Farkında olmadığımız büyük tehlike: Bilinçaltımız işgal altında!
The New York Times gazetesinin ifadesiyle “reklam sektörünün en kapsamlı yayını” olan Ad Age dergisinin mâzisi 1930’lu yıllara dek uzanıyor. Uzun yıllar ‘Advertising Age / Reklam Çağı’ olarak yayın yapan dergi, 2017 yılında değişikliğe gidip adını kısaltmıştı. İlk çıktığı vakitler haftalık gazete formatı taşıyorken, şimdilerde iki aylık dergi formatıyla arzı endâm ediyor. Reklam sektörünün lokomotif yayınına ait 16 Eylül 1957 tarihli nüshanın 14. sayfasında “What They’re Saying / Ne diyorlar” diye bir bölüm mevcut. Bu bölümün sonunda ise küçük ama önemli bir not var. Ne diyor bu notta:
Asla bilemezsin fakat...
Reklam verenlerin gelecekte kendi reklamlarını televizyon dizilerine gizleyebilecekleri önerisi geldi bile. Amerikan Psikoloji Derneği bülteni, New York Üniversitesi’nden üç psikoloğun ‘bilinçaltı algılama’ya dönük sözlerini yayınladı. Buna göre, bir kimse farkında olmadan Smith’s birasını içmeye teşvik edilecek ama mesajın farkında bile olmayacak.
Ve ilk bilinçaltı deneyi
İlginçtir, o vakitler sadece New Yok Üniversitesi psikologları değil, başka biri daha konuyla ilgileniyor. Reklam sektörünün içinden gelen bu isim, bilinçaltı reklamcılığına dair ilk deneyi tam da o sıralar icra ediyor. Bu deneye ait detaylı bir haber, haftalık Advertising Age gazetesine ait 16 Eylül 1957 tarihli aynı nüshada şu ifadelerle yer alıyor:
İkna edici son derece gizli bir silaha sahip: Bilinçaltı projeksiyonu
“Reklam sektörü araştırmacısı James M. Vicary, bugün reklam verenler için yeni ve gizli silahı olan “görünmez reklamı” açıkladı. Cihaz, ‘bilinçaltı projeksiyon’ teorisine dayanmaktadır. Fikrin uygulanabilir olduğunu varsayarsak, bu durum reklamcıların, izleyiciler farkında olmadan televizyonda satış mesajlarını yayına sokmalarını sağlayacaktır. Mesajlar izleyiciye bilinçaltı olarak, yani ‘anlama veya farkındalık eşiğinin altında’ ulaşmış olacaktır.
Bay Vicary, gazetecilere Coca Cola reklamlarıyla dolu bir film gösterdi. Kola mesajları her beş saniyede bir ekranda belirip kayboldu ve izleyiciler tarafından yalnızca birkaçı tespit edildi. Bay Vicary, görünmez reklamın ne şekilde yapıldığını görebilsinler diye mekanizmayı gazeteciler için ayarladığını ve bu yüzden birkaç mesajın görünür olduğunu söyledi.
Kendi adını taşıyan motivasyon araştırma şirketinin başında bulunan Bay Vicary, ticarî mesajların bir film üzerine “çok kısa ışık katmanları” olarak bindirildiğini ve saniyenin 1/3.000’i nispetinde hızlı olduğu için seyirciler tarafından görülemediğini bildirdi.
Bay Vicary, yakın zamanda New Jersey’deki bir sinema salonunda “görünmez reklamı” test ettiğini belirtti. Testler altı hafta sürdü ve bu süre zarfında sinema salonuna yaklaşık 45 bin izleyici katıldı. Ticarî mesajlardan biri, izleyicileri patlamış mısır yemeye teşvik eden, diğeriyse “CocaCola İç” şeklinde ekrana yansıtıldı.
Bay Vicary’e göre “görünmez reklam” patlamış mısır satışlarını yüzde 57,5 artırırken, Coca Cola satışlarına da yüzde 18,1’lik bir büyüme sağladı.
Bay Vicary, bilinçaltı reklamlarının yalnızca hatırlatma reklamı olarak faydalı olduğunu ve herhangi bir insanı marka değiştirmeye sevk etmeyeceğini vurguladı. Bay Vicary, film yapımcısı U. S. Productions şirketinden Rene Bras ve Francis C. Thayer ile birlikte Subliminal Projection şirketini kurdu. Bay Thayer, süreçle ilgili patent başvurusunda bulunan Subliminal Projection’ın başkanı konumunda.
Bay Vicary, bilinçaltı reklamcılığın tüketici için bir nimet olacağını, çünkü rahatsız edici reklamları ortadan kaldıracağını ve eğlence için daha fazla zaman sağlayacağını dile getirdi.
CIA rapor yayınlar ve Vicary gözden kaybolur
‘Studies in intelligence / İstihbârat Sahasında Araştırmalar’ 1955 yılında “istihbârat analizciliğinin babası” olarak anılan Yale Profesörü Sherman Kent tarafından yayın dünyasına dahil edilen ve yılda dört sayı çıkan akademik bir yayın. Kim çıkarıyor bu yayını? CIA bünyesinde bulunan İstihbârat Araştırma Merkezi.
Zâten Profesör Sherman da öyle sıradan bir akademisyen değil. CIA bünyesinde yıllarca çalışmış, kurumun önde gelen elemanlarından biri. James Vicary’nin bilinçaltı reklam deneyi popüler olup ABD çapında gürültü koparınca, CIA duruma el atma gereği duyuyor ve konuyu uzman bir isim olan Richard Gafford’a havale ediyor. Biliyorsunuz, CIA bir gizlilik protokolü uyguluyor. Buna göre bazı evraklar aradan belli bir zaman geçince açıklanıyor. O âna dek kamuoyundan gizlendiği için bunlardan haberdar olamıyoruz. İşte CIA tarafından 1958 yılında yayınlanan ‘The operational potential of subliminal perception / Bilinçaltı algının operasyonel potansiyeli’ başlıklı makaleden de ancak 1995 yılında haberdar oluyoruz. Uzun uzun alıntılar yapmaya gerek yok. 5 sayfalık makalenin sonuç bölümünde aynen şöyle yazılı:
“Bilinçaltı ipucu, mevcut bir güdüyü harekete geçirerek çalışacaksa, o anda hangi güdülerin olumlu ve netice verecek durumda olduğunu bilmek gerekir. Bâriz temel güdüler (örneğin açlık, seks) bazen doyurulmaya hazırdır ve bazen ikinci plandadır. Bireyin hakkında çok fazla bilgi birikimi ile bu güdüler hakkında bir miktar öngörülebilirlik elde edilebilir, ancak bu yine de bir ihtimal meselesidir.
Dolayısıyla öyle sayısız faktör var ki, deneklerin mümkün olan en iyi işbirliğiyle gerçekleştirilen en basitleştirilmiş ampirik deneyler bile nadiren önemli güvenilirlikle işaretlenir. Ayrıca bu kadar çok sayıda değişken ve nispeten düşük güvenilirlik ile gözlemlenen her sonucu, kontrollü değişkenin mi yoksa kontrolsüz yapay nesnelerin mi ürettiğini belirlemek zordur.
Son olarak, ipucunu ve temel güdüyü maskeleyerek bireyin savunmasını uyarmaktan kaçınmaya yönelik bilinçaltı cihaz, ortaya çıkan anormal eylemin farkındalığına dair etkiyi kapsamaz. Bilinçaltına bir ipucu sunarak böyle bir eyleme ikna edilebileceğini varsaysak bile, bunu farkında olmadan, savunmaları ve rasyonel direnmeyi bozmadan gerçekleştirmenin bir yolu yoktur. Subliminal mesajları hedef şahsa yönlendirme cihazında o kadar çok belirsiz değişken ve o kadar çok düzensizlik kaynağı var ki, operasyonel fizibilitesi son derece sınırlıdır.
Evet, CIA işe el atıp kendi uzmanına bunları söyletirken başka bir gelişme oluyor ve James Vicary, şirketiyle bağını keserek ilginç bir şekilde gözden kayboluyor. Yıllar sonra, 1962 yılında bir TV programına çıktığında ise şöyle bir açıklama yapıyor:
Bilirsiniz, bilinçaltı meselesi yıllar önce ilk olarak benim aklıma gelmişti ama bundan dolayı utanç duydum. Buna, benimle hiçbir alâkası olmamasını istediğim bir tür şaka diyelim. Kendimi hiçbir zaman insanları ucuz bir şekilde aldatıp, bundan menfaat sağlayan biri olarak görmedim. Fakat yıllar sonra kendi işimin başındaydım ve bana yatırım yapanlar ortalığı karıştırmam gerektiğini düşündüler. Bilinçaltı meselesini gündeme getirmek için iyi bir zaman olduğunu ifade ettiler. Belki yaptığımız şeyin ticarete bir faydası dokunurdu. Bu yüzden bilinçaltı reklamcılığın işe yaraması için bu cihazı geliştirdik. Fort Lee, New Jersey’deki bir sinema salonunda test yaptıktan sonra patent için başvurumuzu yaptık. Mevzu, basındaki bazı gazetecilere sızınca, yeterince hazır olmadan bilinçaltı konusuna çat kapı girmek zorunda kaldık. Zamanlama kötüydü, ancak daha kötüsü, patent başvurusu için gerekli olanlar dışında herhangi bir araştırma yapmamış olmamızdı.
Bilinçaltı reklam yok muymuş yani?
Yıllar yılı zihin kontrolü ve bilinçaltı üzerine gizli deneyler yapmakla itham edilen CIA, Vicary deneyinin aleyhine rapor hazırlatınca, mesele uzun süre gündemden düşer gibi oluyor. Aslında reklam sektörünün bilinçaltına yönelik bombardımanı kitaplara, makalelere konu olmaya devam etse de, yaşananlar yüzünden meselenin kamuoyu nezdinde imajı lekeleniyor bir kere.
1999 yılına gelindiğinde ise önemli bir gelişme yaşanıyor. Harvard Üniversitesi, bilinçaltına dönük bir deney yapma kararı alıyor. Bu deneyde, Vicary’nin yaptığına benzer şekilde saniyenin birkaç binde biri gibi kısa aralıklarla mesajların görünüp kaybolduğu bir bilgisayar oyunu gösteriliyor. Bu oyunu oynayanlar iki gruba ayırılıyor. İlk gruptakilerin ekranına “akıllı, zeki, başarılı” gibi olumlu mesajlar gönderilirken, ikinci gruptakilerin önüne “bunak, bağımlı, rahatsız” gibi olumsuz mesajlar gidiyor.
Mesajlar çok kısa aralıklarda ekrana düşüp kaybolduğu için oyun oynayanların fark edebilmesi mümkün olmuyor. Yani bilinç bu mesajları algılayamıyor. Fakat bilinçaltının algıladığı ve oyuncuların mesajlardan etkilendiği deneyin sonucunda ortaya çıkıyor. Olumlu mesajları alanlar oyunu çabuk bir şekilde bitirirken, olumsuz mesajları alanlar depresyona girip oyunu çok daha geç bir zamanda bitirmek zorunda kalıyor.
Tıbbi literatüre çoktan girdi bile
İsteyen istediği kadar ‘komplo teorisi’ diyebilir ancak bilinçaltına gizli mesajlar yoluyla sızarak insanların tavırlarını ve hayat akışlarını etkileme konusu tıbbî literatüre çoktan girdi bile. Birçok örneği burada zikretmek mümkün ama size bir tanesini sunmakla iktifa edelim.
Oxford Academic yayını olan Neuroscience of Consciousness tarafından 2016 yılında yayınlanan bilimsel bir makale mevcut. İsviçre Bern Üniversitesi Psikoloji Departmanı öğretim üyeleri Simon Ruch, Marc Alain Züst ve Katharina Henke tarafından kaleme alınan bu makalenin özetini aşağıda bulabilirsiniz.
Bilinçaltı mesajları karar verme üzerine uzun vadeli etkiler oluşturur
Bilinçaltı manipülasyonu genellikle zararsız olarak kabul edilir, çünkü etkileri tipik olarak bir saniye içinde azalır. Şimdiye kadar bilinçaltının davranış üzerindeki uzun vadeli etkileri, yalnızca tek kelime gibi çok tanıdık bilgileri tekrar tekrar sunan çalışmalarda gözlemlendi. Bu çalışmalar, bilinçaltı mesajların yalnızca yavaş bir şekilde depolandığını ve yeni, alışılmadık bilgiler sağlandığında ise hiç depolanmayabileceğini öne sürüyor. Bilinçaltı mesajların özellikle uzun süreli hafızayla ilişkili olarak bağlanması gereken birkaç yeni bilgi içeriyorsa, gecikmiş karar vermeyi etkileyebileceğini düşündük.
İlişkili bağlanma, yeni ilişkileri hızla kodlayabilen ve kalıcı bir şekilde depolayabilen hipokampal hafıza sistemini meşgul eder. Burada bilinçaltına sunulan kelime çiftlerinin, gecikmiş bilinçli kararları etkileyecek şekilde işleneceğini varsaydık. Deney 1’de, bilinçaltı yüz-meslek ikilisi, bu bireylerin neredeyse yarım saat sonra gelirleriyle ilgili bilinçli kararları etkiledi. İkinci deneyde ise bir yabancı dile ait kelime dağarcığının bilinçaltına verilmesi, katılımcıların daha sonra bu yabancı kelimelerin doğru veya yanlış çevirilerle sunulup sunulmadığına karar vermelerini sağladı. 15 dakikalık bilinçaltı etkilenme, 25 dakikalık etkilenme ile mukayese edildi ve bilinçaltı etkisinde önemli ölçüde azalma olmadığı görüldü. Bu durum, bilinçaltı mesajların bilinçli, rasyonel karar verme üzerindeki etkisinin ve uzun ömürlülüğünün emsalsiz delilidir.
Her türlü teknolojik cihazın evlerimizin en mahrem yerlerine bile girdiği günümüzde, bilinçaltımıza kimlerin, hangi amaçlar için mesajlar gönderdiğini; bizleri nereye yönlendirmek istediğini biliyor muyuz? Bu durumun ne kadar farkındayız? Farkında olmadığımız en büyük tehlike budur aslında. BİLİNÇALTIMIZ İŞGAL ALTINDA!