Irak’ta yeni kurulacak hükümet başarılı olabilir mi?
Siyâsî sıkıntılar ve hükümet krizleriyle boğuşan Irak’ta toplumun üçüncü büyük unsuru Türkmenleri kabine dışında bırakmak, ABD demokrasisinin Saddam iktidarından pek de farklı olmadığını gösteriyor. Kapsayıcı olmayan bir hükümetin uzun süreli olamayacağı ortada. Bu hükümet kurulursa Sadr ile Türkmenler kaybedecek, İran kazanmış olacak. Ve bu tablo Irak’ı daha da istikrarsızlaştıracak. İran destekli Şiiler ile Irak ulusalcılığını savunan Şii akımlar arasındaki güç rekabeti ve gerilim daha da derinleşerek devam edecek.
Uluslararası gelişmeler ve Ortadoğu'da cereyan eden sorunlar ister istemez siyâsî, iktisâdi ve güvenlik bağlamında Irak’ı yakından etkiliyor. ABD’nin Mart 2003 Irak işgalinden sonraki süreçler, Ortadoğu bölgesini ciddi olarak sarstı, güç dengelerini değiştirdi ve bölgesel-küresel rekabeti derinleştirdi. ABD işgaliyle beraber oluşan kaotik ortam, siyasi hesaplaşmalar, etnik kimlik ve mezhep gerilimi (Arap-Kürt-Türkmen-Şii-Sünni) Irak’ı coğrafyanın en sıkıntılı ülkesine dönüştürdü. ABD’nin Irak’a empoze ettiği “Cumhurbaşkanı Kürt, Başbakan Şii ve Meclis Başkanı Sünni Arap” şeklindeki siyâsî sistem ve yazdırdığı anayasa, ülkedeki krizlerin temel sebebi oldu.
Şu hususa dikkat çekmek gerekir ki, 2005 yılı itibarıyla ülkede altı defa genel seçimler yapılmış olsa da hükümet kurma süreçleri genellikle siyâsî anlaşmazlıklara ve güç mücadelesine yol açtı. Washington’ın kurduğu siyâsî model, seçimlerin yalnızca demokrasiyi sembolik olarak göstermek amacıyla yapıldığını ortaya koydu. Çünkü ülkede seçimler yapılsa da Bağdat’taki siyâsî denklem değişmedi.
Bu nedenle ülkede yapılan her seçimden sonra hükümet kurma süreci uzuyor ve krizler devam ediyor. Ancak 2018 sonrası Irak’ta ilk defa erken seçime gidildi ve 10 Ekim 2021 tarihinde genel seçimler yapıldı. Bu durum, Irak’ın siyâsî dengelerindeki değişimi de tetikledi. Özellikle son seçimlere bakıldığında, katılım oranının yüzde 44 olması ve İran yanlısı Şii partilerin dikkate şayan oy kaybı önemli bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor.
‘Vatanı Kurtarma İtilafı’nı kuruldu
Şii din adamı ve aynı zamanda Sadr Hareketi lideri Mukteda Sadr, Irak ulusalcılığı ve yeri geldiğinde Arap milliyetçiliği sergileyerek Ekim 2021 seçimlerinde 73 milletvekili kazandı. Sadr’ın Irak seçimlerini birinci sırada kazanması ve Bağdat’ta alışılan uzlaşı hükümetinin kurulmasını reddederek çoğunluk hükümeti kurmak istemesi ülke için bir ilk oldu. Sadr, çoğunluk hükümeti kurmak amacıyla 31 milletvekili kazanan Mesud Barzani (KDP) ve Sünni Arapların Egemenlik koalisyonuyla ‘Vatanı Kurtarma İtilafı’nı kurduğunu ilan etti. Başka bir ifadeyle Sadr, ilk defa çoğunluk hükümetini hayata geçirmek için Kürt KDP ve Sünnilerle ittifak yaptı.
Irak’ta yaşanan siyâsî gelişmeleri konjonktürel görmek gerekiyor. Günümüze dek ülkede gerçekleşen siyâsî işbirliklerinin tamamı uzun sürmedi. Gerek Şiiler gerekse Kürtler’in kendi iç siyasetlerindeki stratejik ve taktiksel ortaklıkları 2018 yılından sonra görülmüyor. Ekim 2021’deki seçimlerin ardından yaşanan süreçler dikkatlice okunduğunda, daha önce kendi çıkarları için birlikte hareket eden Şiiler ve Kürtler artık bölünmüş durumdadır.
‘Koordinasyon çerçeve koalisyonu’ da…
İran tarafından desteklenen Şii listeler yani eski Başbakan Maliki’nin lideri olduğu Kanun Devleti Kaolisyonu, Hadi Amiri’nin Fetih Koalisyonu, Falih Fayyad’ın Sadikun Grubu, Ulusal Güçler Birliği Koalisyonu ve diğer Şii siyâsî gruplar ise ‘Koordinasyon Çerçeve Koalisyonu’ adı altında birleşerek uzlaşı hükümetini savunuyor. ABD ve İran’ın da bu konuda desteği mevcut. Washington ve Tahran’ın bu ortak tavrında iki önemli neden var.
- Birincisi, Irak’ta uzlaşı hükümetinin kurulması; ABD’nin 2003 yılından bu yana Bağdat’ta kurduğu siyâsî sistem modelinin devam ettiği anlamına geliyor.
- İkinci neden ise hem ABD hem de İran, Irak’ın siyâsî istikrara kavuşmasını istemiyor. İstikrarlı ve güçlü Irak, İran için büyük tehdit olduğu gibi ABD açısından da yönetilmesi zor bir ülkeye dönüşecektir.
Hükümet sürecinde Şiilerin anlaşmazlığı
16 Haziran'da Sadr'ın talebi üzerine iki bağımsız milletvekilinin de istifasıyla toplam 75 milletvekili istifa etti, hükümeti kurma görevi parlamento içinde ikinci büyük oluşum olan Koordinasyon Çerçeve Koalisyonu’na geçti. Bu bağlamda Koordinasyon Çerçeve Koalisyonu da 25 Temmuz’da eski Tarım ve Çalışma Bakanı Muhammed Şiya el Sudani’yi hükümet kurmak için aday gösterdi.
Sadr ise taraftarlarını gösteri yapmaya çağırıp, Yeşil Bölge’ye girmelerini ve daha sonra barışçıl olarak parlamento binasının önünde çoğunluk hükümeti kurulana kadar oturma eylemi yapmalarını talep etti. 29 Ağustos’ta ise sosyal medya hesabından yayınladığı açıklama ile siyâsî işleri bıraktığını ve siyasetten tamamen çekildiğini ilân etti. Sadr’ın 2003’ten beri 8 defa siyasetten çekildiğini açıklayıp yeniden geri döndüğünü ayrıca not edelim.
Yeni ittifak: Devleti yönetme ittifakı
Sadr’ın siyasetten çekilmesi üzerine taraftarları ile güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı ve Sadr, taraftarlarına seslenerek sokağı terk etmelerini istedi. 26 Eylül’de ise hükümeti kurmak amacıyla İran destekli Koordinasyon Çerçevesi Koalisyonu Şii, Sünni, Kürt ve Hristiyanlardan oluşan "Devleti Yönetme İttifakı" yeni bir koalisyon kurduğunu ilan etti. Bu koalisyona, Sadr ve Türkmenler davet edilmedi.
13 Ekim’de Irak Parlamentosu'nda yapılan Cumhurbaşkanı Seçiminin ikinci turunda Abdullatif Cemal Reşid 162 oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi. Reşid’in rakibi Berhem Salih 99 oy alabildi. Reşid, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Koordinasyon Çerçeve Koalisyonu’nun başbakan adayı Muhammed Şiya el Sudani’ye hükümeti kurma görevini teklif etti. Sudani, hükümeti kurma teklifini aldıktan sonra yaptığı açıklamada iki önemli mesaj verdi.
Sudani’nin çıkışı ve çelişkileri
- Erken seçimden bahsedip, hükümetin ülkedeki tüm kesimi kapsayacağını belirtti.
- Komşu ülkelerin Irak’ın içişlerine karışmamasını isteyip, Arap dünyasıyla iyi ilişkiler kuracağını söyledi.
Sudani’nin verdiği mesajlar önemlidir. Ancak Irak’ın siyâsî sahnesinde üçüncü unsur olan Türkmenlerin, hükümeti kuran "Devleti Yönetme İttifakı’nın içerisinde yer almaması ve kurulacak kabinede temsil edilmemesi (son anda bir değişiklik olmazsa) ciddi bir eksikliktir. Türkmenlere bakanlık verilmemesi, Sudani’nin yaptığı “kapsayıcı ve her kesimi kucaklayıcı bir hükümet kuracağı” açıklamasıyla çelişiyor. Öte yandan Türkmenler ile Sadr Hareketi’nin yer almadığı bir hükümetin başarılı olma ihtimali oldukça zayıf. Sadr’ın bu süreçteki sessizliği bilhassa dikkat çekiyor.
Irak krizinin aktörleri: Şii-Şii Kürt-Kürt mücadelesi
Bu çerçeveden bakıldığında, Irak’ta yaşanan hükümet kurma krizinin ana sebebinin Şii-Şii ve Kürt-Kürt mücadelesi olduğu söylenebilir. 10 Ekim 2021 seçimlerinin sürprizi ise Sünni Arapların 2003 yılından bu yana ilk kez Egemenlik Koalisyonu altında birleşerek Şiiler ve Kürtlerin aksine bir bütünlük sağlaması oldu.
Irak'taki siyâsî sistemin yakın gelecekte değişeceği pek öngörülmese de Şiiler arasındaki iç çekişmeler Tahran'ın etki alanını zayıflatabilir. İran tam da bu yüzden, Irak'ta kendisine alternatif başka bir Şii gücünün varlığını istemiyor. Bağdat’ta kendi kontrolündeki Şiilerin nüfuzunu amaçlıyor.
ABD demokrasisi Saddam iktidarından farklı değil
Irak’ta yaşanan siyâsî krizler ve hükümet kurma süreçlerinin çetrefilli bir biçimde devam etmesi, ABD patentli demokrasi ve insan hakları gibi kavramların Irak bağlamında ne kadar kof olduğunun bir göstergesi. ABD, Mart 2003’te işgal ettiği Irak’ın hem üniter hem de toplum yapısını âdeta parçaladı. Üniter yapısını yitiren Irak, bölgede ve uluslararası toplumdaki ağırlığını yitirdi. Bağdat, bir türlü doldurulamayan bir yönetim boşluğu yaşıyor. Irak’ın değiştirilen iç dinamiklerini incelerken daha dikkatli ve kapsamlı bir yaklaşıma ihtiyaç var.
Siyâsî meseleler ve hükümet krizleriyle boğuşan Irak’ta toplumun üçüncü büyük unsuru Türkmenleri kabine dışında bırakmak, ABD demokrasisinin Saddam iktidarından pek de farklı olmadığını gösteriyor. Kapsayıcı olmayan bir hükümetin uzun süreli olamayacağı ortada. Bu hükümet kurulursa Sadr ile Türkmenler kaybedecek, İran kazanmış olacak. Ve bu tablo, Irak’ı daha da istikrarsızlaştıracak. İran destekli Şiiler ile Irak ulusalcılığını savunan Şii akımlar arasındaki güç rekabeti ve gerilim daha da derinleşerek devam edecek.