Hep aynı soru: Kaza mı, cinayet mi?

Hep aynı soru: Kaza mı, cinayet mi?
Hep aynı soru: Kaza mı, cinayet mi?

Dünya, bir devlet başkanının ya da başbakanın sıradan nedenlerle uçak veya helikopter kazası sonucu öldüğüne inanacağımız bir yer değil. Son olarak İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’yi taşıyan helikopterin düştüğü ve helikopterdeki herkesin öldüğü hâdisenin benzeri pek çok vak’a da böyle düşünmemize neden oluyor. Îcad edildiği kısa süre boyunca ‘en güvenli’ ulaşım aracı olarak bilinen uçak ve helikopter “kazası” sonucu ölen liderlerin kısa hikâyelerini Gerçek Hayat okuyucuları için derledik.

Arvid Lindman, İsveç

Arvid Lindman.
Arvid Lindman.

Salomon Arvid Achates Lindman, 1906'dan 1911'e ve 1928'den 1930'a kadar İsveç Başbakanı olarak görev yaptı. İsveç’in ünlü telekomünikasyon devi Ericsson’un yönetim kurulu başkanlığını da yapan Salomon Lindman, isminden de anlaşılacağı üzere ülkedeki Nazizm karşıtı cephenin en büyük destekçilerindendi. 74 yaşındaki Lindman, 9 Aralık 1936'da İngiltere'nin Croydon kentinden Amsterdam'a uçan Royal Dutch Airlines Douglas DC-2 uçağında yolcuydu. Uçak kalktıktan saniyeler sonra bir eve çarptı. Kazada uçaktaki 16 kişiden 14'ü öldü.

O zamana kadar İngiltere'nin en büyük uçak kazası olarak kayıtlara geçen kazada ölen en meşhur kişi eski başbakan Lindman değildi. Uçakta İspanyol mühendis, havacı, politikacı ve helikopterin öncüsü olan cayrokopterin mucidi Juan de la Cierva da yolcular arasındaydı. Kaza için açılan soruşturmada sonuç alınamadı. “Sis yüzünden olmuştur” denilip geçildi.

Jose Felix Estigarribia, Paraguay

Jose Felix Estigarribia.
Jose Felix Estigarribia.

Jose Felix Estigarribia Insaurralde, 1939'dan 7 Eylül 1940'taki bir uçak kazasında ölene kadar Paraguay'ın 34. Başkanıydı. Eşi Julia Miranda Cueto ve pilot Carmelo Peralta, Asunción'dan hafta sonunu geçirmeyi planladıkları San Bernardino'ya gitmek üzere yola çıktılar. Ancak onları taşıyan uçak âdeta bir tuğla gibi yere çakıldı.

7 Eylül 1940 Cumartesi günü sakin bir sabahtı. Başkan Jose Felix Estigarribia, bazı belgeleri imzalamak için erkenden Hükümet Sarayı'na gitti. İşlerini hallettikten sonra karısını ve valizlerini almak için evine döndü. Başkan Estigarribia bu tür hafta sonu gezilerini sık sık yapıyordu; “San Bernardino'da değilse mutlaka bir arkadaşının çiftliğine giderdi” diyor tanıyanları.

Aslında arabayla da gitse aynı sürecek olan yolu özel zevki yüzünden uçakla giderdi. Bir savaş kahramanı olan pilot Carmelo Peralta’nın kullandığı uçağın neden düştüğü benzer hâdiselerde olduğu gibi anlaşılamadı. Birkaç iddiadan ilkine göre çiftçilerin yaktığı anızdan yükselen dumanlar yüzünden önünü göremeyen pilot rotasını kaybedip çakıldı. İkinci iddiaya göre karı koca arasında kavga çıktı. Kadın silahını çekip sağa sola ateşlemeye başlayınca pilot dengesini kaybedip uçağı düşürdü. Diğer akla yakın olanı ise sabotaj.

Estigarribia, seyahat etmek için genelde hep aynı uçağı kullanırdı. Ancak o gün hangardaki yetkililer başkanın uçağının müsait olmadığını söylediler ve kazanın yaşandığı uçağı önerdiler. Neticede de uçak dik bir şekilde düştü. Kazanın arkasında Estigarribia’nın siyasi rakiplerinin olduğu iddia edilse de soruşturmadan bir sonuç çıkmadı.

Wladyslaw Sikorski, Polonya

Wladyslaw Sikorski.
Wladyslaw Sikorski.

4 Temmuz 1943'te İkinci Dünya Savaşı sırasında Polonya'nın sürgündeki hükümetine liderlik eden Polonyalı asker ve devlet adamı Wladyslaw Sikorski, Cebelitarık'ta uçağının düşmesi üzerine öldü.

Polonyalı ulusal kahraman Wladyslaw Sikorski, 1920'de Varşova Muharebesi'nde Polonya Ordusunu zafere taşıdı ve bağımsızlığını yeni kazanan cumhuriyette Başbakan olarak görev yaptı. 1926'daki askeri darbede iktidarını kaybederek siyaseti bıraktı, ancak Eylül 1939'da Almanya'nın Polonya'yı işgal etmesinden sonra geri döndü ve Birleşik Krallık merkezli bir sürgün hükümeti kurdu.

Sikorski, Polonya'yı ilhak etme planları olan Stalin ile mücadele ettiği bir süreçte 1943 yazında Ortadoğu ziyaretine çıktı. Ziyaretin son durağı olan Beyrut’tan Cebelitarık’a geldi, oradan da İngiltere’ye uçmayı planlıyordu. Uçağı hazırlandı, yanında bir asker olan kızı Zofia Wanda Leśniowska da vardı.

Uçak kalkıştan 16 saniye sonra 23.07’de denize çakıldı. Can yeleği takan yegâne kişi olan pilot sağ kurtuldu. 12 kişi öldü. Consolidated B-24C Liberator’da kaç kişi olduğu bilinmediği için Zofia Wanda Leśniowska dışında kaç kişinin kayıp olduğu da bilinmiyor. Pilotun neden can yeleğiyle uçtuğu da muamma. Aslında hiçbir sebep yokken olan kaza hakkında birçok iddia var. Hatta böyle bir kazanın yaşanmadığı, sadece Sikorski’nin cinayete kurban gittiği, kaza haberiyle üstünün kapatıldığı bile söyleniyor. İngiliz istihbaratının Ruslara yardım ettiği, pilotun tehdit edildiği gibi iddialar tabii ki sonuç vermedi.

Ramón Magsaysay, Filipinler

Ramón Magsaysay.
Ramón Magsaysay.

Filipinler'in üçüncü cumhurbaşkanı Ramón Magsaysay, 1953'te göreve seçildi. Dürüst bir adam ve halkın savunucusu olarak anılıyor. Sömürge döneminden bu yana Filipinli siyasi liderlerin çoğu İspanyol kökenli olmasına rağmen Magsaysay, ülkesindeki sıradan insanların çoğu gibi Malay kökenliydi. Magsaysay'ın yönetimi, modern Filipin tarihinin en temiz ve yolsuzluğun en az olduğu yönetimlerden biri olarak kabul ediliyordu; onun yönetimi genellikle Filipinler'in "Altın Yılları" olarak anılıyor. Ticaret ve sanayi gelişti, Filipin ordusu en iyi durumdaydı ve ülke spor, kültür ve dış ilişkilerde uluslararası tanınırlık kazandı. Filipinler, Asya'nın temiz ve iyi yönetilen ülkeleri sıralamasında ikinci sırada yer aldı.

16 Mart 1957'de Magsaysay, Manila'dan ayrılarak Cebu Şehri'ne gitti ve burada bazı programlara katıldı. Aynı gece yarısını 1 saat geçe Manila'ya geri dönmek üzere başkanlık uçağına bindi. 17 Mart sabahı erken saatlerde uçağın kaybolduğu bildirildi. Öğleden sonra gazeteler uçağın Cebu'daki Manunggal Dağı'na düştüğünü ve uçaktaki 56 kişiden 36'sının öldüğünü bildirdi. Uçaktaki gerçek sayı Magsaysay dâhil 25'ti. Yalnızca gazeteci Nestor Mata hayatta kaldı. Magsaysay'ın 22 Mart 1957'deki cenazesine tahminen iki milyon kişi katıldı. Bir halk kahramanı olarak hafızalara yer eden Magsaysay’ın ardından ülke uzun ve karanlık bir döneme girdi. Kazanın sebebi ise hâlâ bilinmiyor.

Barthélemy Boganda, Orta Afrika

Barthélemy Boganda.
Barthélemy Boganda.

Barthélemy Boganda, 1950'lerdeki Fransız sömürge yönetiminin son yıllarında Siyah Afrika'yı birleştirmek için çalıştı. 1958'den 29 Mart 1959'daki Berberati ile başkent Bangui arasındaki uçuş sırasında şüpheli ölümüne kadar bağımsızlığını yeni kazanan Orta Afrika Cumhuriyeti'nin Başbakanı olarak görev yaptı.

Boganda’nın bindiği Nord 2501 Noratlas uçağı ormana düştü. Uçaktaki 4 mürettebat ve beş yolcu öldü. Boganda’nın cesedi pilot kabininden çıktı.

Fransa Sivil Havacılık Genel Sekreterliği soruşturma yapılmasını emretti ve kaza mahallini araştırmak üzere bir ekip gönderdi. Bu rapor hiçbir zaman yayınlanmadı, ancak kısa bir süre sonra Paris'in haftalık L'Express gazetesi, araştırmacıların enkazda patlayıcı izleri tespit ettiğini ortaya çıkardı. Kazanın nedeni kesin olarak belirlenemedi. Birçok Orta Afrikalı, kazanın bir suikast olduğuna inanıyor. Birçok kişi, Fransız gizli servisiyle yabancı iş adamlarının Boganda’nın öldüğü kazada parmağı olduğundan şüpheleniyor.

Dag Hammarskjöld, BM Genel Sekreteri

Dag Hammarskjöld.
Dag Hammarskjöld.

İsveç Başbakanı'nın oğlu Dag Hammarskjöld, İsveç'i Birleşmiş Milletler'de temsil eden bir ekonomistti ve 1953'te BM Genel Sekreteri seçildi. Görev süresi boyunca Kore Savaşı, Süveyş Krizi ve Kongo İç Savaşı'nda diplomatik çabalara öncülük etti. Ölümüne neden olan kazadan önce Kongo’daki iç karışıklıklarla ilgileniyordu.

Kongo’da bağımsızlık mücadelesi sürerken 1959’da sömürgesi olduğu Belçika, “5 yıl sonra bağımsızlığınızı veririz” dedi. Bu sırada ülkede seçimler oldu. Belçika’nın istemediği ve hapiste tuttuğu Patrice Lumumba en fazla oyu aldı. 1960’ta Lumumba ve taraftarları Kongo’da bağımsızlık ilan etti. 24 Haziran 1960’ta Başbakan olan Lumumba, ABD ve Belçika’nın ülkede çıkardığı karışıklıktan sonra devrildi ve aynı yıl 14 Eylül’de infaz edildi. İç savaş iyice alevlenince BM Genel sekreteri Dag Hammarskjöld, Belçika’nın ülkeye askeri müdahale edeceğinden endişelenerek, BM Barış gücünü Kongo’ya gönderdi. Bu durum değerli maden şirketlerini yönetenlerin hiç hoşuna gitmedi.

18 Eylül 1961'de Hammarskjöld, ateşkes görüşmesi yapmak üzere çıktığı yolda, bindiği uçak düşerek öldü. Kaza sonucu Hammarskjöld ve diğer 15 yolcu hayatını kaybetti.

1962'de yapılan bir soruşturma, kazanın pilot hatası olduğu sonucuna varırken, daha sonraki bir BM soruşturması kazanın nedenini belirleyemedi. Uçağın vurulduğuna dair deliller ortaya konulmasına rağmen dikkate alınmadı. Bir CIA raporu, sorumlunun KGB olduğunu iddia etti.

Kazanın ertesi günü eski ABD Başkanı Harry Truman, Hammarskjöld'ün "Onu öldürdüklerinde bir şeyler yapma noktasındaydı. 'Onu öldürdüklerinde' dediğime dikkat edin" yorumunu yaptı.

1998'de CIA, MI6 ve Belçika'nın dâhil olduğu ölüm planını gösteren belgeler ortaya çıktı. Ancak belgeler orijinal değil denilerek göz ardı edildi. Söz konusu belgede CIA direktörü Allen Dulles'ın "Dag, baş belası hale geliyor ve ortadan kaldırılması gerekiyor" ifadeleri yer alıyordu. Ölümünden sonra Hammarskjöld’e Nobel barış ödülü verildi.

René Barrientos, Bolivya

René Barrientos.
René Barrientos.

Bolivya Devlet Başkanı René Barrientos, 1964'te bir askeri darbeyle iktidara geldi ve ABD yanlısı bir anti-komünist olarak ülkenin güneyinde Che Guevara liderliğindeki ayaklanmayı başarıyla bastırdı ve 1967'de Guevara'yı idam etti.

Ancak gerillaların hepsini yenememişti. Aldığı bir dizi karar, köylülerin ona sırtını dönmesine neden oldu ve Barrientos bir zamanlar güçlü olan desteklerini yeniden kazanmak amacıyla köyleri gezmeye karar verdi. 27 Nisan 1969'da And Dağları'ndaki Arque köyüne yaptığı ziyaretin ardından helikopteri komşu Tacopaya'ya doğru havalandı, resmi açıklamaya göre telefon kablolarına takılarak düştü.

Kazada, Barrientos, yaveri ve helikopter pilotu öldü. Suikast iddiaları dilden dile dolaştı ama asla ispatlanamadı.

Joël Rakotomalala, Madagaskar

Joël Rakotomalala.
Joël Rakotomalala.

Madagaskar, hem politikacıların hem de üst düzey askeri şahsiyetlerin karıştığı ölümcül hava kazalarının sıklığıyla şöhretli bir ülke. En son 2005 yılında Başkan Marc Ravalomanana bir helikopter kazasından sağ kurtuldu.

Ancak 30 Temmuz 1976'da Başbakan Albay Joël Rakotomalala ise benzer bir kazadan kurtulamadı. Görev süresinin bitmesine yalnızca altı ay ve kolonisi oldukları Fransızların ülkeden ayrılmasına günler kala Rakotomalala ve Genelkurmay başkanını taşıyan helikopter düştü. Bir önceki Başbakanın suikast sonucu öldürüldüğü ve kanıt kalmasın diye başkanlık sarayının yakıldığı ülkede kimse bu olaya kaza gözüyle bakmadı. Tabi ki Rakotomalala’nın ölümünün cinayet olduğuna dair hiçbir kanıt bulunamadı.

Cemal Bihedic, Yugoslavya

Cemal Bihedic.
Cemal Bihedic.

Cemal Bihedic, Bosnalı bir Müslümandı ve 1971'de Yugoslavya başbakanı olarak iktidara geldikten sonra Bosna'yı bağımsız bir ulus olarak kurmak için çok çalıştı. 18 Ocak 1977'de Başbakan Bihedic'in Learjet 25 tipi uçağı, Bosna Hersek'in Kresevo kenti yakınlarındaki Inac Dağı'na düştü. Kazada Bihedic, eşi ve 6 kişi öldü. İlk açıklamada kaza nedeni olarak olumsuz hava şartları ve pilot hatası dillendirildi. Ancak çoğu kişi sorumluların siyasi rakibi Sırplar olduğunu düşünüyor. Çünkü Bihedic, yaşlı ve hasta Tito’nun halefi olarak görülüyordu.

Francisco Sá Carneiro, Portekiz

Sadece 11 aydır Portekiz Başbakanı olan Francisco Sá Carneiro, 4 Aralık 1980 gecesi Oporto'daki başkanlık seçim mitingine katılmak üzere Lizbon'dan uçağına bindi. Yanında eşi, Savunma Bakanı Amaro da Costa ve üç kişi daha vardı. Uçak, kalkıştan kısa bir süre sonra Lizbon'un Carnarate semtindeki bir binaya çarptı. Uçaktaki herkes öldü. Görgü şahitleri, çarpışmadan önce uçaktan parçaların düştüğünü söyledi. Resmi karara göre kaza, iddialara göre ise tarihin en çetrefilli suikastlarından biri.

Francisco Sá Carneiro.
Francisco Sá Carneiro.

1979'da İran'da devrim yaşandı. Şah ülkeden kaçmıştı ve yeni lider Humeyni yönetiminin sözde Amerikan karşıtı açıklamalarının ardından bazı kişiler başkent Tahran'daki ABD büyükelçiliğini bastı. 4 Kasım 1979'da 52 Amerikalı rehin alındı ve 444 gün boyunca alıkonuldu. ABD’nin Demokrat Başkanı Jimmy Carter, türlü çabalar ve hatta gizli operasyonlar denemesine rağmen rehineleri kurtaramadı.

Peki, Başbakan Sá Carneiro’nun tüm bunlarla ne alâkası var derseniz, skandal asıl orada başlıyor. İddialara göre, Portekiz Savunma Bakanı Da Costa, üst düzey Portekiz Ordusu subaylarının İran'a yasa dışı ABD silahları naklettiğine dair bir bilgiyi ortaya çıkardı. Ancak bu bilginin kaynağı, seçimlerde ikinci kez aday olan Carter'ın kampanyasını baltalamak isteyen ABD'li Cumhuriyetçilerdi. Üstelik plan sadece bununla da sınırlı kalmıyor, Cumhuriyetçiler ile İran yönetimi arasında rehinelerin serbest bırakılmasını geciktirmek için gizli bir anlaşma da yapılıyordu. İşte bu planın kritik ayağı olan ileride ABD’nin başına bela olabilecek isim ise Savunma Bakanı da Costa. Skandal plan işliyor uçak patlatılıyor. Carter, ABD seçimlerini kaybediyor. İran'la rehineler konusunda anlaşma yapan “Baba Bush” başkan yardımcısı oluyor. Rehineler de Cumhuriyetçi başkan Ronald Reagan'ın göreve başladığı gün olan 20 Ocak 1981’de serbest bırakılıyor.

Jaime Roldós, Ekvador

Jaime Roldós.
Jaime Roldós.

1960'larda ve 1970'lerde yıllarca süren askeri yönetimin ardından Ekvador, sonunda demokrasiyi yeniden tesis etti ve 1979'da avukat Jaime Roldós'u başkan olarak seçti. Roldós, ölmeden önceki iki yılda pek çok reform gerçekleştirdi.

Roldós, 24 Mayıs 1981'de Quito'dan Peru sınırı yakınındaki Macara'ya uçarken Beechcraft Super King Air 200'ü bir dağ yamacına çarptı ve uçaktaki dokuz kişinin tamamı öldü.

Birçok Ekvadorlu olayı bir CIA suikastı olarak gördü. Roldós, ülkesinin tabii kaynaklarını sömürmek isteyen petrol şirketlerine karşı açtığı savaşta çok sayıda düşman edinmişti. Sömürgeci petrol şirketlerini sınır dışı etmekle tehdit ediyordu. Roldós'un ölümünün ardından halefi Osvaldo Hurtado o kadar inatçı değildi; hemen Amerikan petrol şirketi Texaco’nun ülkedeki imtiyazlarını önemli ölçüde artırdı.

Omar Torrijos, Panama

Omar Torrijos.
Omar Torrijos.

Jaime Roldós'un ölümünden üç ay sonra Panama Devlet Başkanı Omar Torrijos benzer şüpheli bir olayda öldü. 2 Ağustos 1981'de Torrijos’un Panama Hava Kuvvetleri'ne ait uçağı, onu Penonome’den Coclecito şehrine götürüyordu, ancak varış noktasına yaklaşırken patladı ve Marta Dağı'na çarptı. İçindeki yedi kişi de öldü.

Torrijos 1968'de askeri darbeyle iktidara gelmişti. 1977'de Jimmy Carter'la, 1903'ten bu yana ABD'nin kontrolünde olan Panama Kanalı'nın kontrolünü Panamalılara bırakması için müzakereye başladı ama bitiremedi.

Torrijos'un yerine General Manuel Noriega getirildi. George HW Bush'un rejimi 1989'da Panama’yı işgal edip, onu yakalayıp hapse atana kadar, uyuşturucu kaçakçılığı ve şantaj faaliyetleriyle Amerikalıların başına bela oldu.

ABD ve Noriega'yı, Torrijos'u öldürmekle suçlayanlar ortaya çıksa da sonuç alınamadı.

Öte yandan Omar'ın oğlu Martin Torrijos ise 2004 yılında Panama Başkanı seçildi.

Samora Machel, Mozambik

Samora Machel.
Samora Machel.

Samora Machel, 1975 yılında Mozambik'in Portekiz yönetiminden bağımsızlığını kazanmasıyla iktidara geldi. Machel, benzer bir mücadele veren komşusu Güney Afrika’daki ezilen halkın yanında durduğu için hedefteydi.

İki ülke arasında sık sık çatışma çıkıyordu. 1984'te bir barış anlaşması imzalandı ancak sınır ötesi gerilimler artmaya devam etti.

19 Ekim 1986'da Machel, Zambiya'daki Afrika liderler kongresinden dönerken uçak fırtınaya yakalandı. Havalimanına yaklaşınca iniş için izin isteyen pilota telsizle rota iletildi. Pilot yönlendirildiği gibi döndü, ancak pist yerine yere çakıldı. Alevler içinde kalan uçaktaki Machel ve 33 kişi daha öldü. İddiaya göre yanlış rotayı veren telsiz frekansına giren Güney Afrikalılardı.

Güney Afrika o dönemde olayla herhangi bir ilgisi olduğunu reddetmişti ancak 2006'da Güney Afrikalı yetkililer tarafından yeni bir soruşturma başlatıldı. Ondan da sonuç alınamadı.

Machel'in dul eşi Graca, 1998'de apartheid rejimine karşı mücadeleyi kazanan Güney Afrika'nın ilk siyahi başkanı Nelson Mandela ile evlendi.

Reşid Karami, Lübnan

Reşid Karami.
Reşid Karami.

Lübnan Başbakanı Reşid Karami 30 yıldan fazla bir süre boyunca Lübnan'ın en önemli siyasi figürlerinden biriydi ve sekiz kez başbakan olarak görev yaptı. 1 Haziran 1987'de Karami, Beyrut'a gitmek üzere bindiği helikopterde bomba patlaması sonucu öldü. Yaklaşık 300 gram ağırlığındaki ve Karami’nin bineceği koltuğun arkasına yerleştirilen uzaktan kumandalı bomba, helikopter havalandıktan kısa bir süre sonra patlatıldı. Kazada yalnızca eski Başbakan Karami hayatını kaybetti. Suikastın ardından çok sayıda muhtemel şüpheli muhalif isimler tutuklandı ama asıl fail ya da failler bulunamadı.

Ziya'ül Hak, Pakistan

Ziya'ül Hak.
Ziya'ül Hak.

17 Ağustos 1988'de dönemin Pakistan Devlet Başkanı General Ziya'ül Hak’ı taşıyan C-130 tipi askeri uçak, başkent İslamabad'ın yaklaşık 530 kilometre güneyinde Bahawalpur yakınlarında düştü. Kurtulan kimsenin olmadığı kazada araştırmacılar sabotaj ihtimali üzerinde durdu. Ancak muhtemel şüpheliler arasında bölgedeki pek çok suikastta parmağı olan ABD’nin yer almadığı fikri kabul gördü. Çünkü ölenler arasında ABD'nin Pakistan büyükelçisi Arnold Raphel de vardı.

Juvénal Habyarimana, Ruanda ve Cyprien Ntaryamira, Burundi

Juvénal Habyarimana.
Juvénal Habyarimana.

6 Nisan 1994'te Burundi Cumhurbaşkanı Cyprian Ntaryamira ve Ruanda Devlet Başkanı Juvenal Habyrimana'yı taşıyan uçak, Kigali Havalimanı yakınında vuruldu. Başkanlık sarayının bulunduğu bölgeye düşen uçaktan kurtulan olmadı.

Fransa Başbakanı Jacques Chirac, 1979'da Ruanda Devlet Başkanı Juvenal Habyrimana’ya Dassault Falcon 50 model özel jetini hediye ettiğinde, 800.000 kişinin ölümüne ve bir milyonun kişinin de yerinden edilmesine yol açacak bir iç savaşa ve soykırıma yol açacağını muhtemelen tahmin edememiştir.

Yaşananlar aynı zamanda ülkedeki barış gücünü geri çekip katliamların kontrolsüzce gerçekleşmesine izin vermekle suçlanan Birleşmiş Milletler'in itibarını da ciddi şekilde zedeledi.

Bölgedeki etnik Hutu ve Tutsi halkları arasındaki gerginlikler, Hutuların 1960'larda Belçika'dan bağımsızlığını kazanmasının ardından iktidarı ele geçirmesinden bu yana artarak sürüyordu. 6 Nisan 1994'te Habyarimana, Tanzanya'daki barış görüşmelerinin ardından komşu Burundi'nin Hutu başkanı Cyprien Ntaryamira ile birlikte Ruanda'ya dönüyordu. Kigali havaalanına yaklaşırken uçak iki füzeyle düşürüldü ve uçaktaki 12 kişinin tamamı öldü. Tuhaf bir şekilde uçak, Habyarimana'nın başkanlık sarayının arazisine düştü. Bu olay bardağı taşıran son damla oldu; palalı Hutu milisleri Ruanda kırsalında dolaşmaya başladı ve hem Tutsileri hem de ılımlı Hutuları ayrım gözetmeksizin katledip ülkeyi kan gölüne çevirdi.

BM’nin 1998'deki olayla ilgili resmi raporu, füzelerin tesadüfi olduğunu ima ediyordu. Kaza mahallinde bulunan kara kutu gizemli bir şekilde ortadan kayboldu ve on yıl sonra New York'taki bir dosya dolabında ortaya çıktı.

Yakın zamanda yapılan bir Fransız soruşturması, suikastın sorumluluğunu o zamanlar Paul Kagame tarafından yönetilen Tutsi Ruanda Yurtsever Cephesi gerilla örgütüne yükledi. Diğerleri gibi bu iddialardan da ciddi bir sonuç çıkmadı.

John Garang, Sudan

John Garang.
John Garang.

John Garang Güney Sudan Hükümeti Başkanı olarak yemin ettikten yalnızca üç hafta sonra hayatını kaybetti. Garang, kimseye haber vermeden gizlice Uganda Devlet Başkanı Yoweri Museveni ile Uganda'ya görüşmeye gitti. Gizli gittiği için kendi uçağını da kullanmadı. 30 Temmuz 2005'te Uganda’ya ait helikopterle ülkesine doğru yola çıkan Garang ve beraberindekiler, Sudan'ın New Cush kenti yakınlarındaki dağlara çarptı ve helikopterdeki herkes öldü. Aradan bir gün geçmesine rağmen düşen helikopterden kimsenin haberi yoktu da Uganda, Sudanlı yetkililere, “Başkanınız kayıp” diye haber verdi. Ölüm haberi duyulunca kötü hava koşullarında çok alçak irtifada seyahat ettiği öne sürülen pilotu suçladılar. Ancak bu açıklama kimsenin cinayet şüphelerini gidermedi.

Lech Kaczynski, Polonya

Lech Kaczynski.
Lech Kaczynski.

10 Nisan 2010'da Polonya'da Dönemin Cumhurbaşkanı Lech Kaczynski ve eşinin de aralarında olduğu 96 kişiyi taşıyan Rus yapımı "Tupolev 154" tipi uçak, Stalin döneminde yaklaşık 22 bin Polonyalının infaz edildiği Katyn Katliamı anısına yapılacak törene katılmak üzere Rusya'nın Smolensk Havalimanı'na inerken ormanlık alana düştü. Uçaktakilerden kurtulan olmadı.

Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev, kazayı soruşturmak için bir hükümet komisyonuna talimat verdi. Soruşturmanın sorumluluğunu Rusya Başbakanı Vladimir Putin üstlendi.

Rus politikacı Valeriya Novodvorskaya daha sonra Rus hükümetinin, Kaczyński'yi 2008 yılında Rusya-Gürcistan çatışması sırasında Gürcistan’a yardım ettiği için öldürdüğünü iddia etti. Tekrar açılan soruşturmada Haziran 2016’da otopsi için Kaczynski mezarından çıkarıldı, raporda bazı gariplikler işaret edilse de bir sonuç alınamadı.