‘İnternet keşke hiç olmasaydı!’

İsrailli Asael bu cümle ile bize yaptıkları hainliğin bilincinde olduğunu itiraf etmiş oluyordu!  Bu ihanet sürecinde, yurt dışındaki Büyük Localara bağlı bulunan Osmanlı topraklarındaki Mason localarının oynadıkları rol biliniyor!
İsrailli Asael bu cümle ile bize yaptıkları hainliğin bilincinde olduğunu itiraf etmiş oluyordu! Bu ihanet sürecinde, yurt dışındaki Büyük Localara bağlı bulunan Osmanlı topraklarındaki Mason localarının oynadıkları rol biliniyor!

‘Bunların bütün gücü gazeteleri ve haber ajanslarını kontrol edebilmelerinden kaynaklanıyor. Eğer bu engellenirse bunların gücü de kırılacaktır.’ Yahudi lobilerinin yakın zamanlara kadar başarıyla uygulayabildikleri bu yöntem, günümüzde hiç beklemedikleri bir engele çarptı! İnternet başta olmak üzere iletişim kanallarının çeşit ve sayılarının artması hepsinin denetlenmesini imkânsız hâle getirdiğinden, Yahudi lobilerinin bu yöntemleri ve amaçları da bulundukları ülkelerdeki toplum çoğunluğundan gizlenemez duruma geldi!

Strateji, bir hedefe ulaşmak için eldeki bütün güçlerin birbirleri ile uyumlu olarak kullanılması mânâsına gelir. Askeri terminolojide kısaca ‘güç kullanma sanatı’ olarak da ifade edilir.

Strateji, askerlik dışındaki alanlar için de geçerlidir elbette.

Stratejik açıdan coğrafî unsurların incelenmesini ve stratejik neticeler çıkarılmasını kapsayan bilim dalına da ‘jeostrateji’ adı verilir.

  • Burada söz konusu coğrafi unsurlar; ekonomik, sosyal, politik ve fizikîdir. Bu konularda strateji ile coğrafya arasındaki bağı jeostrateji kurar.

Dünyanın çok sayıda ülkesinde örgütlenmiş bulunan Yahudi lobilerinin ve lobicilerinin birbiriyle iç içe geçmiş durumdaki iki temel amacını ‘yaşadıkları ülkede egemenlik kurmak ve İsrail'in çıkarlarına katkıda bulunmak’ diye tanımlayabiliriz.

İsrail'in temel amacının ise, bayrağında çizili, muharref Tevrat’ta ve parlamentosunun girişinde yazılı olan sözde ‘büyük İsrail’i kurmak olduğu iyi biliniyor.

İşte bu amaca katkıda bulunabilmek için, Yahudi lobilerinin ve lobicilerinin bulundukları ülkede egemenlik kurmak, yani yaşadıkları ülkeyi ‘içeriden fethederek’ bu amaç doğrultusunda kullanmak isteyecekleri açıktır.

‘Bunların bütün gücü gazeteleri ve haber ajanslarını kontrol edebilmelerinden kaynaklanıyor.
‘Bunların bütün gücü gazeteleri ve haber ajanslarını kontrol edebilmelerinden kaynaklanıyor.

Bunun en belirgin örneği günümüzde Amerika'da görülüyor.

Tabiî ki haysiyet sahibi hiçbir milletin kabul etmeyeceği bu durumu gizlemek için de, içeriden fethettikleri ülkede öncelikle basını ele geçirerek, kamuoyunu yanlış bilgilendirme yöntemini uyguluyorlar.

Meşhur Ford şirketini kuran ve Yahudilerin ele geçirme girişimlerini engellemeyen Henry Ford'un,1928 yılında yazdığı ‘Beynelmilel Yahudi’ kitabında yer alan tesbiti çok önemlidir:

  • ‘Bunların bütün gücü gazeteleri ve haber ajanslarını kontrol edebilmelerinden kaynaklanıyor. Eğer bu engellenirse bunların gücü de kırılacaktır.’

Yahudi lobilerinin yakın zamanlara kadar başarıyla uygulayabildikleri bu yöntem, günümüzde hiç beklemedikleri bir engele çarptı!

İnternet başta olmak üzere iletişim kanallarının çeşit ve sayılarının artması hepsinin denetlenmesini imkânsız hâle getirdiğinden, Yahudi lobilerinin bu yöntemleri ve amaçları da bulundukları ülkelerdeki toplum çoğunluğundan gizlenemez duruma geldi!

Bir süre önce, ABD temsilciler meclisi üyesi bir Yahudi’nin söyledikleri, bu çok önemli gelişme karşısındaki duygularını açığa çıkaran çok önemli bir örnektir:

‘İnternet keşke hiç olmasaydı!’

Bu olağanüstü gelişmenin, siyonist komplonun çökmesi sonucunu getirdiği açıktır! Özellikle, Türkiye gibi siyonist bölücü komplonun tam hedef noktasında bulunan ve binlerce yıllık devlet geleneğine sahip Türk Milleti'nin yaşadığı bir ülkede bu komplonun sürdürülebilmesi mümkün değildir!

Bu noktada bizim için en büyük tehlike ‘farkında olmama’ durumudur.

Yahudi lobilerinin tüm operasyonlarında, özellikle de ‘içeriden ele geçirme’ operasyonlarında kullandıkları en önemli iki operasyonel kol ‘Hristiyan ve Müslüman görünümündeki kripto (dönme) Yahudiler ve Masonlardır.

Bu olağanüstü gelişmenin, siyonist komplonun çökmesi sonucunu getirdiği açıktır!
Bu olağanüstü gelişmenin, siyonist komplonun çökmesi sonucunu getirdiği açıktır!

Siyonizm, 19. yüzyıl sonlarında Theodor Herzl tarafından ‘Büyük İsrail’i kurmak amacıyla organize edilen ideolojidir.

Siyonizmin temellerini oluşturan inanç sistemi İsrailoğullarının ‘Seçilmiş Kavim’ olduğu iddiasını da içerir. Bu iddiaya göre bu seçilmiş kavim diğer bütün insanlara da hükmetmelidir!

Böyle bir iddia, kendileri dışında diğer bütün insanların tepkisini çekeceğinden, bu amaca varabilmek için hile ve komplo yöntemleri dışında bir yöntem kullanılamaz.

Burada İsrail'in ünlü istihbarat servisi Mossad'ın ünlü düsturunu hatırlamak önemlidir.

‘Hile yoluyla savaşacaksın!’

Eski Mossad ajanı Victor Ostrovsky ile Claire Hoy’n birlikte yazdığı ve Mossad'ı anlattığı kitabına ‘Hile Yolu’ adını vermişti.

Mossad'ın bu çarpıcı düsturunu, bağlı bulunduğu inanç sisteminden ayrı zannetmek büyük bir yanılgı olur.

Bugün İsrail'in bulunduğu topraklar, 20. yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti’nin, yani Türk Milleti'nin yönetimindeydi. İsrail'in kurulabilmesi için o toprakların bir biçimde Osmanlı Devleti'nden koparılması gerekiyordu.

O toprakların kendilerine verilmesi/satılması için siyonistler Osmanlı Devleti nezdinde çok sayıda girişimde bulundular.

Bu girişimlerden önemli ve ilginçlerinden biri de, 1907 yılında Yahudi Behar Efendi tarafından yapılanıdır. O yıl, Osmanlı Devleti'nin borçlarını ödemekte zorluk çekmesi üzerine, Osmanlı tebaâsı Yahudi Behar efendi, Siyonist Enternasyonal ile Osmanlı Devleti arasında arabuluculuk yaparak, borçların ödenmesi karşılığında, Filistin topraklarının kendilerine satılmasını ister.

İçinde bulunduğu bütün zorluklara rağmen, Osmanlı'nın bu teklifi reddettiği biliniyor!

O topraklar Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı'nın elinden çıkacaktı. Siyonizmin jeostratejisi ilk uğursuz sonucunu vermişti!

Bizim o toprakları kaybetmemizde Siyonistlerin birinci derecede etkisi olduğunu bilen İsrailli önemli yazar Amotz Asael, 1999 yılının Mart ayında Jerusalem Post gazetesinde şöyle yazıyordu:

‘Biz siyonistler son yüzyıla (20. yy) Türklerin nefret ettiği kimseler olarak girdik.’

İsrailli Asael bu cümle ile bize yaptıkları hainliğin bilincinde olduğunu itiraf etmiş oluyordu!

  • Bu ihanet sürecinde, yurt dışındaki Büyük Localara bağlı bulunan Osmanlı topraklarındaki Mason localarının oynadıkları rol biliniyor!

O localara üye olan tanınmış Yahudilerin isimleri de biliniyor! O localara üye olan Türklerin isimleri de biliniyor!

Mason localarının hiçbir zaman yerli ve millî olmadıkları ve olamayacakları da biliniyor.