‘Pers aklı’ petrol ülkesini ithalata muhtaç etti
Ortadoğu dünyanın kan gölü olmadan evvel petrol hazinesiydi. Hoş! herkesin iştahını kabartan da bu başı belalı servetti. Ancak içi beni, dışı seni yakan bu siyah altının hayrını bir tek bahtı kara halkları görmedi. Öyle ki “Petrol ülkesi” denilince hemen akla gelen ilk şeylerden biri de diktatör rejimler oldu. Çoğunun serveti öyle büyük ki ye ye bitmez derdik ama onu da bitirdiler. Dünyanın en büyük üçüncü petrol ve ikinci gaz kaynaklarına sahip İran, şimdi kendine bile yetemez oldu. Üstelik İran ekonomisi heba ettiği bol kaynaklarına rağmen dünya sıralamasında hiç de parlak yere sahip değil ve gün be gün geriye gidiyor. Bu tablo ilk bakışta beceriksiz bir komşu hikâyesi ve ibretlik dış haber gibi görünebilir. Ancak Türkiye’deki her fiyat artışı ve enerji tedarikçileriyle ilgili yerli yersiz ifadelerin başını çeken İran şişirmesi gözden geçirilirse konunun ehemmiyeti doğru anlaşılır. Bu yüzden sürekli pompalanan “resmî İran” uydurma hamasetler yerine, “gerçek İran” ile tanışma zamanı geldi.
Mayıs sonunda İran Cumhurbaşkanlığı’nın bir hacker saldırısına uğradığı ve 120 serverin bilgilerinin ele geçirildiği iddia edildi. Dikkat çeken en önemli belgelerden biri ise İran İstihbarat Bakanlığı’nın cumhurbaşkanına yazdığı çok gizli birkaç rapor olmuştu. Bu raporların birinde İstihbarat Bakanlığı uzmanları, Fecr-e Cem ve Parsiyan gaz rafinerileri tesislerinin yabancılara satılması planına karşı çıkıp enerji emniyeti konusundaki ciddi risklere dikkat çekmişti. Bu siber saldırı yetkililer tarafından yalanlanmış olsa da İran’ın enerji güvenliği konusundaki riskli hatta buhranlı durumunu açığa çıkaran çok sayıda açık kaynak mevcut.
‘İran petrol ithal edecek’
İran Ticaret Odası Enerji Komisyonu Başkanı Areş Necefi, geçen günlerde verdiği bir demeçte İran’ın doğalgaz üretimi ile tüketimi arasındaki dengesizliğin boyutunu açıklayarak ülkenin gelecek 20 yılda 500 milyon metreküp doğalgaz eksiği ile karşılaşacağını açıklamıştı. Yâni gelecek yıllarda petrol ve doğalgaz zengini olarak bilinen İran, büyük bir doğalgaz ithalatçısı olarak enerji piyasalarında anılacaktır. Bugünün rakamlarına bakıldığı zaman bu iddianın öyle uzak bir ihtimal olmadığı hatta tam aksine İran’ın kapısına dayanan bir gerçeklik olduğu anlaşılıyor.
İran’ın satacak gazı yok
İran Petrol Bakanlığı’nın yayınladığı verilere göre 2022 yılının ilk üç ayında üretilen 269 milyar metreküpün yaklaşık 238.5 milyar metreküp yâni yaklaşık yüzde 90’ı ülke içinde kullanılmıştır. Artık birkaç yıldır kış aylarında İran’ın kuzey vilayetlerinde günlerce süren gaz kesintileri yaşanıyor. Birkaç yıldır Türkiye kamuoyu kış aylarında İran’dan gelen doğalgaz akışının ciddi derecede azalıp kesildiğine dair haberlere şahit oluyor. Bu haberler, 2025’de 25 yıllık doğalgaz anlaşmasının sona ermesiyle artık İran’ın Türkiye’ye satacak gazının olmadığı gerçeğini bir daha hatırlatmış oluyor. Dünyanın ikinci en büyük doğalgaz rezervine sahip İran’ın yıllarca elinde barındırdığı doğalgaz silahının kendi aleyhine çalışmaya başladığı Tahran’ın kabullenmek zorunda kaldığı acı gerçek olarak ortada.
Akıl almaz bir ziyan
İran enerji sektörünün içine düştüğü bataklık sadece satışa konulan ambargo ile de açıklanamaz. Zira İran hâl-i pür melal ekonomisiyle bile tek başına İngiltere, Almanya ve İtalya kadar doğalgaz tüketmiş görünüyor. Peki, bunca enerjiyi nereye ve nasıl harcadı? Bunca serveti nasıl batırabildiler, gelin buna bakalım.
Teknolojik eksiklik hat safhada
İran coğrafyası büyük oranda sıcak iklime sahip olmasına rağmen Rusya ve Kanada gibi soğuk ülkeler ayarında bir enerji tüketimine sahip. Geçtiğimiz kış İran’da konut ve sanayide doğalgaz tüketimi günlük 700 milyon metreküpü de aştı. Yani İran dünya ortalamasının neredeyse 7 kat üstünde gaz tüketiyor. Fakat tüketim israfı devede kulak kalıyor. Dünya Bankası ve İran Petrol Bakanlığının verilerine göre yıllık sadece 18 milyar metreküp doğalgaz, çıkarma işlemi sırasında gazı toplaması gereken teçhizatın yokluğundan heba olurken, ilave 9 milyar metreküp de yıpranmış ve bakımı ihmal edilmiş dağıtım şebekesinde buhar oluyor. Yâni Türkiye’nin toplam tüketiminin yaklaşık yarısı kadar devasa bir doğalgaz serveti, kullanıma arz edilmeden ziyan hanesine yazılıyor.
Öte yandan yıllık 70 milyar metreküp de ortalama randımanı yüzde 37 olan termik santrallerinde yakılıyor. Elektrik şebekesindeki enerji itlafı ise başlı başına upuzun bir hikâye. İran’ın enerji konusundaki bu karnesinin bedeli tabi ki sadece kendisine değil, tüm insanlığa mal oluyor.
İran çevreyi de kirletiyor
BP şirketinin yayınladığı rapora göre İran fosil yakıtlarından mütevellit sera gazı üretiminde Çin, ABD, Hindistan, Rusya ve Japonya’dan sonra dünyanın altıncı sırasında yer alıyor. Türkiye ve Suudi Arabistan İran’ın 2.5 katı bir ekonomiye sahip olmalarına rağmen biri İran’ın yarısı diğeriyse yüzde 20 daha az sera gazı üretmiş gözüküyor. Üstelik günü kurtarmaya yönelik geçici politikalar tüketime çeki düzen vermektense hep üretimi artırmaya yönelik oldu. Ancak orada da Türkiye’den 35 kat daha az güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir alternatif yeşil enerji performansıyla dünyanın tersine gitmekte ısrar ediyor.
İran bugüne kadar kökü bizde deyip har vurup harman savurdular. Nasıl daha verimli kullanırız değil, nasıl daha çok petrol ve gaz çıkarıp satarız ona baktılar. Ülkeye giren petrol ve gaz parası arttıkça kendilerine ve diğerlerine verdikleri eziyet de arttı. Ahmedinejad döneminde İran tüm tarihinin en yüksek petrol gelirine ulaştı. Tam da o tarihte Devrim Muhafızları Ordusu’nun vekil güçleriyle ilgili yatırımında bir sıçrama söz konusu. Ülke içinde her ne kadar halı altına süpürülse de devasa yolsuzluklar açığa çıktı.
Ülke büyük krizlere gebe
Petrol endüstrisinin ciddi ve sürekli yatırım gerektiren bir alan olduğu hep göz ardı edildi. İran’ın aktif petrol sahalarının yüzde 80’i kullanım ömrünün ikinci yarısında. Bu da ciddi bir performans düşüşü demek. Üstelik İran’ın tüm petrol ve doğalgazının yüzde 80’inin Güney Pars isimli tek bir yataktan çıkması, dolayısıyla ülke gelirlerinin üçte ikisinin tek bir enerji yatağına bağlı olması durumun vahametini daha net gösteriyor.
İran bekleyen gaz krizi
Şuanda 720 ile 750 milyon metreküp kaynağı olduğu tahmin edilen yatağın yirmi yıl sonra 80 milyon metreküplere düşmesi İran için iyi bir duruma işaret etmiyor. Üstelik enerji tasarrufu diye bir şeyin olmadığı ülkede tüketimin hızla arttığı hesaba katılırsa arz talep dengesi bir uçuruma doğru adeta koşuyor. Doğalgaz konusundaki gerekli optimizasyon için 25-30 milyar dolar yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Tahran bu parayı bulsa bile sermaye dönüşü için 3-4 yıl beklemek gerekiyor. Yani artan tüketime yetişmek için üretimi artırmayı bırakın, şimdiki üretimi korumak bile çok maliyetli. İran İslâm Cumhuriyeti Meclisi Araştırma Merkezi’nin sunduğu raporlara göre enerji politikaları bu vaziyette sürdürüldüğü takdirde ülke genelinde halk memnuniyetsizliği ciddi bir güvenlik krizine evirilecek görünüyor.
Merhemi olsa önce kendi keline
Durum işlenmesi gereken ürünlerde daha da kötü. İran bugün bile kendi benzin ve mazot ihtiyacının temininden aciz. Hükumet gelecek yılın bütçesinde iç tüketimin temini için 600 milyon dolarlık benzin ve 300 milyon dolarlık motorin ithali için kaynak ayırmış durumda. Üstelik bu miktarın bile yeteceği konusunda ciddi endişeler var.
Türkiye tüm fiyat artışlarına rağmen yakıtta Avrupa’nın ucuz ülkelerinden sayılsa da vatandaşın alım gücünün düşmesi genel bir memnuniyetsizliğe yol açmış durumda. Hal böyle olunca çok fazla hesapsız kitapsız yoruma rastlamak mümkün. Sıkça dillendirilen konulardan biri de İran’daki yakıt fiyatlarının aşırı ucuz olduğu konusu. Hatta vatandaşın hassasiyetini istismar eden İran meczubu bir güruh, Türkiye’nin enerji konusunda İran’a el açması gerektiği görüşünde. İran’daki düşük enerji fiyatlarını sosyal medyada paylaşarak devletin enerjide sübvanse yoluna gittiğini söylüyorlar.
İran petrol zengini bir ülke. Yanlış politikalarla bu zenginlik fena halde harcanıyor. Petrol ülkesini benzin ve mazot ithalatına muhtaç eden Pers aklının merhemi olsa önce kendi keline sürerdi, işte asıl gerçek bu.