Gerçek Hayat’la ‘1000’ diyebilmek

Merve Akbaş
Merve Akbaş

“Gerçek Hayat’ın 1000. sayısını hazırlıyoruz”... Birkaç hafta önce, dergi ekibinden arkadaşlar bu güzel haberi verip, benden bir yazı istedi. Tabi derin düşüncelere daldım.

Henüz 18 yaşında, 2006 yılında Gerçek Hayat’ta çalışmaya başladım. Her sabah saat 06:30’da Üsküdar’daki öğrenci yurdundan çıkıp, Zeynep Kamil’den 500A otobüsüne binerek Okmeydanı’ndaki Gerçek Hayat’a ulaşırdım. Akşam ise yoğun bir mesainin ardından geç saatlerde koltuğumun altında isimler, haberler, taslaklar, fikirlerle Üsküdar’a geri dönerdim. Gerçek Hayat’ta mayalanmaya bırakılmış genç bir dergiciydim.

HAYATIMIN TÜMÜNÜ ŞEKİLLENDİRDİ

Süreç boyunca çevremdeki çoğu insan, eğitimimi önemsemem gereken bir yaşta neden böyle bir maceraya atıldığımı sorup durdu. Ben ise nereye varacağını düşünmeden sadece koşar adım yürüdüğüm, beni olgunlaştıran o yolda mutluydum. Zahmetsiz bir mutluluk olmadı. Okuru olduğum derginin çalışanı olmanın heyecanıyla Okmeydanı’nındaki o plazaya girdiğim anı, beni kapıda karşılayan nazik arkadaşım Filiz Akın’ı, bir süper kahraman olan Muhammed Bozkurt’u hiç unutmadım. Salı geceleri sabaha kadar süren matbaa gecelerini de...

Dönüp baktığımda, uzun yıllar mutfağında bulunduğum, ayrıldıktan sonra da destek vermekten hep büyük mutluluk duyduğum bu derginin hayatımın tümünü şekillendirdiğini görüyorum.

Bir zamanlar Gerçek Hayat Dergisi'nden bir kare...
Bir zamanlar Gerçek Hayat Dergisi'nden bir kare...

FARUK YÜCEL'İN ÖĞRENCİSİ: MERVE

Başta Türker Saltabaş olmak üzere Ümmühan Atak, Gülcan Tezcan, Suavi Kemal Yazgıç, Emrullah Öztürk, Ahmet Ocaklı, İbrahim Paşalı, Ali Ayçil... Her birinin Gerçek Hayat’ın bugünlere ulaşan bir marka olmasında büyük ve önemli bir katkısı olduğunu söylemeliyim. Adlarını buraya sığdıramayacağım geniş yazar kadrosu ve tabi yolumun kesiştiği Zeynep Betül Erhun, Zeynep Tuba Kesimli, Feyza Betül Aydın ve İberia Aydın, İlknur Temizel’le beraber... Ben tüm bu isimlere Faruk Yücel adını ayrıca eklemek istiyorum. Hepimizi bir araya getiren, görevi bitince aradan çekilen Faruk abi belki de beni ‘yazmam’ için teşvik eden ilk profesyoneldi. İtiraf etmek gerekirse, vefatından sonra aramızda bir akrabalık bağı kurulsa da onunla aynı soyadı kullanmaya asla cesaret edemedim. Onu kaybettiğimizde 26 yaşındaydı.

Ben ise şimdi 33. yaşımı karşılamak için bekliyorum. Kendimi onun öğrencisi Merve olarak görmeye devam etmek istiyorum.

NEREDE O ESKİ 'GERÇEK HAYAT'LAR

Bugün Gerçek Hayat’a dışardan, yani Yeni Şafak’ın Pazar eki için çalışarak, koridorun diğer ucundan bakıyorum. Ve kendi kendime şunu söylüyorum: Tüm bu güzel insanlarla tanıştığım, yazdıklarını okuduğum, yazılarımı okuttuğum, hayatımı şekillendirmelerine izin verdiğim için çok mu şanslıyım? Bu sorunun cevabını sadece ben değil, ‘Filistin’de Şafak Söküyor’ başlığının atıldığı 2002 yılından bu yana Gerçek Hayat’la beraber yaşadığımız topraklara bakmaya çalışan okurlarımız da vermeli. Çünkü Gerçek Hayat’ın bizim için o yıllarda oluşturduğu perspektif hepimizin hayatını şekillendirdi. Hep birlikte gördük, değiştik, geliştik. Yıllar boyunca çok defa sorduğum, sorulduğunu duyduğum bir soru vardı, “Nerede o eski Gerçek Hayat’lar?” Sahi, nerede o eski bizler? İyi ki buradayız.