Büyük Fransız Devrimi ve Avrupa’ya etkileri
Ey Fransızlar! Siz, büyük devriminizin dünyaya armağanı diyerek övündüğünüz ‘insanların doğuştan eşitliği ve ahlâk’ kavramlarıyla ülkenizin ve milletinizin üzerindeki Yahudi hâkimiyetini nasıl bağdaştırabiliyorsunuz? Yahudilerin, sizi de diğer milletler gibi aşağı bir ırk olarak gördüğünü bilmiyor musunuz?
Siyaset tarihçileri Fransız, İngiliz ve Alman kültürlerinin, Avrupa düşünce yapısının temelini oluşturduğunu kabul ederler. Birinci Dünya Savaşından sonra 1920’li yıllarda Avrupa akademik çevrelerinde konuşulan esprili bir değerlendirme vardı:
Fransız, İngiliz ve Alman kültürlerini temsil eden birer kişi, bir değerlendirme heyetinin önünde toplanır. Heyet tarafından seçilen bir kelime bu üç kişiye verilir ve bu kelime hakkında ne düşünüyorlarsa yazmaları istenir. Yazacakları için bir uzunluk kısıtlaması yoktur, bir zaman kısıtlaması da yoktur.
Bu üç kişi, heyet tarafından seçilen FİL kelimesi hakkında yazmaya başlarlar.
İlk gelen Fransız’dır. Bir sene sonra gelen Fransız, yüz sayfalık bir kitapçığı heyete teslim eder. Kitabın başlığı iki kelimeliktir: Fil ve aşkları.
İki sene sonra gelen İngiliz, her biri dört yüz küsur sayfalık iki cilt kitapla gelir ve heyete teslim eder. Kitabın başlığı tek kelimedir: Fil.
On sene sonra ise Alman gelir ve her biri dört yüz küsur sayfalık on cilt kitabı heyete teslim eder. Kitabın başlığı üç kelimedir: Fil ilmine giriş.
Bu üç kültürün Avrupa akademik çevrelerindeki algılanışını ifade eden bu değerlendirmeyi, 1928-1932 yıllarında Fransa’ da Sorbonne ve Grenoble üniversitelerinde felsefe eğitimi almış olan yakın akrabam ve yetişmemde çok büyük emeği olan rahmetli Miraç Katırcıoğlu’ndan dinlemiştim.
TRT Televizyonunda spiker olarak çalıştığım yıllarda, Almanya’da uzun süre çalışmış olan bir kameraman arkadaşım da şu değerlendirmeyi yapmıştı: “Yüz Alman’dan sadece bir tanesi düşünür. Diğer doksan dokuz Alman onun düşündüklerini gerçekleştirmek için arı gibi çalışır.”
Tam bu noktada, kime ait olduğu tartışmalı olan ama entelektüel çevrelerde sıkça kullanılan bir özdeyiş hatırlanmalıdır: “Detay uygarlıktır.” Yine bu noktada fizik bilimindeki büyük buluşların ve bu buluşları gerçekleştiren bilim adamlarının büyük bölümünün Alman olduğu da bilinmelidir.
Bütün bu önemli tespitlere rağmen, Avrupa’da Fransız kültürü, Alman kültüründen de İngiliz kültüründen de daha etkili olmuştur.
Fransız kültürünün altında devrim yatıyor
Fransız kültürünün, Avrupa’da İngiliz ve Alman kültürlerinden daha etkin olmasında 1789 yılındaki ünlü Fransız Devrimi’nin büyük etkisi vardır.
Bundan daha da önemli olarak Fransız Devrimi, Avrupa siyasetinde de çok önemli dönüşümlere/gelişmelere yol açmıştır.
İşte bu nedenlerle siyaset tarihçilerinin büyük bölümü Fransız Devrimi’ne büyük sıfatını ekleyerek “Büyük Fransız Devrimi’’ diyorlar!
Siyasi tarihçiler Fransız Devrimini doğuran sebepleri üç ana başlık altında değerlendiriyorlar: - Aydınlanma çağı
- ABD’nin bağımsızlığı
- Fransa’nın iç sebepleri
Aydınlanma çağının başlıca özelliği aklın öne çıkmasıdır. Akıl, tabiat kanunu ve gelişme, Aydınlanma Çağı olan 18. yüzyıl sözlüğünün anahtar kelimeleridir.
ABD’nin bağımsızlığını kazanması, Fransa üzerinde hem müsbet hem de menfi etkiler yapmıştır. Müsbet etkilerin birincisi, Amerika’daki İngiliz kolonileri halkının, kişinin hak ve hürriyetleri ile doğrudan bağlantılı olan vergi konusunda, Amerika’daki İngiliz monarşi yönetimine ve otoritesine karşı gelmeleri ve bu karşı gelişin bir ayaklanmaya dönüşmesidir. Bu ayaklanmanın zaferle sonuçlanması ve Amerikalıların bağımsızlıklarını kazanmaları, Fransız halkını devrim ayaklanmasına yönlendiren en önemli sebeplerden biri olmuştur!
Amerika’daki bağımsızlık hareketinin Fransa’da oluşturduğu ikinci müsbet etki, Amerikalıların 1776 bağımsızlık demeçleri ile dünyaya açıkladıkları yeni siyasi düzen ve yeni hukuk ile bu yeni düzen içinde kişinin doğuştan sahip olduğu haklar konusundaki görüşlerdi.
Amerika’daki bağımsızlık savaşına bazı Fransızlar da katılmış ve bu çok etkileyici/çarpıcı görüşleri Fransa’ya getirmişlerdi. Amerikan bağımsızlık hareketinin Fransa üzerinde yapmış olduğu menfi etki ise Fransa’nın da bu harekete önce gizli, daha sonra ise açık olarak katılması ve bu nedenle zaten zayıflamış olan mâlî gücünün büyük bir sarsıntı geçirmesidir.
Fransa’nın, İngiltere’den (1756-1763) Yedi Yıl Savaşları’nın intikamını almak istemesi, Amerikan Bağımsızlık Savaşında Fransa’yı İngiltere’ye karşı mücadeleye götürmüş, bu mücadele de Fransa’yı mali bakımdan çok sarsmıştı.
Devrimi doğuran iç sebepler
Fransız Devrimini doğuran Fransa’nın iç sebeplerini de üç bölümde değerlendirebiliriz: Siyasî, sosyal ve ekonomik sebepler.
Siyasî sebepler, siyaset düşüncesi alanındaki görüşlerdir. Burada en başta Aydınlanma Çağının Fransa’daki etkilerini saymak gerekir. Aydınlanma Çağı hiçbir ülkede Fransa’daki kadar etkili olmamıştır. Fransa, Aydınlanma Çağı’nın merkezi haline gelmiş ve Fransız düşünürleri Montesguieu, Rousseau, Diderot ve Voltaire ‘Aydınlanma Çağı’nın öncüleri durumuna gelmişlerdir. Fransızca, Aydınlanma Çağı’nın ortak dili hâline gelmiş, dahası “Fransızca olarak yazılmış tehlikeli bir eser, bütün Avrupa’ya yayılmış bir harp ilânıdır” tespiti toplumda yaygınlaşmıştır.
Bu filozofların hepsi ihtilâli göremeden ölmüşlerdi. Dahası, bunların hiçbiri, bir ihtilâl olacağını akıllarından bile geçirmemişlerdi.
Fransız İhtilâlini hazırlayan sosyal sebeplerin en başında, sosyal sınıflar arasındaki gelir dağılımı ile vergi yükündeki büyük eşitsizliğin bu sınıflar arasında oluşturduğu antipati ve bunun zamanla nefrete dönüşmesi gelir.
İhtilâli hazırlayan ekonomik sebeplerin başında gelen; hâkim sınıfların yapmak istediği vergi reformu halkta biriken antipati ve nefretin birdenbire boşalmasını getirmiş, bu da olayların hızla gelişmesini ve kontrolden çıkarak ihtilâle dönüşmesini sağlamıştı.
Yahudi hâkimiyeti altında eşitlik olabilir mi?
Tarihler 1789’u gösteriyordu; Büyük Fransız Devrimi başlamıştı. Bugün tarihler 2023’ü gösteriyor; Fransızların aşırı derecede övündükleri büyük devrimlerini özetleyerek anlattıktan sonra şu soruyu sormak hakkımızdır:
“Siz ,büyük devriminizin dünyaya armağanı diyerek övündüğünüz ‘insanların doğuştan eşitliği ve ahlâk’ kavramlarıyla ülkenizin ve milletinizin üzerindeki Yahudi hâkimiyetini nasıl bağdaştırabiliyorsunuz? Yahudilerin, sizi de diğer milletler gibi aşağı bir ırk olarak gördüğünü bilmiyor musunuz?
Yahudi lobisinin efsaneleştirilen derin gücünün “Hıristiyan ve Müslüman görünümündeki kripto Yahudiler ve Masonlar’’ olduğunu, Musevilerin de bunların derin koruması altında yaşadığını bilmiyor musunuz?”