CHP, tacizlerle ördü ana yurdu dört baştan!
CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu taciz iddialarıyla siyaseten en zor dönemlerini yaşıyor. İstanbul’dan Bitlis’e, İzmir’den Sivas ve Tokat’a, Antalya’dan, Tekirdağ ve Adana’ya gün gün artan mide bulandırıcı iddialar, CHP’nin tacizlerle ana yurdu dört baştan ördüğünü ortaya koyuyor. Ancak Kılıçdaroğlu sapıklardan hesap sormak yerine, “dinleme” ve “suikast” iddialarıyla gündemi değiştirmeye oynuyor.
Yıl 2019… Ülke çekişmeli bir yerel seçim sürecine sahne oluyor. Türkiye’nin her yerinden karanlık mahfillerde kurulan ittifaklara ilişkin haberler geliyor: CHP İstanbul, Adana ve İzmir’de PKK’yla irtibatlı isimleri başkanlığa aday gösterdi... Ana muhalefetin aday gösterdiği isimler arasında HDP’de siyaset yapan, terörist cenazesine araç tahsis eden, İçişleri Bakanlığı’nca görevden alınan ve PKK elebaşı Öcalan’a “önder” diyenler var...
CHP’li Seyhan Belediye Başkan adayı: HDP de ittifakta… Manisa Turgutlu’da CHP- İYİ Parti ve HDP’nin pazarlık odasında yakalandı… CHP'li İlgezdi'nin terörist sevgisi… CHP'li vekil PKK'dan oy istedi… CHP ve İyi Parti belediye meclis üyeliği listelerinde terör örgütleri ile bağlantılı yüzlerce isim var... CHP'li Başkana DHKP-C'li özel kalem… Kandil’den CHP’ye destek açıklaması ve daha nice haberler…
Ve ‘Kemal bey’ sahnede
Seçim kampanyası nedeniyle sokağa inen CHP’liler, bu haberler yüzünden vatandaşın sert tepkisi ile ecel terleri döküyor. Şehit cenazelerine gönderilen parti çelenkleri ayaklar altına alınıyor… Ana muhalefet partisi sokağın baskısını iliklerine kadar hissediyor. Tam ‘Bu kriz CHP’yi bitirir’ mealinde köşe yazıları ata sporuna dönüşürken siyasete girdikten 8 yıl sonra bir kaset kumpası CHP genel başkanlığına kurulan Kemal Kılıçdaroğlu sahneye çıkıyor…
1 Günde mağdur rolüne geçti
PKK/HDP ile ilişkileri nedeniyle şehit törenlerine gönderdiği her çelengi parçalanan Kılıçdaroğlu, bu kez bizzat kendisi cenazeye gitmeye karar veriyor. Takvimler 21 Nisan 2019'u gösterirken Kılıçdaroğlu, Kuzey Irak’ta şehit olan er Yener Kırıkcı'nın Ankara Çubuk'taki cenaze törenine katılmaya karar veriyor. İlçedeki hiçbir yetkiliye haber vermeden yola çıkıyor, üstelik 18 resmi koruması olduğu halde bunlardan sadece 4’ünü yanına alarak. Ardından cenaze namazına gidiyor. Önce alanda yükselen uğultu ve yuhalamalar, sonra fizikî temas ve yumruklu final. O gün sabah Ankara’dan terör örgütünün siyasi uzantılarıyla iş tutan genel başkan olarak çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, Başkent’e linç girişimine uğramış mağdur parti lideri olarak dönüyor. Önceki dosyalar sıfırlanıyor, herkes mağdur Kılıçdaroğlu’nun arkasında kenetleniyor…
Bitlis’ten Tekirdağ’a…
Bu kısa yakın tarih hatırlatmasından sonra gelelim bugüne. Kılıçdaroğlu yine siyaseten en zor dönemlerinden birisini yaşıyor. Kudretli genel başkan, İYİ Parti ve HDP ile gizlice hazırladığı federasyon anayasasının hesabını veremeden CHP’de taciz fırtınası patlak verdi.
Maltepe, Ümraniye, Avcılar, Sultangâzi ve Şişli’de CHP ilçe teşkilatlarında iğrenç tacizlerin yaşandığı ortaya çıktı. Esenler’de 3 kadının fiziki, 1 kadının da sözlü olarak taciz edildiği itirafı geldi. Bitlis’ten, Sivas’a, İzmir’den, Tokat’a, Antalya’dan, Tekirdağ ve Adana’ya kadar geçmiş yıllarda yaşanan benzer rezillikler ortalara saçıldı. Gün gün artan iddialar, CHP’nin tacizlerle ana yurdu dört baştan ördüğünü ortaya koydu.
Susanlar bir konuşsa…
Mağdurların yargıya intikal eden ifade ve itirafları insanı sessiz okurken bile utandıracak cinsten. Bir de belgesi olmadığı için susanlar, uzun rehabilitasyon süreçleriyle tramvayı atlatıp o günleri geri çağırmamak için sessiz kalanlar var. Örneğin ulaştığımız mağdurlardan birisi evlilik hazırlıkları yaptığı için deşifre olmak istemediğini ifade ediyor: “İlçe binasında darp ve taciz edildim. Polisi bile aradım, yalan dolanla geri yolladılar. Tehdit ettiler sustum.”
Taciz öyle çoktu ki komisyon bile kurduk
- İhraç korkusuyla isminin açıklanmasını istemeyen CHP’li eski bir yönetici de daha çok vaka olduğu iddialarını doğruluyor. Şöyle diyor: “Bir ara iddialar öyle arttı ki bunları araştırmak için kendi içimizde gayriresmi bir komisyon kurduk…” İddiaların bir kısmından CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın da haberdar olduğunu öne sürüyor ve yine isim vermeden Canan Kaftancıoğlu ve yönetimini topa tutuyor: “Eğer imha edilmediyse yazılı dilekçeleri bile mevcut. Bugün medya önünde boy gösteren kadın yöneticiler de kendilerine bilgi verildiğini inkâr edemezler. İddialar karşısında kimse kılını bile kıpırdatmadı…”
Yine tavşan çıkardı
İddialar havada uçuşurken gözler bir kınama olur umuduyla CHP Genel Merkezi’ne çevrildi. Ancak Kılıçdaroğlu ve CHP, sapıklardan hesap sormak yerine, Çubuk’taki olayda olduğu gibi gündemi değiştirmek için şapkadan tavşan çıkarmayı tercih etti. İlk hamleyi, tacizleri örtbas etmekle suçlanan Canan Kaftancıoğlu’nun yol arkadaşı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu yaptı.
Sanırsın John Kennedy suikastı
İmamoğlu’nun ekibi, emniyetten zaman zaman başka siyasetçi ve gazetecilere de giden düşük tonlu ‘dikkatli olun’ uyarısından “John F. Kennedy” olayını bile gölgede bırakan bir ‘suikast senaryosu’ çıkardı.
İBB beslemesi kalemlerin kimisi “DEAŞ militanlarının suikast hazırlığında yakalandığını” iddia etti, kimi klavye başında olmayan adreslere baskınlar düzenledi.
CHP’nin TV’leri yanardönerli son dakikalarla iddiayı evlerimize taşıdı, sosyal medyadaki CHP trolleri işi ‘son anda kurtuldu’ kalıbına kadar vardırdı. Neyse ki Emniyet açıklama yaparak herkese rahat nefes aldırdı: “Somut ya da güncel bir suikast tehdidi söz konusu değil. Yalnızca bir duyum söz konusu. Tek uyarılan İmamoğlu değil…”
Algı ustası devrede
Suikast balonu 2 günde sönünce, Kemal Bey olaya bizzat el koydu. 2009 yılında kendisini açık açık dinleyen FETÖ’cüleri şikâyet etme zahmetinde bulunmayan Kılıçdaroğlu, 11 sene sonra elinde hiçbir delil olmadan hükümetin kendini dinlettirdiğini öne sürdü: “Gittiğim yerler, gezdiğim yerler, konuştuğum kişiler belli, benim telefonlarımın dinlendiğini gayet iyi biliyorum. Korumalar da ellerinden gelen çabayı gösteriyorlar. Benden rahatsız olanlar var tabii.” Resmi makamlar iddiayı yalanlasa da Kılıçdaroğlu bir günlüğüne de olsa “mağdur” durumuna düşmeyi başardı. Ancak görünen o ki Kılıçdaroğlu’nun tavşanı bu kez elinde kalacak. Hem gün gün artan taciz olayları, hem de millet, gündemin ayak oyunları ile değiştirilmesine izin vermeyecek. O sustukça, Türkiye’nin dört bir yanındaki yaşanan rezaletler kâbus gibi peşinden gelecek…