Nijer'den bir Afrika baharı çıkar mı?
Rusya etki alanını genişletmek için bastırıyor. Fransa ve dolayısıyla Batı dünyası uranyum ve petrol deposu Nijer ile komşularını kaybetmek istemiyor. Ortada bir bilek güreşi var ve kimin kazanacağı tam olarak belli değil. Bizi ilgilendiren tek husus, elbette Afrika'nın ne kazanacağı. İki hasım eksenin rekabetini Afrika'nın fırsat bilip ibreyi bir şekilde kendine çevirmesi en büyük temennimiz.
Geçtiğimiz ay hem dünya basınında hem de Türkiye’de Nijer darbesi gündemin ilk sıralarını işgal etti. Kimileri Nijer'de yaşananları “Afrika’nın uyanışı” hatta “Afrika baharı” olarak nitelerken, çok az kimse bunun siyasi bir hesaplaşma olduğunu düşünüyor.
Öncelikle şu gerçeği gözden kaçırmayalım. Batı Afrika'da bir darbe salgını yaşanıyor. Nijer üç yıl içinde bu salgından nasibini alan dördüncü ülke oldu: Mali 2020'de salgını başlatırken, onu 2021'de Gine ve 2022'de iki kez Burkina Faso izledi.
Nijer darbesinin arkasında neyin yattığı bilinmek isteniyorsa ülkenin enerji çağındaki konumuna bakmak gerekiyor. Nijer, en çok uranyum üreten ülkeler sıralamasında üçüncü. 2011 yılından bu yana ülkede petrol üretimi de mevcut. Fakat şu tezata bakın ki ülke dünya yoksullar liginde âdeta şampiyonluğa koşuyor. Birkaç bin kişilik küçük bir zümre haricinde inanılmaz bir mahrumiyet söz konusu.
Nijer halkının şu son darbeye verdiği desteği ve sokağa dökülmesini buradan okumak lâzım.
Seçimlerin bile manipüle edildiği bir vasatta halkın yönetim değişikliğini velev ki bir darbeden umuyor olması elbette trajik ama bir ölçüde anlaşılabilir bir durum.
Aslında bu darbede halkın menfaatlerini önceleyen bir anlayış ne devrilen ne de devireni ilgilendiriyor. 26 Temmuz'da meydana gelen hâdiseler, Başkan Bazum ile askeri hiyerarşinin bir kısmı arasında var olan gerilimle doğrudan bağlantılı. Bu gerilim yeni değil üstelik. 31 Mart 2021'de göreve başlama arifesinde bir darbe girişimi, Bazum'un iktidara gelmesini engellemeye çalışmıştı.
Afrika’da yaygın bir sözde denilir ki: “Bir darbeciye başka bir darbecinin darbe yapması tabii bir durum.” Nitekim 1960'tan bu yana Nijer'de görev yapan 10 devlet başkanından 6’sı asker. Dolayısıyla Nijer ordusu ülkenin siyasi tarihine damgasını silinemez bir şekilde vurmuş durumda.
Darbeciler haklı mı?
Darbecilere göre onları iktidarı ele geçirmeye iten şey, kötüleşen güvenlik durumu. Ancak Mali ve Burkina Faso'nun aksine Nijer, cihatçı gruplar tarafından kısmen ele geçirilmiş bir ülke değil. Diffa bölgesinde (Nijer'in güneydoğusu) Boko Haram, Tillabéri (güneybatı) ve Tahoua (batı) bölgelerinde ise El-Kaide ve DEAŞ'a bağlı silahlı gruplar tarafından tehdit edilen ülke bu yıl büyük bir saldırıya sahne olmadı. Aksine asıl büyük saldırı, darbeden üç hafta sonra meydana geldi. Nijer ordusu Burkina Faso sınırına yakın Tillabéri bölgesinde pusuya düşürüldü ve 17 asker katledildi.
Yani şu güvenlik bahanesi geçersiz. Darbenin gerekçesi tamamen şahsî husumetlerden kaynaklanıyor. Muhammed Bazum kısa süre önce güvenlik görevlileri arasında değişiklikler yaptı. Genelkurmay Başkanı ile Jandarma Genel Komutanı Mart 2023'te değiştirildi, 6 general emekliye sevk edildi. General Tiani'nin değiştirilmesi ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı'nın yeniden yapılandırılması 27 Temmuz 2023 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısının gündemindeydi. Ancak darbe 26 Temmuz'da gerçekleşti ve ordu içinde iki gün süren müzakerelerin ardından General Tiani 28 Temmuz'da Ulusal Vatan Koruma Konseyi'nin (CNSP) başına geçti.
Ecowas müdahale eder mi?
Bölgede barış ve güvenlikten sorumlu örgüt olan Batı Afrika Devletleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), darbeye sert tepki gösterdi. Darbecilere, iktidarı Mohamed Bazoum'a iâde etmeleri için bir haftalık ültimatom verdi. Kara ve hava sınırlarının kapatılması, Nijer Cumhuriyeti'nin ECOWAS merkez bankalarındaki varlıklarının dondurulması, ECOWAS üye devletleri ile Nijer arasındaki ticârî ve mâlî işlemlerin askıya alınması, tüm hizmet işlemlerinin dondurulması gibi kapsamlı bir ekonomik ve mâlî yaptırım paketi gündeme geldi.
Ancak Nijer cuntası geri adım atmak yerine bir adım daha ileri giderek başbakan atayıp, Mohamed Bazoum'u vatana ihanetle suçladı ve diğer darbe rejimlerine yakınlaştı. Bu yakınlaşma, ECOWAS tarafından Nijer'e yapılacak bir askeri müdahaleyi "kendilerine karşı bir savaş ilanı" olarak gören Burkina Faso ve Mali cuntalarını harekete geçirdi. ECOWAS şu anda iki düşman bloğa bölünmüş durumda. Fransa, ECOWAS'ın arkasında yer alırken gerilim tırmanıyor. Müdahale etme ihtimali mevcut ancak böyle bir müdahalenin hesaplanamaz sonuçları olur.
Aslında ECOWAS ekonomik bir örgüt ve ne antlaşması ne de ek protokolün hiçbir yerinde, örgütün başka bir egemen üye devletine karşı askeri müdahale ihtimalini destekleyen bir madde yer almıyor. Böyle bir müdahalenin yasal zemini yok yani. Nitekim NATO'nun 2011 yılında Libya'ya askeri müdahalesinin neticesi ortada. 12 yıl sonra aynı hatayı tekrarlamak büyük bir felaket olacaktır. Kaldı ki Mali, Gine ve Burkina Faso, ECOWAS'ın askerî müdahalesi durumunda ECOWAS'tan çekilme ve Nijer'e yardım etme tehdidinde bulundu. Bu durum müdahale ihtimalini daha da zora sokuyor.
Nijer'de yaşananlar keşke halkların doğrudan iradesini yansıtan hâdiseler olsaydı ama öyle değil. Rusya etki alanını genişletmek için bastırıyor. Fransa ve dolayısıyla Batı dünyası uranyum ve petrol deposu Nijer ile komşularını kaybetmek istemiyor. Ortada bir bilek güreşi var ve kimin kazanacağı tam olarak belli değil. Bizi ilgilendiren tek husus, elbette Afrika'nın ne kazanacağı. İki hasım eksenin rekabetini Afrika'nın fırsat bilip ibreyi bir şekilde kendine çevirmesi en büyük temennimiz.