Çad’da neler oluyor?
Çad eğer bağımsızlıktan bu yana gelişemiyorsa bunun en büyük sebebi bizzat Fransa’dır. Fransa bu ülkenin gelişmemesi için elinden geleni yapıyor. Ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynakları Fransa’ya akıyor. Çad zengin bir petrol ülkesi. Orta Afrika coğrafyasında en fazla petrolü olan belki de ikinci ülke konumunda. Ama bunca zenginlik Çad halkına hiç fayda sağlamıyor. İnsanlar açlıktan kırılıyor. Çad da diğer ülkeler gibi terör örgütlerinin senaryo alanına dönüşmüş durumda.
Fransa defol! Sömürgeciliğe hayır! Bu sloganlar ne anlama geliyor?
Geçtiğimiz aylarda Afrika’nın birçok ülkesinde Fransa’ya karşı protestoların arttığına hepimiz şâhit olduk. Mali’den Burkina Faso’ya, Orta Afrika’dan Gine’ye derken şimdi sıra Çad’a geldi.
Çad’ın eski başkanı İdriss Deby Itno’nun ölümünden sonra oğlu Mahamat Deby›nin 15 general eşliğinde ülke anayasasını hiçe sayıp darbe yapmasıyla protestolar başladı. O zamandan beri istikrarsızlığın hüküm sürdüğü ülkede bir sürü gelişme yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor.
Aynı şekilde geçtiğimiz aylarda Senegal’de de benzer protesto manzaraları vardı. Sebep, yine ülkedeki Fransız varlığıydı. Sloganlar da benzer şekildeydi: Fransa defol! Neo-kolonizasyon’a hayır! Bu protestolarda Fransa’ya ait Total benzin istasyonları tahrip edildi. Fransız şirketleri hedef alındı.
Fransızca konuşulan Afrika’nın bir bölümünde, Fransa’ya karşı gittikçe yükselen tepki dalgasının uğultuları iyiden iyiye duyulur hâle geldi. Coğrafyada vatandaşlık şuuru yükseliyor, Fransa’nın nüfuz alanı gittikçe daralıyor. Aslında Fransa tamamen ektiğini biçiyor.
Fransa'nın son kalesi
Mesele Çad olunca iş biraz değişiyor. Çünkü ‘Çad, Fransa’nın Afrika’daki son kalesidir’ diyebiliriz. Fransızların Afrika’daki en büyük askerî üssü bu ülkede. Afrika ülkelerini hedef alan Fransız müdahalelerinin merkez üssü burası. Mesela 2013 yılında patlak veren Orta Afrika iç savaşında Sangaris operasyonu, Çad’da bulunan Fransız askerî üssünden yönetildi. Neticede Orta Afrikalılar 2016 yılında bu operasyonun ve de Fransız askerinin canına okudu. Mali ve diğer Afrika ülkelerindeki terörist gruplarla mücadelede Fransız askerî desteği yine buradan yönetildi.
Ülkedeki Fransız askerî varlığı, Épervier Operasyonu (1986-2014) ile daha da yoğunlaştı. Épervier, Şubat 1986›nın başlarında, Libya lideri Kaddafi›ye ait silahlı kuvvetlerin ülkenin kuzeyindeki 16. paraleli ihlâlinden sonra Fransa›nın inisiyatifiyle tetiklenmişti. Libyalılar, 1981›in sonunda Fransa ve ABD desteğiyle devrilen Çadlı müttefikleri Goukouni Oueddei›yi desteklemek için geldiler. Bunun üzerine N›Djamena, Abéché ve Faya-Largeau›da konuşlandırılan Fransız birlikleri bugüne dek ülkede cirit atmaya devam ettiler.
2014’te Barkhane Operasyonu’nun başlamasından bu yana işler biraz değişti ve N’Djamena’daki Kosseï kampına Fransız Barkhane Kuvvetler komuta ediyor. Orada 800 Fransız askeri bulunuyor. Sudan sınırından çok da uzak olmayan, ülkenin ikinci büyük şehri Abéché’de ise yaklaşık otuz Fransız askerinden oluşan bir birlik mevcut. Burası askerî açıdan önemli bir kilit noktası. 1990 yılında Idriss Déby’ye iktidar yolunu açan yer burasıydı.
Cunta kurbanı olan Çad Başkanı İdriss Deby Itno 2007’de verdiği bir demeçte şöyle demişti: “Başkanlığımın ikinci döneminde koltuğu bırakmak istedim. Ancak beklenmedik bir şekilde paralı askerler ülkeye saldırdılar ve savaş çıktı. Böyle olunca da istemediğim halde Fransa, Çad anayasasını değiştirmek için müdahalede bulundu.” İdris Deby sadece bununla kalmamış, Kaddafi’nin katlinden dolayı Fransa’yı suçlamıştı. Neticede, Fransa’nın adamı da olsa bu itirazlar onun sonunu getirdi.
“Fransa git, sömürüye hayır”
Fransa, Afrika’da gözünü iyice karartsa da işler eskisi gibi parlak değil. Fransa’ya çalışan Afrikalı liderler tedirgin. Son zamanlarda yaşanan gelişmeler, Afrika halklarının duruma el koyduğunu gösterir nitelikte. Fransa karşıtı gösteriler birbirini izliyor ve ülkeyi yönetenler buna göre tavır belirlemek durumunda. Mesela son zamanlarda Mali’de Fransız askerî operasyonları durduruldu. Hatta RFI ve FRANCE 24 gibi uluslararası yayın yapan Fransız medya şirketlerinin faaliyet göstermesi yasaklandı. Gerekçe neydi peki? Bu medya şirketlerinin Afrika ile alâkalı asparagas haberler üretiyor olması.
Başkent N’Djamena’da yüzlerce kişi, iktidardaki askerî cuntayı desteklemekle suçladıkları Fransa’nın aleyhine gösteri yaptılar. Fransız bayraklarını yakan göstericiler, ülkede Fransa «sembolü” olarak bilinen Total benzin istasyonlarını da tahrip ederek pompaları parçaladılar. Sivil toplum muhalefet platformu «Vakit Temme/Zaman Doldu» tarafından düzenlenen protestoya ciddi sayıda polis gücü de eşlik etti.
Cunta iktidarına destek
Prostesto akşamı hükümet bir açıklama yaparak “Çad’ın sorunlarının vatandaşlar arasında tartışılması gerektiğini” söyledi ve 18 aylık bir geçişten sonra “özgür ve demokratik seçimlere” yol açması için “bütün vatandaşları kapsayıcı diyalog sürecine katılmaya” davet etti.
20 Nisan 2021’de ordu, 30 yıllık otoriter bir iktidarın başında bulunan Çad Devlet Başkanı Idriss Déby Itno’nun isyan sırasında öldürüldüğünü açıklamıştı. Bunun üzerine oğlu Mahamat Idriss Deby Itno, 15 generalden oluşan bir cuntanın başında ordu tarafından “geçici devlet başkanı” ilân edilmiş, hemen ardından ise parlamentonun feshi, hükümetin görevden alınması ve anayasanın yürürlükten kaldırılması hâdiseleri gerçekleşmişti.
Başta Fransa olmak üzere, Avrupa Birliği (AB) ve Afrika Birliği (AU) de bu gelişmeleri desteklediğini duyurmuştu.
Zengin bir petrol ülkesi ama...
Çad›daki son protestolarda gençlerin katılımı oldukça yüksek. Liseli bir gencin şu sözleri durumu özetliyor: «Gösteriye katılıyorum çünkü Fransa hâlâ Deby sistemini bize empoze etmek istiyor.”
Çad eğer bağımsızlıktan bu yana gelişemiyorsa bunun en büyük sebebi bizzat Fransa›dır. Fransa bu ülkenin gelişmemesi için elinden geleni yapıyor. Ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynakları Fransa’ya akıyor. Çad zengin bir petrol ülkesi. Orta Afrika coğrafyasında en fazla petrolü olan belki de ikinci ülke konumunda. Ama bunca zenginlik Çad halkına hiç fayda sağlamıyor. İnsanlar açlıktan kırılıyor. Çad da diğer ülkeler gibi terör örgütlerinin senaryo alanına dönüşmüş durumda.
“Vakit Temme/Zaman Doldu” platformunun koordinatörü Max Loalngar, AFP’ye verdiği demeçte şöyle diyor: “Çad halkı, mücadelemizin giderek daha fazla farkına varıyor ve bize katılıyor. Bundan çok memnunuz. Fransa, başımıza diktatörler koyup onları destekliyor. Biz sadece halkımıza saygı duyulmasını istiyoruz.”