Emete Gözügüzelli : KKTC de başkanlık sistemine geçmeli!
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gün sayıyor. Koronavirüs salgını nedeniyle 11 Ekim’e ertelenen seçimde 6 aday yarışacak. Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Öğretim Üyesi Emete Gözügüzelli, seçimleri, müzakere sürecini ve Kıbrıs sorununun çözümünü değerlendirdi. KKTC’nin başkanlık sistemine geçebileceğini söyleyen Gözügüzelli, bu sayede ülkenin kalkınmasının önündeki bütün engellerin aşılacağını ifade ediyor.
KKTC, Cumhurbaşkanlığı seçimine hazırlanıyor. Seçime az bir süre kala, adayların ülke sorunlarına ilişkin izleyecekleri yol haritaları da şekillenmeye başladı. Kamuoyu yoklamalarında Ersin Tatar’ın önde olmasının normal olduğunu söyleyen Emete Gözügüzelli, “Seçim sonucunda da inşallah Sayın Ersin Tatar bu seçimin zafer kazanan tarafı olacak. Bu çok net bir şekilde ortadadır” diyor.
- Ersin Tatar’ın seçimi kazanmasıyla, Türkiye ile ilişkilerden uluslararası görünürlüğe kadar farklı birçok alanda değişimin gerçekleşeceğini ifade ediyor Gözügüzelli. “Sayın Tatar kazanırsa Kıbrıs Türkleri için bir kalkınma süreci başlayacak, Türkiye ile ilişkiler normalleşecek. Özellikle Maraş'ın açılmasıyla birlikte Kıbrıs'ta ekonomik kalkınmanın en önemli ivmesi gerçekleşecek. Ercan Havalimanının açılışı da hızlanacaktır. Bununla birlikte izlenecek kalkınma stratejisiyle gerek eğitim gerek ulaşım gerek turizm alanlarında müreffeh seviyeye ulaşılacak.
Kıbrıs Tatar dönemiyle birlikte, uluslararası görünürlüğü sağlanan bir yapıya kavuşacak. Egemen varlığını muhafaza ettiği gibi ana vatan Türkiye ile ilişkilerini derinleştirdiği bir sürece adım atacak. Ayrıca uluslararası alanda Kıbrıs Türklerinin mevcut haklarını daha net bir şekilde duyuracak. Siyaset değişecek, ülkedeki kalkınma politikaları değişecek. Başkanlık sistemine geçilmesi ihtimal dahilinde. Başkanlık sistemine geçilmesiyle birlikte Kıbrıs'ta, Kıbrıs Türkü’nün kalkınmasının önündeki bütün engeller kalkmış olacak.
Müzakere süreci Rumların stratejisi
Kıbrıs halkının her zaman ana vatan Türkiye’nin yanında bir tutum sergilediğini söyleyen Emete Gözügüzelli, bazı güçlerin medya yoluyla Kıbrıs Türklerini, Türkiye'nin karşısında gibi lanse etmeye çalıştığını aktarıyor: “Kıbrıs halkı, Türkiye'nin ada üzerindeki etkin ve fiili garantörlüğünün devam etmesinden yanadır. Kıbrıs'taki insanların huzursuzluğunu gerektirecek durumlar olsa da bu tamamen iç meselelerle alakalı. Yoksa Türkiye'nin ana vatan olarak yanında olmasından hiçbir Kıbrıs Türkü rahatsızlık duymaz. Rahatsızlık duyanların fazla dikkate alınmaması ve Kıbrıs Türkleriyle aynı kefeye koyulmaması gerek.”
İkili müzakerelerin sonuç vermemesini Kıbrıs Türklerinden bir şeyler koparmak isteyenlerin işi olduğunu belirten Dr. Gözügüzelli, “Kıbrıs Türklerinden bir şeyler koparmayı kendilerinde hak görüyorlar. Bütün adanın tek sahibi gibi davranan Rum liderliğinin, değişmeyen tutumunun bir stratejisi bu müzakere süreci. Bir taktik uygulama. Çünkü Kıbrıs Türkü’nün psikolojik olarak yıpranması, ambargolar altında ezilmesi ve uluslararası alanda etki sahibi olmaması yönünde büyük çaba sarf ediyorlar. Bu çabaları Kıbrıs Türkü’nün asimile olması ve teslim olması yönündedir. Müzakerelerin ucunun açık olması bu zihniyetin ürünüdür” diye ekliyor.
Avrupa Türkiye’ye bağımlı
Batı dünyasının Rumların yanında tavır sergilediğini söyleyen Emete hoca, bu dengenin son dönemlerde değiştiğini savunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İspanya, İtalya ve Avrupa'daki ziyaretlerine dikkat çekerken, Akdeniz ülkeleriyle temasların önemine işaret ediyor:
“Batı dünyası yanında Amerika'nın, özellikle Sevilla haritasının esasen hiçbir hukukî dayanağı olmadığını belirtmesi önemli. Deniz sınırlandırma hukukunda ikili devlet anlaşması olmadan yapılacak tek taraflı bir deniz sınırı iddiası, uluslararası hukukun dışında uluslararası karakteri olmayan ve tek taraflı bir bildiri olur. Bağlayıcılığı olmaz. Türkiye, bu noktada yapması gerekeni yapıyor. Uluslararası alanda müzakereleri desteklediğini, bu alanda yapıcı ve iyi niyetle ihtilafların çözümlenmesini uluslararası hukuk temelinde gerçekleştirmek istediğini ortaya koyuyor.
Türkiye'nin, Rum tarafının yanında olan Batı karşısında her zaman için bir üstünlüğü vardır. Çünkü Avrupa pazarı Türkiye'nin elinden geçiyor. Deniz ticareti, deniz ulaşımı, deniz enerji güvenliği, enerji güvenliğinin sağlanması, yeni keşifler, demir ticaret yollarını Avrupa'ya bağlayan hatlar... Pek çok konuda Türkiye'ye bağımlı bir Avrupa var. Türkiye güçlü ve kararlı durduğu için o kadar ileri gidemezler.”
Tünelin ucunda ışık var
Kıbrıs sorununun çözümünde, Kıbrıs Türk devletinin daha âdil ve kendisine ait kurumsal bir devlet düzeni oluşturacağı sürecin etkili olacağını ifade eden Emete Gözügüzelli, “Mevcut süreç, artık federasyonun mümkün olmadığını gösteriyor. Kıbrıs Türkleriyle eşitlik ve egemenlik temelinde anlaşmaya varmak istemeyen bir muhatabımız var. Elbette, tünelin ucunda ışık var. Bu konuda Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını ifade etmeliyiz. Bu ışık uluslararası alanda Maraş açılışıyla, uluslararası Ercan Havalimanı açılışıyla, Türkiye'yle var olan ilişkilerin derinleştirilmesiyle, ekonomik anlamda Kıbrıs Türklerinin kalkınmasının sağlanacağı, belki de serbest bölgelerin ilan edileceği bir süreci kapsıyor. İyi bir gelecek Kıbrıs Türkü’nü bekliyor. Kıbrıs Türkü alternatifsiz değildir. Kıbrıs Türkü’nün yanında ana vatan vardır, yalnız değildir” diyerek sözlerini noktaladı.