Pestisite özgürlük dulavrat otuna ölüm
İster ‘tarım ilacı’ masalıyla satılan zehirler olsun, ister verilimlik yalanıyla atılan sentetik gübreler olsun, ister topraksız tarım adıyla geliştirilen sentetik ürünler olsun, isterse de organize hayvancılık sanayii denilen yerlerde üretilen sentetik et, süt ve yumurtalar yüzünden olsun kazananı şirketler, kaybedeni ise insanlar ve devletler oluyor.
- İster ‘tarım ilacı’ masalıyla satılan zehirler olsun, ister verilimlik yalanıyla atılan sentetik gübreler olsun, ister topraksız tarım adıyla geliştirilen sentetik ürünler olsun, isterse de organize hayvancılık sanayii denilen yerlerde üretilen sentetik et, süt ve yumurtalar yüzünden olsun kazananı şirketler, kaybedeni ise insanlar ve devletler oluyor.
Bir de insan zehirlenince kimse gerçek fâile işaret edemeyip, mâsum bir bitkiyi suçlu ilan ederek kurtulmaya çalışıyor. İbret almak ve ders çıkarmak yerine laboratuvarın gelişmişliği ile övünen propaganda haberlerine müracaat ediliyor.
İnsanlığın bugünü ve geleceğine doğrultulan bu silahlara karşı bir babayiğit de çıkıp gerçeği olanca çıplaklığı ile ifşa etmiyor, edemiyor.
Birebir konuşmalarda gerçeği söyleyenler, milletin huzuruna çıkıp hakkı haykıramıyorlar. Çünkü önlerinde suçluluk ve makam mevki endişesi gibi dünyevî engeller var.
İyi ama bu kimyevî maddelerin bir faturası olan zehilenme, engelli doğum, kanser, kısırlaşma ve ölümlerin muhasebesini yapmak gerekmez mi? SGK’nın Hazine’ye her yıl artarak devam eden 10 milyarlarca dolarlık yükü daha ne kadar karşılanacak yahud karşılanabilecek? Karşımızdaki deniz olsa dayanmaz!
Sormak gerekir ki, pestisit kaynaklı zehirlenmenin faturasını tıbbî bir bitki olan dulavratotuna kesince mesele kapanmış mı oluyor? Biz bu sayımızda ıspanak tartışmasını ele aldık. Gereğini yapma sırası devlette!
Elbette ülkemiz ve dünyanın meselesi ıspanak tartışmasından ibaret değil. Sayfalarımızda diğer gündemlere ait çok mühim dosyalarımız var. Haftaya zehirsiz bir gündemle buluşabilmek niyazı ile vesselam!