Haçlı seferi bitmedi, kıyamete dek de bitmez
Sömürge imparatorluklarından sıradan bir ada devletine dek hemen her ülkede kendini devletin sahibi, hâmîsi zanneden ve adına ‘derin devlet’ denilen unsurlar her zaman var olagelmiştir.
Bunun iyi mi, kötü mü olduğu elbette ciddi bir tartışma konusu.
Amerika Birleşik Devletleri gibi emperyal güç merkezlerinde ise durum çok daha farklı. Bazen koltukta kimin oturduğunun hemen hiçbir ehemmiyeti yok. Mesela Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki fark, sadece ton farkı.
ABD’nin Başkan ve yardımcısından sonra üçüncü koltuğu Dışişleri Bakanı, dördüncüsünü ise bir başka Amerika’yı temsil eden Pentagon’daki kişi işgal eder.
Her ikisi de sıklıkla farklı Amerikaları temsil ederler. Mesela Beyaz(!) Saray, Dışişleri, Pentagon, CIA, FBI birbirlerinden farklı politikalar izleyebilir, çatışabilirler de.
Neticede buraların politika yapıcıları hiçbir zaman tek başına koltuğu işgal edenler değildir. Çünkü Amerika diğer tüm devletlerden farklı olarak bir konsorsiyumdur.
- İçinde Atlantikçi’si de, Pasifikçi’si de, Katoliği de, Protestanı da, Yahudi’si de, İngiliz’i de, İllimünati’si de, Tapınakçısı ve daha bilmem kimi de etkin olarak rol alır ve koalisyonun bir parçasıdır.
Trump devrinde dengeler bir nebze değişmiş, ayarlar bir ölçüde bozulmuş gibi idiyse de, bu hâl çek-balans sisteminin bir parçası olma ihtimalini taşıyor.
Trump’ın düzenin adamı olmadığından da hiçbir zaman emin olamayız. Belki de onun bunca şeyi bir tiyatrodan ibaret. Aksi ispat edilene dek bu şüphe geçerli.
70 yıldır hiçbir ABD Başkanının onay vermediği Kudüs, Batı Şeria ve diğer işgal edilmiş toprakların İsrail’e peşkeşi, Körfez’deki kuklaların İsrail ile dostluğunun resmileştirilmesi ve daha nicelerinin Trump’a yaptırılması da sağ gösterip sol vurma değil midir?
- Topal ördek Başkanın, topal ördek Dışişleri Bakanı Michael Richard Pompeo’nun Türkiye’ye yönelik hasmane söz ve tavrı da bu derin Amerika’nın bir kolunun arzularını yerine getirmek olabilir. Aslında ihtimalin ötesinde öyle de okunmalı.
Bir yandan kürtajı reddeden, diğer yandan da eşcinselliği savunan birinin kendi aklıyla hareket edemeyecek kadar kukla olduğunu görmek güç olmasa gerek.
Ancak şunu bilmeliyiz ki, iktisaden, siyaseten, kültürel ve tarih şuuru açısından güçlenmek ve mesafe katetmekte olan bir Türkiye’den sadece İran, Yunanistan, İsrail rahatsız olmaz. Başta ABD olmak üzere Batılı tüm devletler rahatsız olur, tedirgin olur, endişeye kapılır, açık ve gizliden tedbir almak ve hatta savaşmak için gardını alır. Bu da tabiî bir durumdur.
Çünkü Türkiye’de bazıları kendilerini 1923’de türemiş zannedebilir. Ama Batılı bizi devri cumhuriyetle değil mâzimizle, tarih şuurumuzla, âtîye bakışımızla hâsılı bir bütün olarak değerlendirir. Batı ve özellikle de ABD, Rusya, Çin, Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkeler bizi içimizdeki -türediler gibi- türedi bir devlet görmez, ama hesaplarını da çok farklı yapar.
Pompeo’nun geçtiğimiz hafta cereyan eden ve kapağa taşıdığımız söz ve davranışları zaman zaman itiraf ettikleri Haçlı Seferleri cümlelerinin süreklilik arz eden fiillerinden sadece biri. Mâdem öyle neden kapağa taşıdınız denilebilir elbet.
Kapağa taşımaktan maksadımız; S/İHA’larımıza güvenerek rehavete kapılmamamız gerektiği, ‘topal ördek’ diyerek düşmanı küçümsemememiz ve ziyaret ettiği ülke, durak ve kişilere dikkat etmemiz gerektiğini akılda tutmak için.
Elbette dosyalarımız bundan ibaret değil… Kosova’ya diz çöktürme, son firavun mason Sisi’nin İslam’ı ilk kabul eden devlet ve devlet başkanı olan Necâşî (r.a.) merhumun memleketini tehdit etmesi ve Habeşistan (Etiyopya)’da yaşananlar, Karabağ savaşının sözde barış anlaşmasının devam eden süreci ve daha pek çok başlık…
Bu dopdolu sayımızla birlikte siz kıymetli okuyucu ve abonelerimize bir çağrı yapmak isteriz. Evvelen Gerçek Hayat’a gösterdiğiniz teveccüh ve takdir edici cümleleriniz için teşekkür ederiz. Mâlum dergimiz sadece 5 Lira. Ama buna rağmen 83 milyonluk bir ülkede ulaşması gereken milyonlarca masa ve okuyucu var. Her birimiz sadece bir yeni okuyucu kazandırsa bir anda iki kat okuyucuya ulaşmış oluruz. Bunu esirgemeyeceğinizi ümit ediyoruz.
Vesselam!