Hürjet Uçak gemisine inecek m? Mius'la ortak operasyona çıkacak mı?
Bir uçak ki, daha uçmadan Malezya’daki ihaleyi kazanmak üzere… Türkiye’nin ilk milli jet eğitim, hafif taarruz ve akrobasi uçağı HÜRJET, kendi göklerimizde özgürce kanat çırpmaya, Anadolu gemisinden havalanmaya ve insansız MİUS’la sefere çıkmaya hazırlanıyor.
Hürjet tasarımının 3 boyutlu çizimle kabaca belirlendiği 2018 yılından bugüne 4 yıl geçti. Proje sadece 4 yılda ete kemiğe büründü ve uçak prototip üretim aşamasına geldi. TUSAŞ şimdi, Türkiye’nin ilk yerli jet eğitim ve hafif taarruz uçağı olacak HÜRJET’le yurtdışında ihalelere katılıyor; hatta Malezya’daki 18 uçaklık yarışı kazanmak üzere...
Projeyi bu noktaya getirene kadar özkaynaklarını kullanan şirket, bugün itibariyle maddi olarak hayli güçlü durumda. Çünkü 12 Ocak 2022 tarihli Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısında devlet, “HÜRJET’in seri üretimi başlasın” talimatı verdi.
Milli uçak 18 Mart 2023 tarihinde nasipse göklerde kanat çırpacak. TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, uçuş testlerinde kullanılacak prototip HÜRJET’lerin hızla yapılmakta olduğunu ve 1-2 ay içerisinde sürecin tamamlanacağını belirtiyor. Üretim halindeki 3 adet HÜRJET’in 2’si hava, 1’i ise yer testlerinde denenecek. Önümüzdeki 13 aylık süre içerisinde yer ve hava testlerinin tamamlanmasıyla HÜRJET, 18 Mart 2023’te güvenli uçuşa hazır hale gelmiş olacak. Bu tarihten sonraki 2 yılda ise kalan testler ve sertifikasyon işlemleri tamamlanacak. Milli uçağın 2025’ten itibaren Türk Hava Kuvvetleri’ne teslimi öngörülüyor.
- TUSAŞ’ın hedefi 2025 yılında 6-7, sonrasında ise ayda 2 adet olmak üzere yıllık 24 tane uçağı üretim bandından çıkarıp müşteriye teslim eder düzeye erişmek...
Yeni bir tasarıma sahip olması ve barındırdığı teknolojilerin güncel durumu sayesinde yurtdışı pazarında muadilleri karşısında güçlü bir rakip olmasına kesin gözüyle bakılan HÜRJET, aynı zamanda Türk Hava Kuvvetleri’nde önemli bir boşluğu dolduracak.
Pilot eğitimlerinde kullanılan ve ömürlerinin sonuna gelmeleri nedeniyle önümüzdeki 5 sene içerisinde envanterden çıkarılması düşünülen 60 adet T-38 uçağının yerini HÜRJET’ler alacak. T-38’ler 1978 yılından beri görevde. Her ne kadar Türk mühendisleri tarafından aviyonikleri yenilense ve kokpit cihazları tamamen yerlileştirilse de bu uçaklar ekonomik ömürlerini tamamlamak üzere.
Milli uçağın seri üretim bandından çıkıp T-38’lerin tahtına geçmesiyle birlikte yeni nesil yerli jeti kullanan pilotlar, kendilerini Milli Muharip Uçağa HÜRJET kokpitinde hazırlama imkanı bulacak.
Yüksek ‘G’ kuvvetinde akrobasi!
Jet eğitim uçakları pilotlara sadece uçmayı değil, bir savaş durumunda ‘it dalaşı’ denen sıcak takibi de öğretiyor. Bu uçaklar tatbikatlarda ‘düşman uçağı’ rolüne bürünerek pilot eğitimlerinin çok önemli bir tecrübe aracı haline geliyor.
HÜRJET’in boşluk dolduracağı bir alan daha var:
Akrobasi! Türk Yıldızları’nın kullandığı F-5 uçaklarının da önümüzdeki yıllarda emekli edilerek yerlerini HÜRJET’e bırakmaları hedefleniyor. -3 ilâ +8 arasında ‘G’ kuvvetine haiz çevik HÜRJET, havada pilotların sınırlarını zorlayacak derecede tırmanma ve yanal manevra kabiliyetine sahip durumda.
- Süpersonik hızdaki HÜRJET’e ABD’li endüstri devi General Electric’in F404 serisi motoru güç veriyor. TUSAŞ 80 adet motorun tedariği için bu firmayla sözleşme imzaladı. Bu da tek motorlu HÜRJET’in önümüzdeki 5 yıl içerisinde en az 80 adet üretileceğini ortaya koyuyor.
Neredeyse F-16 boyutunda
- HÜRJET’i bir ‘mini uçak’ olarak görmek çok yanlış olur. Zira 13,6 metrelik uzunluğu ve 9,5 metrelik kanat açıklığıyla bu uçak hemen hemen bir F-16 boyutunda. Türk Hava Kuvvetleri’nde yaklaşık 250 adet bulunan F-16’ların her biri 15 metre uzunluğunda ve kanat açıklığı ise 9,9 metre. Yerden yüksekliği 5,1 metreye denk gelen arka dik kanadı HÜRJET’e keskin manevra gücü sağlarken motorundan aldığı yüksek itki gücü HÜRJET’in 14 kilometre irtifada saatte 1700 km hıza (1,4 mach) ulaşmasını sağlıyor. Uçak havalandıktan sonra 1 dakika içerisinde 12 km’ye tırmanabiliyor. 2222 km menzile yakıt tankı olmadan varırken, kanatlar ve gövde altında 2 bin 700 kg faydalı yük taşıyabiliyor. Yani bu uçak nereden bakılırsa bakılsın Türk Hava Kuvvetleri’nin elini çok rahatlatacak. Hele ki yanında bir de MİUS’lar olursa…
Havacılık tarihine geçmek üzereyiz
Baykar şirketinin gelecek yıl uçurmayı planladığı Muharip İnsansız Uçak Sistemi ‘MİUS’, insanlı savaş uçaklarına eşlik eden akıllı bir robot olarak HÜRJET’le birlikte düşman hedefler üzerinde ölümcül etkilere sahip olabilir. İlk modeli itibariyle 900 km/ saat hıza ulaşan ve 1,5 ton mühimmat taşıyabilen MİUS’lar, ağ merkezli harbin gökyüzündeki vurucu gücü olarak HÜRJET’le ortak operasyonlara çıkabilir.
Türkiye çok yakın bir gelecekte insanlı jetleri insansız jetlerle aynı harekâtta buluşturarak havacılık tarihinde yeni bir sayfa açacak gibi görünüyor. Hatta ülkemiz, bu uçakları aynı yüzer platformda buluşturup ilkler kitabında iki yaprağı birden tek başına çevirebilir. Çünkü TUSAŞ, HÜRJET’in ‘uçak gemisi’ TCG Anadolu’ya iniş-kalkışı için çeşitli sistemler üzerinde kafa yoruyor. MİUS ise zaten öncelikle uçak gemisinde görev yapmak üzere tasarlandı.
- 232 metre pist uzunluğuna sahip Anadolu gemisinde çok büyük ihtimalle bir fırlatma (katapult) sistemi kullanılacak. Uçakların havalanmak üzere ihtiyacı olan 260 km/saat hıza ulaşabilmesi için onları 2,5 saniye içerisinde bu hıza çıkaracak bir katapulta ihtiyaç var. İnsansız yahut insanlı uçakların gemiden sadece havalanmaları yetmiyor; onların piste yeniden güvenli bir şekilde inmeleri de gerekiyor. Güverteye teker koyan hava araçlarını kısa mesafede durdurabilmek için kanca yahut paraşüt sisteminin de Anadolu gemisinde kullanılması bekleniyor.
Teknik gereksinimler her ne olursa olsun mühendislerimiz tüm bunları başaracaktır ve uzak coğrafyalara yönelik askeri operasyonlar için ciddi bir güç çarpanı niteliğindeki bu tip kabiliyetler Türkiye’nin bölgesindeki nüfuz alanını daha da genişletecektir.
Savunma sanayiindeki gelişmelerden heyecan duyanlar: Sabırla bekleyin ve güzel işlerin başına bir musibet gelmemesi niyetiyle dua edin.
Karakulak Yunanlıları öyle bir ürküttü ki…
Ne kadar önemli bir gemiye sahip olduğumuzu aslında yunanlıların tepkisinden anladık. Olimpos'un çocukları bir savaş durumunda öncelikle TCG Ufuk gemisini batırmak istiyor... ‘İlk hedefimiz Türklerin bu gemisini vurmak olmalı.
“Hizmete giren bu gemi muhtemelen Türklerin elindeki en kritik platform. Bir savaş durumunda denizaltılarımızın ilk hedefi bu gemiyi vurmak ve batırmak olmalı...”
Yunanlılar, 14 Ocak’ta törenle hizmete giren TCG Ufuk gemisini bu ifadelerle ‘selamladı’. Atinalıların gözünden baktığımızda Türkiye’nin ilk istihbarat gemisinin ne derece kritik işler başarabileceğini anlayabiliyoruz.
- İstanbul Tersanesi’nde MİLGEM tekne formu üzerine inşa edilmiş 99,5 metrelik TCG Ufuk, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Mavi Vatan’daki derin kulağı olacak. Denizlerde 60 gün kesintisiz seyir yapabilen Ufuk için seçilen sembol oldukça anlamlı: Anadolu’nun efsanevî kedisi Karakulak!
Kilometrelerce ötedeki düşmanına ait sesleri duyup ayırt edebilmesi, onları çok uzaktan sadece sesleri kullanarak izleyebilmesi, kulak içerisindeki özel kıvrım ve kasları sayesinde baktığı her yönde pek çok ses dalgasını beyninde işleyebilmesi, yaradılış harikası bu muhteşem hayvanın en belirgin özelliklerinden sadece birkaçı...
- İşte Ufuk gemisi, Karakulak’ın efsane kulaklarına benzer şekilde havadaki tüm ses dalgalarını, radyo frekanslarını ve radar sinyallerini izleyebiliyor. Elektronik harp ve sinyal istihbarat teknolojisi konusunda dünyada öncü ülkelerden olan Türkiye, Ufuk gemisiyle gerçek bir meydan okumaya imza atmış görünüyor
2016’da projelendirilen ve 2017’de yapımına başlanan gemi, 4 yıllık hummalı bir çalışmanın sonucunda meydana çıktı. A-591 borda numarası verilen Ufuk’un yapımında STM’nin koordine ettiği tam 194 firma görev aldı.
- Muharebe esnasında tüm kuvvetlerin birbiriyle konuşmasını sağlayan ve ağ merkezli harbin gereği olarak kara, hava ve denizdeki her unsuru ortak platformda buluşturan HAVELSAN imzalı savaş yönetim sistemi ADVENT, Ufuk gemisinde tüm sinir uçlarına yön veriyor.
- Mavi Vatan’ın bu çok yetenekli karakulağı, ASELSAN mühendislerince imâl edilen sinyal izleme ve elektronik harp aygıtları sayesinde, karasularına yaklaştığı herhangi bir ülkede tüm askeri sistemlerin röntgenini çekebiliyor.
Görünmez görevleri çok
- Bu kritik görevler, Türk ordusunun harp meydanında birkaç adım öne geçmesini sağlıyor. Zira düşman radarlarının çalışma yöntemleri çözüldükçe, harekât ortamında o radarları etkisiz hale getirip çalışamaz hale getirmek kolaylaşıyor. Karada KORAL, REDET ve SANCAK’ın yaptığını Ufuk gemisi denizde yapıyor. ‘Elektronik savaş’ konusu günümüz teknolojisinde o kadar önemli ki, hedef bölgede derin hava harekâtı icra edebilmek ancak bu tip hazırlıklarla mümkün olabiliyor.
Düşmanı adım adım izlemek
Söz buraya gelmişken, savunma araştırmacısı Kozan Selçuk Erkan’ın Ufuk gemisi hakkında söylediklerini hatırlamakta fayda var:
- “Günümüzde savaşlar sadece silahlarla yapılmıyor. Belirleyici unsur bilişim teknolojisi. Harp sahasında en büyük kırılma, rakibinizi bilişim alanında saf dışı bıraktığınız an oluyor. Eskiden ‘Biri Bizi Gözetliyor’ programları vardı. Kameralar evin her tarafındaydı ve izleyici anlık olarak evde yaşanan olaylara şahit olabiliyordu. Böyle bir kabiliyeti denizlere taşıdığınızı düşünün. Düşman gemisi ne görüyor, ne duyuyor, haliyle taktik açıdan ne planlıyor bunları görebildiğinizi hayal edin. Hayalinizi sadece gemilerle sınırlamayın. Kimi noktalarda TCG Ufuk’un karadaki sinyalleri de rahatlıkla izleyebildiği gerçeğini hatırlayın. Üstelik geminin bu bilgileri alıp işledikten sonra onları kör edebilecek becerisi var. Ankara’nın nasıl bir konuma ulaştığını şimdi daha iyi anlıyor musunuz?”