Otomobil savaşları
Geçtiğimiz seçim döneminin en çok konuşulan konularından biri de TOGG’du. Siyasi tartışmaların odağında olan araç, otomobil ve teknoloji meraklılarının da radarından hiç çıkmadı. Online olarak satılıp, adrese teslim edilen TOGG’lar, otomotiv sektöründe yaşanan sorunların çözümü için de yol gösterici oldu.
Geçtiğimiz yüzyılın başından bu yana otomobil kadar insan hayatının merkezinde yer alan bir unsur neredeyse yok. Bugün belki cep telefonunu çok önemli gibi görenler olabilir. Ancak Asya ve Afrika’da otomobilin can damarı petrol için akan kanlar, kuyulardan çıkan siyah, altınla yarışacak seviyede. Otomobil için gerekli kaynaklara ulaşmak amacıyla verilen tek savaş bu da değil. Üretilen otomobiller yürüsün diye ihtiyaç duyulan kauçuk için Orta Amerika istila edildi. Dünyanın dört bir yanında hammadde için hiçbir insânî, vicdânî kâide tanınmadı.
ABD’de otomobil, 1920’lerde beklenmedik biçimde yaşanan iktisâdî patlamaya büyük katkı yaptı. Bu dönem boyunca otomobil piyasası doyuma ulaştı, ikinci el arabaların satışı arttı, kâr ise azaldı. 1920’lerdeki iktisadî patlamada General Motors (GM) tasarımcıları, otomobil satışlarında önemli olanın kaliteden ziyade görünüm olduğuna karar verdiler. Otomobil bu noktadan sonra yararlılık rolünü yitirerek, içtimai statü ve zenginlik göstergesi hâline geldi. Modeller farklılaştı, yeni otoyollar yapıldı, yıldan yıla modeller değişti. Dayatılan ekonomik sistemin her şeyin yenisini sevip ve eskiyi çöpe atmanın yollarını aramasının temelleri bu yıllarda atıldı.
‘Her yıl araba değiştirilirse çok iyi olur’
1940’ların başında GM model değişimleri için yılda 35 milyon dolar para harcar. Masraflı olsa da bu model değişimleri otomobil üreticileri için kârlıdır. GM, Ford ve Chrysler sık model değişimlerinin maliyetini karşılayamayan küçük üreticileri devre dışı bırakır. Stilin ya da görünümün, rekabet etmeni olarak ortaya çıkışı başlarda sonuç vermese de kısa sürede temel ihtiyaç hâline gelir. GM tasarımcısı Harley Earl o yıllarda, “En büyük işimiz moda geçiş süresini kısaltmaktır” demektedir. Yeni araba sahipliği süresinin 1935’te beş yıl, 1955’te ise iki yıla indiğini söyleyen Earl, “Bir yıl bizim için mükemmel bir sonuç olacaktır” tespitinde bulunur. Earl’in bu arzusu bugün artık Türkiye’de de yaşanıyor. Ancak Amerikanvari bir zenginlikten değil, Türkiye’ye özgü bencil bir nedenin tezahürü olarak.
Çipler nereye gitti?
Koronavirüs sürecinde araçlara yönelik talebin azalacağını öngören otomobil üreticileri, 2020 yılının birinci ve ikinci çeyreğinde önceden vermiş oldukları çip siparişlerini iptal etti. Öte yandan dünyanın her yerinde bir taraftan karantina önlemleri alınırken, diğer taraftan günlük işlerin aksamadan yürütülmesi için uzaktan çalışma, online eğitim, çevrimiçi ürün tedariki gibi konulara ağırlık verildi. Böylece dizüstü bilgisayarlar, tabletler, akıllı telefonlar başta olmak üzere elektronik cihazlara olan talep hiç olmadığı kadar arttı.
Bunun yanı sıra evlerde geçen süre de artınca televizyon, çamaşır ve bulaşık makinesi, buzdolabı, mikrodalga fırın, çay ve kahve makinesi, robot süpürge, klima gibi ürünlere olan talepte de patlama yaşandı. Çip üreticileri de bu durum karşısında elektronik şirketlerinden gelen talebi karşılamaya yöneldi. İlerleyen dönemlerde otomotiv üreticileri tekrar sipariş vererek çip tedarik etmek istese de bu defa çip arzının talebi karşılayacak seviyede olmaması karşılarına büyük bir engel olarak çıktı.
TOGG’a ilgi neden bu kadar büyük?
Otomotiv sektöründe çip krizi olarak tarihe geçen bu süreçte fabrikaların çoğu şalter indirmek zorunda kaldı. Milyonlarca araçlık talep oluştu. Dünyanın her ülkesinde yaşanan bu sorun, Türkiye’yi de derinden etkiledi. Türkiye’deki otomobil fabrikaları ara vere vere çalıştı, öyle ki 1997 yılından bu yana Türkiye’de üretim yapan Honda, fabrikasını temelli kapattı.
Bu süreçte Türkiye ve sektör açısından en sevindirici olay, TOGG’un seri üretime geçirilmesi ve ilk araçların sahiplerine kavuşturulması oldu. Bayilik sistemi olmayan TOGG, online olarak toplanan talepler üzerinden kura ile belirlenen ilk müşterilerinin araçlarını adreslerine teslim etti.
Hakkında çok sayıda spekülasyon yapılan, türlü iftiralara uğrayan TOGG’un gönderilen ilk parti araçları âdeta ilgi mağduru oldu. Araçların kapı kolu, meraklı ellerin heyecanlı dokunuşlarıyla açıp kapamalarıyla yıprandı. YouTube’da videosu yayınlanan Isparta’daki TOGG’un bagaj kapağı gıcırdayarak açılıyor. Komşulardan biri, düğmesini kullanmak yerine eliyle zorladığı için ilk günden kapağın kolunu yamultmuş.
Bir diğeri üçüncü gün kaportacıya götürmüş, pasta cila yaptırıyor. O kadar dokunulmuş ki her tarafı çizik dolu aracın.
Online satış şart
TOGG’un bayilik kullanmayarak direkt satış yapması çok doğru bir karar olarak görünüyor. Çip kriziyle başlayan sıfır otomobil tedarik sorunları bir nebze giderilse de bekleyen birikmiş talepler ve bir takım fırsatçılar nedeniyle artık bayilerde sıfır otomobil bulmak imkânsız. Çok satılan araçlarda bekleme süreleri en az 6 ay, bu sürenin 1 yıla kadar uzadığı oluyor.
Araç almak için bir bayiye gittiğinizde kaydınız alınıyor. İstediğiniz model geldiğinde haber verileceği söyleniyor. Bekleyip aracını alabilenler bayram sevinci yaşayıp, bayide baklava dağıtıyor. Burada da şikayetler bitmiyor. Çoğu müşteri, bayilerin liste fiyatından araç satmadığını, kendilerine zorla aksesuar sattıklarını ve şikayetlerin yeteri kadar üzerine gidilmediğini dile getiriyor.
Geçtiğimiz 6 Mayıs’ta bunun için de yeni bir yasal düzenleme yapıldı. Buna göre, araç satışından kaçınan, üretici fiyatları veya distribütör tarafından tavsiye edilen fiyatın üzerinde fiyat talep eden, tüketiciyi aksesuar almaya veya takas yapmaya zorlayan ya da takas fiyatını piyasa fiyatının altında belirleyen firmaların yetki belgeleri iptal edilecek.
Rekor var araç yok
Aslında araç satılmıyor değil hatta Mart ayında rekor kırıldı. Türkiye’de 103 binden fazla sıfır araç satıldı. Ancak otomobilleri ihtiyaç sahipleri değil yatırımcılar alıyor. En ucuz sıfır araca her ay ortalama 40-50 bin TL zam geldiğini gören kimi uyanıklar bayilerde yatıp kalkmaya başladı. Aldıkları sıfır arabaları, poşetini sökmeden yüzde 20-30 kâr koyup satmaya başladılar. Vatandaşın canını yakan, bayiyi de gelen araçları saklamaya iten bu durum üzerine hükümet bir düzenleme yaptı.
6 ay ve 6 bin kilometre şartını sağlamayan araçlar artık satılamıyor. Sabıkalı sarı site de bu kez imana gelip, sıfır araçların satışını engelledi. Artık sıfır kilometre kaydıyla araç satılamıyor. Ancak son baktığımızda sitede sadece otomobil kategorisinde 363 bin araç ilânı vardı. Bunların hatırı sayılır bir miktarının sıfır olduğunu tahmin etmek güç değil ama her aracın kontağını çevirip kontrol edemeyecekleri de mâlum. Burada noterler devreye giriyor. Araçların satışı sırasında ekspertiz isteme hakları var.
Yetki belgesi olsun ya da olmasın ticari faaliyet kapsamında otomobil ve arazi taşıtı satışı yapan herkesin, her bir satıştan en fazla 3 gün önce ekspertiz raporu alma ve bu raporu noter satışı sırasında notere ibraz etme yükümlülüğü var. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyenler hakkında Ticaret Bakanlığınca idarî para cezası kesiliyor.
‘Cezası neyse veririz!’
Noterlerin, satış sırasında ekspertiz raporundaki kilometre bilgisine satış sözleşmesinde yer verme, satış sırasında notere ekspertiz raporu ibraz edilmemesi durumunda ise alıcı ve satıcının taşıtın kilometre bilgisine ilişkin beyanına yer verme yükümlülüğü var.
Bazı noterler bunu isterken, bazıları istemiyor. Fırsatçılar için sistem çok kârlı işlediği ve cezalar göze alınabilir olduğu için hiçbir yasak şu anda onları durduramıyor.
Dolayısıyla TOGG’un da başından itibaren benimsediği ve diğer markaların da yavaş yavaş uygulamaya başladığı online bayilik sistemi bu mağduriyetlerin önüne geçebilecek bir alternatif yol gibi duruyor.
- Arabası olanın da derdi bitmiyor
- Otomobilde sorunlar sadece tedarikle de bitmiyor. Bir zamanlar elektrik faturası ödemek kadar kolay olan ve ücreti neredeyse bütün yıl boyunca sabit olan Zorunlu Trafik Sigortalarının fiyatlarının katbekat arttığı haberleri gündemdeki sıcaklığını koruyor. Daha az bilinen konu ise bu sigortayı parasına razı gelerek yaptırmak isteyen vatandaşlar yine de sigortalarını yaptıramıyor. Çünkü 1 yılı aşkın süredir sigorta şirketleri, Zorunlu Trafik Sigortası’na kota uyguluyor. Çoğu müşteri de mağdur oluyor. Acenteler utana sıkıla müşterilerine, "Firma, aracınıza Zorunlu Trafik Sigortası için fiyat vermedi" diyor ama vatandaş bu akıl dışı işe akıl erdiremiyor. “Nasıl olur efendim bu zorunlu değil mi?” diye soruyorlar haklı olarak.
- Zorunlu mağduriyet
- Her gün onlarca araç satan, ancak sattıkları araçlara sigorta yapamadığı için müşterisine teslim edemeyen galericilerden tutun da emektar, mütevazı otomobiline sigorta yaptıramayan sade vatandaşa kadar herkes bu konuda mustarip.
- İstanbul için 2023 yılı Mayıs ayında Zorunlu Trafik Sigortası tavan fiyatları hasar basamağına göre 2.933 TL’den başlayıp, 17.598 TL’ye kadar çıkıyor.
- Şirketler, vatandaşa epey yüksek gelen bu fiyatlara, "Hukukî Koruma", "Mini Onarım" vs. adı altında ek hizmetler ekleyerek fiyatları daha yükseltiyor. Sebep olarak da Zorunlu Trafik Sigortası primlerinin maliyeti karşılamadığı, her yapılan sigortanın şirkete zarar olarak yazıldığını öne sürüyor. Sigorta şirketleri topu servislere atarken, tamirciler de otomobil parça ve malzemelerinin çok arttığından şikayetçi. Devlet, sigorta şirketlerinin sektörü kilitlemesi üzerine Nisan’da tarifeyi yükseltti ve bir takım yeni yaptırımlar getirdi, ama çözümsüzlük hâli hâlâ devam ediyor. Burada ve her şartta olan tabii ki yine vatandaşa oluyor.