Kelepir arsa ve komisyon adamı

Kelepir arsa ve komisyon adamı.
Kelepir arsa ve komisyon adamı.

ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray’a gelir gelmez söz verdiği gibi Amerika’yı ‘tekrar’ ‘büyük yapmak’ için çalışmalara başladı. Bunun için de en iyi bildiği yerden yani kelepir arsalar için pazarlığa başladı. Danimarka’yı tehdit ederek Grönland’ı istedi, Kanada Başbakanı’na reddedemeyeceği bir teklif götürdü. Meksika’yı arka bahçesindeki göçmenlere karşı bekçi köpeği yaptı. Gazze’yi rivieraya, Ukrayna’yı maden çukuruna çevireceğini açıkladı. Çin’e açıkça ekonomi savaşı açtı. Panama Kanalı’nı yeniden alacaklarını duyurdu. 80 yıldır arkasını kolladığı Avrupa’ya, “haracınızı ödemezseniz Rusya’ya yem olursunuz” dedi. Başkanlığının ilk 30 günü, sabah sokağa çıktığında her önüne gelene bulaşan mahalle kabadayısı gibi davrandı. Ve her adımında ABD’nin karşısında durabilecek bir güç olmadığını bir kez daha gördü.

Meksika ile ABD arasındaki gerilim, Trump’ın ilk başkanlık döneminde başlamıştı. Meksika sınırına sınır duvarı örmeye başlayan Trump, göçmenlerle savaşına o zamanlar başlamıştı. Ama ikinci başkanlık dönemine daha hızlı girdi. Güney sınırında ulusal acil durum ilan ederek, ICE yani Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Teşkilatı’na tam yetki verdi. 11 Eylül saldırılarının ardından 2003 yılında ABD Başkanı Bush tarafından Müslüman ‘avlamak’ için kurulan ICE, bu kez tüm göçmenlerin peşine düştü. Kaçak Türkler için bile alarm zilleri çalarken bu uygulamadan en çok Meksika etkilendi. Trump, zincirlere bağlanmış Latin göçmenleri kargo uçaklarına bindirip ülkelerine gönderdi.

Meksika ile ABD arasındaki gerilim, Trump’ın ilk başkanlık döneminde başlamıştı. Meksika sınırına sınır duvarı örmeye başlayan Trump, göçmenlerle savaşına o zamanlar başlamıştı. Ama ikinci başkanlık dönemine daha hızlı girdi. Güney sınırında ulusal acil durum ilan ederek, ICE yani Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Teşkilatı’na tam yetki verdi.
Meksika ile ABD arasındaki gerilim, Trump’ın ilk başkanlık döneminde başlamıştı. Meksika sınırına sınır duvarı örmeye başlayan Trump, göçmenlerle savaşına o zamanlar başlamıştı. Ama ikinci başkanlık dönemine daha hızlı girdi. Güney sınırında ulusal acil durum ilan ederek, ICE yani Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Teşkilatı’na tam yetki verdi.

Meksika sınırına yığdığı 10 bin askerle fiilen savaş hazırlığı yapan Trump, bununla da yetinmedi. Meksika’ya %25 ek gümrük vergisi açıklayarak bir de ekonomik savaş başlattı. Meksika Körfezi’nin adını ‘Amerika Körfezi’ olarak değiştirdi. Bu kararla aslında Amerika kıtasının coğrafi haritasını değiştirmiş oldu. İstediklerinin sonu gelmeyecekmiş gibi duran Trump, bir akşam Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum ile "dostane bir sohbet" gerçekleştirdi. Ve bu ülkeye uygulanacak gümrük vergilerinin ertelendiğini duyurdu. Meksika’nın sınıra 10 bin asker göndermesi ve mülteciler konusunda verdiği bazı tavizler sonucu da sınırdaki savaş halini yumuşattı. Ama ne göçmen politikasından ne de Meksika’yı ekonomik olarak taciz etmekten vazgeçmedi.

Kanada, Büyük Britanya’nın bir eyaleti olarak hayatına devam ederken, Trump’ın yaptığı reddedilemeyecek bir teklifle sarsıldı. Trump, Kanada’yı ABD’nin 51. Eyaleti yapacağını açıkladı. Kanada Başbakanı Trudeau, bu açıklamaya çok sert tepki gösterdi. Trump’ın cevabı ise Kanada’ya %25 gümrük vergisi getirmek oldu. Kanada’nın her itirazında Trump daha fazlasını istedi. O istedikçe ülkede milliyetçilik akımları yükseldi.

Aslında Trump, Trudeau’ya terfi teklif ediyordu. Kanada, İngiltere Kralını temsilen Kanada’da görev yapan bir Genel Vali tarafından yönetiliyor. Vali, Başbakanlar tarafından tavsiye ediliyor ve Kral tarafından atanıyor. Kanada Başbakanları, tavsiye ettikleri bu valilerin altında çalışıyor. Çünkü başbakanlar, kendi tavsiye ettikleri bu valiler tarafından seçim sonuçlarına bakılarak atanıyor. Yani aslında Trump, Trudeau’ya ‘başbakanlıktan valiliğe düşürmeyi’ değil, ‘başbakanlıktan valiliğe yükseltmeyi’ teklif ediyordu.

Kurulu düzenini bozmak istemeyen Trudeau teklifi reddetti ama %25’lik vergilerin devreye girmesine bir gün kala Trump’la acil bir telefon görüşmesi yaptı. Bu görüşmedeki pazarlık sonucu Trump gümrük vergilerini erteledi.

Ama Trump eyalet konusundan vazgeçmedi. ABD ve Kanada arasında oynanan buz hokeyi maçı öncesinde “Belki çok yakında değerli ve çok önemli 51’inci eyaletimiz olacak Kanada karşısında takımımıza zafer diliyorum” dedi. Kanada ise cevap olarak maç öncesi okunan milli marşındaki ‘vatan hepimizin’ ifadesini ‘yalnızca bizim’ olarak değiştirdi. Neticede maçı Kanada 3-2 kazanarak 4. Uluslar turnuvasında şampiyon oldu. Ama bir sonraki turnuvada ulus olarak oynayıp oynamayacaklarını onlar da bilmiyor.

Çin, Meksika ve Kanada ile birlikte ABD’nin en büyük üç ticaret ortağından biri. Ve göreve gelir gelmez ek gümrük vergisi getirdiği üçüncü ülke.
Çin, Meksika ve Kanada ile birlikte ABD’nin en büyük üç ticaret ortağından biri. Ve göreve gelir gelmez ek gümrük vergisi getirdiği üçüncü ülke.

Çin, Meksika ve Kanada ile birlikte ABD’nin en büyük üç ticaret ortağından biri. Ve göreve gelir gelmez ek gümrük vergisi getirdiği üçüncü ülke. Ama Çin, Meksika ve Kanada gibi vergilerin yürürlüğe girmesinden bir gün önce Trump’la telefonda pazarlık etmedi. Hatta vergi konusunda çok sert açıklamalar da yapmadı. Ama %10’luk gümrük vergisi uygulaması başladıktan hemen sonra ABD'den aldığı ham petrol ve otomobiller de dâhil pek çok ürüne %10-15 oranında misilleme gümrük vergisi uygulayacağını duyurdu.

Trump ise buna “Ulusal Güvenlik Başkanlık Muhtırası” ile karşılık verdi. Muhtırada Çin açıkça ‘düşman’ olarak adlandırıldı ve şöyle denildi: “Bu muhtıra, ABD’nin ulusal güvenlik çıkarlarını, özellikle Çin Halk Cumhuriyeti gibi yabancı düşmanların oluşturduğu tehditlerden korurken, yabancı yatırımı teşvik etmeyi amaçlamaktadır.”

Çin’in ABD’nin 27 eyaletinde toplam 350.000 dönümden fazla tarım arazisine sahip olduğu belirtilen muhtırada “ABD, Çin gibi yabancı rakiplerinin kendi sermayesini, teknolojisini ve bilgisini sömürmesini engellemek için yeni kurallar koyacak ve yalnızca Amerikan çıkarlarına hizmet eden yatırımlara izin verecek” denildi.

Çin, Trump’ın sürekli pazarlık yapılacak yeni krizler çıkarması ve çıkaramadığında da yeni krizler denemesi karşısında şimdilik sakinliğini koruyor. Ama Çin’in de İran gibi kâğıttan bir kaplan olup olmadığı yakında anlaşılacak. Zira Trump tam da bunu anlamak için Çin’i acımasızca dürtüyor.

Grönland, Trump’ın almak için kafaya taktığı kelepir arsalar listesinin başında yer alıyor. Henüz yemin edip göreve başlamadan önce Danimarka’ya bağlı olan Grönland’ı almak istediğini söylemişti. Göreve gelince de iddiasını resmileştirdi ve Danimarka’ya Grönland’a karşılık farklı teklifler götürdü. Bunlar arasında buzla kaplı adaya asker çıkarmak da vardı.

Trump’ın Grönland aşkının farklı nedenleri var. Adanın yeraltı zenginlikleri Trump’ın iştahını kabartıyor. Rusya’nın Kuzey Kutbundaki askeri çalışmaları da Trump’ı önlem almaya itiyor. Sonuçta Trump Amerika’yı yeniden büyük yapmak istiyor. Ama bu sadece ideolojik bir büyüklük değil. Trump, toprak olarak da ‘büyük’ olmayı kast ediyor.

Danimarka Krallığı çatısı altındaki otonom bölgelerden biri olan Grönland, bağlı olduğu Danimarka'ya 2 bin 900 kilometre uzaklıkta bulunuyor. ABD sınırlarına uzaklığı ise sadece 20 kilometre. Tabii Kanada’yı 51. Eyalet olarak kabul edersek.

Trump’ın kafasındaki plan işler ve Kanada ile Grönland da sınırların içine katılırsa, güneyde Meksika Körfezi’nden (Trump’a göre Amerika Körfezi) kuzeyde kutup dairesine kadar ABD doğal sınırlarına ulaşmış oluyor. Ve İzlanda üzerinden Avrupa’yla arasında sadece 300 kilometre mesafe kalıyor.

Trump, bu savaşa ABD’nin çıkarları ekseninde baktığını hep tekrarladı. ABD vatandaşlarının vergilerinin ‘diktatör Zelenski’ye akmasından bıktığını söyledi ve ‘göreve gelince bu savaşı bitireceğim’ dedi.
Trump, bu savaşa ABD’nin çıkarları ekseninde baktığını hep tekrarladı. ABD vatandaşlarının vergilerinin ‘diktatör Zelenski’ye akmasından bıktığını söyledi ve ‘göreve gelince bu savaşı bitireceğim’ dedi.

Ukrayna, Trump’ın hiçbir zaman umurunda olmadı. Zaten Rusya-Ukrayna savaşı da Trump’ın ilk başkanlık döneminden sonra başladı. Trump, bu savaşa ABD’nin çıkarları ekseninde baktığını hep tekrarladı. ABD vatandaşlarının vergilerinin ‘diktatör Zelenski’ye akmasından bıktığını söyledi ve ‘göreve gelince bu savaşı bitireceğim’ dedi.

Göreve gelince de sadece Rusya’yı muhatap alarak barış görüşmelerine başladı. Ama Suudi Arabistan’daki görüşmeler öncesinde Ukrayna ile pazarlığı olabilecek en üst seviyeden açtı. Zelenski’ye bir teklif götüren Trump, “ABD'nin Ukrayna’ya desteğinin sürmesi karşılığında Ukrayna topraklarındaki nadir toprak elementlerinin yarısını” istedi. Zelenski bu teklifi reddedince de Rusya ile masaya oturdu.

Trump, Ukrayna meselesini hem AB hem de Rusya’ya karşı koz olarak kullanıyor. Kim daha çok verirse, ABD’nin gücünü satın alabilecek. Ukrayna ise bu denklemin hiçbir yerinde bulunmuyor. Çünkü Ukrayna, Trump’ın hiçbir zaman umurunda olmadı.

Avrupa Birliği, İkinci Dünya Savaşından beri devam eden ABD korumasını ilk defa arkasında hissedemiyor. Çünkü Trump, AB’yi Amerikalıların sırtında bir yük olarak görüyor ve böyle olunca da aklına tek bir şey geliyor: Bu durumu paraya çevirmek.

İlk başkanlık döneminde başta AB ülkeleri olmak üzere tüm NATO ülkelerine ‘savunma harcamalarınızı artırın’ tavsiyesinde bulunan Trump, ustalığa erdiği ikinci başkanlık döneminde tavsiyeleri bir kenara bıraktı. Ve doğrudan icraata geçti. AB’nin üstündeki koruma kalkanını kaldırarak, Avrupa’yı ‘savunma harcaması yapmak’ zorunda bıraktı.

Avrupa Birliği, İkinci Dünya Savaşından beri devam eden ABD korumasını ilk defa arkasında hissedemiyor. Çünkü Trump, AB’yi Amerikalıların sırtında bir yük olarak görüyor ve böyle olunca da aklına tek bir şey geliyor: Bu durumu paraya çevirmek.
Avrupa Birliği, İkinci Dünya Savaşından beri devam eden ABD korumasını ilk defa arkasında hissedemiyor. Çünkü Trump, AB’yi Amerikalıların sırtında bir yük olarak görüyor ve böyle olunca da aklına tek bir şey geliyor: Bu durumu paraya çevirmek.

Ama 80 yıldır sırtını ABD’ye yaslayan Avrupa’nın kendini nasıl savunacağı hakkında hiçbir fikri yok. Trump, bir AB toprağı olan Grönland’ı istediğinde Avrupa Birliği’nin lokomotifi olan Almanya’nın aklına sadece “NATO üyeleri Grönland’a askeri desteğini artırsın” demek geldi. Oysa NATO’nun ABD demek olduğunu Almanya da biliyor ama şimdilik akıllarına başka bir ‘savunma’ gelmiyor.

Muhtemel bir Rusya saldırısında AB’nin güvendiği tek şey de yine Avrupa’daki ABD üsleri. Trump ise bu üslerdeki asker sayısını azaltacağını ve bazı üsleri kapatacağını açıkladı.

Panama Kanalı, aslında sadece Kuzey ve Güney Amerika kıtalarını ayırmıyor. Aynı zamanda Batı ve Doğu ABD’ni de deniz yoluyla birleştiriyor. 1914 yılında yine ABD tarafından yapılan kanalı, Amerikan gemilerinin ücret ödeyerek kullanmasını Trump ‘kazıklanıyoruz’ diyerek eleştiriyor. Ve 1999’a kadar hâkim oldukları Panama Kanalı’nın kendilerine iade edilmesini istiyor.

 İşte Panama Kanalı, bu yeni ülkenin kanal yapma ve kullanma hakkını ABD’ye vermeyi kabul etmesiyle başladı.
İşte Panama Kanalı, bu yeni ülkenin kanal yapma ve kullanma hakkını ABD’ye vermeyi kabul etmesiyle başladı.

Trump’ın Panama kanalını istemesi, ABD’nin küstahlık ve aç gözlülük konusunda hangi seviyede olduğunu da gösteriyor. ABD bu kanalı açmak için 1903’te Kolombiya’ya bir servet teklif etmiş ama Kolombiya topraklarını satmayı reddetmişti. Ne tesadüf ki Kolombiya uzun zamandır iç savaş halindeydi ve Panama bölgesi Kolombiya’dan ayrılmak istediğini söyleyerek ABD’den yardım istedi. İşte Panama Kanalı, bu yeni ülkenin kanal yapma ve kullanma hakkını ABD’ye vermeyi kabul etmesiyle başladı. 1999 yılı Panamalılar için sömürü devrinin bitişi oldu. Trump ise bu yılı “Panama Kanalı’nın ABD’den çalındığı yıl” olarak görüyor.

Trump, Gazze’de soykırımdan kurtulan 1.7 milyon insanı, Mısır ve Ürdün’e sürme karşılında Gazze’nin tamamını istedi.
Trump, Gazze’de soykırımdan kurtulan 1.7 milyon insanı, Mısır ve Ürdün’e sürme karşılında Gazze’nin tamamını istedi.

Gazze soykırımında da büyük bir ticârî fırsat gören Trump, bölgede etnik temizlik görevini devraldı. Bunun için kafasında bir bedel de biçti. Trump, Gazze’de soykırımdan kurtulan 1.7 milyon insanı, Mısır ve Ürdün’e sürme karşılında Gazze’nin tamamını istedi. Bu talebi reddedilemez hâle getirmek için de emlakçı zekâsını kullandı. Trump, Gazze’de etnik temizlik yapıldıktan sonra Gazze’yi “Ortadoğu’nun rivierası” yapacağını ilan etti. Riviera kelimesini de özellikle kullandı. ABD’nin batı sahilerindeki Los Angeles’te bulunan Amerikan Rivierası, milyarderlerin ultra lüks hayatlarını yaşadığı bölge olarak biliniyor.

Şimdilik hiçbiri Trump’ın planına destek vermese de Gazze’de böyle bir ‘milyarder mahallesi’ kurulması karşısında ağzının suyu akmayacak bir Arap lider bulunmadığını en iyi Trump biliyor.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım