FETÖ'nün karanlık yolunun kritik dönemeci: 60lı yıllar (2. dosya)
FETÖ'nün en önemli adımlarını atıp karanlık örgütü büyüten 60lı yıllar dosyamızın ikinci kısmındayız. FETÖ'nün böylesine tehlikeli bir yapı haline gelmesi noktasında en önemli adımlar 60lı yıllarda atıldı. Örgüt tam bu tarihlerde palazlandı ve zaman içerisinde bugünkü ihanet şebekesi halini aldı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün 60lı yıllarda attığı adımlar örgütün bugünkü ihanet şebekesi halini başlatmıştı. Bu yıllarda gerçekleşen her şey; 2010lu yılların terör örgütünü büyüttü ve güçlendirdi.
Özel Harp'te Askerlik - 24.11.1961
Edirne Müftüsü Yaşar Tunagür, terörist başının eline bir mektup, bir de hediye vererek askerliğini yapması için Ankara’ya Reşat Taylan’ın yanına gönderir. Reşat Taylan, Özel Harp Dairesi Elemanı Kurmay Başkanıdır. Acemi birliği görevini Taylan’ın yanında yapar.
Askerken CHP'nin Halk Evleri'ne üye oldu - 25.02.1962
Özel Harp Dairesi’ndeki eğitimi tamamlanan terörist Gülen, askerliğini tamamlaması için İskenderun’a gönderilir. Ara izin sürecinde Erzurum’a gider. 20 günlük iznini iki ay daha uzatır. Bu sırada Erzurum’daki CHP’nin Halk Evleri’ne üye olur. O günlerde Halk Evleri kongresinde divan üyeliği yapar.
Orgeneralin Mason Terörist askeri - 15.05.1962
Askerliğini tamamlamak için İskenderun’a geçen terörist başı, İskenderun’da 2. Ordu karargâhında, Orgeneral Cemal Tural’ın yanında ‘telsizci’ görevi adı altında istihbarat elemanı olarak çalışır. Terörist Gülen bizzat kendisi, askerlik vazifesinde Ankara’dan sonra yeni görev yerinin belirlenmesi için kura çekildiğini ve Diyarbakır’ın çıkmasına rağmen komutanların kurayı yeniden yaptıklarını ve en sonunda kendisini İskenderun’a gönderdiklerini yazar kitabında. Özel Harpçi ve MİT’çi Yaşar Tunagür’ün Diyanet’in altını üstüne getirdiği günlerde, Orgeneral Cemal Tural da (16 Mart 1966 - 16 Ağustos 1969) Genelkurmay Başkanlığı görevi yapacaktır.
İskenderun'da istihbaratçı asker vaiz - 1962
İnönü tarafından tezgâhlanan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden çok geçmemişken ve de devlet ve askerin İslam’a yaklaşımı belli iken, askerliğini yapmakta olan Gülen, hem askeri birliklerde, hem de şehirdeki camilerde vaizlik yapmakla görevlendirilir. O sırada yaşananları Diyanet’te görevli Hilmi Türkmen şöyle anlatır: “Ben, Gülen’i çok eski tanırım. Kendisi vakti ile İskenderun’da askerlik yaparken ben de orada vaizdim. Bir gün benim de bulunduğum camide vaaza çıktı ve orada cemaate Kur’an-ı Kerim’in kıymetini bilemedikleri yolunda nasihatte bulunurken, o mukaddes kitabı yani Kur’an-ı Kerim’i, ‘Siz işte böyle yaptınız…’ diyerek kürsüden attı. Bu vak’a daha sonra Salihli’de de aynen bir kere daha cereyan etmiştir ki, buna dair bir teyp kasetini dinlemişimdir. Ben orada olmasaydım, ihtimal büyük bir hâdise cereyan edecekti cemaat arasında. Milleti güçlükle yatıştırdım. Gülen’i alıp evime götürdüm. Genç ve tecrübesiz olduğunu düşünerek ona nasihatler verdim…”