İki ileri bir geri: ABD ve Çin arasında korona savaşı
Dünya korona virüsle birlikte keskin bir kutuplaşmaya uğradı. Bir yanda korona virüsün doğal bir felaket olduğuna inananlar, diğer yanda bu virüsü insanlığın başına Çin’in bela ettiğini düşünenler. Birinci grupta yalnızca Çin ve DSÖ yer alırken, dünyanın geri kalanı tartışmasız şekilde ikinci grupta cephe almış durumda.
ABD ile Çin arasında, virüsün ABD topraklarında görüldüğü 21 Ocak’tan bu yana ilginç bir savaş devam ediyor. Trump’ın inişli çıkışlı açıklamalarına Çin ve taşeronu Dünya Sağlık Örgütü cevap yetiştirmeye çalışıyor. Güçler savaşında daha saldırgan olan ABD’nin yeni hamlesinin ne olacağı merak ediliyor. Ama muhtemelen Trump’ın bile bir sonraki gün atacağı adım hakkında fikri yok.
Dünya koronavirüsle birlikte keskin bir kutuplaşmaya uğradı. Bir yanda koronavirüsün doğal bir felaket olduğuna inananlar, diğer yanda bu virüsü insanlığın başına Çin’in bela ettiğini düşünenler. Birinci grupta yalnızca Çin ve DSÖ yer alırken, dünyanın geri kalanı tartışmasız şekilde ikinci grupta cephe almış durumda.
Bu cephenin bayraktarlığını da, bir süredir ABD Başkanı Trump götürmeye çalışıyor. Ülkesindeki Çin destekçilerine, liberal tıp çevresine, ‘yalancı medyaya’ rağmen Kasım ayında yapılacak seçimle ikinci dönemini garantiye almaya çalışan Trump, Çin virüsüne karşı verilen savaşta liderliğini kanıtlamaya uğraşıyor.
ABD’de ilk virüs vakasının görüldüğü 21 Ocak’tan bu yana yaptığı açıklamalar, Trump’ın kendi sözlerine inandığı konusunda kafalarda şüphe oluşturuyor. İşte 4 aylık süreçte yaşananlar ve virüs savaşında son durum:
24 Ocak: ABD’de ilk vakanın görülmesinden 3 gün sonra Trump Twitter üzerinden bir açıklama yaparak Çin’e övgüler dizdi: "Çin, koronayı kontrol altına almak için çok çalışıyor. ABD, Çin’in çabalarını ve şeffaflığını büyük bir memnuniyetle karşılıyor. Her şey çok iyi olacak. Özellikle de Amerikan halkı adına Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'e teşekkür ederim."
31 Ocak: Virüsü ilk günden bu yana küçümseyen ve Çin’i korumak için dünyayı ateşe atan DSÖ’nün “Çin’e kapıları kapatmayın” çağrısına rağmen Trump Çin’le fiziki bağları kopardı.
10 Şubat: Fox News'e konuşan Trump "Nisan ayında havaların ısınmasıyla virüs mucizevi bir şekilde yok olacaktır” dedi. Bundan iki hafta sonra ise "ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ile DSÖ birlikte çalışıyor” diyerek Çin’in kuklası DSÖ’ye destek verdi.
16 Mart: Trump, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, koronavirüsü ilk kez ‘Çin virüsü’ olarak adlandırdı. Bu tarihten itibaren Çin, ABD’ye karşı tepki vermeye başladı. Ancak asıl tepkiler, Çin adına DSÖ’den geldi.
27 Mart: Çin’i köşeye sıkıştırdığını düşünen Trump, Çin lideri Şi Cinping ile görüştü. Görüşmenin çok iyi geçtiğini belirterek Çin'in, Kovid-19 ile mücadelesine duyduğu saygıyı ilettiğini bildirdi. Bu tarihten sonra Trump’ın eleştiri okları daha çok DSÖ’ye yöneldi.
7 Nisan: Trump DSÖ ile savaşını başlattı. Yine Twitter başına geçti ve "DSÖ, bu defa gerçekten patladı. Fonu büyük oranda ABD sağlıyor ama bu örgüt nedense hala Çin odaklı. Bu konuyla ilgileneceğiz” dedi.
14 Nisan: Trump dünyaya verdiği sözü tuttu. "Çin odaklı davranıyor" ve "salgının boyutlarını örtbas etti" diyerek Dünya Sağlık Örgütüne ABD'nin sağladığı fonu kesti.
19 Nisan: İlk tehdit. Trump, virüsün Çin’den ‘yanlışlıkla yayılmış olabileceğini’ göz ardı etmeyerek "Ancak eğer kasıtlı olarak sorumlularsa, o zaman kesinlikle sonuçları olmalıdır" dedi.
1 Mayıs: Trump, virüsün Çin'in Vuhan kentindeki bir laboratuvardan çıktığına ilişkin kanıtları gördüğünü ancak şu anda detay paylaşamayacağını açıkladı. Açıklama dünyada büyük yankı uyandırdı.
4 Mayıs: ‘İsmini vermek istemeyen’ bir hükümet yetkilisi, Trump’ın korona salgınında bir numaralı sorumlu olarak gördüğü Çin’e yeni gümrük vergileri koyarak, küresel tedarik zincirinden çıkartmayı planladığını açıkladı.
5 Mayıs: Trump, yeni bir açıklama yaparak tutumunu yumuşattı. Çin’in halen koronavirüsün kaynağı olduğunu belirten Trump, “İstihbarat raporlarından anlıyoruz ki, Çin'de kötü şeyler oldu. Bununla yüzleşelim. Çin, bu virüsü kasten ortaya çıkarmadı ama virüs bir şekilde oradan çıktı" dedi.
Trump’ın tüm bu açıklamalarına Çin’den her seferinde bir karşılık geldi. Önceleri açıklama yaptırmak için DSÖ’yü kullanan Çin, taşeronunun beceriksizliğine kendisi de inanmış olacak ki, ipleri bizzat ele aldı ve şu anda Komünist Parti’nin İngilizce yayın yapan tüm organlarıyla ABD’ye karşı kara propagandaya başladı. Çin ve ABD arasındaki ekonomik olduğu belli olan savaşta bir sonraki adımın ne olacağı bilinmiyor, ama eğer hiçbir şey eskisi olmayacaksa bu durum ABD ve Çin için de geçerli olacak.