İsrail ile normalleşme kimin umrunda?Hamas direnişe devam ediyor
Siyonist Araplar İsrail’e selam durmaya devam etsin, HAMAS pes etmiyor. İsmail Heniye,“Biz savaş istemiyoruz, ama savaştan da korkmuyoruz. İsrail saldırdığında vereceğimiz cevap öncekilerden çok daha farklı olacak” diyor.
El-Cezîre’nin prestijli programlarından, Tâmir el-Mishâl tarafından sunulan “Mâ Hafiye A’zam” programı geçtiğimiz gün yayınlanan yeni bölümüyle gerçekten de ciddi bir gazetecilik başarısına imza atarak, âdeta programın mottosunda da yer aldığı gibi olup biten şeylerin bilinmeyen yönlerinin daha fazla olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Bilindiği gibi 2020 yılının başlarında ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu, İsrail ile Filistin arasındaki gerilime son vermek amacıyla 'Yüzyılın Anlaşması' isimli projeyi Beyaz Saray'daki basın toplantısında duyurmuştu. Başta Türkiye olmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerinden bu projeye tepki gelmiş; bu proje adı altında yatan hinlik, anlaşma maddeleri meydana çıktığında açıkça ortaya çıkmıştı.
Hangi barış?
ABD Temsilciler Meclisi Eski Üyesi Jim Moran’ın da söylediği gibi, şartları işgalci İsrail tarafından dikte ettirilen bu proje, asla bir barış anlaşması olamazdı. Tâmir el-Mishâl’in konuştuğu Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniye de karşı tarafın kendilerine ateşkes teklif ettiğini, ateşkes şartları içerisinde silahların bırakılması maddesini duyar duymaz teklifi reddettiklerini açıkladı. Zira açık bir gerçek var ki, Gazze düşmüyorsa bunun arkasında başta Hamas olmak üzere direniş gruplarının silahlı bir güç olarak varlığı yatmaktadır.
Aslına bakılırsa gelinen nokta, İsrail’in acizliğini göstermesi bakımından önemli bir misal teşkil eder. Zira bu proje gibi hinliklere başvurmadan önce İsrail defalarca silah kullanmış ve istediğini elde edememiştir. Mesela 2008 – 2009 yıllarında Gazze’ye yaptığı acımasız saldırı, Hamas’ın direncini kırmayı hedefleyen teşebbüslerden biridir. İsmail Heniye o zamanlar kendilerine silah bırakma yâhut Gazze’nin tamamen ele geçirilmesi tehdidi yapıldığını, kendilerinin tek taraflı bir ateşkes imzalamaya mecbur kaldıklarını ifade etti. Gerçekten de İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni, ABD’li mevkidaşı Condoleezza Rice ile Washington'da görüşmüş ve Hamas’ın ısrarla direnişi sürdüreceğini vurgulamasına rağmen tek taraflı bir ateşkes imza edilmişti. Hamas’ın belini kırmayı hedefleyen Gazze ablukası da bu tarihten sonra başladı.
Mursi Gazze'yi yanlız bırakmadı
İşgalci İsrail ile ABD muhasara altına alınmış bir Hamas’ın ömrünün çok da uzun olamayacağını düşünüyordu. Gazze denizden muhasara edilirken, ablukayı kırabilecek herhangi bir yardımı engellemek için Mısır ve Eritre’ye üsler kuruldu. Bu bile mesela İran’dan Gazze’ye gelen silah yardımlarını, özellikle fecr roketlerini engelleyemedi. Hamas’ın İran kontrolüne girdiği yönündeki iddialara karşı Heniye’nin “Hamas silah yardımını asla herhangi bir şarta bağlı olarak almıyor” sözünü hatırlatmak gerekir. Hamas, gelen silahları imkân ölçüsünde Gazze’de geliştirmeyi ihmal etmedi. Mesela roketlerin atıldığı rampaları, ibtidâî araç gereç ve kendi imkânlarıyla imal etti.
Hamas'ın silahlı kanadı olan İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Ahmed Said el-Caberi'ye 2012 yılında düzenlenen suikast sebebiyle Hamas’ın cevap mahiyetindeki karşı saldırısı İsrail’i dehşete düşürmeye yetti. Zira Hamas’ın attığı füzeler ilk defa Tel Aviv’i vurdu. O dönem merhûm Muhammed Mursî’nin Mısır’daki varlığı hiç şüphesiz Gazze için çok hayatî bir öneme sahipti. Onun 2012 yılında âdeta gürleyerek ifade ettiği “Gazze’yi asla tek başına bırakmayacağız” ifadesi tarihe altın harflerle yazılacak cinstendi.
ABD-İsrail kuklası görevde
Daha sonra Mursî’nin darbe ile devrilip yerine ABD-İsrail kuklası Sîsî’nin getirilmesi Siyonist işgal devletinin başrolü oynadığı bir plandı.
Bugün bile Erdoğan’ı “İhvancı yanlış politika” ile suçlayan kimilerinin, Filistin ve bölge için en iyi seçenek olan Erdoğan – Mursî – Hamas ittifakını görmezden geldiği ortada. Sîsî’nin Beyaz Saray’da ifade ettiği sözler, kimin müttefiki olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor. Gazze’nin dünyaya açılan tek kapısı olan Refah Sınır Kapısı’nın kapatılması, Gazze’ye malzeme sağlayan tünellerin imha edilmesi, aynı şekilde denizden boru çekilerek bu tünellere deniz suyu basılması gibi hadiseler Sisi yönetiminin marifetiydi.
Demir kubbe delindi
2014 yılında abluka şiddetini artırmış, İsrail Hamas’ı silah bırakmaya zorlayacak saldırı fırsatını yakalamıştı. Fakat bu saldırı da Hamas’ı yerinden oynatmaya yeterli gelmedi. İsrail saldırıyı durdurmak zorunda kaldı. 51 gün devam eden İsrail saldırısı Gazze’de ciddi bir yıkıma yol açtı ama Hamas bu krizi de fırsata çevirmeyi başardı.
İsrail’in Gazze’ye attığı patlamayan füze ve roketler Hamas hanesine yazılan cephaneler oldu. Hamas, 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesinin ardından su şebekesi için kullanılan madeni boruları da füze imalinde kullanmıştı. Filistinli mühendisler, geliştirdikleri füzeleri Siyonistlerin tepesinde patlatmayı başardı. 2019 yılında bu füzeleri deneme imkânı bulan Hamas, yaptığı hava saldırısıyla İsrail’e gözdağı verdi. İsrail’in Demir Kubbe hava savunma sistemini delen bu saldırı sonrası, ablukanın Hamas’a silah yapmayı öğrettiği itirafı geldi.
Sudan anahtar ülke
2020 yılına girildiğinde, tüm silah gücüne rağmen İsrail Hamas’ı silahsızlaştırmayı başaramadı, bu konudaki acziyetini ispatladı. Gazze’ye yapılacak bir saldırının kendileri için maliyeti ağır olacaktı. Askerî olarak bir ilerleme kaydedemeyen İsrail, bu kez politik yollarla Hamas’ın gücünü kırmaya çalıştı. 2012 yılının Ekim ayında Hamas’a giden yardımı hedef alarak Sudan’ı vuran İsrail, bu kez Beşir hükümetinin yıkılmasına destek vermek suretiyle Sudan’ı kendi tarafına çekti. Mısır’ı zaten Sîsî ile güvene almıştı, yanına Sudan’ı eklemiş oldu. Sudan’ın darbeci isimlerinden duyduğumuz İsrail’le normalleşme ifadeleri boşuna değil.
Sudan, Filistin davasında anahtar rol oynayan bir ülkeydi. Bender Abbas’tan yüklenen bir silah gemisi Hürmüz Boğazı’ndan geçip Kızıldeniz’e giriyor, yükünü Port Sudan limanına boşaltıyordu. Daha sonra bu silahlar, araçlarla Mısır üzerinden Gazze’ye ulaşıyordu. Nitekim 2014 yılında Gazze’ye bu şekilde silah sevkiyatı yapan kamyonlar İsrail tarafından yakalanarak teşhir edilmişti. 2020 başlarında Kızıldeniz’de BAE desteğiyle kurulan, Bin Zayed ile Sîsî’nin açılışını birlikte yaptığı Bernîs Askerî Üssü de Gazze’ye uzanan yardımları engelleme amacına mâtuf.
Direniş sürüyor
- Bütün bunlara rağmen Hamas pes etmiyor, imkânları zorluyor. 1917 yılında Osmanlı kuvvetleri tarafından Gazze açıklarında batırılan iki İngiliz gemisinin enkazını tespit eden Hamas’a bağlı dalgıçlar, enkazda kullanılmamış bol miktarda mühimmat keşfettiler. Su altından çıkarılıp silah atölyelerinde işlenerek kullanıma hazır hale getirilen bu mühimmat, Hamas açısından can suyu demek.
Siyonist Araplar İsrail’e selam durmaya devam etsin. Hamas pes etmiyor. İsmail Heniye,“Biz savaş istemiyoruz, ama savaştan da korkmuyoruz. İsrail saldırdığında vereceğimiz cevap öncekilerden çok daha farklı olacak” diyor.