İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın menajer Ayşe Barım hakkında sosyal medyada ortaya atılan iddialar üzerine re’sen başlattığı soruşturma, yıllarca fısıltı halinde konuşulan ancak kimsenin yüksek sesle dillendirmeye cesaret edemediği bir gerçeği ortaya çıkardı. Soruşturma 'çalışma hürriyetinin ihlali, kirli para aklama, tehdit, şantaj ve vergi kaçırma' iddialarıyla başladı ancak oyuncu piyasasından gelen itiraf ve ifşalar olayı magazin boyutundan çıkarıp, oyuncular üzerinden siyâsî ve ahlâkî yönlendirmelerle yapılan toplum mühendisliğine evirdi.

Toplum mühendisliğinin ve vurgunun adresi ise dizi, film ve reklamlara oyuncu temin eden, rol model olarak kullanılan oyunculara istedikleri mesajları verdirten menajerlik şirketleriydi. Astronomik rakamlar karşılığında hazırlanan ve yayına girdiği süre boyunca izlenme rekorları kıran televizyon dizilerinin çekimi sırasında bir dizi karanlık olayların yaşandığı, dizi oyuncularının ‘çete’ gibi çalışan menajerlik ajanslarının inisiyatifiyle çoğu zaman sektör dışına itildiği, aynı isimlerin tüm projelere yönlendirildiği iddia edildi.

Kulislerde fısıltı hâlinde konuşulan bu iddialara göre bazı dizi yapım şirketleri ile menajerlik şirketleri arasında adı konulmamış gizli bir anlaşma bulunuyordu. Anlaşmaya göre bir yapım şirketi, dizi çekmeye karar verdiği takdirde kendisiyle görünmez iplerle bağlı olan menajerlik şirketinin kapısını çalıyor, oyuncuları buradan temin ediyordu. Çeteleşme ve tekelleşme şikayetleri sosyal medyada paylaşılmaya başlayınca Rekabet Kurumu adı geçen 21 menajerlik şirketi hakkında soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında olayların suç dünyasıyla ilişkili olduğu iddiası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığını harekete geçirdi.

Kirli para aklama suçu var mi?

Savcılık bir yandan 21 menajerlik şirketini haksız rekabet yaptıkları iddiası ile inceleme altına alırken MASAK da devreye girerek milyon dolarlık para trafiğine mercek tuttu. Bu şirketler arasında en çok dikkati çeken ise Ayşe Barım’ın sahibi olduğu ID İletişim idi. Cumhuriyet savcılarının başlattığı inceleme sonucu Ayşe Barım hakkında yurtdışı yasağı getirilerek şirket hesap hareketleri incelemeye alındı.

Her gün bir oyuncu sosyal medya hesabından menajerlik şirketlerinin gazabına uğradığını, ekmeğinin elinden alındığını ileri sürdü. Menajerlik ajansları tarafından haksızlığa uğradıklarını dile getiren bazı oyuncular ise direkt savcılığa giderek ifade verdi ve şikayetçi oldu. Bu arada ‘kirli para aklamak ve vergi kaçırmak’ gibi suçlarla ilgili devreye giren Mâlî Suçlar Araştırma Komisyonu (Masak), milyon dolarların konuşulduğu dizi ödemeleriyle ilgili soruşturmasını derinleştirdi. Buna göre bazı şirketlerin vergilerini düşük gösterdiği, kirli para aklama sisteminde sıkça başvurulan Mail Order ve soğuk hesap gibi bankacılık hareketlerini kullanıp kullanmadıklarının araştırıldığı iddia edildi.

LGBT lobisinin tetikçileri

İddialar sadece para trafiğiyle ilgili değil, sinema ve film sektöründeki tekelleşme ve çeteleşmeyle ve de toplum mühendisliğiyle de ilgiliydi. Önceleri dost meclislerinde konuşulan konular savcılığın soruşturmasının ardından artık gün yüzüne çıkmış hatta siyasiler de bu konuyla ilgili bildiklerini anlatmaya başlamıştı. BBP Genel Başkanı Mustafa Destici bir açıklama yaparak, Ayşe Barım'ın sanat dünyasında kurduğu öne sürülen sisteme dikkat çekmişti.

Kendi yönettikleri ve kontrol ettikleri yayınların, dizilerin dışına çıkan sanatçılara, oyunculara iş verilmediğini iddia eden Destici, Barım'ın kendisine biat etmeyen sanatçıları sektörden uzaklaştırdığını dillendirmişti. Destici, Barım ile Netflix Türkiye'nin eski İçerik Direktörü Pelin Diştaş arasındaki ilişkiye de değinerek, "Uzunca bir süre bunlardan bir tanesi Netflix Türkiye içerik direktörlüğü yapmıştır. Birlikte çalışmışlardır" ifadelerini kullandı.

Destici, ikilinin "küresel LGBTİ lobisinin Türkiye tetikçileri" olduğu iddiasında da bulunmuştu. Bir başka iddia sahibi, kendisi de tanınan oyunculardan olan AK Parti Grup Başkanvekili Bahadır Yenişehirlioğlu idi. Yenişehirlioğlu’nun oyunculuk yaptığı dönemdeki şahitlikleri hâdisenin iç yüzünü deşifre etti.

Yenişehirlioğlu, "Bazı sanatçılarımızı ekranlarda çok görürsünüz. Ama bazı sanatçılarımızı ekranlarda hiç göremezsiniz. Aslında çok yeteneklidirler, ama bu oyuna ortak olmadıkları için yardakçılık yapmadıkları için yer bulamıyorlar. Kimsenin yardakçısı olmamak lazım. Bu zararlıdır. Sektörde LGBT ve eş cinsellik dayatması var. LGBT'ye, eşcinselliğe hizmet etmiyorsanız sanki aydın değilsiniz gibi davranılıyor. Bu mudur ülkeye katkı vermek?" dedi.

Yenişehirlioğlu ekrandaki bu tekelleşmenin en önemli gerekçesinin de para olduğunu söyledi.

İmza kampanyalarının arkasında onlar mi var?

İddialar sadece bunlarla sınırlı değil. Rekabet Kurumu tarafından inceleme altına alınan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılan 21 menajerlik ajansının dizi oyuncularını siyâsî olarak istedikleri gibi yönlendirdikleri ileri sürüldü. İktidara veya bir kuruma karşı yapılacak protesto gösterilerine imza kampanyaları ile katılan ünlülerin yönlendirildiği, hatta attıkları bazı tweetlerin bile içeriğinin ajanslar tarafından belirlendiği öne sürüldü. Bu yüzden bazı oyuncuların ağaç, çevre veya siyasetle ilgili yaptıkları açıklamaların gerçek düşünceleri olmadığı, oyuncuların bir kampanyanın parçası olduğu iddia edildi.

Reklam parasıyla gizli aşk

Genç yaşta şöhretin kapısını aralayan, milyon dolarlık dizilerde başrol oynayan, magazin programlarında lüks yaşamları ile gözleri kamaştıran karakterler mantar gibi türeyip sanat dünyasının efsane çınarlarının tacını dama attı. İddiaya göre bu rekabet adâletli bir ortamda yaşanmadı. Gücü eline geçiren menajerlik şirketleri, güçlü karakter iddiası ile baş oyuncu ünvanı verdirdikleri sanatçılarla kirli ilişkiler içerisine girdi. Haksız kazancın yanı sıra sapkın bazı iddialar da ünlü isimleri zan altında bırakmaya yetti.

ID İletişim’in sahibi Ayşe Barım’ın piyasadaki bazı ünlü isimleri tekeli altına aldığı, yapımcı firmaları köşeye sıkıştırdığı, sözleşme imzalattığı meşhur isimlerin yanına amatör isimleri de ekleyerek haksız rekabete yol açtığı iddia edildi. Adı sıkça gündeme gelen oyuncu Serenay Sarıkaya’nın meslektaşı Mert Demir ile sevgiliymiş gibi rol yapması karşılığında Ayşe Barım’dan 5 milyon dolar para aldığı konuşulmaya başlandı. İddia bununla da sınırlı değildi. İsmi henüz açıklanmayan bir işadamı bu sahte ilişki karşılığında Barım’a para vermis, Mert Demir’in meşhur edilmesini istemişti.

Soruşturma başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Serenay Sarıkaya’yı adâlet sarayına davet ederek şahit sıfatıyla ifadesine başvurdu. Sarıkaya’ya sorulan ikinci soru ise aslında soruşturmanın ciddiyetini ortaya koyuyordu “ Tehdit edildiniz mi?” Savcının elinde medyaya yansımayan ve gizli tutulan başka bilgiler var mıydı ? Bunu zaman bize gösterecek.