Libya'nın cesur kadınları Hafter'in hedefinde
Hanan el Ber’asi, Trablus’taki meşru hükümete kafa tutmaktan başka bir icraatı bulunmayanların ne türlü zorbalıklar yaptığını sosyal medya hesaplarından sürekli dile getiren, tarihe kayıt düşen biriydi. Korkusuz karakteriyle kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere ülkedeki tüm mazlumların sesi olmayı seçti. Bu uğurda Hafter zorbasına kafa tuttu, canını ortaya koydu.
Bugün Macron’u tam bir ikiyüzlü olarak ilan etmek istiyorum. Çünkü tek suçu Fransız Cumhurbaşkanı tarafından desteklenen bir kabadayı hakkında gerçekleri söylemek olan genç bir avukat, Libya sokaklarında güpegündüz canice öldürüldü. Hanan el Ber’asi, cesur bir genç kadın olarak dönek Hafter'in oğlu Saddam'ı eleştirmeye cesaret etti ve maalesef bunun bedelini hayatıyla ödemiş oldu.
Macron'un düştüğü duruma bakar mısınız? Alçakça bir hakaretten başka bir şeyi ifade etmeyen karikatürleri güya "ifade özgürlüğü" kapsamında görüyor, bunu bahane ederek Fransa’da yaşayan Müslümanlara hayatı zindan etmeye çalışıyor. Libya'da milyonlarca avro harcayıp beslediği kabadayı da, Macron’un bütün yaptıklarına tüy dikercesine ifade özgürlüğünü kullanmak isteyen bir kadın avukatı Bingazi sokaklarında kurşunlatıyor.
Hafter Libyası distopik bir coğrafya
Hanan el Ber’asi, ülkesinde "yolsuzluk yapan, eline geçen gücü kötüye kullanan ve insan hakları ihlalleri yapmaktan çekinmeyen" karanlık karakterlerin korkulu rüyasıydı. Cesur kimliğiyle bilinen bir insan hakları avukatıydı. Trajik ölümü bize Libya’da olan biteni net bir şekilde anlatıyor. Hafter rejimini eleştirmeye cesaret edenler, velev ki genç bir kadın bile olsa, eli kanlı katiller tarafından güpegündüz infaz ediliyor. Bütün bir Batı dünyası, Rusya’sı, Mısır’ın Sisisi ile Körfezin Arapları işte bu cinayetin emrini veren bir çeteciyi destekliyor. Bu çeteciye bakıp Libya adına bir nasıl bir gelecek hayal ediyorlarsa artık!
Hanan el Ber’asi, ülkesindeki yolsuzlukları ifşa etmeye çalışan vatansever bir kadındı.
Son günlerde sürekli Hafter’in oğlu Saddam’ın yaptıklarını anlatıyordu. Facebook ve diğer sosyal medya hesaplarından yapılanları bir bir ortaya koyuyordu. Bu yayınların üzerinden henüz 24 saat bile geçmemişti ki, kahpece işlenen bir suikastın kurbanı oldu.
Görgü şahirlerine göre suikastı işleyenler doğrudan Saddam Hafter’e bağlı çetenin adamları. Kaddafi devrileli beri şehrin en kötü güvenlik şartlarını yaşadığı söyleniyor. Bingazi'deki son suikast, şehrin nasıl karanlık günlerden geçtiğinin bir ispatı.
Delilleri ortadan kaldırdılar
Suikastın ardından 106 milis grubu isimli çetecilere ait silahlı adamlar, suikast mahalli olan Yirminci Cadde’de bulunan güvenlik kameralarını söküp gittiler. Maksatları elbette suikast hakkında delil toplamak değildi. Bu konuda Macron’un siyasi istikbaline bahse girilebilir, gerçek amaçları delilleri ortadan kaldırmaktan ibaretti.
Alın size bir garabet daha! Batılı hükümetlere bağlı büyükelçilikler, AB ve BM temsilcileri suikastı eleştiren açıklamalar yaptılar. İyi de, bu canileri siz desteklemiyor musunuz? Sizler olmasanız, Hafter Libya’da kaç saat ayakta kalabilir?
Timsah gözyaşı bunlar
Buyurun, ABD büyükelçiliği tarafından yayınlanan bildiri şöyle:
"Barışçıl aktivistlerin seslerinin susturulmasına müsamaha gösterilmemeli. ABD, kadınlar ve gençler başta olmak üzere tüm Libyalıların ülkenin geleceğinde söz sahibi olmalarını destekliyor.”
- Dostları gereken taziye mesajlarını yayınladıklarına göre Libya’daki Fransız Büyükelçiliği pekâlâ sessiz kalabilir hatta hiç böyle bir suikast işlenmemiş gibi davranabilir. Suikastlar, yargısız infazlar, insanları ortadan kaybettirmeler Macron’un canla başla arka çıktığı Hafter rejiminin alametifarikası oldu nasıl olsa...
Hanan el Ber’asi, Trablus’taki meşru hükümete kafa tutmaktan başka bir icraatı bulunmayanların ne türlü zorbalıklar yaptığını sosyal medya hesaplarından sürekli dile getiren, tarihe kayıt düşen biriydi. Korkusuz karakteriyle kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere ülkedeki tüm mazlumların sesi olmayı seçti. Bu uğurda Hafter zorbasına kafa tuttu, canını ortaya koydu.
Hanan ilk kurban değil
Maalesef Hafter’in kirlettiği topraklarda ilk kadın kurban Hanan değil. Başka bir cesur kadın, Siham Serkayve de 18 aydır ortalarda yok. Hafter’in ona ne yaptığı henüz muamma olsa da, muhtemelen kurşunlanıp bir kenara atılmış olabileceği söyleniyor.
Serkayve, 2014 yılında milletvekili seçilen bir psikolog. 17 Temmuz 2019'da Hafter'in çetecileri tarafından kaçırıldı. BM sadece “derin endişe” belirmek ve şu kuru sözleri söylemekle yetindi:
"Karar alma mevkilerinde bulunan kadınların seslerini susturmak asla tolere edilemez."
Peki, aradan geçen 18 ay boyunca ne yapmış da tolere etmemiş BM? Hafter’i kolundan tutup zindana mı tıkmış, yoksa Serkayve’nin serbest bırakılmasını mı sağlamış?
Cevap: Hiçbiri...
Açıkça ifade etmiş olayım. Libya'da konuşmaya cesaret eden ve Macron'un beslediği haydutlar tarafından susturulması muhtemel birçok kadın arkadaşım için korkuyorum.
Macron bir daha ifade özgürlüğü hakkında İslam dünyasına ders vermeye kalkarsa, Hanan el Ber’asi ve Siham Serkayve’yi hatırlatmak boynumuza borç olsun.