üretimin durduğu, yeraltından petrol/neft vakumlamanın artık bir işe yaramadığı, solunum cihazı ve tıbbî ekipmana parası olanın bile ulaşamadığı, teknoloji devi ülkelerin dahi can derdine düştüğü şu korona günleri, bereketli toprağa yaslanmanın, güvenli gıda yetiştirip bunu insanlara hızla ulaştırabilmenin, temiz havayla gelen sağlığın, bahçeli müstakil evlerin ve daha sakin bir yaşamın önemini beynimize iyice nakşetti.
Varlığı tartışmalı olduğu hâlde 3,5 milyon insana bulaştığı iddia edilen korona nedeniyle öldüğü açıklananların sayısı şimdiden 250 bine dayandı. Daha düne kadar dünyaya yön verdiğini iddia eden ‘süper güç’ler salgınla birlikte darmadağın oldu yahut bize öyle pazarlanıyor. Tek dişi kalmış canavarın makyajları dökülürken, “süper güç” bile Türkiye’nin tıbbi desteğine muhtaç durumda.
Amerika'ya Bağış Yaptık
2. Cihan Harbi sonrasında Marshall yardımıyla bizi ve tüm dünyayı zehirleyen ABD’ye biz bugün tıbbî “Erdoğan yardımı” gönderdik. Çok sayıda Avrupa ülkesi de dâhil 54 bölgeye yardım ulaştıran Türk kargo uçaklarının rotasına birkaç gün önce Washington da eklenmesi hayli ilginç bir gelişmeydi. 500 bin maske, 400 bin önlük, 2 bin litre dezenfektan, 500 adet yüz koruyucu ve 400 tane N95 tipi maske ile 1500 koruyucu gözlük taşıyan A400M tipi askerî kargo uçağı ABD’ye ‘bağış’ için iniş yaptı. Niceliği küçük ama niteliği oldukça büyük olan yardımın ardından Beyaz Saray kabinesinin Türkiye’ye teşekkür mesajı için sıraya girmesi ise o trajik Rakka ve Musul fotoğraflarını getirdi akıllara…
Sadece 2,5 yıl önce, kendi kurdukları DEAŞ terör örgütünün varlığını gerekçe göstererek Suriye’nin Rakka şehrini yakıp yıkan, örgüt kuşatmasındaki halkı enkaz altında ölüme terk ederken DEAŞ’lıları kamyonetlere bindirip ‘başka görevler’ için güvenli bölgelere yollayan Amerikalılar, harabeye çevrilmiş şehri PKK/YPG’li teröristlere teslim etmiş ve onlar da bu ‘zaferi’ yıkık binaların önünde toplu halayla kutlamıştı. PKK’nın halayı sırasında binlerce Müslüman, evlerinin enkazı altında çığlık atıyordu. Ve sadece 3,5 yıl önce: Irak’ın kadim Musul şehri, İsrail destekli Büyük Kürdistan projesi için DEAŞ tarafından işgal edilmiş, ABD uçakları orayı örgütten ‘kurtarmak’ adına uçaklarla toplu katliam yapmış, on binlerce kişi ölmüş, İslam eserleri tahrip edilmiş, aralarında Türk konsolosluk binasının da bulunduğu sembolik mekânlar havaya uçurulmuştu.
Terör Şimdi Daha Pahalı
Üniformasına YPG peçi takmış Amerikan askerleri Deyrizor’un Bağuz beldesinde meydana toplanan yüzlerce kişiyi birkaç bombayla cayır cayır yakarken, PKK’lı kâtillerin, cesedi alevler içindeki annesinin yanında ölmeyi bekleyen Suriyeli çocuğun gözlerine baka baka 21 Mart nevruzunu şenlik ateşiyle kutlayışını unutabilmemiz ne mümkün! Sürdürülebilir bir terör devleti kurma yolunda Suriye’deki petrol bölgelerini canilere teslim edenler virüs salgınıyla birlikte hesaplarını güncellemek zorunda. Zira tüketilmeyen petrol artık sudan ucuz hâle geldi. Dolayısıyla koca bir coğrafyada terör örgütlerini finanse etmek, kendini süper güç olarak tanımlayanlar için şimdi daha da zorlaştı.
- Sanayide çarkların ve yollarda trafiğin durması, dünya denizlerinde petrol taşıyan tankerleri oldukları yere mıh gibi çaktı. Talep yarı yarıya azalmasına rağmen üretime devam eden petrol şımarığı ülkelerin akaryakıt depoları dolup taştı. Amerikan şirketleri koyacak yer bulamadıkları ham petrolü ‘üstüne para vererek’ elden çıkarmaya çalışınca Teksas tipi yakıtın varil fiyatı tarihte ilk kez sıfırın altını, eksi 40 doları gördü. Sadece birkaç haftada 25 milyon kişinin işsiz kaldığı ülke, ardı ardına iflasını açıklayan şirketlerle bataklığa saplanmış durumda.
Ekonomilerini petrol gelirine bağlamış Rusya, Suudi Arabistan, İran, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde de durum farklı değil. Amerika dışı petrol fiyatını belirleyen Brent ve Dubai borsalarında 2019’un son günlerinde 50-60 dolar arasında seyreden varil fiyatları, şimdi 15-20 dolar seviyesine düşüverdi. Krizin topluma yansımasını azaltmak için hükümetlerin birbiri ardına destek paketleri açıkladığı şu salgın günlerinde en çok korku duyan ülkelerin başında ise Rusya geliyor.
Çakma Çar Vlad'ın Cebi Boşalıyor
Rusya’nın petrolden kâr etmesi için varilini 40 doların üzerinde satması gerekiyor. Dünya pazarlarında varil fiyatındaki her 10 dolarlık düşüş, Rus ekonomisinde 20 milyar dolarlık kayıp demek. Satış rakamının varil başına 55 dolar düzeyinde seyrettiği 2018’de Moskova’nın geliri 130 milyar dolar kadardı. Suriye ve Libya’da Türkiye’ye karşı savaş veren Putin için petrolden gelir elde etmek korona sonrası artık tatlı bir rüyadan ibaret. Rus halkı için ekonomik darboğaz kapıda. İdlib’de çocukları bombalarla paramparça ederken Kremlin’deki sarayında oldukça mağrur görmeye alıştığımız Rus Çarı Vladimir Putin, kibrinden eser kalmamış halde feryat etmeye başladı bile.
Enerji piyasalarında böylesi bir durumun daha önce hiç yaşanmadığını söyleyen Putin, krizi bertaraf yolları arıyor. Ülkede 2,5 milyon işsiz var ve Rus yetkililere göre bu rakam kısa sürede 8,5 milyona çıkacak. Ekonomiyi toparlamak için kurtarma fonundaki 165 milyar doları kullanmakta isteksiz davranan Çar Vlad’ın iflasın eşiğine gelmiş iş dünyasının baskısına uzun süre dayanamayacağına kesin gözüyle bakılıyor. Zira hüküm sürdüğü geniş coğrafyada sadece hidrokarbon kaynakları ve silah satışı ekonomiyi kurtarmaya yetmiyor. Çünkü şu an Rus gümrüğünde 50 kilogram olarak tartılan bir kasa domatesin fiyatı, 159 litrelik bir varil petrolden daha pahalı hale geldi. Ruslar bir kasa domatese ortalama 30 dolar ödüyor; varil petrol ise 20 dolara indi bile!
Libya'da Da Kaybedeceksiniz
Rus ekonomisi en iyimser tahminle bile bu yıl yüzde 5 ilâ 8 arasında küçülecek. Toplumun yüzde 70’inin herhangi bir maddÎ birikime sahip olmadığı 145 milyon nüfuslu ülkede, dibe vurmuş petrol fiyatı bu şekilde devam ederse sosyal krizleri ve yönetime karşı gösterileri görmeye başlamamız şaşırtıcı olmayacak. Bunun yanında Akdeniz ve Afrika kuzeyinde yürüttüğü vekâlet savaşları Putin için daha maliyetli hale geldi. Suriye’deki üslerin idamesi ve operasyon giderleri Kremlin’in kasasını boşaltırken, Libya’daki Rus paralı askerleriyle onların kullandığı silahların maliyetini üstlenen Birleşik Arap Emirlikleri de krizle birlikte muslukları kısmak zorunda kalacak. 15 Temmuz darbe girişimi de dâhil olmak üzere Türkiye’ye karşı hazırlanan her kumpasa milyar dolarlar yatıran BAE prensleri, finansal krizi aşmak için uluslararası piyasalardan kredi dilenmeye başladı. BAE, bu kapsamda 7 milyar dolarlık ilk anlaşmayı geçtiğimiz günlerde yaptı. Libya’da Türkiye destekli meşrû hükümetin darbecilere karşı taarruza geçtiği şu günlerde, Hafter’in ardında saf tutmuş Rus-BAE ittifakı için tünelin ucunda ışık görünmüyor.
Çaylak Prens Buharlaşıyor
Arap Baharı’nı tersine çeviren ‘karşı devrim’in finansörü Suudi Arabistan’ı ise daha acı bir son bekliyor. Riyad’ın 190 milyar dolar tutarındaki yıllık petrol geliri daha şimdiden yarı yarıya azaldı.
Yemen’deki savaşta kesin bir zafer amaçlayan ve elde edilecek galibiyetle birlikte Suud hanedanına kendini kabul ettirmek isteyen çapsız Prens bin Selman, ABD ve Avrupa’dan ikame askeri teknolojinin cephede tek başına başarı getirmediğini epeydir anlamıştı. İsrailli hacker şirketinden satın aldığı korsan yazılımla binlerce kişinin telefonuna virüs yollayıp onları izlemek ve konsolosluğa gitmeye mecbur ettiği gazeteci Cemal Kaşıkçı’yı önce parçalatıp ardından tandırda küle çevirmek gibi hobileri bulunan çaylak Prens, dip yapmış petrol fiyatlarıyla maliyeti yükselen Yemen’den sıvışmanın yollarını arıyor.
Riyad petrolün ardından bir darbe de turizmden yedi. Korona ile birlikte hac-umre ziyaretleri sıfırlandı. Böylece kasadan 20 milyar dolar daha buharlaştı. Varil fiyatlarını toparlamak için OPEC ve OPEC dışı ülkeler günde 10 milyon varillik üretim kesintisi kararı alsa da koronanın yol açtığı küresel resesyon, petrole talebin yükselmesine bir süre daha izin vermeyecek.
Gerçek ölü sayısını gizlemek zorunda kalan İran’da da durum farklı değil. Suriye’de Müslüman kadınlara tecavüzlerin, isimleri sırf Ömer yahut Ayşe diye çocukları katletmenin yegâne aktörü haline gelmiş mezhepçi Tahran yönetimi, ekonomik yaptırımlar nedeniyle zaten zor günler yaşarken şimdi petrolün de vurmasıyla iyice çıkmaza girdi.
Salgının etkileri hafiflediğinde -önümüzdeki aylar ya da gelecek yıl; bunu kimse bilmiyor- dünyanın Çin’le sert bir şekilde hesaplaşacağını öngörmek için kâhin olmaya gerek yok. İşte o hesaplaşma, karagaşa günlerindeki performansıyla ayakta kalan birkaç ‘diri’ ülkeden biri olan Türkiye için asırlık sıçrama tahtası olacak. Ülkemiz yeni dünyanın çekim merkezi haline gelmeyi başaracak gibi duruyor; hem de bu kez oldukça ciddi şekilde!
Rabbimiz, Türkiye’yi zalimlere karşı her daim güçlü kılsın.