Mehmet Soykök: Tezgâhın öncülüğünü Aydınlık yaptı
Sivas davası sanıkları ne bir örgütle ne de bir liderle anılageldi. Tutuklananlar arasında Türkiye’deki tüm İslâmî kesimlerce tanınan şöhretli bir isim de yoktu. İslâmî birikimi, mahkemelerdeki izzetli tavrı ile en çok dikkatleri çeken isim ise Cafer Soykök oldu ve giderek Sivas davası sanıklarının sembol ismi hâline geldi. Kendisi içeride bedel öderken ailesi de dışarıda bedel ödemekteydi. İşyerleri yakıldı, duruşmalara katılan aile üyeleri darp edildiler. Oğlu Mehmet Soykök’le Sivas’ın ve Soykök ailesinin ödediği bedeli konuştuk.
Yakup Konuk
Mehmet Bey, siz Sivas davası sanıklarının en çok tanınan siması Cafer Soykök’ün oğlusunuz. Bize ‘Sivas Olayları’ denen hâdisenin aslını anlatır mısınız?
O dönemde her sene Banaz köyünde Pir Sultan Abdal Şenlikleri düzenleniyordu. Hiçbir Sivaslının da ne bundan ne de Alevî kardeşlerimizden rahatsızlık duyması gibi bir durum söz konusu değildi. Yani hiçbir husumet yoktu.
Vali Karabilgin’in bir yıl önceki katıldığı şenliğe hangi mantık ve gayeyle olduğu şaibeli şekilde Aziz Nesin’i davet etmesi, Alevilerle hiçbir ilgisi olmayan bu ateist şahsın İslâmî değerler ve Peygamber Efendimiz hakkında hakaretamiz ifadeler kullanması bir plan dâhilinde gerçekleşmişti. Halkımızın buna gösterdiği tepkiyi Alevîlere gösterilmiş bir tepki olarak görmek ise anlaşılması güç bir başka durumdur.
Selman Rüşti’nin yazdığı Şeytan Ayetleri kitabını tercüme edip yayınlayan Aziz Nesin’i Sivas’a davet etmeleri en evvel Alevilere yapılmış bir yanlış ve istismardı. Çünkü onlar orada açıkça kullanıldılar. Burada Alevilerle Sünnileri karşı karşıya getirmeye çalışan büyük bir tezgâh vardı. Alevî-Sünni meselesi Sivas’ta 93’ten sonra çıktı, biz hayatımızda hiçbir zaman bu tür ayrımlar yapmadık.
Kararlar Mahkemenin Bir Gün Öncesinin Tarihini Taşıyor
Siz aile olarak neler yaşadınız, babanızın tutuklanıp yargılanması nasıl gerçekleşti?
Babamı olaydan sonra pazartesi günü tutukladılar. 15-20 gün hiçbir haber alamadık kendisinden. Emniyette, çeşitli yerlerde farklı usullerle sorgulamalar yapılıyor. 124 sanık var, 4.5 ay hiçbir mahkemeye çıkarılmadan bekletildiler.
- Kararlar mahkemeden bir gün önce verilmişti, daktiloyla yazılmış ve bir gün öncesinin tarihini taşıyordu, daha sonra bunların düzeltildiği de anlaşılıyordu.
İstedikleri cezayı verebilmek için mahkemeyi Ankara’ya taşımaya karar verdiler. Hâlbuki Sivas’taki yetkili mahkemelerin yargılama yapması gerekirdi. Aksi halde en yakın yerdeki yetkili mahkemeye iletilmeleri gerekirken Ankara’ya davayı taşımaları zaten verilecek karar hakkında da fikir vermekteydi.
‘Yalancı Şahitler Babanı Gösteremedi’
Yargılama hızlı biçimde başladı ve birtakım cezalar verildi. Sonra da heyet değiştirildi. Yargıtay başsavcısı babamın tahliyesini uygun bulmuş olsa da bir süre sonra gözümün önünde babamın kalemini kırdılar. Babamın da diğer sanıkların da ifadeleri hiçbir biçimde dikkate alınmadı. Babamın ismini yalancı şahitlere ezberletmişlerdi, “Cafer Tayyar hangisi, göster!” dediklerinde babam yerine başka birini gösteren şahitlerdi bunlar ama bu ifadelere dayanarak babam idama mahkûm edildi. Polislerin ifadeleri de hep birbiriyle çelişiyordu, her aşamada usulsüzlük vardı ama karar alelacele bu şekilde verildi.
Medya İnsanları Galeyana Çalışıyordu
Tutuklu yakını olarak siz neler yaşadınız?
Olaylardan bir hafta sonra Tunceli nüfusuna kayıtlı bir kurumda çalışan teknisyen molotof atarak bizim işyerimizi yaktı, kaçtığı arabayı Ali Baba Mahallesi’ne bıraktı, araba bulundu fakat olay örtbas edilip kapatıldı.
O dönemin medyasında yaygaracı bir üslup vardı. “Otelde diri diri canlarımızı yaktılar” söylemi herkesin zihnine zorla kazınmak istendi. Birtakım kesimler galeyana getirilmek istendi. Bazı sözüm ona İslâmî kesimlerde de bu haberler hiç araştırılmadan yapılan propagandalara kananlar oldu. Biz otel etrafında yaşananları tasvip ediyor değiliz. Ancak günah keçisi olarak biz bedel ödedik.
- Mahkemeleri takip için sanık yakınlarından çok azı gidebildi. 3-4 kişi anca katılıyordu. Çünkü mahkemeler kuşatılmıştı, duruşmalara katılmak linç edilme tehlikesini göze almamızı gerektiriyordu. Nitekim bir defasında beni bu şekilde aralarına aldılar ve ciddi biçimde darp ettiler. Elbette ki bunun da hesabını soran olmadı. Sesimizi hiç duyuramadık. Konuşmak, meramımızı anlatmak istedik ama medya üzerindeki baskı buna imkân tanımadı.
Yeniden Yargılama Hakkı Verilmedi
Şu anki durum nedir, 28 Şubat yargısının mağdurlarına yeniden yargılanma hakkı tanınırken babanız ve diğer sanıklar bundan yararlanmadı mı?
Hayır, dosya yeniden açılmadı, yargılama yenilenmedi. 27 yıllık bu mağduriyet daha ne kadar devam edecek? Bu hükümetten çok ümitli idik, ümidimizi canlandıran beyanlar da gelmişti, mitinglerde “Hapiste yatanların hepsinin suçlu olduğuna inanmıyorum!” denilmişti ama devamı gelmedi. Mağduriyetlerin giderilmesi, suçluların gerçekten tespit edilmesi için gerekenler yapılmadı. Mahkûmlar farklı cezaevlerine dağıtılmış durumda, her biri yaşlı kimseler haline geldiler.
Sivas Katliamı Özel Harp’in İşiydi
Dosyanın yeniden açılması talebinizi neye dayandırıyorsunuz?
Mahkemede baştan beri karartmalar uygulandı.
Hâdiselerin içinde PKK katılımı olduğuna dair iddialar var, araştırılmadı. Bir Özel Harpçinin itirafları var, H.Ç. isminde, Fırat Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada çok ilginç şeyler söylüyordu. Olaydan iki gün evvel Sivas’a 11 kilometre mesafedeki kırsala helikopterle indiklerini, iki otobüs tarafından alınıp iki gruba ayrıldıklarını, halkın arasına karıştıklarını anlatıyordu.
- Valiliğin önündeki taşlamayı kendilerinin yaptığını, otele ilk taşı da kendilerinin attığını itiraf ediyordu. PKK kaynakları devletin gizli birimlerini, FETÖ’cüler PKK’yı sorumlu gösteriyor, ciddi bir bilgi kirliliği ve kargaşa var; bunun ceremesini de biz çektik, çekiyoruz.
‘Mevzinizi Terk Etmeyin, İrticaya Geçit Vermeyin’
Devlete karşı bir suç olarak tarif edildi Sivas davası. Devlet kimdir, Aziz Nesin midir? O gün oteldekilere telefon açıp da “Mevzinizi terk etmeyin, irticaya geçit vermeyin!” diyenler kimlerdi, amaçları neydi, sonuçlara baktıklarında amaçlarına ulaştıklarını düşünüyorlar mı? Sivas’a yazık ettiler, bu ülkeye yazık ettiler. Ölenler öldü, bizler de ölümden beter bir hayata mahkûm edildik.
Nesin’in Perinçek İddiası Araştırılmalı
Aziz Nesin’in oğlu Ahmet Nesin’in beyanları hakkında ne düşünüyorsunuz?
93 Temmuz’undan evvel Müslüman mahallesinde epeyce bir salyangoz sattılar zaten. Aydınlık gazetesi o zaman dergi olarak çıkıyordu ve Şeytan Ayetleri’ni tefrika halinde basıyordu. Aziz Nesin’in tercüme ettiği söyleniyordu. Ahmet Nesin’in açıklamaları elbette ki çok önemli, çok önemsiyoruz biz de. Çünkü o camiaya daha yakın olduğu için orada olan biteni o daha iyi bilir. Onlar bile Perinçek’in provokasyonuna uğradıklarını iddia ediyorlarsa bunlar araştırılmalıdır. Sivas hâdiselerini kimler tertipledi ise açığa çıkarılmalıdır. O gün insanları sokağa dökecek şekilde bir tertip yapıldı, günler, haftalar öncesinden yapılan planlı bir çalışma olduğu Ahmet Nesin’in beyanıyla kesinleşmiştir.
- Babam ve diğer mahkûmların yeniden yargılanmasıyla ilgili olarak da şöyle kritik bir durum var: Tutuklanmalarına esas delil sayılan şey polis ifadeleriydi. Şimdiki yasalara göre polis ifadeleri delil sayılmıyor. Kaldı ki bu dosyalarda aynı polisin şahısları farklı yerlerde gördüğüne dair çelişkili tespit tutanakları var. Dosya açıldığı zaman görülecektir ki, yargılamayı yeniden yapmayı gerektiren bir dünya delil ve husus var.
Asıl yargılanması gereken o zamanın brifingli yargı mensupları ve basın ayağı. Basın ayağında başı çeken Aydınlık gazetesi ve insanları kin ve nefret için kışkırtan medya organlarıdır. Burada bir tezgâh döndüyse bunun öncülüğünü yapan Aydınlık gazetesi olmuştur. Ben bunun böyle olduğuna inanıyorum. Bize ve Sivas’a bunu reva görenler bir an önce adalet karşısında hesap versin diyorum.