Devrimler ilham veriyor israil bundan mı korkuyor?

Devrimler ilham veriyor israil bundan mı korkuyor?
Devrimler ilham veriyor israil bundan mı korkuyor?

Suriye devriminin başarıya ulaşıp, Esed ailesinin iktidarını devirmesi er ya da geç Kudüs'ü tekrar hürriyetine kavuşturmanın yolunu açmıştır. Suriyeli devrimcilerin şu anki hedefi bu olsa da olmasa da hakikat budur.

Suriyeliler Esed heykellerini devirip böyle eğlendi.
Suriyeliler Esed heykellerini devirip böyle eğlendi.

Devrimci muhalif güçler Halep şehrini özgürleştirmeyi tamamlamadan önce İsrail Suriye'deki askerî bölgelere yoğun saldırılar başlattı. Sadece birkaç gün içinde siyonistlerin koordinatlarını gayet iyi bildiği Suriye Hava Kuvvetleri'ne ait uçaklar, modern savaş gemileri, topçu bataryaları, tank tugayları, füze depoları, komutanlıklar ve istihbarat ofisleri, toplamda 350 önemli hedef İsrail tarafından bombalandı. Suriye ordusuna ait son derece önemli silah ve mühimmatın yaklaşık yüzde 80'i İsrail hava kuvvetleri ile donanması tarafından imha edilirken, Suriye'nin geriye kalan ağır silah gücü hâlâ bombalanıyor.

Bu tablo İsrail'in Suriyeli muhaliflerin ilerleyişinden korktuğunu, tüm bu silahların devrik Esed ve ordusunun elindeyken İsrail açısından bir tehdit ifade etmediğini ortaya koyuyor. Beşar'ın ordusu ortadan çekilince siyonistlerin alelacele tampon bölgeye girmesi de bunu teyit ediyor. Başkalarına ait toprakları çalıp yağmalamak zâten onların karakteri. Kendi sınırlarını Suriye devriminden gelecek tehlikelere karşı korumak, Suriye halkının zaferini ikinci plana atmak, Suriye'nin ekonomik kaynaklarına sahip olmak suretiyle Suriyelileri aç bırakmak, onlara boyun eğdirip haklarını talep etme yeteneğini köreltmeye çalışmak da cabası.

Golan ve israil'in sınır güvenliği Edes’in diyeti

Sadece Suriye'de yaşayanlar değil Arap meselesine vakıf olan herkes, Hafız Esed'in daha savunma bakanı iken Golan'ı İsrail'e sattığını ve bunun karşılığında Suriye'nin başına getirildiğini, dolayısıyla Golan meselesiyle İsrail'in sınır güvenliğinin Esed'in diyeti olduğunu bilir.

Meselenin kökü 1967 savaşına dek iniyor. Savaş devam ederken Hafız Esed, İsrail'e karşı Ürdün ve Mısır cephelerinde Arap ordularına destek talebini reddetmekle kalmadı, Enformasyon Bakanı Muhammed el-Zoubi'den Kuneytra ve Golan'ın düştüğü haberini duyurmasını istedi.

Oysa Suriye ordusu burada siyonistlere karşı hâlen savaşıyor, kora kor bir mücadele devam ediyordu. Devletin resmî ajansından yapılan bu duyuru ile hâlen orada savaşan askerin morali bozuldu, peşinden geri çekilme emri geldi. Bir grup Suriye askeriyse geri çekilmeyi reddedip şehit oluncaya dek savaşmaya devam etti.. Şehit düşenler şanslıydı, çünkü sağ kalanlar geri çekilme emrine uymama bahanesiyle Esed tarafından yargılandı. Bölgenin gerçek mânâda İsrail'in eline geçmesiyse rejimin yalan haberinden 48 saat sonra gerçekleşti.

Hafız Esed, Golan meselesinin bir daha gündeme getirilmemesi ve Suriye halkının mümkün olan her metotla bastırılması karşılığında iktidara getirilerek ödüllendirildi. Baba-oğulun iktidarı boyunca yaşanan budur. Siyonist uçakların cirit attığı Suriye semaları da bu gerçeğe şahittir.

Devrimlerin çoğu kez ilham verici olduğu, yaşanan başarısızlıkların ise başkaları için de hayal kırıklığı oluşturduğu herkes için sır değil. Arap Baharı'nın ilk devrimi olan Tunus devrimi, Mısır, Libya ve Suriye dâhil diğer tüm devrimlere ilham kaynağı olurken, Arap Baharı'nı başarısızlığa uğratan darbeler ise Arap devrimcilerinin morallerini bozdu, umutlarını yıkıma uğrattı.

Sadece Suriye’de yaşayanlar değil Arap meselesine vakıf olan herkes, Hafız Esed’in daha savunma bakanı iken Golan’ı İsrail’e sattığını ve bunun karşılığında Suriye’nin başına getirildiğini, dolayısıyla Golan meselesiyle İsrail’in sınır güvenliğinin Esed’in diyeti olduğunu bilir.
Sadece Suriye’de yaşayanlar değil Arap meselesine vakıf olan herkes, Hafız Esed’in daha savunma bakanı iken Golan’ı İsrail’e sattığını ve bunun karşılığında Suriye’nin başına getirildiğini, dolayısıyla Golan meselesiyle İsrail’in sınır güvenliğinin Esed’in diyeti olduğunu bilir.

Bugünkü Suriye devriminin de muazzam ve hızlı başarısıyla zâlim rejimleri sona erdirmek isteyenlere ilham vereceğine şüphe yok. Gücünü ve mevcudiyetini günümüzdeki Arap rejimlerinden alan siyonist yapının korktuğu şey de aslında bu. İsrail işte bu yüzden mevcut Arap rejimlerinin devamını destekliyor ve bu rejimlere karşı çıkanları susturmak için elinden geleni esirgemiyor.

Arap halklarının Suriye devriminin zaferinden duydukları sevinci ve Suriyelilerin kaderine benzer bir kaderi talep ettiklerini görüyoruz. Bu halkların başında ise kesinlikle Mısır ve Ürdün halkları geliyor.

İsrail ve ABD Edes’in çöküşünü öngöremedi

İsrail'deki pek çok analist ve gazeteci, baskı ve vahşetin gerçekleri perdelediği bir ortamda Esed rejiminin bir anda çöküşünün herkesi şaşkınlığa uğrattığını dile getirdi. İşte onları korkutan da buydu. Suriye gerçeğinin onlara yaşattığı bu sürpriz, İsrail'in hâlâ güvendiği diğer Arap rejimleri için de geçerli olabilir. Bu ihtimal, Arap sokaklarının daha sıkı bir denetim ve baskı ortamına girmesine yol açabilir.

Şam'ın kurtuluşu Mescid-i Aksâ'nın kurtuluşunu müjdeler

Profesör Abdülfettah el Uveysi 2022 yılında İstanbul'da yayınlanan “Mübarek Mescid-i Aksâ'nın Yaklaşan Kurtuluşuna İlişkin Stratejik Planlama” başlıklı kitabında şöyle diyor:

"İlim ve psikoloji cihetinden bakıldığında, Kudüs'ün ve Mescid-i Aksâ'nın kurtuluşu, yozlaşmış, zâlim ve köleleştirici rejimlerin yıkılmasına ve bilhassa mübarek ve mukaddes topraklarımızı çevreleyen muhitten silinmesine bağlıdır. Başta Mısır'daki askeri darbe rejimi olmak üzere, Suriye'deki Esed rejimi ve Ürdün Emirliği'ndeki Şerif Hüseyin'in torununa ait rejim. Kurtuluş, bu ülkelerdeki Arap halkının onlarca yıl önce kendilerinden çalınan özgürlüklerini yeniden kazanmasıyla mümkün olacaktır."

Evet, hakikat budur! Mübarek ve mukaddes topraklarımızı çevreleyen ülkelerdeki halklarımız, zâlim, köleleştirici, yozlaşmış rejimler tarafından gasp edilen hürriyetlerine yeniden kavuşmadıkça, Kudüs ve Mescid-i Aksâ'nın kurtuluşu gerçekleşmeyecek. Sadece Suriye değil komşu ülkelerin de ikinci ve üçüncü halkalar olarak yabancılara bağımlı zalim rejimlerden kurtarılması gerekiyor.

Kurtuluş başladı mı?

Suriye’de Baas rejimi ve Esed ailesi iktidarının devrilmesinin ardından Şam’daki Emevi Camii’nde ilk cuma namazı kılındı. İnşallah en kısa zamanda Mescid-i Aksa’da da kılmak nasip olur.
Suriye’de Baas rejimi ve Esed ailesi iktidarının devrilmesinin ardından Şam’daki Emevi Camii’nde ilk cuma namazı kılındı. İnşallah en kısa zamanda Mescid-i Aksa’da da kılmak nasip olur.

Kitap, Selahaddin Eyyubi'nin Mescid-i Aksâ'yı hürriyetine kavuşturma yolculuğunu anlatırken şöyle diyor:

"Selahaddin Eyyubi, 5 yıl boyunca (1169-1174) Haçlılarla ittifak kuran ve onlarla işbirliği yapan Fâtımî devletini ortadan kaldırmaya çalıştı. Fâtımîler düştükten sonra da kendisine yönelik darbeleri engelledi ve darbecileri ortadan kaldırdı. Mısır'da idareyi ele alıp tamamen güçlenene dek Nureddin Zengi'nin idaresinde hüküm sürdü. Bu stratejik başarının ardından (Nureddin Zengi'nin vefatıyla) 1174'te Suriye'ye yöneldi ve Mısır'dan ayrılışından Kudüs'ün fethine kadar geçen 13 yıl boyunca çabalarını Suriye üzerinde yoğunlaştırdı.

Bu tablo bizi çok mühim bir noktaya getiriyor; o da Selahaddin'in, Nureddin Zengi'nin vefatından sonra bazı küçük çatışmalar haricinde Haçlılar ile ciddi bir savaşa odaklanmayıp ülkede birliği sağlamaya çalışarak, Haçlılar ve Haşhaşiler ile işbirliği yapan Müslüman prensleri ortadan kaldırması oldu. Böylece Selahaddin, Nureddin Zengi'nin Mısır ile Suriye arasında kurduğu bütünlüğü tekrar tesis etti ve ancak bu sağlandıktan sonra önce Hıttin muharebesinde Haçlılara karşı büyük bir zafer kazandı. Peşinden de Mescid-i Aksâ'yı hürriyetine kavuşturdu.

O halde...

Hoşunuza gitsin veya gitmesin, Suriye devriminin başarıya ulaşıp, Esed ailesinin iktidarını devirmesi er ya da geç Kudüs'ü tekrar hürriyetine kavuşturmanın yolunu açmıştır. Suriyeli devrimcilerin şu anki hedefi bu olsa da olmasa da hakikat budur.

Câni Esed ailesi artık başta olmayacağı, Suriye halkı artık baskı altında ezilmeyeceği için İsrail bu günden sonra asla güvende olmayacak! Şu da var tabii ki: Kendi halklarının da devrimci olmasından korkan Arap rejimleri, onların siyonist dostları ve işbirlikçileri ellerinden gelen kötülüğü yapmaya çalışacak. Bize yardımcı olarak sadece Allah yeter!

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım