İran Türkleri Azerbaycan için ayakta

 Geçtiğimiz hafta İran topraklarından Ermenistan’a yardım gittiğine dair görüntüler ortaya çıkınca İranlı yetkililer ilk başta inkar etme yoluna gittiler. Tepkiler dinmeyince, Ermenistan’ın Rusya'dan satın aldığı Kamaz markalı kamyonların Hazar denizi üzerinden İran’a giriş yaptıktan sonra Ermenistan’a sevk edildiğini itiraf etmek zorunda kaldılar.
Geçtiğimiz hafta İran topraklarından Ermenistan’a yardım gittiğine dair görüntüler ortaya çıkınca İranlı yetkililer ilk başta inkar etme yoluna gittiler. Tepkiler dinmeyince, Ermenistan’ın Rusya'dan satın aldığı Kamaz markalı kamyonların Hazar denizi üzerinden İran’a giriş yaptıktan sonra Ermenistan’a sevk edildiğini itiraf etmek zorunda kaldılar.

İran Türklerinin Tahran, Tebriz, Urmiye, Erdebil, Zencan ve nice diğer şehirde ayaklanıp İran’ın Ermenistan’a yardım politikasını protesto etmesi Tahran’ın artık 90’lardaki kadar rahat hareket edemeyeceğini gösteriyor. ABD seçimlerinde Trump’ın kaybetmesine umut bağlayan İran, içeride ciddi sıkıntılılarla yüzyüze. Geçtiğimiz yıllarda hayat pahalılığı ile başlayıp daha sonra siyasallaşan protestolarda İran Türklerini rejimin sigortasına indirgeyen yorumlar, bugünkü ayaklanmayı muhtemelen dış güçlere bağlamaya çalışacaklar, tıpkı rejimin yapacağı gibi.

Geçen Pazar sabah saatlerinde Ermenistan bir daha ateşkesi bozarak Azerbaycan’ın sivil halkına saldırdı. Neredeyse 30 yıldır devam eden işgalde bu, Erivan’ın yaptığı ilk ateşkes ihlali değildi ancak bu sefer olayı daha öncekinden farklı kılan önemli özellikler vardı. Birincisi, Azerbaycan bu kez son derece kararlı bir duruş sergileyerek meselenin kökten çözümü için, topraklarını geri almak için harekete geçti. İkincisi, işgalin başından beri Ermenistan’dan yana tavır alan İran’ın bu kez net olarak yakayı ele vermesi oldu. Maalesef yanı başındaki komşusunu ilk elden okumaya alışık olmayan Türkiye, İran konusunda yine şaşırdı. Tahran’ın tüm politikalarını derinlemesine değil, sathî yorumlamaya kalkıştığı için İran’ın aynı mezhepten olan Azerbaycan’a karşı Ermenilerin yanında yer almasına bir türlü mânâ veremedi.

İran’ın aynı mezhepten olan Azerbaycan’a karşı Ermenilerin yanında yer almasına bir türlü mânâ veremedi.
İran’ın aynı mezhepten olan Azerbaycan’a karşı Ermenilerin yanında yer almasına bir türlü mânâ veremedi.

Diğer taraftan son yılların sosyal medyası sayesinde asırlardan beri İran’da var olan on milyonlarca Türk’ü yeni fark edenler, yine Tahran’ın Türk nüfusuna rağmen nasıl Ermenistan’dan yana tavır alabildiğini anlayamadı. Bu kafa karışıklığına İran’daki Türklerin geniş protesto gösterileri eklenince durum daha da çetrefil bir hâl aldı. İşte bu noktada gerçekçi ve doğru bir bakış açısına ihtiyaç var. İran konusundaki şaşkınlığa son vermenin, eski gözlükleri çıkarıp İran’a net bakmanın zamanı geldi de geçiyor bile…

İran, Azerbaycan’ın Lübnan olmasını arzuladı

İran’ın Karabağ meselesi konusundaki dış politikasını iç siyasetten ayırmak mümkün değil. Ancak tablonun netleşmesi için dış bakışı tekrar gözden geçirmek, içeriyi de anlamamız açısından önemli ipuçları verecektir. Tahran’ın dış politikasına baktığımız zaman kimseye sır değil ki, İran Kafkasya’da Ortadoğu kadar etkin değildir.

İran Kafkasya’da Ortadoğu kadar etkin değildir.
İran Kafkasya’da Ortadoğu kadar etkin değildir.

İç ve dış siyasetinde lokomotiv niyetine kullandığı mezhep argümanını düşündüğümüz zaman, İran’ın büyük çoğunluğu Şii inancına sahip Azerbaycan’da daha etkin olması düşünülebilirdi. Bu meseleyi elbette İran da düşünmüştür ancak neden başaramadığını anlamak adına hâdiseleri bir kaç yıl öncesinden okumamız gerekecektir.

Bütün Azerbaycan İran'ın korkulu rüyası.

90’lı yılların başında Sovyetler Birliği dağıldığı zaman İran, Azerbaycan potansiyelinin farkındaydı. İran’ın gönlünden geçen Azerbaycan’ın bir Lübnan gibi olmasıydı ama bu olmadı. Artısıyla eksisiyle bölge siyasetine damga vuran Ebulfezl Elçibey ve Halk Cephesinin iktidara gelmesi İran’ın tüm planlarını suya düşürdü. Uzun yıllar sistematik ırkçı ayrımcılığın neticesinde merkezden kopan İran Türkleri için Azerbaycan Cumhuriyeti inanılmaz bir ilham kaynağı oldu.

Uzun yıllar sistematik ırkçı ayrımcılığın neticesinde merkezden kopan İran Türkleri için Azerbaycan Cumhuriyeti inanılmaz bir ilham kaynağı oldu.
Uzun yıllar sistematik ırkçı ayrımcılığın neticesinde merkezden kopan İran Türkleri için Azerbaycan Cumhuriyeti inanılmaz bir ilham kaynağı oldu.

Bu rüzgârı yakalayan Elçibey, Azerbaycan’ın güneyin bölümünü de ele alan “Bütün Azerbaycan” söylemini geliştirdi. Bakü’den ilham alan Tebriz’in hızla özerk bir siyasal düşünceye doğru ilerlediği kimsenin gözünden kaçmıyordu. İşte bu noktada İran olanları ciddi bir ulusal tehdit olarak görüp net bir şekilde Azerbaycan’ın karşısında pozisyon almaya başladı. Başının dertte olduğunu gören İran, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin kolay çözemeyeceği bir belaya duçar olmasına dünden razıydı. Zayıf ve kendi topraklarını kurtaramayan bir Azerbaycan, İran Türkleri için bir ilham kaynağı olamayacak, tam aksine özgüven kaybına yol açacaktı. İran bu nedenle Karabağ işgaline göz yumdu hatta elinden geleni ardına koymadı bile.

Nardaran faktörüne dikkat

Ancak güttüğü siyasetin ne gibi olumsuz tepkilere sebep olabileceğini iyi okuyarak mikro çapta yani mahallî kapsamda İran Türkleri içinde bir propaganda yürütmeye başladı. İşte son 30 yılda İran’ın propaganda diliyle konuşan ağızlarından düşürmedi. Hamaney’in “Karabağ İslam Toprağıdır” cümlesi de o zaman sarf edildi.

  • ● İran ortağı olduğu Karabağ işgali sayesinde hayata geçen Hocalı soykırımı ve bir milyondan aşkın insanın sürgün edildiği trajediyi örtbas etmek için müthiş bir propaganda başlattı. Bu konuda özellikle Kuzey Azerbaycan’da kısmen de olsa elde ettiği başarı hiç hafife alınır cinsten değil.
  • ● Mesela bugün Azerbaycan Cumhuriyeti muhalif akımlarını gözden geçirdiğimiz zaman aşırı derecede İran etkisinde olan Nardaran faktörünü söylemeden geçemeyiz.

Azerbaycan gençlerine İran formatı

  • ● Dini eğitim amaçlı İran’a gelen genç nesil, adeta sil baştan Tahran’ın önceliklerine göre formatlanıyor ve Bakü’ye geri gönderiliyor. Güney’de baskı rejimi sayesinde etkisini her geçen gün kaybeden mezhep merkezli söylemin Kuzey’deki yükselişi, ikiye ayrılmış kardeşi birbirinden daha çok soğutuyor.
  • ● Ancak özellikle son yıllarda başka bir husus öne çıkmaya başladı. İran’dan hayır göremeyen Bakü yönetimi, doğal kaynakların sağladığı zenginlikle beraber yüzünü Batıya dönmeye başladı. İsrail ile askeri alanlara dek uzayan iyi ilişkilerin sebebini en çok da İran’ın yanlış politikalarında aramak lazım.
  • ● Ayrıca Rusya'nın bölgede hâlâ büyük abilik gölgesini hissettirmeye çalışması da Tahran’ı derinden endişelendiriyordu. NATO’nun Azerbaycan ve Gürcistan’a duyduğu ilgi bir başka endişe faktörüydü.
  • ● Türkiye’nin son yıllarda Azerbaycan’ın yanında yer alıp nüfuzunu önemli derecede artırması İran açısından başka bir handikap oldu. Ankara’nın Azerbaycan’daki nüfuzunun artması, Türkçü söylemin gelişmesine sebep olduğu için İran Türkleri açısından da çok önemliydi. Azerbaycan’da Türkçü söylem ve etkinin artmasının Tebriz’de ne gibi risklere sebep olabileceğini bilen İran, mezhep çalışmalarına hız vermekle bunu önlemeye çalıştı. Ancak bugünkü tabloya bakarsak, İran’ın 90’lı yıllardan çok daha kötü bir vaziyette olduğu aşikar.

Erivan'ı desteklerken Tebriz'i kaybedebilirler.

İran saydığımız sebepler yüzünden Karabağ işgalinden memnundu. İşin böyle devam etmesi için ciddi bir çaba sarf etti. İran nüfusunun yüzde 40’nı oluşturduğu Türkler, 90’lı yıllarda meseleye uyansalar da belirleyici bir tepki ortaya koyamadılar. Yoğun propaganda sonucu hem İran hem de Azerbaycan Cumhuriyeti kamuoyunun belli bir kesimi ikna olmuş gözüküyordu. Dün Bakü’de Abulfezl Elçibey gibi biri varken Tahran’ın Ermenistan’a yardımını engelleyemeyen İran Türkleri niçin bugün tepki veriyor?