‘Kime ne kardeşim, isteyen istediği fiyata satar’
Meğerse bu işler başlıktaki gibi olmuyormuş. Geçtiğimiz ay İtalyan yetkililer, lüks tüketim markaları Dior ve Armani’nin binlerce dolara sattığı ürünleri ‘üç kuruşa’ ürettirdiğini fark etti. Üstelik bu mallar, kaçak yollarla İtalya’ya getirilen ve kölelik koşullarında çalıştırılan göçmenlere saati 2 dolara yaptırılıyordu. Dior ve Armani hemen ‘Biz de fason ürettiriyoruz, hiçbir şeyden haberimiz yok’ dedi. Ama ne savcılar bu numarayı yedi ne de bir Allah’ın kulu çıkıp ‘Kime ne kardeşim, isteyen istediği fiyata satar’ dedi. Öyle olunca da ibret alabilenler için ders gibi bir yargı ve maliye hikayesi çıktı.
İtalyan polisi geçtiğimiz ay İtalya’nın farklı şehirlerinde izbe atölyelere baskınlar düzenledi. Baskınların nedeni, bu atölyelerde kaçak işçilerin kölelik sistemiyle çalıştırıldığı ihbarıydı. Fakat yapılan baskınlarda bu merdiven altı atölyelerde dünyanın en tanınmış iki lüks markasının ürünlerinin üretildiği belirlendi. Hem de öyle korsan ya da kopya ürün değil, bildiğimiz en lüks mağazalarda satılan orijinal ürünler.
Bunun üzerine bir açıklama yapan yetkililer, Dior mağazalarında yaklaşık 2.780 dolara satılan bir çantanın firmaya maliyetinin sadece 57 dolar olduğunu, bir diğer baskın yiyen Armani markasının ise 2000 dolarlık çantayı 270 dolara ürettiğini ifşa etti.
Saati 2 dolara köle
İtalyan polisinin ifşa ettiği tek gerçek bu fahiş fiyatlama değildi. Armani ve Dior’un binlerce dolarlık lüks ürünleri, Çin ve Asya’dan getirilen kaçak göçmenlere merdiven altı atölyelerde yaptırılıyordu. Saati 2 dolara günde yaklaşık 12 saat çalıştırılan işçiler, kurulan çark belli olmasın diye sadece gece çalıştırılıyor, gündüzleri de kafes tarzı yatakhanelerde saklanarak dinlendiriliyordu.
İpin ucunu yakalayan İtalyan yetkililer, bu çarkın sistemini çözmek için önce Armani ve Dior’un İtalya ayağına kayyum atadı. Ve elbette onlardan bu konuda bir açıklama istedi. İki lüks markadan açıklama adı altında Türkiye için çok tanıdık bir senaryo geldi: “Biz fason ürettiriyoruz, taşeronların ne yaptığından haberimiz yok.”
- İtalyan polisi bizdeki gibi ‘ben yakaladım, gerisi yargının sorunu’ demedi
- Yargı bu karmaşık çarkı ‘isteyen gitsin itiraz etsin’ diyerek başından savmadı.
- İtalyan mâlî yetkililer ise ‘isteyen istediği fiyata satar kardeşim’ demeyi aklına bile getirmedi ve sistemi en küçük çarka ulaşana kadar takip etti.
Şeytânî çark
Ortaya çıkan çark şöyle kurulmuştu: Armani, 2000 dolara sattığı çantayı, GA Operations isimli bir firmaya ürettiriyordu. Ancak GA Operations, aslında hiçbir üretim tesisi olmayan paravan bir aracıydı. Ve Armani’ye sattığı çantaları üretmesi için başka bir taşeron firmayla anlaşmıştı. Fakat onun anlaştığı taşeron firmanın da atölyesi falan yoktu. Bu yüzden onlar da İtalya’da yasadışı çalışan iki Çinli firmayla anlaşmıştı. İşte atölyesi olan ve işçileri köle gibi çalıştıranlar bu Çinli firmalardı.
Yani yakalanana kadar sistem çok iyi işletilmişti. Lüks markalar ellerini iğne, iplik, kaçak göçmen ve kanlı paraya değdirmeden mükemmel bir köle sistemi kurmuştu.
Pastanın büyük dilimi yine büyüklere
İtalyan yetkililer bu çarkı ortaya çıkarırken kimin bu çarktan ne kazandığını da ortaya koydu. Buna göre;
- Armani, 2000 dolara sattığı ürün için GA Operations firmasına 270 dolar veriyordu.
- GA ise bu çantaları aldığı taşeron firmaya çanta başına 100 dolar ödüyordu.
Taşeron firmanın da üretim tesisi olmadığından onlar da çantaları Çinlilere fason ürettiriyordu ve iddialara göre bir çantanın maliyeti onlara 50 doların daha altında geliyordu. O fasoncu da 50 dolara sattığı çantaları saati 2 dolara ürettirebiliyordu. Yani 2 dolar alan işçi ve çantaya 2000 dolar ödeyen zenginler hariç herkes bu işten kârlı çıkıyordu.
Armani bir açıklama yaparak GA Operations’u suçladı: “Tedarik zincirindeki suistimalleri en aza indirmek onun göreviydi” dedi. GA Operations, taşeron firmayı suçladı ve “Bizi de kandırdılar ama polisle iş birliği yapmak istiyoruz” dedi. Taşeron firma ve fason üretici ise açıklama yapmaya fırsat bulamadı. İtalyan yetkililer olaydaki herkesi aynı soruşturmaya dâhil etti. Armani ve Dior’a kayyum atandı. GA Operations’ın tüm operasyonları 1 yıl süreyle devlet kontrolüne alındı. Taşeron ve fason firmalar kapatıldı ve Çinli köleler de sınır dışı edilmek üzere toplama merkezine götürüldü.
İtalyan yetkililer de bir tuhaf
Türkiye’de yapılan böyle bir operasyonun ardından ‘soruşturma başlatıldı’ haberlerini okumak ve ardından o soruşturma hakkında bir daha tek kelime duymamak vaka-i âdiyedendir. Ama haber İtalya’dan geldiği için durum da öyle olmadı. İtalyan yetkililer bu baskından 3 hafta sonra soruşturmada yeni bir sayfa açtı.
Dior ve Armani’nin bu işten kolayca sıyrılmasını engellemek isteyen İtalyan makamları, ellerindeki en büyük gücü yani ‘tüketiciyi koruma’ silahını kullanarak iki büyük markayı köşeye sıkıştırdı. Açılan yeni soruşturmada İtalyan yetkililer bu iki lüks markanın ürünlerini satmak için yaptıkları reklamlara dikkat çekti. Bu reklamlarda genel olarak ‘huzur dolu butik bir atölyede, tecrübeli zanaatkârların tüm tecrübelerini kullanıp, tüm hünerlerini sergileyip, her bir ürünü sevgilerini de katarak ürettiği” vurgulanıyordu. İtalyan yetkililer, saati 2 dolara çalışan Çinli göçmenlerin bu reklamlardaki adamlara benzemediğini ve bunun da ‘tüketiciyi yanıltmak’ anlamına geldiğini söyleyerek iki firma için çok büyük para cezalarıyla bitecek bir süreci daha başlatmış oldu.
Elbette soruşturma burada bitmeyecek. İtalyanlar bu soruşturmayı sonuna kadar götürecek ve işin garibi soruşturmanın her aşamasında halka bilgi verecek. Birileri ‘Kime ne kardeşim, isteyen istediği fiyata satar’ demedikçe Avrupa’dan bu tür baskın haberleri gelmeye ve biz de gıptayla izlemeye devam edeceğiz.