Ergenekon zanlısı Profesörün sözleri:M. Kemal’in ‘hayalet’ askerleri mi, derin devlet itirafı mı, mafya mı?
Mustafa Kemal Nutuk’ta şöyle diyor: “Bana en yakın komutanlar bile, bu teşebbüsün benden geldiğini sanarak, birçok şüphe ve kararsızlıklara düşmüşler. Benim bir yandan kongrelerle açıkça ortak millî faaliyetlerde bulunurken, bir yandan da esrarengiz ve korkunç bir komite kurmaya çalıştığım zannına kapılmışlar. Gerçi, bu örgütün ve teşebbüslerin elebaşıları İstanbul'da bulunuyorlarmış; fakat, teşebbüslerini benim ad ve hesabıma yapmakta imişler.”
Az sonra okuyacaklarınız geçtiğimiz günlerde bir tv kanalında taammüden söylendi. Bu cümleler akıllara zarar bir Kemalist rüyası mı, aktif bir derin devlet yapılanmasının itirafı mı kararı siz verin. Lâkin bilerek ve bir yerlere mesaj ve hatta tehdit mahiyetli bu sözler tesadüfen kurulmuş sıradan cümleler değildi. Konuşan kişi ve konuşulan yerin kimlik ve mâzileri de bir araya geldiğinde durum bambaşka bir hâl alır. Sorulması, soruşturulması gereken pek çok suâl doğuran bu sözleri okuyunca siz de şaşıracaksınız. O halde buyurun: “MİT’in içinde değiller ama istihbarat faaliyeti yapıyorlar. Durumdan vazife çıkarıp, kimseye sormadan eyleme geçiyorlar. Emirleri de doğrudan Mustafa Kemal’den alıyorlar! Memur, bekçi, işçi, çoban kılığında aramızda geziyorlar. Devletin asıl sahibi onlar!” Peki, kim bunlar, hangi durumdan vazife çıkarıyorlar, ne tür eylemler gerçekleştiriyorlar?
Kemalizm enteresan bir hâl aldı. Ulusalcı Kemalistler, Mustafa Kemal’den rahatsız Kemalistler, Atatürkçü Kemalistler, solcu Kemalistler, muhafazakâr Kemalistler, Âlevî Kemalistler, dönem Kemalistler diyerek uzayıp giden yeni yeni Kemalizm türleri… Bunların bir kısmı Kemalizm’in ardına sığınmış cins hesapları olan mihraklar… Bir kısmı Kemalizm’i geçim kanyağı yapmış tipler… Bir kısmı ne yaptığını bilmeyen cahil bırakılmış güruh… Bir kısmı ise samimi Kemalist…
Hepsi zaman zaman farklı şekillerde gündeme gelse de bazıları Mustafa Kemal’in partisinde yuvalanmış farklı tür Kemalistler… Mustafa Kemal’in izlerini, kendi kurduğu ve uğrunda diğer tüm muhalif sesleri kestiği partiden silmek için M. Kemal’siz Kemalizm ideolojisini uyduran CHP, Kemalistler arasında da derin bir umutsuzluğa yol açtı. ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganının yasaklandığı, Mustafa Kemal bugün yaşasa kapısından bile giremeyeceği İstanbul İl Başkanlığı’nın partiyi esir aldığı bu dönemde, umutsuz Kemalistlerin imdadına bir akademisyen yetişti.
Yeditepe Üniversitesi öğretim görevlisi Prof. Emin Gürses’ten söz ediyoruz… Ulusal Kanal’da yayınlanan bir programa daimi konuk olarak katılan Gürses, devletin sahibi oldukları duygusunu yitiren Ulusalcı Kemalistlere 1920’lerin “efsane” yapılanmalarından MİM grubu ile teselli verdi. Lakin içinde büyük itiraflar barındıran bir teselli…
‘Bunların hakkından mim grubu gelir’
Mustafa Kemal karşıtlığının Türkiye’de yükselmeye başladığını söyleyen, isim vermeden bazı gazetecileri ve kanaat önderlerini Mustafa Kemal’i eleştirmekle suçlayan Gürses, tüm bu muhaliflerin Konya Ovası’na hatta Akdeniz’e sürülmesi gerektiğini söyledi. Kemalistlerin ‘bu devlet sahipsiz mi’ serzenişine de cevap veren Gürses “Kurtuluş Savaşı döneminde Müsellah Müdafa-i Milliye diye bir teşkilat kuruldu. Mustafa Kemal de bunu Meclis’te onaylattı. Hâlâ vardır o. MİT’in içinde değildir. Ama devletin içindedir ve emirleri yine Mustafa Kemal’den alır. Yani durumdan vazife çıkarır. Bunlar memurdur, işçidir, bekçidir, dağda çobandır. Bu grup hala varlığını sürdürür ve emirleri de Mustafa Kemal’in talimatlarından alır. Millet bu devletin sahibi yok mu diye soruyor. Vardır devletin sahibi. Herkes görevini yapar, yapılmayan görevi MİM grubu yapar. Yahut da yaptırır. Bunların hakkından ancak MİM grubu gelir” dedi.
Kim bu ‘MİM grubu?’
MİM grubu, Bugünkü MİT’in selefi ve Osmanlı’nın istihbarat teşkilatı olan Teşkilat-ı Mahsusa’nın içinde kurulan Karakol Teşkilatı’nın devamıdır. Teşkilat-ı Mahsusa içinde bir grup, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanmasının ardından Anadolu’daki silahlı grupları örgütlemesi için Talat Paşa'nın da yönlendirmesiyle özel bir ekip kurmuştu. Karakol grubu, İttihatçıların ağırlıkta olduğu bir gruptu ve Mustafa Kemal tarafından kontrol edilemiyordu. Mustafa Kemal, ‘Nutuk’ isimli uzun konuşmasında bu durumu açıkça ifade eder. Karakol Grubu’nun kontrolünün kendisinde olmadığını söyleyen Mustafa Kemal Nutuk’ta şöyle diyor: “Bana en yakın komutanlar bile, bu teşebbüsün benden geldiğini sanarak, birçok şüphe ve kararsızlıklara düşmüşler. Benim bir yandan kongrelerle açıkça ortak millî faaliyetlerde bulunurken, bir yandan da esrarengiz ve korkunç bir komite kurmaya çalıştığım zannına kapılmışlar. Gerçi, bu örgütün ve teşebbüslerin elebaşıları İstanbul'da bulunuyorlarmış; fakat teşebbüslerini benim ad ve hesabıma yapmakta imişler.”
Yeni kurmayı planladığı devleti tamamen kontrolüne almak isteyen Mustafa Kemal, Kara Vasıf’tan bu teşkilatı dağıtmasını ister. Karakol Teşkilatı yine kurucusu tarafından dağıtılır. Onu dağıtan Kara Vasıf, ölümünden sonra ‘Karakol’ soyadı ile ödüllendirilir (Mustafa Vasıf Karakol).
Fakat istihbarat teşkilatı içindeki gizli yapılanmanın dağıtılması, Mustafa Kemal’in kafasındaki planın ilk adımıdır. Karakol Teşkilatı dağıtılınca Mustafa Kemal hemen yeni ve tamamen kendine bağlı gizli bir teşkilat daha kurar. “Müsellâh Müdâfaa-i Milliye (MİM)” isimli bu istihbarat grubu, baş harfleri olan "M. M."nin Osmanlıca okunuşu olan "Mim Mim" kısaltmasıyla anılmaya başlar. TBMM Hükümeti, 3 Mayıs 1921 tarihinde Mim Mim grubuna resmiyet kazandırır ve Cumhuriyetin ilk ‘derin devleti’ Mustafa Kemal’in emriyle kurulmuş olur.
Komünist ve Sosyalistlerin toplanma alanı
Mim Mim grubunun kurucuları arasında, Aydınlık Grubu olarak da bilinen sosyalist ve komünistler çoğunlukta bulunuyordu. Türkiye Sosyalist Fırkası üyesi Salih Reis, Komünist Mehmet, İstanbul Komünist Grubu’ndan Hemşinli Mahmut gibi isimler, Mim Mim grubunun önemli isimleriydi. Grubun içinden bazı isimler, Mustafa Kemal’in ülkedeki muhalif grupları dağıtmak ve uzlaşamadığı kişileri darağacı marifetiyle kızağa çekmek amacıyla kullandığı ‘suikast’ komplolarına da karıştı. Pek çoğu, sular durulup gerekli kişiler asıldıktan sonra bu davalardan beraat etti. Grubun 1921-23 yılları arasında resmen faaliyet gösterdiği biliniyor. Ama ne bu faaliyetlerin ne olduğu ne de 1923’ten sonra neler yaptığına dair net kayıtlar yok.
“MİM grubu hâlâ var”
Ergenekon eski sanığı Bedrettin Dalan’ın üniversitesinde çalışan, yine Ergenekon eski sanığı Doğu Perinçek’in kanalında konulan Ergenekon eski sanığı Emin Gürses’in Mim Mim grubu hakkındaki açıklaması, günümüz “umutsuz ev Kemalistleri”ne bir teselli gibi dursa da, derin devletin temellerinin Mustafa Kemal döneminin hangi aşamasında kurulduğunu göstermesi açısından önemli görünüyor.
Diğer taraftan bugün artık ‘seçimle iş başına gelmemiz imkânsız” düşüncesinin iyice yerleştiği CHP ve Aydınlık grubu tabanına da “Mustafa Kemal’in hayalet askerleri her zaman bizimle. Biz onları göremiyoruz ama onlar bizi görüyor ve aramızda yaşıyor. Biraz daha sabır” mesajı mı veriyor? MİT’e alternatif bir istihbarî yapıdan bahsederek gizli bir suç örgütünü ifşa etmesi ve eğer gerçekten hâlen varlarsa nasıl olup da ölmüş Mustafa Kemal’den emir aldıkları konuları ise adlî ve idarî birimlerin ilgi alanına girmiyor?
Tahlile muhtaç noktalar
- Prof Gürses’in yukarıda bütününü verdiğimiz cümlelerin bugünü ilgilendiren bölümlerini maddeler halinde ayıralım:
- Müsellah Müdafa-i Milliye diye bir teşkilat kuruldu. Hâlâ vardır o.
- MİT’in içinde değildir ama devletin içindedir.
- Emirleri yine Mustafa Kemal’den, alır yani durumdan vazife çıkarır.
- Bunlar memurdur, işçidir, bekçidir, dağda çobandır. Bu grup hâlâ varlığını sürdürür ve emirleri de Mustafa Kemal’in talimatlarından alır.
- Millet bu devletin sahibi yok mu diye soruyor. Vardır devletin sahibi. Herkes görevini yapar, yapılmayan görevi MİM grubu yapar. Yahut da yaptırır. Bunların hakkından ancak MİM grubu gelir!
Cevap bekleyen suâller
Bu konuşmayla ilgili makamlara şu suâlleri sorma zarureti doğuruyor:
Adı veya kısa adı aynı veya değil Emin Gürses’in sözünü ettiği gibi devleti kendilerinin sanan memurdur, işçidir, bekçidir, dağda çoban kılığına bürünmüş gizli ve silahlı bir yapılanma var mıdır?
Gürses’in ifadelerine göre bunlar kafalarına göre durumdan vazife çıkarmaktalar mı?
Derin devlet meşru bir yapılanma mıdır?
“Herkes görevini yapar, yapılmayan görevi MİM grubu yapar. Yahut da yaptırır” diyen Gürses’in sözleri adına derin devlet kendisinin de derin devletin elemanı olduğunun itirafı mıdır? Değilse Gürses bunları nereden bilmektedir?
Bu yapılanma resmî değil ise kendilerini devletin sahibi sanan bir grubun devlete ve millete mafyatik usûllerle operasyon çektiği itiraf edilen bu sözler hakkında bir soruşturma yürütülmekte midir?