FETÖ’yü kim koruyor?
Örgüt, 15 Temmuz darbe girişiminden önce yaptığı dijital suikastlar sonucu binlerce insanın hayatında telafisi mümkün olmayacak acı izler bıraktı. Silahlı dijital bir terör örgütü olarak FETÖ/PDY, legal/ illegal medyanın iletişim, haberleşme, enformasyon sağlama, gündem oluşturma, takip etme gibi özelliklerini çok etkin olarak kullanabilmiş tek örgüttür.
15 Temmuz darbe girişiminden 1 hafta sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında FETÖ avukatları Nurullah Albayrak ile Ahmet Özer’in de bulunduğu 200’e yakın avukat hakkında yurtdışına çıkış yasağı ve yakalama kararı aldırdı. Kararı öğrenen FETÖ, Ahmet Özer’i kurtarmak için aynı isim ve soy isimli ama Konya’da ikamet eden Av. Ahmet Özer’i kurban seçti. İstanbul Barosuna kayıtlı FETÖ’cü Ahmet Özer’in TC kimlik bilgileri silinerek yerine Konya’da Konya barosuna kayıtlı KONTV’nin de Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Özer’in bilgileri yazıldı. Kimlik bilgileri dijital ortamda yapılan müdahale ile değiştirilerek kolluk güçleri manipüle edildi.
Konya’da demokrasi nöbetlerinde olduğu esnada İstanbul’dan gelen talimatla Ahmet Özer gözaltına alınırken FETÖ’cü Ahmet Özer ise elini kolunu sallayarak yurt dışına kaçtı. KON TV’nin Yönetim Kurulu Başkanı Özer, Terörle Mücadele Şubesinde nasıl bir kumpasın içine düşürüldüğünü düşünürken FETÖ’cü Özer çoktan ülkeyi terk etmişti bile. Gerçek ise ancak 10 saat sonra anlaşılabildi. Av. Ahmet Özer, kimlik bilgilerini değiştirenler hakkında suç duyurusunda bulundu. Soruşturma üç yıl sürdü. İdarenin şüpheli hakkında soruşturma izni vermemesi üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı takipsizlik kararı vererek dosyayı kapattı.
Türkiye’nin bağımsızlığı yolunda kararlı adımlar attığı her dönemde ağır bedeller ödemek zorunda bırakıldığı gerçeği 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimiyle bir kez daha tescillendi. Ülke tarihinin hiçbir döneminde son 10 yıl içinde olduğu gibi sistematik ve yoğun bir saldırı yapılmadı. Aynı anda tüm terör örgütleri içerden ve dışarıdan saldırıya geçirildi. Bu terör örgütlerini finanse eden, istihbarat desteği ile onları koruyan onlarca batılı devlet, eş zamanlı ekonomik siyasî ve askerî saldırıya geçti. Türk milleti tüm bu saldırıları 15 Temmuz gecesi destansı bir direnişle püskürterek esarete boyun eğmeyeceğini altın harflerle tarihin sayfalarına yazdırdı. Türkiye tarihinin en karanlık terör örgütü ve arkasındaki tüm legal/illegal güçler asla unutamayacakları bir ders aldılar, ancak geride milletin kucağına devasa bir hastalık bırakmayı başardılar. Örgüt, 15 Temmuz darbe girişiminden önce yaptığı dijital suikastlar sonucu binlerce insanın hayatında telafisi mümkün olmayacak acı izler bıraktı. Silahlı dijital bir terör örgütü olarak FETÖ/ PDY, legal/illegal medyanın iletişim, haberleşme, enformasyon sağlama, gündem oluşturma, takip etme gibi özelliklerini çok etkin olarak kullanabilmiş tek örgüttür.
Bürokrasi olsun özel sektör olsun buralardaki dijital ortamı FETÖ terör örgütü kadar kendi amaçları doğrultusunda manipüle eden ve bu şekilde yoğun kullanan başka bir örgüt yoktur. FETÖ’nün yürütmüş olduğu tüm soruşturmalarına bakıldığında dijital mecranın bu şekilde kullanıldığını görüyoruz. Yapılan soruşturmalarda, FETÖ mensubu polislerin, 2006 yılından itibaren ABD, Almanya ve İsrail’de siber güvenlik ve siber saldırı eğitimleri aldığı tespit edilmişti. FETÖ’nün gündem oluşturma, kamu kurumlarını suçlu, hukuksuz gösterme, tehdit, sindirme, yıldırma ve şantaj, hedef saptırma, değerlerin istismarı, hedef gösterme, hukuku yanıltmaya çalışma, terör örgütünü meşru gösterme, terör örgütü mensuplarına moral verme, motivasyon artırma, mağduriyet algısı yaratmak gibi faaliyetlerde de bulunduğuna dair onlarca örnek sırlamak mümkün. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bunların çok azı aydınlatılabildi. Popüler kişi ve davalar dışında FETÖ’nün dijital kumpas ve suikastlarına mâruz kalan binlerce dosya ise karanlıkta aydınlatılmayı bekliyor.
FETÖ HAYATLARI NASIL KARARTIR?
FETÖ’nün kişileri ve kurumları hedefe koyma kriterlerini göz önüne seren ve bugüne kadar pek gündeme gelmeyen mağdurlardan en çarpıcı olanlardan bir tanesi de Av. Ahmet Özer’in başına gelenlerdi. Bünyesinde Kontv, Yeni Konya Gazetesi, Konya FM ve Konhaber. com gibi birçok basın yayın kuruluşunu barındıran ANMEG Anadolu Medya Grup’un kurucusu ve yönetim kurulu başkanı Av. Ahmet Özer’in yaşadıkları dijital bir terör örgütü olarak FETÖ’nün akıl almaz kumpaslarını en iyi anlatan örneklerden biri. FETÖ tarafından başlatılan Okyanus kumpas soruşturmasında mağdurların avukatlığını üstlendiği için örgüt tarafından tehdit edilen, takip edilerek özel hayatı aylarca kayda alınan ancak bir suç unsuru bulunamayınca da kumpas soruşturmasına dâhil edilen Özer’in yaşadıkları 15 Temmuz darbe girişimine kadar devam etti.
FETÖ’NÜN AVUKAT KURTARMA OPERASYONU
17-25 Aralık darbe girişimi ile MİT TIR’larına yönelik ihanet operasyonlarının yankıları sürerken, yine FETÖ tüm yurtta özel sektör ile kamuda muhaliflerini sindirip tasfiye ederek 2015 yılında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca örgütün avukat yapılanmasına yönelik 2015/61304 dosya numarası ile soruşturma başlatıldı. Darbe girişiminden 8 gün sonra yani 24 Temmuz 2016’da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı aralarında FETÖ’nün en çok tanınan avukatlarından Nurullah Albayrak ile Ahmet Özer’in de bulunduğu ve sayıları o gün için 200’u bulan kişiler hakkında yakalama ve yurtdışına çıkış yasağı kararı aldırdı. FETÖ bu kararı görür görmez önemli gördükleri mensuplarını korumak için yeni akıl almaz planlar yaptı. FETÖ’nün en güçlü olduğu kurumların başında gelen emniyet ve yargı içindeki mensupları binlerce kişilik tasfiyeye rağmen boş durmayarak örgüt için önemli olan avukatları kurtarmak için şeytanın bile aklına gelmeyecek yöntemlere başvurdu. Örgüt darbeden hemen sonraki o sıcak günlerde yüzlerce mensubunu yurt dışına kaçırmayı başardı. Bunlardan biri de Av. Ahmet Özer’di. Peki, FETÖ bunu nasıl yapabildi?
İŞTE ADIM ADIM OPERASYON
Avukatlar hakkında yakalama kararı çıkartıldığını öğrenen FETÖ bu avukatlar içinde yer alan Ahmet Özer’i kurtarmak için aynı isim ve soy isimli ama Konya’da ikamet eden Avukat Ahmet Özer’i kurban seçti.
Hakkında yakalama ve yurtdışı yasağı olan İstanbul Barosuna bağlı FETÖ’cü Ahmet Özer’in TC kimlik bilgileri silinerek yerine Konya’da Konya barosuna bağlı olarak serbest avukatlık yapan KONTV’nin sahibi Av. Ahmet Özer’in bilgileri yazıldı.
İsim ve soy ismi dışında hiçbir ortak noktası bulunmayan iki Ahmet Özer’in kimlik bilgileri dijital ortamda yapılan müdahale ile değiştirilerek kolluk güçleri manipüle edildi.
MÂSUM ÖZER İÇERİ GİRERKEN, FETÖ’CÜ ÖZER UÇAĞA BİNDİ
Temmuz 2016 hain darbe girişiminden bir hafta sonra 24.07.2016 pazar günü saat 00:25 de Özer kendisini almaya gelen polislerle emniyete gitti.
Demokrasi nöbetlerinde olduğu esnada İstanbul’dan gelen talimatla Ahmet Özer gözaltına alınırken FETÖ’cü Ahmet Özer ise elini kolunu sallayarak uçağa binerek yurt dışına kaçırıldı.
Bu gerçek ancak 10 saat sonra anlaşılabildi.
KON TV’nin sahibi Ahmet Özer hücrede nasıl bir kumpasın içine düştüğünü düşünürken FETÖ’cü Ahmet Özer yurt dışı çıkış yasağına ve yakalama kararına rağmen çoktan ülkeyi terk etmişti bile.
Ertesi gün isminin sehven yazıldığı belirtilip özür dilendikten sonra Ahmet Özer serbest bırakıldı.
KUMPASÇILAR BULUNSUN
Geceyi Konya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde FETÖ şüphelisi olarak geçirdikten 10 saat sonra serbest bırakılan Ahmet Özer Konya’daki bir avukata ait TC Kimlik numarasının İstanbul’daki başka bir avukatın TC kimlik numarası yerine sehven yazılamayacağını düşündü. Bu düşüncesini somutlaştırmaya karar veren Av. Özer, kumpasa imza atan Emniyet ve adliye görevlilerinin tespiti ve yargılanmaları için şikâyetçi oldu. 27 Temmuz 2016’da yazdığı dört sayfalık dilekçeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına iletilmek üzere Konya Başsavcılığına sundu. Bunun üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/5483 dosya numarasıyla soruşturma başlattı.
ACELE EDİLEREK YANLIŞ YAPILDI AÇIKLAMASI VE ÖZER’E TAKİPSİZİLİK
KONTV’nin sahibi Ahmet Özer’in kendisine kumpas kuranların tespit edilip yargılanması için yaptığı şikâyet üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma sürerken yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Hasan Yılmaz tarafından sehven gözaltına alındığı belirtilen Av. Ahmet Özer ile ilgili 18 Nisan 2017’de takipsizlik kararı verdi. Başsavcıvekili Yılmaz’ın verdiği takipsizlik kararında, “FETÖ/PYD silahlı terör örgütünün İstanbul İlindeki avukatlık yapılanmasına mensup şüpheliler hakkında Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce geniş çaplı tahkikat işlemleri yürütülmekte iken 15/07/2016 tarihinde vuku bulun darbe teşebbüsü sonrasında yapılanmaya mensup “abi, yönetici, imam” konumundaki birçok şüphelinin darbe teşebbüsünden kısa süre önce yurt dışına çıktıkları bir kısmının da darbeden sonra kaçtıkları” tespit edildiği belirtildi. Bu tespitin ardından şüphelilerin yakalanmaları amacıyla acil olarak yakalama ve gözaltı kararı verildiği belirtilen kararda, “FETÖ/ PDY silahlı terör örgütünün avukatlık yapılanmasında etkin olan şüphelilerden Ahmet Özer’in yakalanması hususunda usuli işlemler yapılırken sehven İstanbul Barosuna kayıtlı olarak avukatlık
yapmakta olan Ahmet Özer yerine Konya barosuna kayıtlı olarak avukatlık yapmakta olan Ahmet Özer hakkında yakalama ve gözaltı kararı verildiğinin anlaşıldığı, yanlışlık sonrası Konya barosuna kayıtlı Av. Ahmet Özer’in gözaltı tedbirinin sonlandırıldığı” vurgulandı. Ancak kararın devamında “FETÖ avukatlık yapılanması altındaki şüpheliler sayısının 200’ün üzerinde olduğu, tespitler yapılırken bir kısmının darbe teşebbüsünün hemen sonrasında tahkikat işlemlerinin ivedi ve acil yapıldığı dönemde geçekleştirilirken sehven yahut çok az bulgu ve ihbarlarla soruşturmalara dâhil edildikleri” kaydedilerek kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği kaydedildi. Ancak kararda sehven denilen hatanın nasıl gerçekleştiği ve iki farklı ilde ikamet eden farklı barolara kayıtlı olan ve farklı TC kimlik numaraları olan isimlerin nasıl sehven yazılabildiğine dair bir tespit veya açıklamaya ise nedense yer verilmedi, verilme ihtiyacı bile duyulmadı.
ÖZER TAZMİNAT KAZANDI
Bunun üzerine Av. Ahmet Özer hukuksuzluğu mahkûm ettirmek için sembolik olarak devlet aleyhine 1 TL’lik maddî ve mânevî tazminat davası açtı. Konya 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen dava 13 Aralık 2016’da karara bağlandı. Mahkeme heyeti Ahmet Özer’e yapılan haksızlık tescillenerek kendisine 1 TL mânevî tazminat verilmesine hükmetti.
NİÇİN SORUŞTURMA İZNİ VERİLMİYOR?
İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli polis memurlarınca Av. Ahmet Özer’in TC kimlik numarasını firarî FETÖ’cü Av. Ahmet Özer’in TC’si diye yazarak mâğdur edilmesine yönelik 2018’de başlatılan soruşturma ise 18 Temmuz 2019’da karara bağlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Soruşturma Bürosu Savcısı Fazıl Arslanalp’ın verdiği kovuşturmaya gerek olmadığına dair kararında, soruşturmanın 4483 sayılı yasaya tabi olduğu belirtilerek, polis memurları hakkında görevi kötüye kullanma suçundan soruşturma izin talebinde bulunulduğu, İstanbul Emniyet Müdürlüğünün ise 22 Ocak 2019’da “Soruşturma izni verilmemesine” dair karar verdiği kaydedildi. Savcılık, itiraz üzerine 18 Mart 2019’da dosyanın İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Başkanlığına gönderildiğini ancak İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Birinci İdare Dava Dairesinin de 9 Mayıs 2019’da verdiği kararla soruşturma izni verilmemesine” yapılan itirazı reddederek davanın bu şekliyle onanmasına karar verdiği ve kararın bu şekilde kesinleştiğini vurguladı. Terör suçunda soruşturma için izin gerekmediği hâlde sürecin bu şekilde işletilmesi, FETÖ’ye yönelik korumanın sürdüğü iddialarını güçlendirdi.
Özer: 3 yıldır dilekçemin numarasını öğrenemedim
FETÖ’nün 2008 yılından bu yana uğraştığı Kontv’nin Yönetim Kurulu Başkanı Av. Ahmet Özer bu karara adeta isyan etti. 35 yıldır avukatlık yaptığını ifade eden Özer, “Şikâyet dilekçemi ve kaydolduğu soruşturma numarasını üç yıl aradım. Savcılıklara ve Adalet Bakanlığına dilekçeler yazdım, bulamadım. Anayasa Mahkemesine başvurdum. Aradan üç yıl geçtikten sonra takipsizlik kararı bana tebliğ edildi. Savcılık bu kararında diyor ki; Şikâyet dilekçenizi üç yıl sonra işleme aldık, ancak idare ‘bu adamları yargılayamazsınız izin vermiyoruz’ dediği için yargılama yapmıyor, dosyayı kapatıyor ve takipsizlik kararı veriyoruz. Dosya kapandı” dedi.
FETÖ’YE YARDIM EDİLDİ
TC kimlik numaralarının sehven yazılmasının mümkün olmadığını vurgulayan Özer, “Bunun soruşturulmasına izin vermeyenlerin de masum olmadıklarından asla kuşkum yoktur. Ortada bir isim karışıklığı yoktur. Bu çağda kimsenin ismi kimseyle karışmaz. Müşahhas hâdisede isim karışıklığı değil, TC kimlik numaralarının kasıtlı olarak (terör örgütüne yardım etmek için) özellikle değiştirilmesi vak’ası vardır. Bu şahsî bir mesele olmayıp ülkemizin geleceğiyle ilgili milli meseledir. Olayın üstü böyle kapatılamaz” diyor. 10 yıldır FETÖ mensupları ile davalık olduğunu kaydeden Özer şunları söyledi; “Ben 13.03.2009 tarihli dilekçem ile Konya Cumhuriyet Başsavcılığına bu örgüt hakkında şikâyette bulundum. Dosya numarası 2009/10113 soruşturmadır. O zamanlar sonuç alamadım. 2014 yılında tekrar yaptığım şikâyet üzerine, müştekisi olduğum Konya 2. Ağır Ceza Mahkemesinde 2015/312 E sayılı dosya ile Türkiye’de ilk FETÖ/PDY davası açıldı. Benim mücadelemi kırmak için örgüt lideri ve örgüt mensupları 2013. 2014, 2015, 2016 yıllarında hakkımda çok sayıda şikâyette bulundular ve taciz ettiler. Yılmadan mücadele ettim. Beni büyük hasım bildiler ve mücadele ettiler.”
SORULMASI GEREKEN SORULAR
Terör suçunda soruşturma için izin gerekmediği hâlde sürecin bu şekilde işletilmesi, FETÖ’ye yönelik korumanın sürdüğü iddialarını güçlendirdi. İşte Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, HSK, Milli İstihbarat Teşkilatı’na suâllerle bazı hatırlatmalar:
- Hakkında yakalama kararı bulunan FETÖ’nün avukatı Ahmet Özer’in TC kimlik numarasını silerek bu kişi ve kişilerin yurtdışına kaçmasını sağlayıp, yerine FETÖ ile hasım durumda olan Av Ahmet Özer’in gözaltına alınması kim ya da kimlerin emriyle yapılmıştır?
- Hakkında yakalama kararı bulunan ve firar edeceği kesin olan birinin yerine, başka şehirdeki daha önceden yâkînen tanınan başka bir kişinin TC kimlik numarası girilerek terör örgütü mensubunun firar etmesi tesadüftür diye geçiştirmek FETÖ’ye yardım sayılmaz mı?
- Terör suçu kapsamındaki bir eylem için savcıların soruşturma izni istemesi, üstelik OHAL döneminde bunu yapması normal bir davranış mıdır?
- Ortada suç olduğu mahkeme kararıyla tescil edilmesine rağmen, terör örgütü mensubunun kaçmasına, masum bir kişinin de gözaltına alınarak lekelenmesine neden olan kişilerle ilgili soruşturma yapılmasına ilgili makamların izin vermemesini nasıl değerlendirmek gerekir?
- Âdaletin engellenmesi, suçlunun kaçması ve mâsumun cezalandırılması ile neticelenen fiilin fâillerinin hesap vermesinin önündeki engel ya da engeller nelerdir?
- Mezkûr hâdisenin benzerleri yaşanmakta mıdır yahut da bu faillerin soruşturulmasının engellenmesi benzer suiistimallere neden olmaz mı?
- Mağdur olan siz olsaydınız bu durum karşında ne yapardınız?