Güvenli liman arayan buyursun
Alla-ü Teâlâ kulunu yaratırken kendinden bir ruh üfürdü. Bu yüzden insanın Rahmânî hasletleri çoktur. İnsan doğduğu fıtrat üzerine eğitilebilse bu Rahmânî hasletlerini devam ettirir. Bu mümkün olamadığında Müslüman’ın da gayrimüslimin de çocukları şeytânî vasıflar kazanır.
Allah ile irtibatı olmayan ve Allah’ın rızasına nâil olmak gayesi gütmeyen bir kişi veya topluluğun yaptığı şeylerde faydadan çok zarar gelir.
İnsan îmâl ettiği ne varsa ifsad amacıyla kullanmaya niyetlene görsün gerisi çorap söküğü gibi gelir. Çünkü orada Rahmânî değil şeytânî bir ruh üfürme söz konusu.
O şey, bir de dünyanın en azgın, en sapkın, en merhametsiz, en hırsız, en müfsid, en karaktersiz, en …’si olan Yahudilerin eline geçmişse herkese geçmiş olsun. O durumda yaşadığımız hâle vah! İnsanlığın hâline vah!
Günümüzde Yahudiler sadece Filistin topraklarını değil aynı zamanda finans dünyasını, medyayı, siyaseti, ticareti, eğitimi ve daha fazlasını ele geçirmiş durumda. Britanya da, Eski Sovyetler Birliği de, Amerika da, Çin de, Almanya da, Fransa da hatta Türkiye de onun planları dâhilinde kurulmuş, yönetilmiş ülkelerdi/r.
Bugün sahipleri Elon Musk (X), Bill Gates (Microsoft-Linkedin), Paul Gardner Allen (Linkedin), Ted Turner (CNN), Jeff Bezos (Amazon), Mark Elliot Zuckerberg (Facebook- WhatsApp, Instagram), Larry Page (Google), Gordon Earle Moore (Intel), Robert Noyce (Intel), Jerry Sanders (AMD), Edwin Turney (AMD), Tim Cook (Apple), Lee Kun-hee (Samsung), Larry Ellison (Oracle), Len Bosack (Cisco), Sandy Lerner (Cisco), Ginni Rometty (IBM), Zhang Yiming (TikTok) Frans van Houten (Philisp), Claus Wellenreuther (SAP), Dietmar Hopp (SAP) gibi kişiler sahibi gözüktüğü şirketlerin gerçek sahibi değil, emanetçi hissedarlarıdır. Dünyada ne kadar büyük şirket varsa hepsinin durumu aynı. Bu hâl sadece teknoloji şirketleri için de geçerli değil.
Bugün hangi sahada olursa olsun çok uluslu diye takdim edilen büyük şirketlerin gerçek sahibi, 30 kadar yatırım şirketidir. Bu 30 kadar yatırım şirketinin sahibi ise Vanguard Group, BlackRock Inc ve State Street Global Advisors yatırım şirketidir. Bu üç şirkette birbirinin sahibi. Peki, bu şirketler kimin? Çoğunu yakından bildiğiniz 10 kadar Yahudi’nin…
Aslında Amerikalı, Hollandalı, Koreli, Çinli, Alman sandığınız şirketlerin hemen hepsi bu 10 Yahudi’ye ait. Kimilerine bu yazdıklarımız hayal mahsulü gibi gelebilir. İngilizce bilen internete girip gerçek yatırım şirketlerinin haberlerini tarasın. Lisan bilmesine de gerek yok. Arama motoruna tercüme ettirseniz yeter.
Twittter’i X’e çeviren Elon Musk’un bu platformu değiştireceğine inandık, inandırıldık. Oysa bu bizim saflığımızın neticesi. Bugün baş terörist Netanyahu’nun kuyruğunda dolaşan Elon Musk, sadece gücü zayıflayan Twitter’e heyecan ve nefes oldu. Twitter’ı kendi başına yöneteceğini sanan veya kendini öyle pazarlayan Elon Musk’un düşürüldüğü durum dünyaya çok şey anlatıyor.
Kapak konumuza gelecek olursak, bu şirketlerin yani dünyanın başındaki eli kanlı terör yapısı İsrail’in ve diğer unsurların insanlığı izlemesi, fişlemesi, dinlemesi ve yönlendirmesi yadırganacak bir durum değil. Aslında yapmadıklarına ve yapmayacaklarına inanmak saflığın danıskası / en âlâsıdır.
‘Efendi’ kölesinin her şeyinden haberdar olmak ister. Attığı her adımdan, yaptığı her işten sorgu sual eder. Hiçbir şey yapmamış olacağını bilse bile içi rahat etmez. Bilmek, izlemek, yönlendirmek ve yönetmek ister. Bugün dünyanın başına musallat olan bu şer kavmin temsilcilerinin de kurdukları iblisi düzenin devamını sağlamak için yapmayacakları şey yok.
Asıl kusurlu olan onlar değil bizleriz. 85 milyonluk ülkenin teknoloji adına ürettiği şeyin esâmisi okunmuyor. Dünyanın binde biri büyüklüğündeki bir toplumun ürettiği teknoloji nerede, biz neredeyiz? Oysa diğer küçük ve zayıf ülkeleri bir kenara bıraktığımızda bizim dünyadaki teknolojinin en az yüzde 3-5’ine hâkim olmak gibi bir zaruretimiz var. Oysa bilhassa bilgi teknolojilerinde neredeyse hiç mesabesindeyiz.
Bir arama motorumuz yok, bir işletim sistemimiz yok, bir sosyal medya şirketimiz yok, bir e-posta servisimiz yok, bir navigasyon yazılımı ve dolayısıyla uydumuz yok, bir video platformumuz yok. Bunların hepsini geçtik, böyle bir niyet ve çabamız da pek yok. Varsa yoksa kum, çimento, beton…
Sonra bizi dinliyorlar, bizi izliyorlar, yatak odamıza kadar girdiler, mahremimiz kalmadı diye şikâyet ediyoruz. Bırakınız sade vatandaşı, ticaretin, eğitimin, siyasetin ve hatta tüm devletin, Yahudi’nin WhatsApp’ına taşındığı veya herkesin her şeyini buradan paylaştığı bir zaman diliminde kime, neyi şikâyet edecek veya anlatacağız!
Sadece buna hayret etmiyoruz. Biz böyle bir konuyu neden temcit pilavı gibi işleyip duruyoruz, asıl ona da hayret ediyoruz. Sanki duyacak, tedbir alacak ve çözüm üretecek bir devlet, bir millet varmış gibi neden kendimizi paralıyoruz ki!
Ne söylesek boş, biliyoruz ama bize düşen de bu. İkaz etmek... Dinleyen olsa da olmasa da.
Gazze destanı sürüyor, Yahudi’nin ipliğinin pazara çıkması büyüyerek devam ediyor. Gazze, Batı Şeria ve Kudüs direnişi âdeta Amerika üniversiteleri ve sokaklarına taşınmış durumda. Gazze üzerinden insanlığın üzerine iyilik tohumları ekiliyor. İnsânî bir uyanış ve diriliş başlamış gibi gözüküyor. Allah-ü âlem şafak yakın ama biz buna hazır mıyız, işte orası meçhul.
İran-İsrail hırlaması, savunma sanayiindeki gelişmeler, futbol, 31 Mart seçim neticeleri ve daha pek çok hususun tahlili sayfalarımızda sizi bekliyor.
Gelecek sayıda buluşmak niyazı ile Allah’a emanet olunuz!