Kadın, çocuk ve eğitim çıkmazı

Kadın, çocuk ve eğitim çıkmazı.
Kadın, çocuk ve eğitim çıkmazı.

Gerçekle yüzleşmenin en kolay yolu TÜİK istatistiklerini beklemek değil. Evleneli 2-3 yıl geçmesine rağmen çocuğu olmayan çiftlerin neden çocuk sahibi olmadığı veya olmadığı hususu çalışılarak ivedi çözüm bulunabilir. Evlenmenin önündeki tüm maddî ve mânevî engeller derhal kaldırılabilir.

Türkiye’nin insan kaynağı olarak erimekte olduğu Gerçek Hayat’ın pek çok sayısında ele alınmıştı. Geçtiğimiz sayıda da son nüfus verileri enine boyuna değerlendirildi. Ardından da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan nüfus çakılmasıyla ilgili bir değerlendirmede bulundu. Bazı haber mecraları üstün körü temas etti ve konu yeniden kapandı.

Bırakınız dünya ortalamasının üçte birine düşmeyi, doğum sayılarımız neden AB ortalamasının bile çok gerisinde? Bu husus elbette tek bir nedene indirgenemeyecek kadar derin bir mesele. Ancak nedenleri de ‘ben buradayım’ diye bağırıp duruyor.

Gelin, önce bazılarını tekrar bile olsa sıralayalım. Sıralayalım ki belki birileri dertlenip çare arayışına girişir.

İlki, köyden şehre taşınan ve asgari ücretle çalışan gençlik. Topraktan kopanların çocukla pek işi olmaz. Konfora alışan ve ben merkezci kimseler, çocuk büyütmeyi yük addederler.

Çocuktan uzaklaşmanın bir başka nedeniyse zenginleşme… Ekonomi kötü de o yüzden çocuk sayısı az diyenlere, yiyecek ekmek bulmakta güçlük çekildiği 1920’li, 30’lu ve 40’lı yıllardaki kadın başına 5-6 çocuk ortalamasını hatırlatmak isteriz.

Şurası bir gerçek ki refah seviyesi arttıkça çocuk sayısı düşer. Hele bir de dağdan indim şehre görgüsüzlüğü varsa işte o zaman çocuk-mocuk hak getire.

Hemcinslerimiz kadınların sürüklendiği ahval de çocuk yapmaya pek müsait değil artık. Pek çoğu yumurta üretemiyor. Beslenme zaten zehirden… Çocukluk aşıları ve ilaçları gıda gibi yutma hastalığı da cabası…

Meseleler

- Gençlerin hepsinin zorla okutulması,

- Köy kızlarının ilçelere götürülüp 20’li-25’li yaşlara kadar eğitimden geçirilmesi,

- Evlilik yaşlarının 30’ları bulması,

- Gayrimeşru hayatın cazibesi,

- Özellikle kadınların evliliği güçleştiren düğün-dernek protokollerinin çokluğu,

- Kız-erkek ilişkilerinde İslam dışı bir düzenin tesisi,

- Gençlerin İslâmî bilgi ve şuurdan mahrum bırakılmaları,

- ‘Kadın ayakları üstünde duracak ve kimseye muhtaç olmayacak’ düzenbazlığı ile aile müessesesinin yıpratılması,

- Kadının kendini çalışmaya zorlaması,

- Domuzdan ve insandan mâmül gayri İslâmî makyajlar,

- Evlerin zehir atık deposuna dönüştürülmesi,

- Kılık-kıyafetteki yozlaşma ve daracık kıyafetler,

- İslâmî gözüken çevrelerin bile aşırı feministleşmesi,

- Erkeklerin kadınsılaştırılmaları,

- Kısırlığın endüstrileşmesi,

- ‘Evlenirim olmazsa boşanırım, nasıl olsa nafaka çantada keklik’ safsatası,

- Askerliğini bir yapsın, evini bir alsın, iyi bir işe girsin öyle evlensin veya çocuk yapsın dayatması,

- Devletin çocuk ve evliliği teşvik edici hiçbir çabasının olmaması,

- Tarafların rızası ile kanunun öngördüğü yaştan erken evlenenlere hayatın cehenneme çevrilmesi,

- Nafaka zulmü,

- ‘Muhafazakâr’ denilen medyanın bile yayınlarıyla aileyi, toplumun değerlerini çökertmesi şeklinde çoğaltılabilecek pek çok husus.

Çareler

Kısaca hem devlet hem siyaset kurumu hem ilgili bakanlık ve dînî makamlar hem de bizatihi ebeveynler bu kâbusun suç ortakları.

Bir kadın olarak,

- Kadının sokaktan evine dönmesi sağlanmadan,

- Annelik ve kadınlık birinci vazife hâline dönüştürülmeden,

- Batılı değerlerin ifsad edici kötülükleri anlatılmadan,

- Tek tip insan yetiştirme zorbalığı bitmeden,

- İslâmî değerler kâmilen anlatılmadan,

- Evlilik ve çocuk doğurma teşvik edilmeden bu asil milletin işi çok zor.

Gerçekle yüzleşmenin en kolay yolu TÜİK istatistiklerini beklemek değil. Evleneli 2-3 yıl geçmesine rağmen çocuğu olmayan çiftlerin neden çocuk sahibi olmadığı veya olmadığı hususu çalışılarak ivedi çözüm bulunabilir. Evlenmenin önündeki tüm maddî ve mânevî engeller derhal kaldırılabilir.

Türk devletinin sıradan bir devlet olmadığını, kangren bile olsa her meselenin üstesinden gelebilecek güçte olduğunu ispatlaması gerekiyor. Yoksa cidden maazallah düşmanlarımıza yem olacağız.