Kazakistan’da neler oldu, neleri gözden kaçırdık?

Kazkistan'da 30 yıldır değişmeyen sistem; insanların sokağa çıkmasına neden oldu.
Kazkistan'da 30 yıldır değişmeyen sistem; insanların sokağa çıkmasına neden oldu.

Kazakistan KGAÖ üyesi olduğu için Türkiye’nin hareket alanı sınırlıydı. Ankara’nın aktif Türk dünyası hedefi varsa, elinde tek kozu var. Türkiye diğer Türk devletlerine gelebilecek tehlikeleri ancak bu yolla önleyebilir. Bölgede tüm baskılara rağmen halen tarafsızlığını koruyan Özbekistan var. Türkiye’nin çok geç olmadan Özbekistan ile güvenlik anlaşması yapması gerekiyor. Taşkent ile Ankara güvenlik anlaşması yapar ve Özbekistan’a 5 bin Türk askeri yerleşirse bu önemli bir adım olur. Neden Özbekistan? Çünkü Özbekistan Kazakistan ve Kırgızistan gibi KGAÖ’ye üye değil. Tıpkı Azerbaycan gibi topraklarında Rus askeri barındırmıyor. Ankara ile de yakın temasta. KGAÖ toplantısında hedef gösterilmesi boşuna değil yani.

Kazakistan haftalardır tüm dünyanın gündemindeydi. Ülkedeki refah düzeyinin düşüklüğü, gelir eşitsizliği, sermayenin sadece belirli grupların elinde tutulması, 30 yıldır değişmeyen sistem; insanların sokağa çıkmasına neden oldu.

Halk 30 yıl boyunca sömürüldü

Hükümetin ilk 48 saatte insanların taleplerini yerine getirmemesi halk ayaklanmasının ülke çapına yayılmasına neden oldu. İnsanlar artık sistemin tamamen değişmesini talep ediyordu. Çünkü halk 30 yıl boyunca âdeta sömürüldü. Devletin üç temel unsuru olan yasama, yürütme ve yargı tamamen tek kişiye hizmet etti. Doğal kaynaklardan akan paralar halka damlatılmadan doğrudan sermaye sahiplerinin cebine gitti. Bu durum halk tabanından gelen dip dalganın oluşmasında haklı neden oluşturdu.

Silahlı provokotörleri kim sahaya sürdü?

Rus askeri.
Rus askeri.

Ancak protestolar belirli bir zaman sonra boyutunu ve amacını değiştirdi. Barışçıl bir şekilde sokağa çıkan insanların arasında provokatör, radikal gruplar görünmeye başladı. Şehirlerde silahların patlaması, dükkânların yağmalanması, hükümet binalarının yakılması ve en önemlisi de insanların öldürülmesi… Bütün bunların sonucunda olaylar kontrolden çıktı. Ancak yine önemli bir nokta: Ülkenin en iyi korunması gereken Milli Güvenlik Komitesi binası bile yağmalanmaya açık bir şekilde bırakılmıştı. Buna benzer cevabı bulunamamış çok hâdise var.

Hükümet geri adımlar atmaya başlasa da artık bir şey ifade etmiyordu. Barışçıl şekilde sokağa çıkan insanlar olayın farklı bir boyuta ulaştığını anlamıştı. Olay amacından çok saptırıldı. Sonunda Rusya’nın liderliğindeki KGAÖ, cumhurbaşkanının daveti ile Kazakistan’a çağırıldı. Böylece durum kontrol altına alındı. En azından böyle gösterildi.

Kısacası, Kazakistan’da olaylar Orta Asya’yı jeopolitik mücadelenin yuvası haline getiriyor.

KGAÖ Rusya demek

KGAÖ ‘barış gücü’ altında ülkeye girerek Rusya tartışmasız bölgedeki ağırlığını tekrar göstermiş oldu. Bölgedeki güvenliğin Rusya’dan sorulacağını da tekrar hatırlattı. KGAÖ’ye üye devletlerin listesine bakalım. Rusya ile tam entegrasyon içinde bulunan Belarus, varoluşuyla Rusya’ya bağlı Ermenistan. Ekonomik ve güvenlik konusunda yine Rusya’ya bağlı Tacikistan ve Kırgızistan var. Diğer taraftan Batı ile entegrasyonu savunan ancak yine Rusya’nın lokomotifine bağlı Kazakistan var.

2 gün içinde nasıl gelebildi?

Kısacası Rusya çıkarlarına çalışan ve güdümünde bulunan örgüt. Daha önce hiçbir ülkeye ‘barış gücü’ göndermemiş KGAÖ’nün kısa sürede asker hazırlayıp, Kazakistan’a 2 gün içerisinde tam teçhizat gelmesi akla çok soru işaretlerini getirdi. Kazakistan coğrafi konumu itibariyle dünyanın en gözde yerlerinden biri. Kendi başına bırakılmayacak kadar zengin ve önemli. Asya’yı Avrupa’ya bağlayan en uzun güzergâh ve Çin’in dünyaya açılan kapılarından biri. Hazar koridoru üzerinden Türkiye ve Avrupa ile doğrudan enerji hammaddesi ticareti açısından heyecan verici bir kaynak. Sadece bununla sınırlı değil, tüm nükleer güçlerin vazgeçilmezi uranyum üretimi konusunda lider ülkelerden biri.

Moskova çok rahatsızdı

Rusya’nın ise eski alan hâkimiyetini kimselere kaptırmaması hayâtî ehemmiyet arz ediyor.

  • Kazakistan’ın önemi gitgide artarken Rusya’nın buradan yeterince pay alamaması Moskova tarafından hoşnutsuzlukla karşılanıyordu. Eskiden Sovyetler Birliğinde olup, sonradan Rusya’dan bağımsız gelişmeye çalışan her ülke Moskova’yı karşısında bulur. Kazakistan’ın Latin alfabesine geçişi, Kazak dilinin öneminin artması, demografik yapısındaki değişim gibi reformları Moskova’yı rahatsız ediyordu.

Moskova’nın Astana (Nursultan) ile temel sorunu ise meselenin diğer bir boyutu. Kazakistan, Rusya ile 4 Orta Asya ülkesi arasında doğal bir “tampon bölge”. Basit bir dille Rusya, geri kalan 4 Orta Asya ülkesine yayılmak ve etkisini artırmak için Kazakistan’dan geçmek zorunda. Yani Kazakistan Moskova açısından çok önemli.

Çin'i unutmayalım

Çin’in dünyaya açılan güzergâhı Kazakistan’dan geçiyor. Çin’in en büyük yatırımları yine Kazakistan’da bulunuyor. Dolayısıyla Kazakistan’daki istikrarın bozulması ilk önce Çin’i rahatsız eden bir durum. Batı yönünde Pasifik okyanusuyla çevrelenen Çin’in tek çıkış kapısı Türkistan coğrafyası. Yani Çin’in elinde tek kozu var. Bu coğrafyadaki her türlü istikrarsızlık önce Çin’e zarar verir. Orta Asya’daki her çalkantıda hemen akla Rus-Çin rekabeti gelir. Ancak Kazakistan konusunda Çin’in başka alternatifinin olmadığı gibi Rusya ile koordineli çalışmak ve çıkarlarını örtüştürmek zorunda. Çünkü her ikisi de Batıyı Avrasya’nın kalbinden uzaklaştırmak istiyor. Çin ve Rusya›nın Kazakistan'daki geniş çıkarları aynı.

Pekin, Kazak hükümetine Doğu Türkistan’dan Kazakistan’a sığınan Uygur Türkleri konusunda baskı yaptı. Ayrıca özel güvenlik şirketlerinin ülkede faaliyet göstermesi için izin almaya çalıştı. Kazak hükümeti ilk konuda yeşil ışık yaksa da Çinli özel güvenlik şirketlerinin içeri girmesine izin vermek istemedi. Çin’in hiçbir faaliyeti Rusya ile rekabet etme üzerine değil. Çin, sürekli olarak Kazakistan’daki özel çıkarlarına odaklanıyor.

Kazakistan.
Kazakistan.

Aslında Çin, bir başkası Orta Asya güvenlik sorunlarıyla uğraştığında mutlu oluyor. Afganistan’daki hükümetin çöküşünün hemen ardından, Orta Asya sınırlarına akın eden Çin askerleri veya silahları değil, Rus askerleriydi. Ekonomik açıdan Rus şirketleri de Orta Asya’da faaliyet gösteriyor ancak iştahları farklı ölçekte olan Çin şirketleriyle rekabet edemiyorlar.

İngiltere ülke içinde ülke gibi

Kazakistan konusunda sadece Rusya ve Çin değil, Batı’nın da konumunun altını çizmek gerekir. İngiltere Kazakistan’daki büyük yatırımlarıyla biliniyor. Hatta sadece bu değil, İngiltere’nin Kazakistan’da kendine ait mahkeme sistemiyle finans merkezi bile var. Ülke içinde küçük bir ülke gibi. Fakat ilginçtir, Londra nedense Kazakistan’daki olaylarla ilgilenmeyen ülkeler listesindeydi. Kazakistan meselesi İngiliz hükümetine bağlı BBC için doğru düzgün haber niteliği bile taşımadı.

Diğer taraftan ülkede Amerikan hükümetinin doğrudan yatırımlarından söz edemeyiz. Ancak demokrat parti ailelerine ait ciddi yatırımlar söz konusu. Nazarbayev’e yakınlığı ile bilinen oligarşi sistemi Çeçenistan üzerinden Biden ve Clinton ailesiyle iş birliği yapıyor. Bu bilgiler kamuya pek açılmıyor.

Özal sonrası Türkistan unutuldu

  • Sovyetlerin yıkılmasıyla Türkiye ciddi bir girişimde bulundu. Yeni ortaya çıkan Türk cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kabul eden ilk ülke oldu. Ardından ikili ilişkilerin kurulması yönünde ciddi adımlar atıldı. Ancak Turgut Özal döneminden sonra Türkiye’nin ana politikasında Türkistan pek yer almadı. Dolayısıyla bölgedeki önemli gelişmelerde Türkiye pasif rol üstlendi. Ta ki Karabağ savaşına kadar. Türkiye’nin Orta Asya politikasında bugüne kadar ciddi gecikmeler var. Bu sebeple Ankara’nın bölgede aktif rol üstlenme ihtimali sınırlı.

Türkiye Özbekistan ile güvenlik anlaşması yapmalı

Ankara’nın aktif Türk dünyası hedefi varsa, elinde tek kozu var. Türkiye diğer Türk devletlerine gelebilecek tehlikeleri ancak bu yolla önleyebilir. Bölgede tüm baskılara rağmen halen tarafsızlığını koruyan Özbekistan var. Türkiye’nin çok geç olmadan Özbekistan ile güvenlik anlaşması yapması gerekiyor. Taşkent ile Ankara güvenlik anlaşması yapar ve Özbekistan'a 5 bin Türk askeri yerleşirse bu önemli bir adım olur.

Neden Özbekistan? Çünkü Özbekistan Kazakistan ve Kırgızistan gibi KGAÖ’ne üye değil. Ve tıpkı Azerbaycan gibi topraklarında Rus askeri barındırmıyor. Türk devletleri içinde potansiyeli yüksek ülkelerden biri. Ankara ile de yakın temasta. KGAÖ toplantısında hedef gösterilmesi boşuna değil yani.

Kazakistan’daki olaylardan sonra Özbekistan’da da ciddi bir hareketlenme var. Ordunun ülkedeki teşviki güçlendirildi, Özbekistan’a giriş kuralları değiştirildi, okullarda kış tatili 25 Ocak’a kadar uzatıldı ve doğalgaz tedarikinde sıkıntı yaşanmaması için Rusya’ya doğalgaz ihracatı durduruldu. Geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Mirziyoyev, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile telefon görüşmeleri yaptı. Özbekistan birçok yönden bölgenin kilit devleti ve Rusya bunu farkında.

Kazak Türkü şeffaf bir yönetimi hak ediyor

Gelelim tekrar Kazakistan’a. Olaylardan sonra kamu otoritesi sağlandı. Cumhurbaşkanı Tokayev hükümeti değiştirdi. Halka birçok vaatlerde bulundu. Eski yönetimde bulunanlar ile halkın gözünde sömürücü olanlar görevden alındı. Kazakistan halkı ciddi reformlar bekliyor. Kâğıt üzerinde kalan, halk tabanına inmeyen reformlardan insanlar rahatsızdı. Bunun tekrarlanmaması çok önemli. Halk fonu tekrar kuruldu. Halk fonundan büyük miktarda pay alanlar görevden alındı.

Ülkedeki olaylar insanların hükümete kendilerini hatırlatması oldu. Bundan sonra yeni cumhurbaşkanı ve hükümetinin hata yapma lüksü pek yok. Kazakistan halkı şeffaf yönetimi hak ediyor.

Türkistan coğrafyası, jeopolitik rekabetin yeni bir noktası haline geliyor. Bu bölgede çıkacak olan her karışıklık tüm Avrasya bölgesini savaşın içine sürükler. Çin ve Batı arasında şekillenen dünyada Rusya’nın kimden yana tavır alacağı da çok önemliydi. Kazakistan bunun için bir imtihan sahası.

Batı’nın yaptırımlarıyla karşı karşıya kalan Moskova hem Ukrayna, hem de Orta Asya’da hareketliliğini ne zamana dek koruyabilecek?

Dışarıda büyük hedefler güden Rusya kendi kırılgan yapısını nasıl telafi edecek?

Batı ile Rusya arasındaki çatışmanın sonuçları bölgedeki hareketliliği daha ne kadar artıracak?

Kazakistan hükümeti yeni reform paketleriyle halkın güvenini tekrar kazanıp, ülkenin istikrarını koruyabilecek mi?

Zaman tüm bu soruların cevabını verecek.