Esed’in gitmesine çeyrek kala
Bu danışıklı döğüş piyesinde herkes bir yandan içini dökerken; bazı konularda Esed'in gerçekten kolunu kaptırmış olduğu gerçeği, hem kendi tarafı hem de muhalefetin dilinden yansımış oluyor. Mademki yeri geldi, eski Rus diplomat Aleksander Shumilin'in sözünü tekrar hatırlatmakta fayda var:"Şu Esed baş ağrısından kurtulmak lazım."
Saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 4 Martta Moskova'ya gitmeden AK Parti’nin eski milletvekillerine şöyle bir ifadede bulundu:
"Biz sayın Trump’la görüştük ve sayın Putin’in Suriye'de, İdlip’te acımasız saldırılarının nedenini anlayamadık. Sayın Putin, Suriye'de kalmak istiyorsan; kurduğun üslerin, elde ettiğin anlaşmaların yürürlükte kalmasını istiyorsan bizim itirazımız yok, ama bizi bırak rejimle hesabımızı görelim."
Basın bu sözlerin üstünde fazla durmadı. Ama Suriye’nin 9 yıl süren kaousunda bu sözler tarihi bir dönüm noktası oldu. Bunun peşinden İdlip’te ateşkes yapıldı ve Rusya bir daha saldırıda bulunmadı. Karşımızda yeni bir Rusya görüldü. Putin medyası Esed’e karşı yolsuzlukları öne çıkartan haberler servis etti. Esed’in Suriye’yi artık yönetemeyeceğini defalarca dile getirdiler. Ardından hanımına 30 milyon dolarlık, Splash adlı tablonun hediye edilişini duyurdular. Ortalık bu haberle çalkalandı. Zira Esed rejiminin idaresindeki halkın yüzde 85’i fakirlik sınırı altında, günde 1,5 dolar ile yaşamaya çalışıyor.
Yolsuzluk Savaşları
Yolsuzluk iddiaları peş peşe geldi. Bir müddet sonra Esed’in dayısının oğlu Rami Mahluf’un kendi süt fabrikasında yaptığı ihracat esnasında, Mısır-Libya sınırında Milk Man marka süt kutularında paketlenmiş binlerce koli uyuşturucu ortaya çıktı. Mahluf, sosyal medya hesabından yaptığı konuşmada, Esed’in kendisinden geri istediği, zimmetine geçirdiği 3 milyar doları geri vermeyeceğini açıkça ilan etti. Bu para kime ait? Esed’in kuzenini görevlendirdiği şirketlerdeki kendi payı. Peki, bunu ortaya çıkaran kim? Esed’in Sünni aileden gelen eşi Esma Ahras.
O Odunlar Da Neyin Nesi?
Derken çatlak geçen Pazartesi günü Rami Mahluf’un sosyal mecradaki üçüncü konuşmasıyla daha da büyüdü. Mahluf’un her yaptığı konuşmada arkasında bir odun kümesinin görünmesi ise dikkatleri üzerine çekti. Buna hiç kimse izah getiremezken birisi çıkıp şöyle bir yorumda bulundu:
- “Beşşar Esed’in dedesi Ali el Vahşi, bir zamanlar Mahluflara odun taşırmış.”
Putin Parasını Geri İstiyor
Sonunda olan oldu ve 19 Mayıs tarihli bir kararname ile Esed, dayioğlu Rami Mahluf’un üstelik tüm ailesiyle birlikte Suriye’de menkul, gayrimenkul bütün mallarına el koydu. Fakat Mahluf ailesinin asıl servetini çoktan Beyaz Rusya’da yatırım olarak tuttuğu biliniyor.
Suriye rejiminin içindeki çatlaklar artık sona doğru yaklaşıldığını gösteriyor. Meselenin arka planında Putin’in Esed’e yaptığı baskı var. Putin, zamanında verdiği destekleri Esed’den geri istemeye başladı, ayrıca yeniden kurulmuş ordunun masraflarını da talep etti. Esed, hiç parası olmadığını söyleyince işte bu hadiseler patlak vermiş oldu.
Mahluf’un Serveti Nereden Geliyor?
Servetinin 16 milyar doları bulduğu söylenen Rami Mahluf, Suriye’deki ana yatırımların en büyük ortağı durumunda. İki ana GSM şirketi SyriaTel ve MTN, petrol, gaz, havayolları, serbest bölge işletmeciliği -ki kaçakçılık buradan idare edilir-, süt ürünleri, tekstil ve daha pek çok sektör... Yani kısaca Suriye ekonomisinin yüzde 60’ı diyelim biz buna.
70’li yılların başına dönersek, baba Muhammed Mahluf’u Hafız Esed’in kayınbiraderi olarak görüyoruz. Suriye Hava Yollarında sıradan bir muhasebe memuru iken Hafız Esed’in darbe ile başa gelmesiyle başına devlet kuşu konan baba Mahluf, 1972 yılında Devlet Tütün İşletmeleri’nin başına geçti. Tütün deyip geçmeyin, Suriye’nin ihracat kalemleri içinde önemli bir yeri var.
- Bakın Baba Mahluf ne yapıyordu? Devlet Tütün İşletmeleri’nden kendisine akan komisyonu, ayrıca yabancı sigara ithalatından gelen avantayla birleştirip Yunanistan’da kurduğu hayali şirkete 100 milyonlarca dolar aktarıyordu.
Üstelik yerli tütün üreticisinden malını zorla, âdetâ gasp ederek değerinin çok altında satın alıyordu. Eniştesi Hafız Esed başlarda ses çıkarmasa da hortumlanan paranın miktarını görünce dehşete düştü ve Tütün İşletmeleri’nin başına oğlu Mahir’i getirdi.
Babasının İzinde Bir Oğul
Baba Mahluf yine de denklem dışında kalmadı. Bir zümrenin ülkeyi soyup soğana çevirdiği düzende ona elbette yer bulunurdu. Nitekim 1985’te bu kez Devlet Emlak Bankası’nın başına getirildi. Burada da rahat durmayacağı zaten belliydi. Bankanın verdiği tüm kredilerden yüzde 15’ini kendi hissesine ayırdı ve servetini daha da büyüttü. Mahlufları durdurmak artık mümkün değildi. Nitekim Rami Mahluf da babasının izinden gitti. Şam Enternasyonel Fuar arazisine gözünü bir kere dikmişti. Vakıflar Genel Müdürü’ne baskı yapmaya başladı. Müdür dayanamadı ve hâdiseyi Beşşar Esed’e anlattı. Arazi, İslâmî bir vakıfa aitti ve Rami Mahluf’a devredilemezdi. Peki, netice ne oldu? Vakıflar Genel Müdürü ertesi gün görevden alındı. Lazkiyeli Harun ailesinin vakfettiği İslâmî vakıf arazisi Mahluf’a peşkeş çekildi. Mahluf araziyi niçin istemişti, bilin bakalım. Lunapark yapmak için. Ve nitekim öyle de oldu.
Rusya İran’ı Suriye’de İstemiyor
Tekrar Rusya'ya dönersek, rejimin bu yolsuzluklarını niçin şimdi gün ışığına çıkartıyor? Bunları şimdiye kadar bilmiyor muydu? Elbette 1970’ten beri tüm gerçekleri biliyordu. Burada ortaya çıkan şudur; Rusya artık İran destekli Esed’den vaz geçme eğiliminde. Daha geniş resme geçtiğimizde ABD ve İsrail’in de bu konuda Rusya ile aynı fikirde olduğunu, Suriye’deki İran nüfuzundan rahatsızlık duyduğunu biliyoruz. İran'ın Halep ve Deyrizor'daki askeri üslerini; daha önce de Humus, Der'a ve Şam’daki hedefleri İsrail nasıl vurdu sanıyorsunuz. Rusya müsaade etmese bu mümkün olabilir miydi? Yalnız şu var ki, Rusya bu konuda tam bir başarı elde edemez. Evet, İran’ın belki Suriye’deki askeri gücünü zayıflatabilir fakat ülkedeki sosyal, ekonomik ve bilhassa kültür cihetinden saldığı derin kökleri, hele devletin içine sızmasını engelleyemez. Suriye’yi yeniden inşa projelerinde Rusya bu denklemi gözardı ederse başı ağrıyabilir.
Esed Putin’e Meydan Okuyor
Geçtiğimiz günlerde Suriye rejim milletvekili ve meclis genel sekreteri İran yanlısı Halid Abbud sosyal medya hesabında şu baslığı attı:
"Esed, Putin'e kızarsa ne olur?"
- Son haftalarda ortaya çıkan söylentiler, Esed’in koltuğunu sallamaya başladı. Nusayriler arasında çatlaklar belirdi. Halid Abbud’un sosyal medya hesabındaki yazısında ilginç bir detay var. Abbud’a göre 2015 yılında Rusya’nın Suriye’ye çağırılma sebebi İran ve Hizbullah’ın yenilgisi değilmiş. Maksat, ABD’nin Suriye'yi ele geçirmesini engellemekmiş. Oysa hakikat bu değil. Ben de tam aksini, bu kararın arkasında İran ve Hizbullah'ın yenilgisinin bulunduğunu söylüyorum.
Halid Abbud devam ediyor; “Esed, Ruslarla oyunu çok iyi bildi ve müşterek çıkar icat etti.” Ben de diyorum ki; Esed, çaresiz olduğu için kolunu Ruslara kaptırdı.
‘Ey Putin, Ayağını Denk Al!’
Halid Abbud devam ederek Putin'e diyor ki;
"Aslında bizim dostumuz siz değilsiniz, İran ve Hizbullah’tır. Esed o kadar dahi ki, o sana muhtaç değil, asıl sen ona muhtaç haldesin ey Putin! Esed seni çağırmakla seni hem bölgede, hem de dünya çapında bir lidere dönüştürdü. Esed isterse seni Lazkiye dağlarında bitmeyen, aklına gelmeyecek bir yangına sürükler ey Putin! Suriye isterse, Beşşar Esed isterse binlerce milis eğiterek Rusya'nın başına bela açar ey Putin! Esed isterse senin Doğu Akdeniz’deki üslerini bir kaç saatte siler ey Putin! Esed kızıp da seni ve ordularını Suriye çöllerine sürüklerse, kızgın kumlarında erirsin ey Putin! Esed kızıp da seni Horan ovasına sürüklerse, oradaki halk, iç islerine karıştığın için seni yutar ey Putin! Esed seni Fırat nehrinin kıyısına sürer ve oradaki aşiretlere ‘Putin Suriye'yi ele geçirmiş derse’ seni oradaki aşiretler bitirir ey Putin! Esed çıkıp dünyaya ‘Putin bizi ele geçirdi, biz onları istemiyoruz’ dese; Esed BM’deki temsilcisine ‘Ruslar bizi ele geçirdi, biz istemiyoruz, Rusya dünya kanunlarını çiğniyor’ dese, Esed'in istihbaratı Suriye'de işini bitirir ve seni Suriye'den kovar. Böylece seni tarihin çöplüğüne atar!”
Esed’e Rağmen Bu Mümkün Mü?
Ben de diyorum ki, Suriye istihbaratının direktifi olmadan Abbud bunları yazamazdı. Nitekim yazıya Esed’in bilgisi dışında yazılmış süsü verildi, rejimin yayın organi El Sevra gazetesi Abbud aleyhine kampanya başlattı. Ve bakın ne dedi:
- "Bizim Rusya ile ilişkimiz tarihî bir ilişkidir. Bu, Suriye'nin en köklü ilişkisidir. Abbud da kim oluyor, hem Esed'in sözcüsü değil ki, bunlar kendi fikirleri..."
Peki, ya sonra:
- "Aslında Rusların Suriye'nin güneyinde, silahlı gruplarla yaptıkları anlaşmaları tasvip etmiyoruz. Suriye'nin Tartus limanında Ruslarla yapılan anlaşmayı, fosfat madeni ile ilgili anlaşmayı, İdlib'deki ateşkesi ve Rusların Esed’e son günlerde yaptığı saldırıları da tasvip etmiyoruz.”
Nasıl? Hem nalına hem de mıhına bir yazı, öyle değil mi?
‘Şu Baş Ağrısından Kurtulmak Lazım’
Böylece bu danışıklı döğüş piyesinde herkes bir yandan içini dökerken; bazı konularda Esed'in gerçekten kolunu kaptırmış olduğu gerçeği, hem kendi tarafı, hem de muhalefetin dilinden yansımış oluyor.
Mademki yeri geldi, eski Rus diplomat Aleksander Shumilin'in sözünü tekrar hatırlatmakta fayda var:
"Şu Esed baş ağrısından kurtulmak lazım!"