Kötülüğe hizmet ödülleri
Baba filminin başrol oyuncusu Marlon Brando "Hâlâ Hollywood'da bulunmamın tek nedeni parayı reddedecek ahlâkî cesaretimin olmayışıdır" şeklinde bir itiraf yapmakla kalmamış, bir cesaret daha gösterip Oscar ödülünü de reddetmişti. Buna rağmen ona ikinci kez Oscar ödülü vermeye yeltendiler. Lâkin bu kez de film endüstrisinin Amerika yerlilerine davranışını protesto etmek için ödülü almayı yine reddetti.
Marlon Brando, ‘Oscar, Nobel, Eurovision, Grammy, Emmy, Pulitzer, Cannes’ gibi şöhretli ödüllerin başarılı kimseleri ödüllendirmek için olmadığını bilmeyecek kadar saf değildi elbette. Belki de parayı sevdiğini söyleyen birinin bu ödül ve ödülle beraber verilecek parayı reddetmesi anlaşılır gibi gözükmese de ödül düzenine de bir başkaldırıdır onun yaptığı.
Bu sözde ödüllerin ardında hep özel bir vakıf yer alır. Bu tür işleri yapan benzeri vakıfların iki temel amacı vardır. İlk vergi kaçırmak, ikincisi ise güç devşirmek.
Zîra bilim, sanat, medya, ekonomi, siyaset gibi sahalarda güç sahibi olmak azımsanacak şey değil. Bu güç ile dilediğinizi çökertebilir, dilediğinizi de yüceltebilirsiniz. Bu ödüllerle birilerini yükseltip birilerine de diz çöktürebilirsiniz. Zaten oynanan tiyatro da bundan ibaret.
Orhan Pamuk gibi birine Nobel verilmesi gibi; hemen her sahada kimsenin dönüp yüzüne bakmayacağı, yaptığı işlerin ciddiyeti ve ahlâkî değeri olmayan kişilere bile sadece kendilerine hizmet etmeleri, emirlerinden çıkmamaları şartı ile ödül verirler. Böylece şöhret basamaklarını hızla tırmandırırlar. Onların arzuladığı ve olmanızı istedikleri kişiliğe sahip değilseniz ağzınızla kuş tutsanız sizi görmezler, ehemmiyet de vermezler. Şayet para kazanmak ve şöhretli olmak istiyorsanız sirk maymunluğuna ve soytarılığa da razı olmanız gerekir.
Bunca şeyin üstüne bu yıl Gazze meselesi nedeniyle ödüllerde sansür hat safhaya ulaştı. Her zaman olduğu gibi yine kendi adamlarına ödüller verdiler ama bazen ödül verdikleri kimseler ve davetliler beklenmedik tepkiler vererek organizasyon sahiplerine de beklentinin ötesinde şoklar yaşattılar.
“En iyi uluslararası film” dalında Oscar ödülünü alan; bir Nazi komutanı ve ailesinin günlük hayatını anlatan ‘The Zone of Interest’in yönetmeni Janothan Glazer’in teşekkür konuşması da Oscar töreninin şoku oldu. Konuşmasında ‘Gazze’ diyen ilk ve tek isim de oydu. Kendisi de Yahudi olan yönetmen Glazer, filminde Gazze katliamını olmasa da Gazze’de yaşananların bir benzeri hikayeyi anlatmıştı.
Glazer törende “Filmimiz, insanlıktan çıkarmanın en kötüsünün nereye varabileceğini gösteriyor. Şu anda burada Yahudiliklerinin ve Holokost’un, 7 Ekim kurbanları ya da Gazze’de devam eden saldırılar gibi pek çok masum insanın çatışmasına yol açan bir işgal tarafından gasp edilmesini reddeden insanlar olarak duruyoruz” diyerek sözde ödülleri verenleri şoke etti.
Sayfalarımızda bunların detaylarını göreceksiniz. Son olarak Fransa’da düzenlenen Cannes Film Festivali’nin 77’ncisinde de tüm engellemelere rağmen İsrail protestoları yaşandı. Filistin bayrağı olan ve karpuz dilimi olarak da şöhret bulan renklerden tam da karpuz dilimi çantalarla geldiler törene.
Üstelik Filistin’i hatırlatacak her şeyin yasak olduğunun bildirilmesine rağmen giysilerinde kullandıkları Filistin bayrağı ve karpuz motifleriyle âdeta insanlık dersi verdiler.
Daha önce de Gazze için ateşkes çağrısı yapan Oscar ödüllü Cate Blanchett’in, Filistin renklerinden oluşan kıyafetini Cannes kırmızı halısı ile birleştirerek Filistin bayrağı renklerini tamamlaması ise tüm dünyada gündem oldu ve sosyal medya ortamlarında milyonlarca paylaşım yapıldı.
Bella Hadid, Pascale Kann, Kani Kusruti, Leila Bekhti Jasmine Trinca, Guy Pearce, Asmae El Moudir da Filistin'e desteğini ifade eden ve bunu söz ve kıyafetlerine yansıtan isimlerden bazılarıydı. En sonunda festivalin jüri üyesi Gilles Porte da, kapanış etkinliğine karpuz dilimi şeklindeki rozeti ile katıldı.
İşte bütün bunlar, ödül kemiğine tenezzül etmeyen veya vicdanlarının sesini dinleyenlerin gösterdiği ve umutları yeşerten gelişmelerdi.
Magazin dünyasında bunlar olurken İran’ın Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı da helikopter kazasında öldüler. Kaza sonrasında İran’dan yansıyan kareler bir iç hesaplaşmanın göstergesi gibiydi. Peki, Reisi’nin ölümü kimin işine yarar? Mühim olan soru bu...
Zîra yaşlı Hamaney ölürse yerine kimin geçeceği sorusunun ilk cevabı Reisi idi. O devre dışı kaldığına göre sıra ikinci isim olan Hamaney’in oğlu Mücteba’da. Bunun bir anlamı var mı zaman gösterecek.
Bu sayıdan itibaren Tırsak Taci köşesinin çizeri olan usta karikatürist Ahmet Kesgin, farklı bir çalışma ile bizlerle birlikte olacak. İnşaallah beğenirsiniz.
Diğer taraftan biz Müslümanlar ve de kör ve sağır dünyaya rağmen Gazze direnişi devam ediyor. Yahudiler işgal ettiği topraklardan kaçacak yerler arıyor. Özellikle de ana vatanları Almanya’ya kaçanların sayısında muazzam bir artış gözleniyor. Biliyorlar artık Filistin’de eskisi gibi kalamayacaklar.
Yahudilik özel sayımızın çıktığını, mutlaka temin etmeniz gerektiğini ve özel sayıların abonelere gitmediğini hazırlatmak isteriz.
Gazzeli mazlumlar ve yeryüzünün diğer köşelerinde cihad eden tüm insanların ve yeni Müslüman olanların bayramı mübarek ola.
Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay...