Mossad ve Barzani

 İsrail Bayrağı da işte bunu ifade etmek için çizildi. Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi de işte bu sınırların içerisindedir. Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin kısa süre önce bastırmak için hazırladığı hatıra pullarında, Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi de işte bu Büyük Kürdistan sınırları içerisinde gösterilmişti. İsrail'in istihbarat servisleri Mossad, Şin Bet/Şabak, AMAN işte bunları gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
İsrail Bayrağı da işte bunu ifade etmek için çizildi. Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi de işte bu sınırların içerisindedir. Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin kısa süre önce bastırmak için hazırladığı hatıra pullarında, Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi de işte bu Büyük Kürdistan sınırları içerisinde gösterilmişti. İsrail'in istihbarat servisleri Mossad, Şin Bet/Şabak, AMAN işte bunları gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

Uğur'un yazılarını yazdığı Cumhuriyet gazetesi ölümünden sonra onun çok sayıda yazısını, onun köşesinde tekrar yayınlamış ama Mossad ve Barzani başlıklı yazısını tekrar yayınlamamıştı! Biz de bu yazımızı o yazının son satırlarıyla bitirelim: “Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve Mossad'ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve Mossad antiemperyalist savaş yapıyorlar da dünya bu savaşın farkında mı değil?”Uğur'un bu yazısını okuduktan sonra onu Mossad'ın öldürdüğünü anlamamak mümkün mü? Yaşasaydı acaba bu konuda daha neler yazardı?

Türkçemizde "Kimin eli kimin cebinde" diye bir özdeyiş vardır. Ortadoğu’da kimin eli kimin cebinde belli değildir.

Ortadoğu'nun karanlık bir kuyu olduğu her gün biraz daha anlaşılıyor.

Kanıtlanan son ilişki, Mossad-Barzani ilişkisidir.

MOSSAD İsrail devletinin gizli dış istihbarat örgütüdür. Bu örgütün Kürt lideri Molla Mustafa Barzani ile ilişkileri olduğu daha önce söylense kim inanırdı?

Barzani'nin CIA ile ilişkisi artık belgelendi. Kimse bu ilişkiye "hayır olmadı" diyemiyor. CIA-Barzani ilişkileri biliniyordu da, Mossad-Barzani ilişkileri pek bilinmiyordu. Mossad'ın Barzani ile ilişkileri, Londra ve Sydney'de yayınlanan "İsrail's Secret War-a History of İsrail's İntelligence Services" adlı kitapta sergileniyor…

  • Muteveffa Uğur Mumcu öldürülmeden tam on yedi gün önce, 7 Ocak 1993 tarihinde Cumhuriyet gazetesinde yayınladığı önemli yazısına bu satırlarla başlıyordu. Biz de bu yazımızın başlığı olarak, o çok önemli yazının başlığını seçtik: Mossad ve Barzani.

Yahudi yöneticilerin, Yahudi lobisinin güdümündeki ABD'nin, Kuzey Irak'ta bir Kürt/Yahudi devleti kurmakta olduğu süreçte, meşhur istihbaratçı Prof. Dr. Mahir Kaynak 19 Eylül 1996 tarihinde Aktüel dergisinde yayınlanan Analiz köşesinin son satırlarını şöyle bağlıyordu:

“...Beklenti Türkiye'nin kesin bir hesaplaşmaya girmek istemesidir. İki ihtimal söz konusudur. Ya Kuzey Irak'taki güçle barışılır, ya da o bölge işgal edilir. ABD'nin istediği de Türkiye'nin bunlardan birini yapmasıdır. Hangisi olursa olsun fark etmez.”

O dönemde Türkiye'yi yönetenler, orada bir Kürt devleti kurulmasını savaş sebebi sayacaklarını defalarca açıklamışlar ama gizlice/sinsice o “Kürt/Yahudi devleti”nin kurulmasına olağanüstü katkı yapmışlardı!

O süreçte Türk Subayları, Yahudi Barzani'nin subay adaylarını ve peşmergelerini eğiterek düzenli ordu hâline getirmişlerdi. Günümüzde ise işte o peşmerge ordusu Kuzey Irak'ta görev başındadır.

“Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve Mossad'ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve Mossad antiemperyalist savaş yapıyorlar da dünya bu savaşın farkında mı değil?”
“Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve Mossad'ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve Mossad antiemperyalist savaş yapıyorlar da dünya bu savaşın farkında mı değil?”

O süreçte Genelkurmay Başkanı mason Doğan Güreş'in Hakkâri’deki Komando Tugayı komutanı Tuğgeneral Osman Pamukoğlu'na, "Sınır ötesine harekât yaparsan, Barzani'nin adamlarının kılına bile zarar vermeyeceksin" diye emir verdiği iyi biliniyor! Bu olağanüstü bilgi Osman Pamukoğlu Paşa'nın "Unutulanlar dışında yeni bir şey yok" adlı kitabında yazılıdır.

O günlerde CIA'ya yakınlığıyla tanınan bazı yazarlarımız ne diyordu: “Türkiye coğrafi olarak büyümek zorundadır. Yoksa küçülmek zorunda kalır."

Mossad yardım ediyor

Bazı yazılarını ABD'den yazan(!) eski bakanlarımızdan Talat Halman, 11 Şubat 1998 tarihli Milliyet gazetesindeki köşesinde şunları yazmıştı:

"...Ama düşünmek gerek: Kuzey Irak'ta bizden bir karış toprak alması söz konusu olmayan bir bağımsız Kürt Cumhuriyeti doğması, Türkiye'nin iç ve dış huzuru, iktisadi ve askeri güvenliği, dünyadaki imajı vb. bakımından yararlar sağlayabilir. Öyle değil mi?”

Bütün bunlar yazılıp çizilirken ABD'deki Yahudi lobisinin bazı sözcüleri de Türkiye'yi kandırıp(!) bunu kabul ettirebilmek için aynen böyle söylüyor ve böyle yazıyorlardı. Ama stratejiden biraz anlayanlar bunun doğru olmadığını/olamayacağını çok iyi bilirler. Stratejideki domino kuralına göre, dikey durumda yan yana duran domino taşlarından biri devrilirse, diğerlerinin de devrilmesi kaçınılmazdır.

  • Bunu çok iyi bilen Yahudi lobisinin sözcüleri de bir süre sonra söylem değiştirmişler ama amaçları değişmemişti. Biz yine Uğur Mumcu'nun öldürülmeden 17 gün önce yayınladığı o çok önemli yazısına göz atmaya devam edelim:

“...Barzani'nin Irak rejimine karşı ayaklandığı yıllarda ABD-İsrail-İran üçlüsü bu ayaklanmayı destekliyor. Barzani-ABD ilişkileri, ABD Dışişleri Bakanı (Yahudi) Dr. Henry Kissinger eliyle yürütülüyor. Mossad-Barzani ilişkileri de, İsrail'in Tahran'daki askeri ataşesi Yaakov Nimrodi aracılığı ile. Nimrodi'nin üstlendiği görev ilginç: Nimrodi, Sovyet silahlarının Barzani'nin eline geçmesinde rol oynuyor. (s.328-329)

Kitapta, Mossad'dan Kürtler'e her ay 50 bin dolar para verildiği ABD kaynaklarına dayanılarak açıklanıyor. (s.328) 70'li yıllardaki bu ilişkiler bugün (1993) sürüyor mu?

Barzani gizlice İsrail’e mi gitti?

Kitaba göre sürüyor: Baba Molla Mustafa Barzani ile kurulan ilişkiler, şimdi de oğul Mesud Barzani ile sürüyor. Mossad, Barzani'ye Avrupa kahvehanelerinde çekler vererek bu desteği sürdürüyor. Kitapta Mesud Barzani'nin İsrail'e gizlice giderek yardım istediği de yazılıyor. Bu ilişkiler sürüyor ve öyle anlaşılıyor ki daha da sürecek. Gizli yollarla sürecek, açık yollarla sürecek. İlgi belli, ilişki de belli…”

Uğur Mumcu, mezkûr yazısında Mossad'la Barzaniler arasındaki derin ilişkileri böyle açıklıyordu. İlginçtir ki Baba Barzani'nin o günkü Irak rejimine karşı ayaklanmasını ABD-İsrail-İran üçlüsü destekliyordu. Oğul Barzani'nin 1990'lı yıllardaki Irak rejimine karşı ayaklanmasını da ABD-İsrail ikilisi yine desteklerken üçüncü ülke olarak İran'ın yerine Türkiye desteklemek zorunda bırakılıyordu.

Demek ki, ABD-İsrail ikilisi Kürt devleti kurmakta kararlıydı. Kürtler'i Saddam'dan korumak sadece bahane idi. O günkü Barzani-ABD ilişkileri ABD Dışişleri Bakanı Yahudi Henry Kissinger, 1990'lı yıllardaki ABD-Barzani ilişkileri de yine her ikisi de Yahudi olan ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright ile yardımcısı Martin Indyk eliyle yürütülüyordu.

Yahudi Martin Indyk aynı zamanda ABD'nin tüm Ortadoğu politikalarının da mimarıydı. Barzani ailesi Yahudi kökenlidir. O süreçte önemli rol oynamış olan Barzani ekibinin üst düzey yöneticilerinin otuza yakını da başta Sami Abdurrahman olmak üzere Yahudi kökenlidir.

Körfez savaşı sürecinde ABD, Kuzey Irak'tan seçtiği yedi bin Kürt'ü Guam üssüne götürüp eğittikten sonra tekrar Kuzey Irak'a getirmişti. Bu yedi bin Kürt'ün hepsi Yahudi kökenliydi. Bugünkü Irak Kürt Bölgesel Yönetimi tümüyle bu Yahudi kökenli Kürtlerin hâkimiyetindedir.

  • Uğur Mumcu'nun yazısında yer alan Tahran'daki İsrail askeri ataşesi Nimrodi, meşhur AMAN ajanı Jaakov Nimrodi'dir. AMAN, İsrail Genelkurmay istihbaratıdır. Türkiye'deki J2'ye tekabül eder. Nimrodi emekli olduktan sonra başarılı bir işadamı olmuştu. 1990'lı yıllarda Türkiye'ye de gelip gidiyordu. Şimdi şu çok önemli bilgileri tekrar hatırlayalım:
  • 1983 yılında İsrail Dışişleri Bakanı İzak Şamir, Brüksel'deki basın toplantısında ne demişti: “Önce Türkiye'yi Kürdistan'ı işgal altında tutan ülkelerden bir olarak tanımlamış, sonra da Kürdistan'ı işgal altında tutan ülkeler laf dinlemedikleri için Kürt halkı bağımsızlığını kazanamıyor."

Peki, 1991 yılında İsrail Dışişleri Bakanı David Levy ne demişti: "Kuzey Irak'ta ayaklanan Kürtlere silah verilmelidir. Sadece gıda yardımı yapmak ancak tok karnına ölmelerini sağlar."

İsrail Parlamentosunda ne yazıyordu: "İsrail'in sınırları Nil'den Fırat'a kadardır."

İsrail Bayrağı da işte bunu ifade etmek için çizildi. Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi de işte bu sınırların içerisindedir. Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin kısa süre önce bastırmak için hazırladığı hatıra pullarında, Türkiye'nin Güneydoğu bölgesi de işte bu Büyük Kürdistan sınırları içerisinde gösterilmişti. İsrail'in istihbarat servisleri Mossad, Şin Bet/Şabak, AMAN işte bunları gerçekleştirmeye çalışıyorlar.

Cumhuriyet o yazısı sansürledi

Uğur'un yazılarını yazdığı Cumhuriyet gazetesi ölümünden sonra onun çok sayıda yazısını, onun köşesinde tekrar yayınlamış ama Mossad ve Barzani başlıklı yazısını tekrar yayınlamamıştı!

Biz de bu yazımızı o yazının son satırlarıyla bitirelim: “Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve Mossad'ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve Mossad antiemperyalist savaş yapıyorlar da dünya bu savaşın farkında mı değil?”

Uğur'un bu yazısını okuduktan sonra onu Mossad'ın öldürdüğünü anlamamak mümkün mü? Yaşasaydı acaba bu konuda daha neler yazardı?