Elektrikli otomobiller gerçekten çevreci mi?
Artık gözlerimizin yollarda görmeye alıştığı bu 4 tekerlekli bilgisayarlar gerçekten de daha yeşil ve çevre dostu mu? En sonda söyleyeceğimizi baştan söyleyelim, sürüş sırasında CO2 yaymasalar da cevabımız HAYIR, elektrikli otomobiller sıfır emisyonlu araçlar değiller. Pillerde kullanılan nadir toprak metallerini çıkarmak için madencilik faaliyetlerine ihtiyaç duyulması, çok enerji tüketen ve çevreyi negatif etkileyen durumdur. Bu da neticede su kaynaklarının azalması, toprak ve su kirliliği, habitat tahribatı ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi çevre sorunlarına neden olur.
Yeni aldığınız elektrikli otomobilinize bindiniz, gaza bastınız ve hiçbir motor sesi duymadan huzurlu bir yolculuk yapıyorsunuz. Bir yandan da olmayan egzozundan karbondioksit salınımı yapmadığınız için çevreye duyarlı bir insan olduğunuz için kendinizle gurur duyuyorsunuz. Peki, gerçekler bize anlatıldığı gibi mi? Gerçekten 0 emisyonla mı yolda ilerliyorsunuz? Madalyonun diğer yüzünde sizden gizlenen ‘karanlık’ bir taraf olabilir mi?
Otomobil firmaları elektrikli modellere büyük yatırımlar yapmaya devam ederken neredeyse her gün yeni bir modelin tanıtımı yapılmakta. Elektrikli otomobilleri (EV) 4 tekerli bir araçtan ziyade yapay zekâyla donatılmış yürüyen birer bilgisayar olarak görmek gerekiyor. Bu noktada yılların otomobil firmalarıyla teknoloji firmalarının ortak noktası EV’ler olmuş durumda. Bunun en büyük örneği, ülkemizde bir telefon ve ev elektroniği üreticisi olarak tanıdığımız Xiaomi firmasının elektrikli otomobil üretmiş olması!
Aslında elektrikliler ile içten yanmalı motora sahip otomobiller arasındaki mücadele çok da yeni değil. 1900 yılında ABD’de satılan 4200 otomobilden;
- 1681’i buharlı,
- 1575’i elektrikli,
- 936’sı içten yanmalıydı. Ama menzil sorunu, şehir dışında elektrik hatlarının yaygın olmayışı, akülerin pahalı olması gibi sebeplerden dolayı EV’ler günlük hayattan silindiler.
Son 13 yılda ulaşımda karbonsuzlaşma hedefleri doğrultusunda dünya genelinde elektrikli araç satışlarında artış yaşanırken teknolojik gelişmeleri her zaman yakından takip eden Türkiye de bu trendi es geçmedi. 2011’de 24 adet elektrikli otomobilin satıldığı ülkemizde, TOGG'un da elektrikli araçlara olan farkındalığı ve ilgiyi artırması ile 2023’de resmen bir patlama yaşanarak 65 bin 604’lük bir satış gerçekleştirildi.
Çevreci mi?
Artık gözlerimizin yollarda görmeye alıştığı bu 4 tekerlekli bilgisayarlar gerçekten de daha yeşil ve çevre dostu mu?
En sonda söyleyeceğimizi baştan söyleyelim, sürüş sırasında CO2 yaymasalar da cevabımız HAYIR, elektrikli otomobiller sıfır emisyonlu araçlar değiller.
EV’lerin olmazsa olmazı bataryaların üretimi birkaç ana aşamadan oluşur:
- Hammadde çıkarımı,
- Hammadde işlenmesi,
- Elektrot üretimi,
- Batarya hücresi üretimi,
- Batarya paketleme.
Bataryalar genellikle lityum-iyon (Li-ion) teknolojisi kullanılarak üretilir ve temel hammaddeleri lityum, kobalt, nikel ve grafittir. Pillerde kullanılan bu nadir toprak metallerini çıkarmak için madencilik faaliyetlerine ihtiyaç duyulması, çok enerji tüketen ve çevreyi kirleten bir durumdur. Başlıca çevre etkileri su kaynaklarının azalması, toprak ve su kirliliği, habitat tahribatı ve biyolojik çeşitliliğin azalması gibi çevresel sorunlara neden olabilmesidir.
Çocuk işçiler
Bu hammaddelerin çıkarılması sırasında insan hakları ihlallerinin yaşanıyor olması da her şeyin tozpembe olmadığını bizlere hatırlatmakta. Özellikle kobalt madenciliğinde Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi bölgelerde çocuk işçiliği yaygın. Çocuklar, tehlikeli ve sağlıksız şartlarda çalıştırılmakta ve bu durum, uluslararası insan hakları örgütleri tarafından sıkça rapor edilmiş durumda.
Şarj için gereken enerji
Enerji üretimine baktığımızda eğer bu araçlara güç sağlayan enerji kaynağı güneş panelleri, rüzgâr türbinleri ve hatta nükleer ya da hidroelektrikten gelmiyorsa, CO2 emisyonları çok daha yüksek olacaktır. Mesela, EV’leri şarj etmek için kullanılan elektrik enerjisi kömürden geliyorsa, bu kirlilik uzaktaki bir enerji santralinde zaten salınmış olduğundan, EV'nin kullanılırken çevreyi kirletmemesinin bir önemi kalmamış oluyor.
Üretim
Bir otomobilin üretim süreci, hammaddelerin çıkarılması, rafine edilmesi, taşınması ve otomobilin kendisini üretmek üzere bir araya getirilecek çeşitli bileşenlere dönüştürülmesiyle başlar. Bu süreç hem geleneksel hem de elektrikli otomobillerde hemen hemen aynıdır. Bununla birlikte ABD merkezli kâr amacı gütmeyen bir organizasyon olan Union of Concerned Scientists'e göre üretim sürecinin sonunda elektrikli otomobiller daha fazla karbon emisyonu üretmektedir.
Araştırmalara göre lityum-iyon bataryaların etkisi geleneksel otomobillerle karşılaştırıldığında, ABD'de 6 ila 16 aylık ortalama sürüş veya AB'de 2 yıl içinde dengelenmekte. Bu noktadan sonra EV bataryaları, kullanım ömrünün sonuna gelene kadar içten yanmalı motora sahip otomobillere göre daha iyi bir alternatif olmaya devam etmekte. Peki, pillerin ömrü dolduğunda ne olacak?
- Geri dönüşüm ya da imha
- Bataryaların geri dönüştürülmesine gelince, bu hâlâ pahalı ve devam eden bir süreç ve çoğu batarya henüz geri dönüştürülememekte. Temel sorun, mevcut geri dönüşüm sürecinin karmaşık ve maliyetli olması. Geri dönüşüm altyapısındaki coğrafi farklılıklar lojistiği zorlaştırmakta ve tüm süreci verimsiz ve pahalı hâle getirebilmekte. Pillerin sökülmesi özel tesisler ve kalifiye işgücü gerektirmekte, bu da maliyetleri artırmaktadır. Ve geri dönüştürülmüş malzemelerin dalgalı fiyatları, genellikle yenilerini çıkarmayı mâli açıdan daha cazip hâle getirmekte.
- Piller; lityum, kobalt ve nikel gibi toksik maddeler içerdiğinden dolayı çöp sahalarında bırakıldıkları takdirde toprağa ve yeraltı sularına sızarak ciddi çevresel tehlikelere yol açma ihtimali çok yüksektir.
- Tüm bu dezavantajlarına rağmen, elektrikli otomobilleri daha çevre dostu ve sürdürülebilir kılacak çözümler geliştirilmekte. Her ne kadar gelişime açık bir alan olsa da elektrikli otomobillerin bugünkü halleriyle özellikle de temiz elektrikle çalışıyorlarsa, genel olarak yaşam döngüleri boyunca geleneksel içten yanmalı motora sahip otomobillerden daha çevre dostu olduklarını görmekteyiz.
- Sessiz ama ölümcül!
- İngiltere'de yapılan bir araştırmada uzmanlar, aynı mesafede elektrikli veya hibrit araçların, benzinli veya dizel araçlara göre yoldan geçen biriyle kaza yapma ihtimalinin iki kat daha fazla olduğunu söyledi.
- Araştırmacılar, araçların daha sessiz motorlarının daha yüksek ölüm oranlarında önemli bir faktör olduğunu öne sürerek, İngiliz hükümetini sıfır emisyon hedefi doğrultusunda benzinli ve dizel araçları kullanımdan kaldırırken riskleri azaltmaya çağırdı.
- Komplo iddiaları
- Birçok ülkede hükümetlerin EV'leri teşvik etmeleri ve kullanmaya zorlamaları akıllara "Bu dayatmaların ardında bir komplo mu var?" sorusunu getiriyor. Bu konuda da birçok teori üretilmiş durumda. Bunların hiç de küçümsenecek şeyler olmadığını geçtiğimiz ay yayınlanan bir haberle vurgulamak yeterli olacaktır.
- Ev'ler ‘Truva atı’ mı?
- İngiltere kaynaklı haberde uzmanlar elektrikli araçların 'bir Truva atı olabileceği' konusunda uyarırken, araçların Pekin tarafından uzaktan durdurularak yolların durma noktasına getirilebileceği ve sürücülerin verilerinin çalınabileceğini söylediler.
- Motor Endüstrisi Başkanı Profesör Jim Saker bu iddialarını, Parlamento'nun Birleşik Krallık'ın ekonomik güvenliğine yönelik tehditleri inceleyen Ulusal Güvenlik Stratejisi komitesine sunduğu bir raporda dile getirdi.
- MI6 eski şefi Sir Richard Dearlove da bu araçların oluşturduğu potansiyel tehdit konusunda uyarıda bulunanlar arasında yer alarak hükümete, Çin yapımı elektrikli araçları kullanmalarını yasaklamayı düşünmesi çağrısında bulundu.
- Dile getirenlerin kim olduklarına bakarsak bu uyarıların "komplo teorisi" diyerek küçümsenecek şeyler olmadığını söyleyebiliriz.
- EV'ler ile dizeller arasındaki fark kapanıyor
- 2024'ün ilk 6 ayında benzinli otomobillerin satışları geçen senenin aynı dönemine göre yüzde 66'ya, dizel otomobillerin payı yüzde 10.8'e gerilerken, tam elektrikli otomobiller yüzde 7.7’ye, hibritler de yüzde 14’e yükseldi. Böylece dizel ve EV'ler arasındaki fark da yüzde 3.1'e kadar gerilemiş oldu.
- Togg pazar lideri
- TOGG, yılın ilk 6 aylık döneminde 13 bin 21 adetlik satışla en yakın rakibine 9 bin 213 adet fark atarak, yüzde 36.53'lük pazar payı ile liderlik koltuğuna oturdu.
- Mehmet Şimşek’in açıklamaları
- Motorin ve benzin fiyatlarının artması, EV'lere özel teşvikler sağlanması, "Karbon ayak izinin vergilendirilmesi gerekiyor" diyen Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "her aracın aldığı akaryakıt, dijital sistemde takip edilecek" açıklaması ile önümüzdeki dönemlerde EV'lerin satışta dizel araçları geçmesine kesin gözüyle bakabiliriz.
Abone olmak için: www.birlikte.com.tr/gercek-hay...